Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1163 E. 2018/1323 K. 18.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1163 Esas
KARAR NO : 2018/1323

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/12/2017
KARAR TARİHİ : 18/12/2018
K. YAZIM TARİHİ : 02/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; cam kalıbı pazarında faaliyet gösteren müvekkil şirketin, bu ürünleri yerli sermaye ile yurt içinde üreterek, yurtdışına ihra- cını gerçekleştirdiğini, üretimde son derece titiz davranması nedeniyle yurtdışı pazarındaki müşte- rilerine Türkiye markalı ürünlere karşı güven kazandırdığını, bu doğrultuda ihraç ürününde kullanmak amacıyla-talep edilen ölçü ve adetler için yeterli stoğunun mevcut olduğunun bevan edilmesi üzerine- davalıdan “…” kodlu malzemeden yuv. 110* 294 mm karbon ölçülerinde” …Blok” alımı hususunda mutabakata varıldığını, şirket yetkilisi ….’ın 21/09/2016 tarihli e-posta iletisinde siparişi teyit ettiğini ve işleme aldıklarını müvekkili şirkete bildirdiğini, neticede kurumsal e-postalar yoluyla yapılan teklif ve kabul süreçleri sonucunda, müvekkili şirket nezdinde ticari olarak güvenilir bir profil çizen davalı şirketten adedi 165 €’dan 20 adet ürün satın alındığını, daha sonra mü- vekkil şirketçe söz konusu 20 grafit blokdan 18 adedi kullanılmak suretiyle finisör cam kalıplar üre- tilerek, yurtdışında ikame edilen dava dışı üçüncü şahıs …. isimli Slovenya merkezli şirkete “blowmould insert” ürün ismiyle teklif edildiğini ve ilgili ürünlerin 20/10/2016 tari- hinde de ihraç edildiğini, 08/12/2016 tarihinde, müvekkilinin ihracat yaptığı dava dışı üçüncü şahıs şirketin, müvekkili şirkete gönderdiği bilgilendirme e-postasında “ihraç edilen malzemeler kullanı- larak gerçekleştirilen üretimlerde sorunların yaşandığını” belirttiğini ve ilgili malzemelerin kalitesiyle ilgili sertifikaların derhal gönderilmesini talep ettiğini, ayrıca müvekkilinin ihraç ettiği malzemenin kontrolü için, alanında uzman olarak bilinen ve tesadüfen davalı şirketin de distribütörlüğünü yap- makta olan dava dışı Almanya merkezli …. adlı uluslararası şirkete başvur- duğunu ve malzemenin bir numunesini gerekli incelemeler için gönderdiğini, incelemeler sonucunda ilgili ürünün hammaddesinin, talep edilen … kodlu malzeme olmadığını, aksine ilgili malze- menin muadili olan … kod türünde olduğunun belirtildiğini, iki hammaddenin içerik olarak karşılaştırılmasının ayrıntılı olarak açılandığını, yani tarafların mutabık kalmasına rağmen, davalı şir- ketin sipariş edilen ürün yerine başka bir ürünü göndererek açık bir şekilde müvekkilini kandırdığını, sözleşmeden kaynaklanan edimlerini gereği gibi ifa etmediğini, olayların ortaya çıkmasını takiben karşı taraf yanlış hammadde sattığını “yazılı şekilde” açıkça ikrar ettiğini, üstüne üstlük bu durumu trajikomik bir şekilde normalmiş gibi addederek kabullenmelerini beklediğini-asla kabul anlamına gelmemekle birlikte -kendilerine satılan ürün kaliteli olsa dahi davalı şirketten talep edilen kod. Nu- maralı ürün olmadığını, formülasyonların tamamen farklı olduğunu,üretim sürecinde sorun yarat- masının son derece olağan olduğunu, kaldıki uyuşmazlığın hammaddenin kalitesinden değil başlı başına talep edilen malzemeden farklı bir ürünün gönderilmesinden kaynaklandığını, davalı şirketin neden olduğu ticari fiyasko neticesinde müvekkili şirketin ihracat piyasasında ticari itibar kaybına uğradığını, ekonominin ve ihracaatın zor olduğu bu dönemde, davalının yalancılığı sebebi ile Türk yapımı malların güvenilirliğinin de tartışmaya açıldığını , müvekkilinin onarılamaz bir manevi zarara uğradığını beyanla davacı şirket lehine 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle, davacının iddialarını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Kişilik Haklarının zedelenmesi” başlığı altında düzenlenen 58. maddesinin ilgili hükmüne dayandırdığını, her ikisi de tacir olan taraflar arasında, TBK.’nun 209. vd. maddeleri ilgili hükümleri anlamında