Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1073 E. 2019/1121 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1073
KARAR NO : 2019/1121

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2017
KARAR TARİHİ : 21/11/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği 24/11/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde;Dava dışı …. Gıda’nın 03/01/2014 tarihinde müvekkili ile …. Sözleşme nolu Elektrik Enerjisi Dağıtım Sözleşmesini akdettiğini, sözleşme uyarınca …. Gıda’nın kendisine sağlanan elektriği adına kayıtlı sayaçlar aracılığıyla tükettiğini ve yanlar arasında cari hesap ilişkisi kurulduğunu, 03/11/2014-19/10/2015 tarihleri arasındaki cari hesap ilişkisi sonucunda ….’ın müvekkiline ¨248.285,02 borcu olduğunu, müvekkilinin talep etmesine rağmen borcun tahsil edilemediğini,dava dışı ….’ın sermaye ortaklığı olarak kurulduğunu, zaman içerisinde paydaş ve müdürler … ve … tarafından ortakların sınırlı sorumluluğu ilkesi ortaklığa tanınmış tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığını, yatırım ve faaliyette olması gereken ortaklığın atıl bırakıldığını, … ve …’in tüzel kişilik perdesi arkasına sığındığı bir borçlanma aracı haline geldiğini, bundan dolayı sözleşmeden doğan borçtan davalı … ve …’in 6102 sayılı TTK 7. md. ilk fıkrasının ilk cümlesi uyarınca müteselsilen sorumlu olduğunu,dava dışı ….’ın 25/12/2007 tarihinde ¨250.000,00 sermaye ile %99,99 …, %0,01 … arasında kurulduğunu, sonrasında …’nin hisselerinin …’e devrettiğini, dava dışı şirket Limited Şirket olduğundan, ortaklığın borçlarından tüzel kişilik sorumlu olup, ortaklara şirketin borçları yüzünden başvurulamadığını, dava dışı ….’ın Limited Ortaklık olarak önemli sayılacak bir esas sermaye ile kurulmuş ise de, sonradan genişletilen faaliyet hacmiyle orantılı olarak bir özyaknak gelişimini sağlayamadığını, atıl bırakıldığını, üzerine kayıtlı 8 adet araç üzerinde 905 adet haciz bulunmasının bunun en önemli göstergesi olduğunu, ortakların dava dışı şirket aracılığıyla faaliyette bulunmalarının yegane amacının bir başarısızlık halinde riskin üçüncü kişilere yükletilmesi suretiyle sınırlı sorumluluktan faydalandıklarını,dava dışı şirketin özkaynak yetersizliğinin ortaya çıkmasında yönetici ve temsilci konumunda bulunan gerçek kişilerin ortaklığın tüzel kişiliğini kötüye kullandığından hareketle ….’ın tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla sorumlu tutulması gerektiğini, davalı gerçek kişilerin aralarındaki sorumluluğun dava konusu olaydaki borcun ticari borç olması sebebiyle müteselsil olduğunu, dava konusu sözleşmeden doğan ¨248.285,02’lik borçtan dava dışı …. ile arasındaki organik bağ bulunduğu açık olan …. A.Ş.’nin sorumluluğu olduğunu,bir ticaret şirketinin borçlarından, başka bir tüzel kişinin sorumlu tutulmasına çapraz olarak perdeyi kaldırma denildiğini, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ilkesince sorumluluğun doğabilmesi için her iki şirket arasında iktisadi özdeşliğin bulunması gerektiğini, iktisadi özdeşliğin birbirinden farklı şirketlerin oluşturduğu topluluğun, ekonomik anlamda tek işletme kişiliğinin oluşturması olduğunu, dava dışı …. ile davalı …Ş.’nin faaliyet konularının benzerlik gösterdiğini, dava dışı şirketin ünvanının …. Gıda Dayanaklı Tüketim Madencilik Turizm Tekstil Sanayi Ve Dış Tic. Ltd. Şti. olduğunu, davalı şirketin ünvanınm … İnşaat Gıda San. A.