Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1074 E. 2019/346 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1074
KARAR NO : 2019/346

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 24/07/2012
KARAR TARİHİ : 21/03/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA;
İDDİA:
Davacının vekili aracılığıyla verdiği 24/07/2012 harçlandırma tarihli dava dilekçesi ile; davalı …….Kooperatifi ortağı olduğu, 2011 yılı olağan genel kurul toplantısının 24/06/2012 tarihinde yapıldığı, 2011 yılı olağan genel kurul toplantısında hukuka ve usule aykırılıklar yapıldığı, alınan kararların içerik ve esas bakımından usule ve hukuka aykırı olduğu, öncelikle kooperatifin 130 üyesi varken 52 ortağın katılımı ile gerçekleştiği, bir kısım ortaklara tebligat yapılmadığı, 6 nolu gündem maddesinde tahmini bütçenin 130 ortağın bulunduğu ifade edilmişken ne şeklide 132 ortağa bölündüğünün anlaşılamadığı, oysa aidat yükümlülüğü bulunan 156 ortağının bulunduğu ve 156 daire aidatının birliğe bu beyanla ödendiği, yönetim ve denetim kurulu raporlarının ortakların incelemesine evvelce sunulmadığı, denetim kurulu raporlarının gerçeği yansıtmadığı, yönetim kurulu başkan ve üyesi hakkında Bakırköy …….Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, bütçe kalemlerinin gerçeği yansıtmadığı, üyeler üzerine baskı yapıldığı ve benzer sebepler belirtilerek genel kurulda alınan 4,5,6 nolu gündem maddelerindeki kararların usul ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptali talep ve dava olunmuştur.
SAVUNMA :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 06/09/2012 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: Davacı yanca açılan davanın hukuki dayanaktan bulunduğunu, ortakların usulüne uygun olarak genel kurul toplantısına çağrıldığını, davacının süresi içinde dava açması nedeniyle, toplantı çağrısının usulüne uygun olmadığını iddia edemeyeceğini, denetim yönetim kurulu faaliyet raporu ile bilançonun 15 gün önceden kooperatif merkezinde üyelerin bilgisine sunulmadığı yönündeki iddiaların geçerli olmadığını, yöneticilerin ibra edilmediği yönündeki iddiaların geçerli olmadığını zira salt çoğunlukla 29 oy ile ibraların yapıldığını, kaldı ki davacının toplantıda hazır bulunduğu halde ibra oylamasına muhalefet şerhini koymadığını, davacının bilanço ve gelir gider farkı hesabı ile iptal talebinin hukuksal dayanaktan yoksun bulunduğunu, davacının genel kurul kararları ile kararlaştırılan ödemelerini zamanında ödemediğini, ödemelerini geciktiren tüm üyelerden gecikme faizinin tahsil edildiğini, davacının kendisinden ödemesi talep edilen borçlarını ,bahane ederek genel kurulun iptali davasını açamayacağını, davacının yönetim uygulamalarına ve borcunun bulunmadığına dair menfi tespit davasını açması gerektiğin i, davacı için, kooperatif tarafından Belediyeye ödenen ödemenin tadilat projesi gideri olup bağış olmadığını,genel kurulca kottan kazanılan dairelerle ilgili bir kararın alınmadığını,tahmini bütçeye ilişkin davacı itirazlarının yerinde olmadığını zira tahmini bütçenin yeteri kadar tartışılarak karara bağlandığını, davacının kendisinden talep edilen ödemelerini yerine getirmemek için huzurdaki davayı açtığını, bu nedenle davalı kooperatifin muhtemel zararlarının giderilmesi için davacının 20.000.TL teminat yatırması gerektiğini, aynı genel kurul toplantısının iptali istemi ile başka bir ortak tarafından da Bakırköy ……. ATM……E sayılı davanın açılmış bulunduğundan, yasa gereğince davaların birleştirilmesi talebiyle haksız ve hukuksal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA;
Davacı … … 24/07/2012 tarihli harç makbuzuna istinaden açtığı davada dilekçesinde özetle; “Davalı kooperatifin 24/04/2012 tarihinde yapmış olduğu 2011 hesap yılı olağan genel kurul toplantısında toplantı çağrısının usulüne uygun olmadığını, tutanakta 130 kayıtlı üyenin bulunduğunun belirtilmesine rağmen 131 üyeye davetiye yapıldığını, daha önceki yıllarda davalı kooperatifin üye sayısının 156 olarak üst birliğe bildirildiğini,toplantı çağrı tebligatlarının usulüne uygun olmaması nedeniyle bir çok üyenin genel kurul toplantısından haberdar olmadığını, yönetim kurulunun ibra edilmediğini 1. oylama da 25 kabul, 16 red olarak oylama yapılmış iken 2. oylamada sayım yapılmadan 29 kabul, 12 red oyu ile ibranın yapıldığını,Bakırköy …… Ağır Ceza mahkemesinde yargılanan yönetim kurulu üyeleri hakkında henüz beraat kararı verilmemiş iken