Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1102 E. 2020/646 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1102
KARAR NO : 2020/646

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20/10/2017
KARAR TARİHİ : 14/10/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde, “25/06/2017 tarihinde …/…. istikametinde saat 06.00 surlarında … firması adına çalışan, … Seyahat firmasına ait, … sevk ve idaresinde olan … plakalı yolcu otobüsünün …’ın uyuması sonucu kaza yaptığını, kazada 1 kişinin yaşamını yitirdiğini 47 kişinin de ağır yaralandığını, müvekkili …’un da bu kazada ağır yaralandığını, müvekkilinin kafatasında yarılma, burnunda kırılmalar meydana geldiğini, vücudunun birçok yerine dikiş atıldığını, hala boynunun sağ tarafını tam anlamıyla döndüremediğini, kaza sonrası tedavi süresinde 55 gün işe gidemediğini, uzun süreler ağrılar içinde hastanede yattığını, müvekkilinin yaşamış olduğu bu durumun Türk Ceza Kanunu 89 maddesi uyarınca taksirle adam yaralama suçuna girdiğini, müvekkilinin yaşadığı maduriyeti, psikolojik travmaları ve ileri de yaşayacağı mağduriyetlerinde karşılanması amacı ile 90.000 TL manevi, 1.000 TL maddi olmak üzere toplamda 91.000 TL tazminatın olay tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile … plakalı araç üzerine ve davalıların taşınır ve taşınmaz malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını” talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: “25.06.2017 tarihinde meydana geldiği iddia olunan trafik kazasına ilişkin müvekkiline hiçbir delil veya iddia konusu evrak tebliğ edilmediğini, davadan önce yapılmış bir hasar başvurusu bulunmadığını, açılmış bir hasar dosyasının da olmadığını, öncelikle sigorta şirketine usulüne uygun bir hasar başvurusu gerçekleştirilmesi gerektiğini, huzurdaki davada, ne davacı tarafa ait ne de diğer davalılara ait müvekkili şirket kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde, hiçbir branşda sigorta poliçesi tespit edilemediğini.” bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Seyehat Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle: ” Müvekkili Şirketin kazanın oluşumunda hiçbir kusurunun olmadığını, Müvekkili şirketin gereken tüm önlemleri aldığını yeterli tecrübeye sahip ve ehliyetli kişileri şoför olarak çalışmasına dikkat ettiğini, Müvekkili Şirkete ait otobüsün Muayene ve Tüm seyir evraklarının tamam olduğunu otobüste kazaya neden olacak hiçbir eksiklik bulunmadığını, kazanın müvekkili şirketin elinde olmayan nedenlerden dolayı gerçekleştiğini, otobüs sürücüsünün öngörülemeyen bir şekilde ani sağlık problemi nedeniyle kendini kaybettiğini ve otobüsün yoldan çıkarak devrildiğini, otobüs şoförünün fazla saat araç kullanmadığını, … Mola istasyonundan moladan çıktıktan kısa süre sonra kaza olduğunu, bu durumun şoförün kaza sonrası hastaneye götürüldüğünde ki kan değerleri ve genel durumuna ilişkin hastane raporu ile sabit olduğunu, ayrıca müteveffanın otobüslerde de takılması zorunlu olan emniyet kemerini takmadığını ve kemer olmaması nedeniyle kafasını çarpması ve koltuktan savrulması sonucu yaralanma nedeniyle vefat ettiğini, kaza sonrası Susurluk Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma dosyasından aldırılan Bilirkişi Raporu ile de kaza yapan müvekkili şirkete ait araçta herhangi bir kusur olmadığının tespit edildiğini” beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ulaşım Petrol San. Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: “Davacının uğradığını iddia ettiği zararları aynı zamanda ispat etmesi gerektiğini, yaralanmaların/rahatsızlıkların kaza ile illiyetinin tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesini, SGK’dan davacıya ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin bilgi alınmasını, Söz konusu trafik kazasında mağdur şahsın takılması zorunlu Emniyet kemerini takıp takmadığının tespiti, dolayısı ile kazada olmasa bile yaralanmalarda/rahatsızlıklarda kusurunun bulunup bulunmadığının ve tespit edilen kusur oranında eğer bir tazminat hesaplanırsa bu kusur oranında indirim yapılmasını, dava konusu olayda kusur dağılımı ve davacının yaralanmalarının/rahatsızlıklarının durumu tespit edildikten sonra maddi tazminat taleplerinin netleştirilebilmesi için Aktüerler Siciline kayıtlı, aktüer sıfatına haiz seçilecek bilirkişilerden rapor alınmasını, davacının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılması için ilgili emniyet müdürlüğüne müzekkere yazılarak davacının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara duruşma gün ve saati usulüne uygun tebliğ edilmiştir.