Ş. olduğunu, her iki şirketinde sermaye ortaklığı niteliğine haiz olmasının iktisadi özdeşlik açısından yeterli olduğunu, her iki şirketin amaç ve konularının yayımlandığı TTSG’de amaç ve konuları ile sektörel benzerliğin fark edildiğini, her iki şirketinde Gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini,dava dışı …. ve davalı …’in hem paydaşları, hem de yönetim ve temsil yetkililerinin aynı kişiler olduğunu, dava dışı ….’da yönetim kurulunda bulunan ve imza yetkilisi olan … ve …’in 04/04/2017 tarihli genel kurul kararına kadar davalı …’de yönetim kuruluğu üyeliğinde bulunduklarını, her iki şirketin ortaklarının aynı kişilerden oluştuğunu, müvekkili ile dava dışı …. ile davalı … arasındaki elektrik enerjisi satış sözleşmelerinin aynı tarihte yapıldığını, her iki ortaklığı temsilen sözleşmeleri …’in imzaladığını, sözleşmeden doğan borçlara kefil olunmuş olmasının iki ortaklığın iktisadi özdeşliğinin açık olduğunun göstergesi olduğunu,dava dışı şirketin ve davalının merkezlerinin birbirine yakın adresler olduğunu, her iki şirketin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı olmasının, özellikle imzaya yetkili aynı temsilcileri tarafından, aynı zamanda yapılan hukuki işlemlerden kaynaklanan hukuki ilişkileri incelendiğinde aralarında organik bağ olduğu konusunda herhangi bir şüphe olmadığını, yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı dava dışı …..’ın borcundan 6102 sayılı TTK m.7 .1, C.l uyarınca davalı … ve …’inde müteselsilen sorumlu olduğunu, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğunu,izah edilen nedenlerle, davanın kabulü ile ¨248.285,02 alacağın dava tarihinden itibaren sözleşmede belirtilen faiz üzerinden davalılardan tahsil edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılara usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davalılar cevap dilekçesi sunmadıkları gibi duruşmalara da katılmamışlardır.
DELİLLER ve GEREKÇE :
Dava, davalı şirket ile gerçek kişiler arasındaki organik bağın tespiti ve tüzel kişilik perdesinin aralanarak davalı şirket ile bu şirketin yönetici ve ortakları olan davalı şahısların borcun tamamından sorumlu tutulmasının sağlanması istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler ….,… ve Dr.Öğr.Üyesi …. tarafından düzenlenen 24/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda;Tüzel kişilik perdesinin aralanarak dava konusu borçtan davalıların sorumluluğuna gidilebilmesi için alacaklıların alacaklarını semeresiz bırakmak amacıyla borçlu şirketin malvarlığının usulsuz işlemler ile başka şirketlere aktarılmış olması gerektiğini,davacının alacağını semeresiz bırakmak amacıyla dava dışı borçlu …. şirketinin malvarlığının, yönetici ve ortak olan davalı gerçek kişiler ile bu kişilerin kurmuş olduğu davalı … şirketi tarafından, usulsuz işlemler ile başka yerlere aktarılmış olup olmadığının tespitinin ancak dava dışı borçlu …. şirketi ile yine davalı … şirketinin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak bir mali inceleme neticesinde mümkün olabileceğini,borçlu şirketin yönetici ortakları olan davalıların, borçlu şirketin ticari defterlerini tutmak ve on yıl süreyle saklamak, ticari defterlerin ziyaa uğraması halinde bu yönde mahkemeden vesika almak zorunluluğunda olduklarını,davalıların bu yükümlülüklerini yerine getirdiklerine dair dosyaya herhangi bir delil sunmamış olmaları nedeniyle, davalıların defter ibrazından kaçınmış olduklarının kabulü gerektiğini,gerek dava dışı asıl borçlu …. şirketinin gerekse de davalı … şirketinin 2- 3 hissedardan oluşan aile tipi şirketler olması, …. şirketinin 22/03/2011 tarihinden itibaren davalı … şirketinin merkez adresinde şube açmak suretiyle faaliyette bulunması, her iki şirketin faaliyet konularının aynı olması, davalı …’in her iki şirkette de kurucu ortak ve yönetici olarak görev yapması, her iki şirketin de ticari defterlerini sunmamış olması sonucu bu durumun HMK. m. 220/3 hükmü uyarınca aleyhlerine delil olarak kabul edilmesinin gerekmesi, yine, şirketlerin aynı adreste faaliyette bulunmuş olmaları sonucu davacının sunmuş olduğu elektrik hizmetinden her iki şirketin de yararlanmış olduğunun en azından karine olarak kabul edilmesinin gerekmesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının mal kaçırmaya yönelik iddialarının kabulüne karar verilerek tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve davalıların dava konusu borçlardan sorumlu tutulmaları gerektiğini ,bildirdikleri görülmüştür.