genel kurul üyelerine yönetim ve denetim faaliyet raporları gereğince, beraat ettikleri yönünde yanıltıcı bilgi verildiğini, yıllık çalışma raporu ile bilançonun 15 gün evvelinden kooperatif merkezinde ilan edilmediğini, kooperatifte çalışan bulunmadığı halde çalışanların sigorta primlerinin ödendiğinin belirtildiğini,İlan edilen bilançonun gerçeği yansıtmadığını, üyelerden gecikme faizinin alınmadığı yönünde ortaklara genel kurulda bilgi verilmesine rağmen bir kısım üyelerden gecikme faizinin tahsil edilmiş olduğunu ,üyelerden tahsil edilen bu gecikme faizlerinin bilançolara işlenmediği gibi kooperatifin belediyeye bağış adı altında bir ödeme yapamayacağını,davalı kooperatifin, üyesi olduğu ………… birliği tarafından kot farkından meydana gelen dairelerden aidat alınmamasına karar verilmiş olmasına rağmen kot farkından meydana gelen dairede oturan davacıya borç çıkarılamayacağını,kottan kazanılan dairelerin nerde olduğunun belli olmadığını, bu dairelerin 3. Kişilere satışının yapıldığı satışı yapıdan bu dairelerin satış bedelinin ne olduğu nereye yatırıldığının belli olmadığını, kooperatifle ilgili devam eden davanın bulunmadığı yönünde genel kurula bilgi verilmiş ise de kooperatif hakkında 4 ayrı mahkemede devam eden davanın bulunduğunu, 2012 yılı tahmini bütçesinin yasaya ve usule aykırı olarak kabul edildiğini giderler kaleminde bazı kalemlerin fahiş olarak açıklama yapılmadan tahmini bütçede yer aldığını, kooperatife ait üye ve daire sayısının tam olarak belirlenmeden bütçe yapılmasının ve bu bütçenin üyelerden bu şekilde tahsil edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, zira kooperatife ait daire sayılarının 128,129,130,132,147,154 ve 156 olarak farklı beyan edildiğini, aidatların daire sayısına göre belirlenmesi gerektiğini,kooperatifin yapmış olduğu işlemlerin usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle bu nedenle genel kurulda alınan 4,5 ve 6 nolu kararların İptaline karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA;
Davalı kooperatif vekili tarafından verilen 04/09/2012 hayale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalı kooperatif vekilinin asıl davada verdiği cevap dilekçe içeriğinin bu dava dosyası içinde aynen sunulduğu ve haksız ve dayanaksız açılan davanın reddinin talep edildiği “görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Asıl davada;dava,davalı kooperatifin 24/06/2012 tarihli olağan genel kurulunda 4,5, ve 6 nolu gündem maddeleriyle alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Birleşen davada;dava,davalı kooperatifin 24/06/2012 tarihli olağan genel kurulunda alınan tüm kararların iptali mümkün olmadığı taktirde 4,5, ve 6 nolu gündem maddeleriyle alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler ……. tarafından mahkememize sunulan 03/10/2013 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; gerek asıl, gerekse birleşen dava yönüyle genel kurulun 4,5 ve 6 nolu kararlarının iptali istemiyle açılan iptal davasının yasanın öngördüğü 1 aylık hak düşürücü süre içinde açılmış bulunduğu, asıl ve birleşen dava davacılarının, her ikisinin de kararlara muhalif kalarak keyfiyeti tutanağa geçirtmiş olmaları ve halen davalı kooperatifte ortak bulunmaları nedeniyle genel kurul kararlarının iptali davasının açılrpası yönünden , dava şart ve haklarına yasa gereği sahip bulunduğu, gerek asıl, gerekse birleşen dava davacılarının, TTK 337 md uyarınca bilanço hesaplarını inceleyemediklerinden dolayı, bilançonun görüşülmesinin ertelenmesi yönünde genel kurulda yazılı bir taleplerinin olmaması nedeniyle, davacıların bilançonun 15 gün önceden askıya çıkarılmadığı yönündeki itirazlarının bu nedenle yerinde bulunmadığı, davalı kooperatif yöneticileri haklarında, kamu davası açılanların durumlarının genel kurulca görüşülmesi yönünde gündeme madde koyulmaması nedeniyle , yetkili yönetim ve denetim kurulu üyelerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 56. maddesine açıkça aykırı hareket etmiş bulundukları, davalı kooperatifin tasfiye kararı alarak tasfiyeye girmiş olmasına rağmen yapılan 24.06.2012 tarihli 2011 hesap yılı genel kurulunda genel kıAul gündemine tasfiye kurutu raporunun görüşülmesi ve ibrası yönünde bir gündem maddesinin gündeme konulmamasının yasaya aykırı bulunduğu, yönetim kurulunca hazirun cetvellerinde kayıtlı ortak sayısının 130 olarak gösterilmiş olmasına rağmen, imar plan tadilatları gereğince yönetim kurulunca