Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1072 E. 2018/480 K. 24.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1072
KARAR NO : 2018/480

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2017
KARAR TARİHİ : 24/04/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Silivri Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 02/04/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Davacı şirketin Ortaköy Sanayi bölgesinde kurulu üretim merkezinde let armatürleri üretimi ve satışını yaptığını, borçluya da led sokak armatürleri ve projektör satıldığını bu ticari münasebet nedeniyle 30/11/2015 tarihli 17.893,19 TL tutarlı ve 16/12/2015 tarihli 6.319,96 TL tutarlı 2 adet fatura keşide edildiğini, bu faturalara ve satışa konu ürünlerin borçluya teslim edilmiş olmasına rağmen müvekkili şirkete bu tarihe kadar ödeme yapılmadığını, müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla Silivri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, ödeme yapmayan borçlunun ödeme emrinin tebliği üzerine kötün niyetli şekilde alacaklarının inkarına kaçmış borcu olmadığını iddia ederek takibe itiraz ettiğini, davacıya ödeme yapmayan takibe haksız-kötü niyetli şekilde itiraz eden davalının kötü niyetinin korunmaması, itirazlarının iptali ile takibin devamına ve alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı tarafa dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği ancak süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava,davacının,faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Silivri İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhine ¨24.213,15 asıl alacak , ¨1.384,89 işlemiş faiz ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış,bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 20/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafın dava konusu döneme ait 2015-2016-2017 hesap yılı defterlerinin açılış noter onaylarının tasdikinin yapıldığı, kapanış onayı için 2017 yılı yevmiye deftererinin süresinin olduğu, davacı tarafın 2015-2016-2017 hesap yılı defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin mahkemenin takdirinde olduğu, davacı tarafın takip ve dava konusu faturası ve içeriğinin davalı tarafa imza mukabili teslim ve tebliğ edildiği, davalı tarafın itirazının, faturalara değil borca olduğu, davacı tarafın BS formlarını süresinde vergi dairelerine verdiği, (…’ın davalı çalışanı olup olmadığı dava dosyasındaki bilgilerden tespit edilemediği, bu konuda SGK bilgilerinin celbinin takdirinin mahkemenin değerlendirmesinde olduğu)takip ve dava konusu faturaların davacı şirketin yasal ticari defterlerine kayıtlı olduğu, fatura ve muhteviyatına veya bedeline davalı tarafından herhangi bir itiraz yapılmadığı, T.T.K 23/3 mad. Göre 8 gün içinde itiraz edilmeyen faturaların kabul edilmiş sayıldığı, davalı tarafça dava dosyasına, bu yönde bir belge sunulmadığı, davacı şirketin takip tarihi (21/06/2016) itibarıyla ve dava tarihi itibarıyla (24/11/2017) davalı şirketten; ¨24.213,15 tutarında alacaklı durumda olduğu, bu tarihten sonra davalı tarafından davacıya yapılmış herhangi bir ödeme kaydı bulunmadığı, davalı taraf defterleri incelemeye ibraz edilmediğinden, davacı taraf defter ve kayıtları ile faturasına itibar edilmesi gerektiği, bu duruma göre davalı tarafın inceleme günü defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemiş olması, davacı tarafın davalı defter ve belgelerine de dayanmış olması hususunda HMK.222 maddesi hükmünün takdir ve değerlemesinin mahkemenin takdirinde olduğu, taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili herhangi bir sözleşme veya davacı tarafından davalı tarafa gnderilmiş herhangi bir borç ihbarnamesi olmadığı, davacının takip talebindeki işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, temerrüdün takip tarihi (21/06/2016) itibarıyla oluştuğu, takip talebinde alacaklının, asıl alacağa işleyecek %10.5 ticari avans faizi talebinin yerinde ve değişen oranlarda uygulanabileceği, alacağın itiraza uğramayan fatura dayalı likit alacak olması, icra takibine rağmen hem takip dosyası hem de dava dosyasına geçerli bir itiraz nedeni ileri sürülmemesi nedeniyle, %20 icra inkar tazminatı şartlarının oluştuğu, bu nedenle, davacının %20 icra inkar tazminatı talebinin mahkemenin takdirinde olduğunu,bildirdiği görülmüştür.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(…, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Örneğin faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir.Tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp , akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir.Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için teslime dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir.
Davacı yan icra takibinde ödenmediğini iddia ettiği toplam ¨25.598,04 tutarındaki alacak için takibe girişmiştir.Taraflar arasında yazılı bir akit olmadığı sözlü olarak ticari ilişkiye girdikleri anlaşılmıştır.Davalı yan ise davaya cevap vermemiştir.Kendisi lehine bir olaydan hak çıkaran taraf ispat külfeti altındadır.Davacı yanın tek taraflı olarak tanzim ettiği fatura davalı yanca itiraza uğramıştır.
Buna göre davacının takibe konu fatura içeriğindeki malları davalıya teslim ettiğini yazılı olarak ispat etmek zorundadır.Davacı tarafından takibe esas alınan irsaliyeli faturalar incelendiğinde,fatura içeriğindeki malların davalıya teslimine ilişkin irsaliyelerde teslim alan imzası bulunduğu görülmektedir.
Davacı tarafından takibe konu edilen faturalardaki malların …’a teslim edildiği anlaşılmış olup bu faturalar uyarınca davalı şirketin isticvap edilmesine karşın davalı şiket yetkilisinin duruşmaya gelerek beyanda bulunmadığı,buna göre faturalarda yazılı malları mal teslimine yetkili kişi tarafından alınmış kabul edilmesi sebebiyle anılan faturalardaki malların davalıya teslim edildiği olgusu davacı tarafından ispat edilmiştir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı ile davalı arasında, davacının elektrik malzemeleri satışına dayalı bir ticari ilişkinin olduğu, ancak taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir anlaşma ve/veya cari hesap sözleşmesi olmadığı,davacının faturadan kaynaklı bakiye cari hesap alacağını tahsil edememesi üzerine 21/06/2016 tarihinde, cari hesap alacağını dayanak göstererek, davalı aleyhine Silivri İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davalarının açıldığı,davacının ibraz ettiği yasal ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu,davacının dava konusu alacağını teşkil eden davalı yana tanzim etmiş olduğu faturayı yasal ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği ,davacının yasal ticari defterlerine göre, takip tarihi (21/06/2016) ve dava tarihi (02/04/2017) itibariyle davalıdan ¨24.213,15 cari hesap alacağının olduğu,davalının inceleme gün ve saatinde yasal ticari defter ve belgelerini incelemeye hazır etmediği için davalıya ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılamadığı,yukarıda yapılan ayrıntılı açıklamalara göre malların davalıya teslim olgusunun da ihtilafsız olduğu,neticeten davacının elektrik malzemeleri içerikli faturalardan kaynaklı olarak davalıdan olan bakiye cari hesap alacağının takip ve dava tarihi itibariyle ¨24.213,15 olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile davalının Silivri İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Davalının aleyhine girişilen icra takiplerinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği,dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; davalının Silivri … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨24.213,15 asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen ¨4.842,63 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli ¨1.654,00 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨285,69 harcın mahsubu ile bakiye ¨1.368,31 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨31,40 Başvurma Harcı ile ¨285,69 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 21 adet tebligat + posta ücreti ¨249,50 ,bir bilirkişi inceleme ücreti ¨ 550,00 olmak üzere toplam ¨799,50 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨2.905,58 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨165,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.24/04/2018

KÂTİP …

HÂKİM …