bir “Taşınır Satım Sözleşmesi”nin kurulduğunun ihtilafsız olduğunu, davacının işbu sözleşme kapsamında 23/09/2016 tanzim tarihli “İrsaliyeli Fatura” ile ken- disine “ayıplı mal” teslim edildiği iddiasında bulunduğunu, söz konusu “İrsaliyeli Fatura” üzerinde “ürün adı” olarak “110 x294 mm Grafit Blok” ibaresi yer aldığını, fatura kapsamında teslim edilecek ürünün cinsi yönünden … – … adı altında herhangi bir ayrım yer almadığını, ekte sunulan uzman görüşünden de anlaşılacağı üzere … ve …. kodlu özel grafit ürünlerinin cam ürün- lerin imalatı için kalıp yapımında tavsiye edilen ürün olduğunu,…. ve …. kodlu ürünlerin üretici firmadan temin edilen dokümanlarından kullanım alanları ve özellikleri üzerinde yapılan inceleme ve ürünlerin karşılaştırılması sonucunda her iki ürünün de uygulama alanı olarak cam kalıplama için uygun olduğu ve önerildiğinin özellikle görüldüğünü, üretici firma durumundaki …’dan müvekkil şirkete gönderilen …imzalı yazıda, bahse konu ürünlerin gerek üretici firma tarafından gerekse de cam ürünleri imalatçıları ile yapılan inceleme sonuçları dikkate alındığında her iki kodlu ürünün de cam kalıplamada kullanılabileceğinin teyit edildiğini, buna ek olarak her iki ürünün tipik özellikleri karşılaştırıldığında, her iki ürünün de aynı ortalama tanecik boyutu, görünür yoğunluk, ortalama gözenek boyutu, esneme mukavemeti, sıkıştırma mukavemeti ve kül değeri’ ne sahip olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirketin % 100 yerli sermaye ile kurulmuş , dava konusu edilen “grafit ürünü” alanında 50 yılı aşkın süredir sanayi üretimi ve ihracat yapan ve çok zor piyasa şartlarında bugüne kadar emin adımlarla gelebilmiş bir Anonim Ortaklık olduğunu, bu yapıdaki bir şirket hakkında dava dilekçesinde, maksadını aşan, son derece rencide edici bir dizi ifadelerin kullanıldığını,davalı müvekkilinin gerek piyasa itibarı ve gerekse de şirket tüzel kişiliğine yönelik kişilik haklarının bu suretle zedelenmesi durumunda her tür ve derecedeki yasal haklarını sonuna kadar kullanmak iradesinde olduğunu, dava konusu ürünlerin “İrsaliyeli Fatura” kapsamında 23/09/2016 tarihinde davacı tarafından teslim alındığını, fatura içeriğine “sekiz gün içinde” davacı tarafça herhangi bir itirazda da bulunulmadığını, davacı /alıcının, 23/09/2016 tarihli sevk irsaliyesi ile teslim aldığını bildirdiği 20 adet ürün yönünden “iki ve/veya sekiz günlük” yasal süreler içinde teslim aldığı ürünler üzerinde “muayene ve ihbar külfetini” yerine getirmediğini, kendi beyanına göre 20 grafit karbon bloktan 18 adedini “finisör cam kalıp üretimi”nde kullandığını ve imal ettiği “…. cam kalıpları” daha sonra dava dışı üçüncü bir kişiye sattığını, bahse konu ürünlerin imalatta kullanıl- masında, kullanılan özel grafitin özelliklerinin yanı sıra kalıp tasarımı ve yüzey işleme kalitesi ve proses parametreleri ( kalıba verilen su miktarı vs.) doğru üretim yapılabilmesi için etkili olduğundan seri üretime geçilmeden önce deneme üretimi yapılarak cam ürünlerin kalitesinin değerlendirilip kont- rol edildikten sonra seri üretime geçilmesi gerektiğini, bir Limited Ortaklık olan davacının Türk Ticaret Kanunu’nun 18-(1) ve (2). Fıkraları ilgili hükümleri gereğince ticaretine ait bütün faaliyet- lerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmekle yükümlü olduğunu, davacı/alıcının işbu yükümünü yerine getirmediği gibi …, …. kodlu ürünlerin teknik niteliklerini teslim anında gayet iyi bildiğini, davacının müvekkil şirket personelince yürütülen e-posta yazışmalarına farklı anlamlar yüklediğini, 6098 sayılı TBK.’nun 58. Maddesi ilgili hükmü kapsamında; “kişilik haklarının ve ticari itibarının ağır bir şekilde zedelendiği” yönünde hiçbir somut delil getiremediğini ,sadece bir dizi soyut nitelemelerde bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava, ticari satım sözleşmesine aykırılık nedeniyle ticari itibar kaybından kaynaklanan manevi tazminat talebine ilişkin olup BK 58 ve 114.md md ne dayalıdır.