yaptırılan yapı tadilat ruhsatları gereğince davalı kooperatifin daire sayısının 154 olduğu,daire sayısının belirlenmesi ve buna göre ortak kaydedilerek aidat tahsil edilmesinin yasa gereği genel kurula ait bir yetki olması nedeniyle yasanın amir hükmüne aykırı, bu yöndeki yönetim ve denetim kurulu faaliyetlerinin ve bu bağlamda alınan ibra kararlarının mutlak butlanla batıl olduğu, davalı kooperatifin tasfiye halinde bulunması nedeniyle Genel kurul kararlarının toplantı nisabı ve karar nisabı yönünden yasaya uygun olmakla birlikte yönetim ve denetim kurulu faaliyet esaslarının 1163 sayılı yasanın genel kurulun devredemeyeceği yetkileri kullanmış olmaları ve bu durumun denetlenememesi, hazirunda gösterilen ortak sayısı ile daire sayısının örtüşmemesi, kooperatiflerin ne nam altında olursa olsun üyeler adına bu hususta açıkça bir genel kurul kararı almadıkça , resmi ve tüzel kişilere bağı; yapamayacağı,Hazirun cetvelinde kayıtlı gösterilen 130 ortaktan, 154 adet daire yapımına dair aidat ve inşaat maliyetlerinin toplanmış olması nedeniyle yönetim ve denetim kurulunun kanuna açıkça aykırı olan yönetim ve denetim faaliyetlerinin ibrasının batıl (kesin hükümsüz) bulunduğundan İptal edilmesi gerekeceği, davalı kooperatif yönetim kurulunun, imar tadilatları gereğince sonradan fazladan elde edilen 24 adet dairenin genel kurulun bilgisinden kaçırılmış olmasının, açıkça 1163 sayılı yasaya aykırılık teşkil ettiği ve bu bağlamda öncelikle genel kurulca daire sayının net olarak belirlenip buna göre ortak kaydedilmesi ve buna göre kayıtlı üyelerden aidat tahsil edilmesi gerekirken, yönetim kurulunun yasanın bu amir hükmünü çiğneyerek yaptığı tüm yönetim faaliyetleri ile ibrasının, usule aykırı yönetim kurulu faaliyetleri denetlemeyen denetim kurulu faaliyetlerinin ve buna bağlı alınan İbra kararının ve bilançonun ve tahmini bütçenin kabulüne dair alınan kararında bu gerekçe nedeniyle mutlak butlanla batıl olup, hükümsüz bulunduğudur. Bu nedenle iptali istenen 4,5 ve 6 nolu genel kurul kararlarının, iptal edilmesi gerekeceğini bildirdikleri görülmüştür.
Mahkememizin 13/03/2014 tarih, …… Esas Sayılı dosyasından verilen hükümde: “Gerek asıl gerekse birleşen dava yönünden kooperatifin 2011 hesap yılı genel kurulunda gündeme tasfiye kurulu raporunun görüşülmesi ve ibrası yönünde gündem maddesinin konulmamasının yasaya aykırı bulunduğu ve hazirun cetvelinde 130 ortak gösterilmesine rağmen plan tadilatları sonucu daire sayısının 154 olması nedeniyle buna göre ortak kaydedilip aidat tahsil edilmesi ya da eğer dubleks ya da trıbleks daire sahipleri mevcut ise bunların sahip oldukları daire sayısı kadar aidatların tahsil edilmesi yönünde karar alınmasının genel kurula ait bir yetki olduğu, bu konuda bir açıklık ve denetime müsait bir karar bulunmadığı, buna bağlı olarak da alınan ibra kararlarının geçerli olmadığı, yönetim ve denetim kurulu faaliyet esaslarının genel kurulun devredemeyeceği yetkileri kullanmış olması ve bu durumun denetlenememesi, hazirun sayısı ile daire sayısının örtüşmemesi, kayıtlı gösterilen ortak sayısına rağmen 154 adet daire yapımına ait inşaat maliyetlerinin tümünden toplanmış olması sebebiyle yönetim ve denetim kurulunun faaliyetlerinin ibrasına dair kararın iptalinin gerektiği kanaatiyle ibranın temelini oluşturan bilançonun ve tahmini bütçenin kabulüne dair kararların da buna bağlı olarak iptalinin gerektiği belirtildiğinden, toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı uyarınca davada ve birleşen davada 4,5 ve 6 nolu maddeler yönünden iptaline, birleşen davada genel olarak tüm maddelerin iptali dava konusu yapılmakla iptal kanaatı oluşan 4,5 ve 6 nolu maddeler dışındaki diğer maddeler ile ilgili diğer kararların iptaline ilişkin istemin yerinde bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen hüküm davalı vekilince temyiz edilmekle dosya Yargıtay’a gönderilmiş ve Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2017 tarih ve ……. Esas, …… Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilerek mahkemenin ……….Esasını aldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin ……Esas sayılı dosyasında:
Mahkememizce 01/02/2018 tarihli duruşmada usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay……. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2017 tarih ve ……. Esas, ….. Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yeni bilirkişi heyeti oluşturularak inceleme yaptırılmıştır.