Dosyaya sunulan 16/04/2019 tarihli ATK raporunda; …’un 25/06/2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak: E cetveline göre %2.3 (yüzdeikinoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1 (bir) aya kadar uzayabileceği hususlarının, tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 27/05/2020 tarihli ATK raporunda; …’un yaralanması nedeniyle olay tarihli tıbbi belgelerde tarif edilen ve kişinin Kurulumuzda yapılan muayenesinde yüz sınırları içerisinde tespit edilen yara izinin önemli ölçüde cilt renk ve seviyesini almış olup, belirli bir mesafeden, belirgin bir dikkat sarf etmeden, ilk bakışta fark edilmediği, yüzde sabit iz niteliğinde olmadığı hususlarının, tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır.
Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise Tüketici İşlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
83/2. Maddesinde ise; “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmü mevcuttur.
Aynı Kanunun 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli kılınmıştır.
“…Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca; dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacıların kaza yapan otobüste yolcu olarak bulunan ve vefat eden ….’ın mirasçıları olmasına, davacılardan …’ın aynı zamanda kaza yapan otobüste yolcu olarak bulunmasına, davanın taşıma sözleşmesinden kaynaklanmasına ve davacının tüketici olduğu nazara alınarak Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlüğünden sonra, 06.09.2017 tarihinde açılan davanın Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinin anlaşılmasına, görev hususunun mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırılmasının gerekmesine, yerel mahkemece verilen görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun bulunmasına göre davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi, 2018/1998 Esas, 2018/1174 Karar.
“….Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesine davacı gerçek kişinin davalı karşı yan ve araç şoförü ve işleteni ilgili sigortaya karşı açmış olduğu 26/12/2016 tarihli maddi ve manevi tazminat davasında davanın konusunun davacının tüketici yolcu olarak bulunduğu dolmuşta yolculuk yaptığı sırada dolmuş sürücüsünün kullanmış olduğu aracın kusurlu seyri sırasında meydana gelen kazadan ötürü uğramış olduğu zararların tazmini talep edilmiştir. Davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile yazılı yargılama usulü uygulanmak suretiyle kararı veren mahkemece bakılıp sonuçlandırılmıştır. Oysa, taraflar arasında tüketici işlemi mahiyetindeki bir taşıma ilişkisi söz konusu olup, tüketici yasası gereğince iş bu davanın basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle ve tüketici mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. İstinafa konu iş bu kararı veren mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu ve yargılamaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla ve basit yargılama usulüyle başlanıp devam edilmesi gerekirken, bu hususa dikkat edilmemesinin usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmıştır. Keza, HMK ile düzenlendiği üzere Tüketici Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki de görev ilişkisi olup, kararın denetlenmesi açısından da resen dikkate alınması gerekmektedir…” T.C. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi, 2019/2185 Esas, 2019/1767 Karar.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup davacı kaza yapan otobüste yolcu olarak bulunmakta, davanın taşıma sözleşmesinden kaynaklanmasına ve davacının tüketici olduğu , ZMMS nin davada taraf değil ihbar olunan konumunda bulunduğu, görev hususunun mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırılmasının gerekmesi nedeni ve yukarı da bahsi geçen istinaf kararları da dikkate alınarak açılan davanın Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinin anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine kara verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden sonra ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Süresi içerisinde görevli mahkemeye dava dosyasının gönderilmesi için başvuru yapılmaz ise dosyanın re’sen ele alınıp Mahkememiz tarafından açılmamış sayılması kararı verilmesine,
4-Yargılama harç ve giderleri hakkında görevli mahkemece değerlendirme yapılmasına,
5-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dosyanın görevli mahkemede davaya devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK 331/2 maddesi gereğince bir karar verilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
E-İmzalı

Hakim …
E-İmzalı