BK 114.md de :” Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumlulu- ğunun kapsamı işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir.
Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanır” denilmekte,
Haksız fiil nedeniyle manevi tazminat sorumluluğunu düzenleyen BK 58 md de ise aynen “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören,uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmektedir.
Yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre sözleşmenin ihlali sayılan her durum manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli sayılmamakta, ayrıca bu durumun kişilik haklarının ihlaline de sebebiyet vermesi aranmaktadır.
Yargıtay …. HD’nin emsal nitelekteki … Esas, … Karar nolu 11/06/2014 tarihli ilamında “Türk Borçlar Kanunu’nun 58.maddesine göre kişilik hakları haksız saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat isteyebilir.Aynı Kanunun 114.maddesi delaletiyle sözleşmeye aykırılık halinde de 58.maddenin uygulanacağı tartışmasızdır.Kişinin onuru,saygınlığı gibi kişilik haklarını oluşturan değerlere ve Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlere saldırı halinde manevi bir zarar, başka bir ifade ile kişilik hak ve değerlerinde irade dışında gerçekleşen bir eksilmeden söz edilir.Anılan yasa hükmüne göre koruma altına alınan bu haklar, kişisel varlıkların korunması için bireylere tanınan hayat, sıhhat, ad, şeref, mesleki ve ticari haysiyet gibi çok önemli, kişiye sıkı sıkıya bağlı olan haklardır. Dava konusu olayda ise,satın alınan aracın ayıplı çıkması nedeniyle,davacının kişisel haklarının zarara uğradığı kabul edilemeyeceğinden, manevi tazminatın koşulları bulunmamaktadır.Mahkemece aksine düşüncelerle,davacının ayıplı araç nedeniyle büyük bir üzüntü duyduğundan bahisle,koşulları oluşmadığı halde yazılı şekilde manevi tazminata hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” denilmiştir.
Bu durumda davacı taraf, davalının sözleşmeye aykırı ifası nedeniyle ticari itibar kaybına uğradığını, kişilik haklarının ihlal edildiğini ve manevi zararın doğduğunu, yani hukuka aykırı fiili/ ifayı, zararı ve uygun illiyet bağını ispat ile yükümlüdür.
Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasında “…. kodlu malzemeden yuv. 110* 294 mm karbon ölçülerinde” Grafit Karbon Blok” alımı hususunda akdi ilişki bulunup bulunmadığı, davacının söz konusu ürünün siparişini verip vermediği, davalının 23/09/2016 tanzim tarihli “İrsaliyeli Fatura” ile teslimini gerçekleştirdiği ürünün sipariş edilen ürün veya başka bir ürün olup olmadığı, davalının ayıplı ifada bulunup bulunmadığı, bu nedenle davacının ticari itibarının zedelenip zedelenmediği ve manevi zararının oluşup oluşmadığı , davalının tazminat sorumluluğunun doğup doğmadğı hususunda toplanmaktadır.
Dosyaya ibraz edilen delillere göre , dava konusu karbon esaslı malzemenin üretici “…. Group” isimli Almanya menşeili şirkettir. Bu şirket grubu cam üretiminde kullanılmak üzere karbon esaslı kalıp iki adet ürün üretmekte ve bu ürünleri … ve …. ticari kodu ile pazarla- makta, Türkiye bayisi olan davalı …. Ltd.Şti ise bu ürünlerin ülkemizde pazarlama ve satışını yapmaktadır.
Davacı ….Şti ile davalı ….Şti arasında e-mail yoluyla yapılan ve dosyaya ibraz olunan yazışmaların tetkikinde ; davacı şirket tarafından talep edilen malzemenin …. tipi grafit malzeme olduğu ve davalı …Şti tarafından da bu malzeme için teklif verildiği , satış işlemi ile ilgili düzenlenen 23/09/2016 tarihli faturada sadece “20 adet …. ürün kodlu 20 adet YUV 110×294 mm grafit blok ” ibaresinin yer aldığı görülmüştür.
Davac…..Şti davalıdan tedarik ettiği bu malzemeleri kullanarak yurt dışındaki müşteri için kalıp üretip satmış ise de, yurt dışındaki müşterinin geri bildirimi üzerine yapılan incelemede kalıp üretiminde kullanılan malzamenin (sipariş verilen) … değil …. olduğu anlaşılmıştır.
… ve …. arasındaki farkın ve benzerliğin araştırılması için üretici şirket olan …. Group’tan rapor istenmiş, 05/02/2018 tarihinde rapor gönderilmiştir.Ayrıca İTÜ Kimya- Metalurji Fakültesi’nden mütalaa raporu istenmiş ,19/02/2018 tarihinde bu rapor ibraz edilmiştir.