Bilirkişiler ….. tarafından dosyaya sunulan 12/06/2018 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle;……. Kooperatifinin 24/06/2012 tarihli genel kurul toplantısında alınan ve iptali istenilen kararlardan gündemin 4 ve 5.inci maddesinde alınan kararların kanun ve anasözleşme hükümleri ile iyi niyet esaslarına aykırı bir yönü tespit edilememiş, gündemin 6 ncı maddesinde alınan kararın ise kanun ve anasözleşme hükmüne ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Bilirkişiler …… tarafından dosyaya sunulan 03/12/2018 havale tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle;Bakırköy ……. Ağır Ceza Mahkemesince karam bağlanan (ancak kesinleşmeyen) davanın 2003, 2004, 2006 ve 2007 yıllarına ait şikayet konularından oluşması, düzenlenen bilirkişi kurulu raporunda kooperatifi zarara uğratan ve suç teşkil eden somut bir eylemin veya işlemin tespit edilmemesi, görevi kötüye kullanma suçunun kooperatif organlarında görev engel teşkil etmemesi sebebiyle huzurdaki davayı etkileyecek yönünün olmadığı, davacı ve davalının itirazında kök raporda yer alan tespit, değerlendirme ve sonucun değiştirilmesini gerektiren bir hususun bulunmadığı, davacıların 2010 yılı olağan genel kurul toplantısının iptali talebiyle Bakırköy ……,Asliye Ticaret Mahkemesinde açtıkları davada, davacılardan) …’in toplantıya alınmaması ve darp edilmesi sebebiyle genel kurulun iptaline karar verildiği, ancak dosya kapsamında kararın kesinleştiğine ilişkin belgenin bulunmadığı, karamı onaylanarak kesinleşmesinin huzurdaki davanın sonucunu da belirleyeceği tespit ve değerlendirmesinin yapıldığını bildirdikleri görülmüştür.
Asıl ve birleşen davada davacıların davalı kooperatifin üyesi oldukları ve taraflar arasında bu yönde uyuşmazlık bulunmadığı gibi dosyaya ibraz edilen genel kurul hazirun cetveli üzerinde yapılan incelemede davacıların davalı kooperatifin 2011 yılı genel kurula ait hazirun cetvelinde kayıtlı bulundukları ve genel kurul toplantısına katılmış oldukları,buna göre kooperatif üyesi bulunan davacıların, huzurdaki genel kurul kararlarının iptali davasını açma hakları bulunmaktadır.
Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesine göre, dava açmaya yetkili olan kişilerin iptal davasını, toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içerisinde açmaları gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, bu sürenin geçmesinden sonra dava açma hakkı düşecektir.
6100 sayılı HMK 92/2 maddesi gereğince Süreler; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise sürenin başladığı güne son hafta,ay veya yıl içindeki karşılık gelen tatil gününün saatinde 93/1 maddesine göre Resmî tatil günleri, süreye dâhildir. Sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, süre tatili takip eden ilk iş gününün çalışma saati sonunda biteceğidir.
Davalı kooperatifin davaya konu 24/06/2012 tarihinde yapılan 2011 yılı hesap yılı olağan genel kurulunda alınan kararlara karşı iptal istemlerinin, harç makbuzuna göre 24/07/2012 tarihinde açılmış oldukları dikkate alındığında , olağan genel kurulun iptal edilebilir nitelikteki kararları yönünden, iptali davalarının yasanın öngördüğü şekilde toplantıyı kovalayan 1 aylık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.
Dava dosyasına ibraz edilen 24/06/2012 tarihinde yapılan 2011 hesap yılı genel kurul tutanağı üzerinde yapılan incelemede ise davacıların gündemin 4,5 ve 6 nolu gündem maddeleri iye alınan kararlara muhalefet şerhlerini tutanağa koydukları, anılan 4,5 e 6 nolu genel kurul kararlarına karşı oy verip ve muhalefet şerhini toplantı tutanağına geçiren davacıların iptal edilebilir nitelikteki kararlar yönünden iptal davasını açma haklarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, genel kurul kararlarının hukuken varlık ve geçerlilik kazanabilmesi için gerekli şartlar kanunda çeşitli hükümlerde düzenlenmiş olup; bir genel kurul kararı ilgili hükümlere ve bu hükümler çerçevesinde düzenlenmiş ana sözleşme hükümlerine veya iyiniyet kurallarına aykırılık taşıdığı takdirde hukuken sakatlanır. Yokluk, butlan, askıda hükümsüzlük ve iptal edilebilirlik şeklinde geçersizlik halleri ortaya çıkabilir. Somut olayda geçersizlik, iptal, yokluk ve butlandan bahsedildiği için söz konusu geçersizlik hallerini ve hangi hallerde uygulanacağını kısaca değerlendirmek faydalı olacaktır.