Temel hukuk kurallarının en önemlilerinden bir tanesi alacak haklarının nisbiliği ilkesidir. Alacak hakkı ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Kural olarak borç ilişkinin dışında bir başka gerçek ya da tüzel kişiye karşı borç ilişkisinden doğan alacak hakkı ileri sürülemez. Ticaret şirketlerinde ise sınırlı sorumluluk ilkesi ayrı ve bağımsız malvarlığı oluşumunu yaratmaktadır. Tüzel kişi ile ortakları arasında malvarlığı ile sorumluluk ayrılmaktadır. Ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunda alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için Kıta Avrupası ve Anglo-Sakson hukuk sistemlerinde “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” geliştirilmiş ve tüzel kişiliğin arkasına sığınarak durumu kötüye kullanan ortakları sorumlu tutma imkanı getirilmiştir. Teorinin amacı, hakkaniyet gerektirdiği zaman tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılmasının önlenmesidir. Teorinin uygulanmasının yasal dayanağı olarak dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağını düzenleyen MK’nın 2. maddesi kabul edilmektedir.
Tüzel kişiliğin varlığı asıl olup borcun yükümlüsü olan bir tüzel kişilik bulunmakta iken şirketin ortaklarına ya da başka bir şirkete karşı bu borçtan dolayı yönelinemeyecektir. Ancak tüzel kişiliğin kötüye kullanıldığı bazı istisnai hallerde tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle gerçek ya da tüzel kişi ortakların sorumluluğu cihetine gidilebilecektir.Uygulamada ve doktrinde tüzel kişi ile ortaklarının alanlarının ve malvarlığının birbirine karışması halinde, yetersiz sermaye durumunda, aynı şirketler topluluğu içinde yer alan kardeş şirketler arasında koşulların varlığı halinde ve çok istisnai hallerde Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisinin uygulanmasının mümkün olabileceği de kabul edilmektedir.
“Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” ana kuralın istisnası olarak ancak belirli ve sınırlı durumlarda “sakınılarak” uygulanması gereken bir yoldur.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;davacı vekili,davalı şirket ile gerçek kişiler arasındaki organik bağın tespiti ve tüzel kişilik perdesinin aralanarak davalı şirket ile bu şirketin yönetici ve ortakları olan davalı şahısların borcun tamamından sorumlu tutulmasının sağlanması istemi ile huzurdaki davayı açmıştır.Dava dışı …. şirketi ile davacı arasında elektrik enerjisi alım-satım sözleşmesi imzalanmış,sözleşme uyarınca borçlu şirkete verilen elektrik enerjisi bedelinin ödenmemis üzerine davacı tarafından icra takibine girişilmiş,icra takibi kesinleşmesine rağmen borç ödenmemiştir.Yapılan bilirkişi incelemesine göre de davacının,dava dışı borçlu şirketten alacaklı olduğu tespit edilmiştir.Somut uyuşmazıkta çözümlenmesi gereken konu,dava dışı borçlu şirketin borcundan davalı şirket ile bu şirketin ortakları davalı şahısların tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle sorumlu tutulup tutulmayacaklarıdır.Gerek dava dışı asıl borçlu …. şirketinin gerekse de davalı … şirketinin 2- 3 hissedardan oluşan aile tipi şirketler olması,davaı şirket ve dava dışı şirket ortaklarının da aynı olması, …. şirketinin 22/03/2011 tarihinden itibaren davalı … şirketinin merkez adresinde şube açmak suretiyle faaliyette bulunması, her iki şirketin faaliyet konularının aynı olması, davalı …’in her iki şirkette de kurucu ortak ve yönetici olarak görev yapması,diğer davalının da her iki şirkete ortak olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde;davalı şahıslar tarafından kurulun …. İnşaat Gıda Sanayi Anonim Şirketi’nin tüzel kişiliğinin kötüye kullanıldığı, tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle gerçek ya da tüzel kişi ortakların sorumluluğu bulunduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve davalıların dava konusu borçlardan sorumlu tutulmaları gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nederlerle;
1-Davanın KABULÜ ile ; ¨248.285,02’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli ¨16.960,35 karar ve ilam harcından dava başında peşin alınan ¨4.240,09 harcın mahsubu ile bakiye ¨12.720,26 harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen ¨31,40 Başvurma Harcı ile dava başında peşin alınan ¨4.240,09 harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 33 adet tebligat + posta ücreti ¨385,80 ile bir bilirkişi inceleme ücreti ¨3.000,00 olmak üzere toplam ¨3.385,80 yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨20.847,10 ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨1.039,30 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve …. sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalıların yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı
. 21/11/2019

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”