Her iki raporda da …. ve .. kodlu kalıp malzemelerinin teknik özellikleri kıyas- lanarak benzerlikleri ortaya konmuş ,ufak tefek farklılıklar olmasına rağmen her iki malzemenin cam kalıp imalatında kullanılabileceği belirtilmiştir.
Mahkememizce atanan bilirkişiler pazarlama ve satış uzmanı Prof. Dr. … , SMMM …ve Malzeme Bilimi – Nanoteknoloji Uzmanı Yeditepe Üni. Öğr. Gör. Prof. Dr. …. tarafından tarafların ticari defter ve kayıtları ile dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen, ibraz olunan deliller ile yargısal denetime elverişli olması nedeniyle itibara layık bulunan 25/10/2018 tarihli rapordan;
Cam üretiminde kullanılan kalıplarda malzeme cinsi ve kalitesi yanında hazırlanan kalıpların özellikle yüzey işlemleri, yüzeydeki pürüzsüzlük, cam üreticisi firmanın üretim pratikleri vb gibi kalıp imalatı ve bu kalıbı kullanarak cam üretimi esnasında uygulanan pratiklerin de önemli olduğu,
Cam üretimi gibi yüksek sıcaklıkların olduğu, kalıpların çok hızlı doldurulduğu ve boşaltıldığı ve hızlı soğtulduğu üretim yöntemlerinde oldukça fazla parametrelerin bulunduğu,
…. kalıp şirketinin ilk talebi … olmasına rağmen stokta bulunmaması nedeniyle ….Karbon tarafından kendilerine …. satılmasının ve bunun belirtilmemesinin kusur olmasına rağmen … kalıp firmasının ürettiği kalıpları kullanan yurt dışı şirketinin sadece karbon (grafit) kalıp malzemesine bağlanmasının teknik olarak uygun bulunmadığı, cam üretiminde kullanılan kalıpların maruz kaldığı ortam ve uygulama pratiklerinin çok daha etkin olduğu,
Neticeten, dava konusu olan her iki grafit esaslı malzemenin dünyada cam kalıp üretiminde yaygın olarak kullanılan ve hem …. hem … grafit malzemeleri özel olarak kalıp malzemesi olarak üretilen ve tüm dünyada satılan ürünler olduğu, üretici şirket bilgilerinin, ürün katalog bilgi- leri ve İTÜ mütalaasının bu yönde olduğu, dolayısı ile yurtdışı cam üretim şirketinin şikâyetlerinin sadece kullanılan kalıp malzemesine indirgenemeyeceği, olaya daha geniş açıdan yaklaşmak ve çözüm aramak gerektiği, sadece kalıp malzemesinin ayıplı ilan edilmesinin, dünya çapında üretici olan …. Group firmasının katalog bilgilerinin ayıplı olmasını gerektirdiği ve …. Group’un bu konuda tatmin edici açıklamalarda bulunduğu “belirtilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili, davalının sipariş verilen ürün yerine başka bir ürün teslim ederek ayıplı ifada bulunduğunu, imalatta kullanılan bu ürünün müşteri şikayetleri nedeniyle müvekkili şirketin ticari itibarını zedelediğinden bahisle manevi tazminat talep etmiş ve yapılan yargılama sonunda davalının davacı tarafa sipariş verilen …. tipi grafit malzeme yerine …. kodlu malzemeye gönderdiği, bu şekilde davalının sözleşmeye aykırı davrandığı ayıplı ifada bulunduğu anlaşılmış ise de ,sadece sözleşmeye aykırılığın manevi tazminat takdiri için yeterle sayılamayacağı, davacının manevi tazminat isteğine temel teşkil eden yurt dışındaki müşterilerinin şikayetlerinin sadece davalı tarafından temin edilen ve kalıp imalatında kullanılan …. kodlu malzemeye bağla- namayacağı, cam üretiminde kullanılan kalıpların maruz kaldığı ortam ve uygulama pratiklerinin çok daha etkili olduğu tespit edilmiş, davacının ne şekilde itibar kaybına ve manevi zarara uğradığına , davalı tarafın sözleşmeye aykırı fiili ile zarar arasında ne şekilde illiyet bağı bulunduğuna dair delil sunulamadığından davanın reddine karar verilmiş,aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-DAVANIN REDDİNE,

2- Harçlar Kanunu’na göre hesaplanan ve tahsili gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.707,75 TL harçtan mahsup edilerek Hazine’ye irat kaydına, bakiye 1.671,85 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

3-Davacı tarafından sarf olunan toplam yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

4- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine red olunan dava değerine göre yürür- lükte bulunan Av.Kan ve AAÜT ‘nin 10/3 md gereğince takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsil edilerek davalı tarafa ödenmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri gereğince, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
18/12/2018

Katip …

Hakim …