Anılan yaptırımlardan en ağırı olan yokluk bakımından, bir hukuki işlemin hukuka uygun olarak doğabilmesi için öngörülen kurucu nitelikteki emredici hükümlere aykırılık, işlemin kurucu unsurlarında eksikliğe yol açmakta ise işlemi yokluk ile sakatlayacaktır. Yok sayılan bir hukuki işlem şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluğun tespiti her zaman ve herkes tarafından ileri sürülebilir ve yokluk kararı yalnızca açıklayıcı niteliktedir. Bu çerçevede, bir genel kurul kararının varlığından bahsedebilmek için iki unsur gerekir. Bunlardan ilki toplantı yapılması ve ikincisi toplantıda yeterli irade beyanları ile karar alınmasıdır. Bunlardan birisindeki eksiklik halinde hukuki işlem yani genel kurul kararı hiç doğmamış sayılır (Ayrıntılı bilgi için bkz. Erdoğan MOROGLU, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, İstanbul 2014, s. 25 vd.) Uygulama ve öğretide sayılan ve genel kurul kararının yokluğuna yol açan başlıca örnekler şöyledir; genel kurula davet, yetkili kişi veya organlarca yapılmamış veya TTK’daki istisna dışında davet yapılmaksızın toplantı yapılmış ve karar alınmışsa, ya da oylama yapılmaksızın karar alınmışsa, genel kurul toplantısı yapılmaksızın karar alınmışsa yokluk yaptırımı uygulanır. Hükümet komiserinin bulunmadığı bir toplantıda alınan kararlar, komiserce imzalanmamış bir tutanakta yer alan karar yine yoklukla maluldür. Nisap bakımından aykırılıklar da genel kabule göre yokluğa sebebiyet vermektedir. Mevcut olmayan pay adedince mevcut oy nisap bakımından alınan kararların geçerliliğine etki ediyor ise, diğer bir ifade ile söz konusu oylar mevcut olmadan yeter sayı sağlanamıyorsa bu hâlde kanunda öngörülen yeter sayıda irade beyanı bulunmadığı için işlem yoklukla malul olacaktır.
“Kavram olarak yokluk; bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen ve kurucu nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir. Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılanı, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir.
Kooperatifler hukukundaki emredici hükümlere göre, genel kurul kararlarının oluşabilmesi için iki kurucu unsur gereklidir: Birincisi genel kurul toplantısı yapılması, İkincisi toplantıda karar alınmasıdır. Bunların birisindeki eksiklik halinde, işlem ( karar ) hiç doğmamış sayılır; yani baştan itibaren yoktur. Örneğin, karar alınmadığı halde alınmış gibi gösterilirse veya Bakanlık temsilcisinin toplantıda bulunmaması halinde işlem, yoklukla sakat olacaktır.
Butlan ise; bir işlemin, konusuna ilişkin emredici hükümlere aykırı olması halidir. Eş söyleyişle, bir işlemin konusu; kanuna, ahlaka, adaba, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ya da, imkânsız ise, bu işlem batıldır. Yokluktaki gibi, butlanda da kesin geçersizlik söz konusudur; hâkim bunu re’sen göz önünde bulundurur ve herkes bu geçersizliği, iptal davasında öngörülen bir aylık süreyle bağlı olmaksızın ileri sürebilir ve tespit ettirebilir. Yokluk ve butlan arasında sonuçları değil, sebepleri bakımından farklılık bulunmaktadır.
İptal yaptırımı açısından, dava açılmasının maddi hukuka ilişkin şartlarından ilki ise ortada bir genel kurul kararının bulunmasıdır. Ortada şeklen dahi geçerli bir genel kurul kararı yok ise bu halde yokluk yaptırımı ile karşılaşılır. İkinci olarak kararın kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık taşıması iptal için gerekli bir diğer maddi hukuk şartıdır. Üçüncü olarak aranacak şart ise karar ile aykırılık arasında illiyet bağı bulunmasıdır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4 ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; anasözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortaklardan genel kurula katılma hakkına sahip olanların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması gerekir.” hükmünü; 2. fıkrası ise “Genel kurulda kararlar, ortaklar cetvelinde imzası bulunanların yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” hükmünü içermektedir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları,6098 sayılı TBK’nın 26 ve 27. maddeleri hükümlerine göre mutlak butlanla batıldır ve mutlak butlan nedenleri tarafların istek ya da itirazları olmasa dahi hakim tarafından resen nazara alınır.
“2011 yılına ait yönetim kurulu, denetim kurulu raporlarının okunması ve 2011 yılı bilanço, gelir gider hesaplarının okunması, müzakeresi ve oylanması” konulu 4.üncü maddesi (31 kabul 14 ret, 29 kabul 16 ret,29 kabul 12 ret) oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Bu maddede, …, …. ve diğer 4 ortak bilanço ve gelir gider hesabına muhalefet şerhi verdiği söylemiş ve yönetim kurulu başkanı şerh sebeplerine karşı açıklama yapmıştır. … söz alarak yönetim ve denetim kurulu raporuna itiraz ettiğini bildirmiş; …… ise dairesinin ruhsatının alınıp alınmadığım sormuştur. Davacılar tarafından mali tablo ve raporların hangi yönleriyle usulsüz olduklarına ilişkin somut bir delil sunulmamıştır. Dosya kapsamında bilirkişi kurulu tarafından yapılan incelemeler sonucunda da,herhangi bir usulsüzlüğe rastlanmamıştır.Açılan ceza davasında da yönetim kurulu üyelerinin usulsüz işlemler yaptıklarına ve bu nedenle mahkum olduklarına ilişkin kesinleşmiş bir karar bulunmadığı gibi anılan ceza dosyasında alınan bilirkişi kurulu raporu incelendiğinde ceza kovuşturmasına konu olayların 2011 yılı hesap dönemi ile ilgisinin bulunmadığı,bu nedenle alınan kararın iptali şartlarının oluşmadığı sonucuna varıldığından bu maddeye ilişkin iptal talebinin asıl ve birleşen davalar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Gündemin “yönetim ve denetim kurullarının ayrı ayrı ibrası” konulu 5.inci maddesinde yönetim kurulu 12 ret oyuna karşılık 29 kabul oyuyla, denetim kurulunun 11 ret oyuna karşılık 30 kabul oyuyla ibra edilmiş; davacılar ise karara muhalefet şerhi koyduklarını belirtilmiştir.Davacı …’in tutanağın altında yazdığı “iki kez oylama yapılmıştır. 25 kabul oyu çıkmış ve yönetim ibra edilmemiştir” ifadelerini ihtiva eden iddiası ise ispat edilebilir nitelikte değildir. Tutanakta oylamanın iki kere yapıldığına ve sonuçlarına ilişkin bir ifade yer almamıştır.Toplantı ve karar nisabına uyulduğu da gözönüne alındığında ilgil maddenin iptali istemi ile dava açan davacıların iddiası yerinde görülmediğinden ve anılan kararda kanuna,esas sözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına bir aykırılık görülmediğinden bu maddenin iptali istemi ile açılan asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Gündemin “2012 yılı çalışma programı ve 2012 yılı tahmini bütçelinin okunması,müzakeresi ve oylanması” konulu 6 ncı gündem maddesinin görülmesinde; aralarında …’in de bulunduğu 9 ortağın söz istediği, tahmini bütçenin okunduğu anlaşılmaktadır. Maddenin kabulüyle ilgili karar aynen ” 132 üyeden ¨1.108,00 tahsil edilecektir. 2012 Eylül ayında ¨350,00, 2012 yılı Ekim ayında ¨350,00, 2012 yılı Kasım ayında ¨408,00 ödeme planı olduğu belirtildi. Bilançoda belirtildiği şekilde yönetim ve denetim kurulu üyelerine huzur hakları ödenecektir. (…) 31 kabul 13 ret oyuna karşı oy çokluğuyla kabul edilmiştir” şeklinde olup , davacıların muhalefet şerhi koyduğu belirtilmektedir.
Genel kurulda kabul edilen tahmini bütçe aşağıdaki gibi olup, altına el yazısıyla 132 ortaktan, “üye başına ¨1.108,00- 2012/9, ¨350,00, 2012/10, ¨350,00,2012/11 ¨408” açıklaması yazılmıştır
Tahmini bütçenin kabulü ile ilgili oylama sonucu kanuna uygun olmakla birlikte, kabul edilmesine ilişkin karar,iyi niyet esaslarına,kanun ve anasözleşmenin emredici hükmüne aykıdır. Ortağın demokratik yönetimi ilkesi, hesap ve işlemlerin ortakların bilgisine açıkça sunulmasını ve kararların bu bilgiler ışığında vermesini gerektirmektedir. Şöyle ki; 130 ortağın olduğu kooperatifte 132 ortağa aidat ödeme yükümlülüğünün getirilmiş ve bunun sebebi genel kurul toplantısında ortaklara açıklanmamıştır; bu iyi niyet esaslarına aykırıdır.Bunun yanında, bütçeye, yönetim ve denetim kurulu üyelerine huzur hakkı olarak ödenmek üzere toplam ¨30.000,00 ödenek konulmuş ve ortaklara paylaştınlmış ancak bunun kimlere, ne kadar,hangi şartlarla ödeneceği karar altına alınmamış; yönetim kuruluna bırakılmıştır. Bu nedenlerle,alınan karar kanuna,esas sözleşmeye ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu sonucuna varıldığından bu maddenin iptali istemi ile açılan asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Birleşen davada iptale konu genel kurulda alınan 1,2,3 ve 7 nolu gündem maddelerinin iptali istemi ile de dava açılmış ise de,1,3 ve 7 nolu gündem maddelerinde alınan kararların icra edilebilir nitelikte olmamaları nedeniyle,2 nolu gündem maddesinde divan heyetinin seçimine ilişkin karara ise davacının muhalefet şerhini tutanağa yazdırmaması nedeniyle bu maddelerin iptaline ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bilirkişi kurulu ek raporunda,Bakırköy ….. nci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…… esas sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmiş olması halinde bu davanın sonucunu etkileyeceği belirtilmesine rağmen neden ve ne şekilde etkileyeceği hususunda bir açıklama yapılmamıştır.
Bakırköy …… nci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin……. esas sayılı dosyası incelendiğinde;davacı …’in,davalı kooperatifin 19/06/2011 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemi ile dava açtığı,yapılan yargılama sonunda,davacı …’in genel kurul toplantısına alınmaması nedeniyle 19/06/2011 tarihinde yapılan genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verildiği ve ilgili kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bakırköy ……. nci Asliye Ticaret Mahkemesi’nde yapılan yargılamaya konu 19/06/2011 tarihli genel kurul,somut uyuşmazlığa konu genel kuruldan bir önceki genel kurul olup bu genel kurulda alınan kararların iptali Mahkememiz dosyası bakımından ancak ilk genel kurulda seçimi yapılan yönetim kurulunun 24/06/2012 tarihli genel kurulu çağrıya yetkisiz olması halinde bu genel kurulda alınan kararların yoklukla malûl olması sonucunu doğurabilir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, genel kurula davet, yetkili kişi veya organlarca yapılmamış ise,bu organ tarafından yapılan çağrı üzerine toplanan genel kurulda alınan tüm kararlar yoklukla malûldür.
Bu durumda dava konusu genel kuruldan bir önceki genel kurulda seçilen kimseler tarafından yapılan toplantıya çağrının yok hükmünde olup olmadığı, dolayısıyla bu çağrıya istinaden gerçekleşen dava konusu 24/06/2012 tarihli genel kurul toplantısının da yok hükmünde olmadığının tartışılması gerekmektedir.
Daha önce yapılan genel kurul kararlarının iptali veya yok hükmünde sayılması halinde mevcut davanın seyri değişecektir.Bunun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
19/06/2011 tarihli genel kurulda alınan yönetim kurulunun seçimine ilişkin karar kesin hükümle iptal edilmesi halinde doktrin (Moroğlu, S. 75;Narbay, Şafak, TTK Tasarısı’nda Anonim Ortaklık Genel Kurulunu Toplantıya Davete Yetkili ve Görevli Olanlara İlişkin Hükümlerin Değerlendirilmesi, Hukuki Perspektifler Dergisi, S. 7 Temmuz 2016, s. 171) ve Yargıtay yönetim kurulu tarafından yapılan davetin ve bu davet üzerine toplanan genel kurulda alınan kararların geçerli olduğunu kabul etmektedir. Zira iptal edilebilir kararlar mahkemece kesin hükümle iptal edilinceye kadar geçerlidirler. Nitekim Yargıtay …… HD …. E. Sayılı kararında “Bu durumda anılan genel kurul kararı ile idare heyetine seçilen kişilerin, bu kararın iptaline değin iş başında kalabileceklerinin kabulü gerekir.” demek suretiyle iptale kadar yapılan işlemlerin geçerli olduğunu kabul etmiştir. İptali talep edilen 24/06/2012 tarihli genel kurulun yapıldığı tarihte mahkemece kesin hükümle iptal edilmiş bir karar bulunmadığından 19/06/2011 tarihli genel kurulda seçilen yönetim kurulu üyeleri tarafından yapılan toplantıya davet ve bu toplantıda alınan kararlar geçerli kabul edilmelidir.
Genel kurul kararlarının yokluğu, bir kararın meydana gelmesi için kanunun öngördüğü unsur ve şartların hiçbirisinin mevcut olmaması durumunda gerçekleşen sakatlık halidir. Bir başka deyişle, bir kararın doğabilmesi için uyulması gerekli bulunan kurucu ve şekli nitelikte emredici hukuk kurallarına aykırılık halinde yokluk söz konusu olur. Bu sakatlık hali şekil ve usul hakkındaki emredici hükümlere aykırı kararlar hakkında uygulanmakta ve bu şekilde alınan kararlar “yok” sayılmaktadır. Yok hükmünde kararlar( ex tunc) baştan itibaren hüküm ve sonuç doğurmazlar. Türk doktrininde de çağrının, yetkili olmayan bir kimse veya organ tarafından yapılması hainde bir iptal edilebilirlik değil yokluk müeyyidesinin söz konusu olacağı görüşü hakimdir (Bkz. Moroğlu, Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 5. Bası, İstanbul 2005, 74 ve dn. 17 de anılan kararlar ve literatür).(Prof.Dr.Necla Akdağ Güney tarafından hazırlanan bir bilirkişi raporundan alıntıdır.)
Bu açıklamalar ışığında Bakırköy …….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… esas sayılı dosyasına konu davalı kooperatifin 19/06/2011 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptal gerekçesi olarak davacı …’in genel kurul toplantısına alınmaması gösterilmiştir.Mahkeme gerekçesi incelendiğinde yokluk veya butlan hali tespit edilmediğinden alınan tüm kararların iptaline karar verilmiştir.Zaten belirtilen gerekçe de iptal sebebi olup yokluk sebebi değildir.Yargıtay tarafından da 19/06/2011 tarihli genel kurulda alınan kararların iptal edilebilir olduğu kabul edilmiştir.Buna göre yönetim kurulunun iptale konu 24/06/2012 tarihli genel kurulu toplantıyı çağrıya yetkili olup olmadığı somut olay bakımından tartışılmalıdır.Bakırköy ……Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. esas sayılı dosyası 15/02/2018 tarihinde kesinleşmiştir.Buna göre iptal edilen 19/06/2018 tarihli genel kurulda seçilen ve dava konusu 24/06/2012 tarihli genel kurula çağrı yapan yönetim kurulunun bu genel kurul toplantısının yapıldığı tarih itibariyle iptale ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığından çağrı yapmaya yetkili olup yönetim kurulu tarafından yapılan davetin ve bu davet üzerine toplanan genel kurulda alınan kararlar geçerlidir.Bu nedenlerle Bakırköy …… nci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. esas sayılı dosyasının kesinleşme tarihi gözönüne alındığında somut uyuşmazlığa konu 24/06/2012 tarihli genel kurulda alınan karara bir etkisi bulunmadığından bilirkişi kurulunun görüşü dosya kapsamına uygun bulunmadığından iptale konu 4 ve 5 nolu kararların iptali isteminin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVADA:
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile; davalı kooperatifin 24/06/2012 tarihli genel kurulunda gündemin 6 nolu maddesi ile alınan kararın İPTALİNE,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken ¨44,40 peşin harcın davacı tarafından yatırılan ¨21,15 ‘den mahsubu ile bakiye ¨23,25 harcın davalıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨21,15 Başvurma Harcı ile ¨21,15 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 12 adet tebligat + posta ücreti ¨150,00 , iki bilirkişi inceleme ücreti ¨2.959,00 olmak üzere toplam ¨3.109,00 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına (1/3)göre hesaplanan ¨51.036,33’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından yapılan 8 adet tebligat + posta ücreti ¨125,00 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına (2/3)göre hesaplanan ¨83,33’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,

7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen kısım üzerinden hesap edilen ¨2.725,00 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen kısım üzerinden hesap edilen ¨2.725,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨120,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
BİRLEŞEN DAVADA:
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile; davalı kooperatifin 24/06/2012 tarihli genel kurulunda gündemin 6 nolu maddesi ile alınan kararın İPTALİNE,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken ¨44,40 peşin harcın davacı tarafından yatırılan ¨ 31,40 ‘den mahsubu ile bakiye ¨13,00 harcın davalıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 15 adet tebligat + posta ücreti ¨167,45 , bir bilirkişi inceleme ücreti ¨1.541,00 olmak üzere toplam ¨1.708,45 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına (1/7) göre hesaplanan ¨244,06’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,

5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen kısım üzerinden hesap edilen ¨2.725,00 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen kısım üzerinden hesap edilen ¨2.725,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
Dair,6100 sayılı HMK’nun geçici 3 üncü maddesinin 2 inci fıkrası yollamasıyla mülga 1086 sayılı HUMK’nun 26/09/2004 gün ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere asıl ve birleşen davada davacı vekilinin yüzüne karşı, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin yokluğunda oybirliiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.21/03/2019

BAŞKAN …
☪e-imzalıdır.☪
ÜYE …
☪e-imzalıdır.☪
ÜYE …
☪e-imzalıdır.☪
KÂTİP …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”