Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1070 E. 2019/1157 K. 29.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1070 Esas
KARAR NO : 2019/1157

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2017
KARAR TARİHİ : 29/11/2019
K. YAZIM TARİHİ : 22/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; 1984 yılında kurulan davacı şirketin ….. Holding A.Ş. iştiraki olan bir şirket olduğunu, davalının 29/08/2016- 08/09/ 2017 tarihleri arasında davacı şirket bünyesinde ticari ürünler satış sorumlusu olarak çalıştığını ve iş sözleşmesinin davalının istifası ile sona erdiğini, hemen akabinde İstanbul’da kurulu ve davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirkette çalışmaya başlayan davalının 29/08/2016 tarihli iş sözleşmesinin Rekabet Yasağı başlıklı 12. Maddesini ihlal ettiğini beyanla sözleşme hükmü gere- ğince hesaplanan 55.475,60 TL cezai şartın, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıdan tah- silini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin …… şirketinden önce hali hazırda çalışmakta olduğunu ….. şirketinde çalıştığını, davacının aynı sek- törde faaliyet gösterdiğini iddia ettiği ….. Kimya’nın “Boya Reçineleri, Soğutucu Gazlar , Plastik Ve Kauçuk Hammaddeleri İle Kısmi Olarak Poliüretan Hammaddeleri ” alanında çalıştığını, davacı …… şirketinin ana iş kolu olan poliüretan sistemlerin üretiminin yapılmadığını, alt yapının da bu- na uygun olmadığını, davalının …… şirketinden önce …..’de çalıştığı gerçeği ve davacının yerine işe alınan kişinin aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir firmadan transfer edildiği duyumu karşısında esasen davacının haksız rekabette bulunduğunu, davalı müvekkilinin ticari sırlara vakıf ol- madığını, sözleşmedeki haksız rekabet yasağı hükmünün belli bir bölge, süre ve iş konusu ile sınırlan- dırılmaması ve işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye sokar nitelik arz etmesi nedeniyle geçersiz oldu- ğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava, rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün ihlali nedeniyle cezai şart alacağına ilişkin olup 6098 sayılı TBK’nun 444 vd maddelerine dayalıdır.
“Rekabet Yasağının Koşulları” başlıklı 444. Maddede “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işlet- me açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”
“Sınırlandırılması” başlıklı 445.maddesinde “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.
Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üst- lenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakı- mından sınırlayabilir.”
“Aykırı davranışların sonuçları” başlıklı 446. Maddede ” Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür.
Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır.
İşveren, ceza koşulu ve doğabilecek ek zararlarının ödenmesi dışında, sözleşmede yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla, kendisinin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin davranışı haklı gösteriyorsa, yasağa aykırı davranışa son verilmesini de isteyebilir.”
“Sona ermesi” başlıklı 447. Maddede “Rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer.
Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.” denilmektedir.
Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasındaki iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün geçerli olup olmadığı ,davalının bu hükmü ihlal edip etmediği, davacının bu nedenle cezai şart alacağının oluşup oluşmadığı, tahsili gereken cezai şart alacak miktarının ne olduğu hususunda toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki 29/08/2016 tarihli Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi, davalının işten ayrılma beyanına ilişkin 06/09/2017 tarihli dilekçesi, işten ayrılış bildirgesi, davalının imzasını taşıyan (bila tarihli) ibraname, ticearet sicili kayıtları , davalının şahsi sicil dosyası ve SGK kayıtları, davacı ve- kilince davalının güveni kötüye kullandığı ve ticari sırları vs açıkladığı iddiasına dayalı GOP CBS’nca yürütülen ….. nolu soruşturma evrakı vs yazılı deliller celp edilmiştir.
Davacı şirket ile davalı … arasında akdedilen Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi’nin Rekabet Yasağı’na ilişkin 12. Maddesinde ” İşçi, iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu’na göre haklı neden olmaksızın feshederse veya iş akdi işveren tarafından haklı nedenle feshedilirse 2 yıl süre ile işverenin açık yazılı izni olmaksızın İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, Bursa, Ankara, Antalya, Mersin, Kayseri, İzmir, Gaziantep, Samsun, Trabzon, Adana ve Konya illeri ile sınırlı olmak üzere uişveren ile aynı veya benzer iş kolları olan suni deri , süet, bilumam kumaş, poliüretan ve benzer konularında , hizmet akdine bağlı olarak veya konusu bir işin görülmesi olan başka bir akitle başka bir işveren emrinde yada kendi adına veya hesabına serbest faaliyet olarak tam zamanlı, doğ- rudan veya dolaylı olarak , fiilen veya internet ya da tele-marketing olarak işçi,pazarlamacı, satış danışmanı, ortak direktör,koordinatör, temsilci, yönetici, yönetmen, denetçi,gözetmen, bayii, alt bayii, distribütör,plasiyer, danışman komisyoncu ya da hangi isim ve ünvan adı altında olursa olsun , iş- verenle rekabet sayılabilecek şekilde kazanç getirici faaliyette bulunamaz. Aksi durumda işçi, işverenin uğradığı her türlü zarar ve çıkar kaybı hariç olmak üzere ,işçinin hizmet akdinin son bul- duğu aydaki brüt ücretinin 10 katı tutarındaki cezai şartı TL üzerinden peşinen ve bir defada işverene ödemeyi kabul ve taahhüt eder..”hükmünü içermektedir.
Dosyadaki delillere göre;davalı …’ın 16/06/2015-28/08/2016 tarihleri arasında dava dışı ….. Kimya şirketinde , 29/08/2016- 08/09/2017 tarihleri arasında davacı …… Tekstil şirketinde çalıştığı, 06/09/2017 tarihinde …… şirketine istifa dilekçesini sunduğu , davalıya ait işten ayrılma bildiriminde 2017/Ağustos ayı brüt ayı ücretinin 5.547,29 TL olduğu, 18/09/2017 tarihinden itibaren yeniden ….. Kimya şirketinde çalıştığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince Ekonomi ve Finans Uzmanı Dr. ….., Kimya Mühendisi ….. ve SMMM ….. tarafından dosya ve tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 26/08/2019 tarihli rapora göre;
Davacı şirketin satışlarında, davalının işten ayrıldığı tarihten sonraki dönemde 2018 yılında her hangi bir azalma olmadığı, hatat bir önceki yıla göre % 30 oranında artış olduğu, dava dışı ….. şirketinin satışlarında davalının işe başladığı dönem olan 2018 yılında yurt içi satışlarda % 27, yurt dışı satışlarda ise % 51 oranında artış olduğu görülmüş ise de esasen dava dışı şirketin döviz bazında satış yaptığı ve 2018 yılında dövizde yaklaşık % 35 oranında artış olduğu gözetildiğinde dava dışı şirketin yurt dışı satışlarında gerçek bir yükselme olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı , davalının işten ayrılmasından sonra iddiaya konu müşterilerinin cirolarında azalma olduğu veya müşterilerinin çalışmaları sonlandırdığına dair delil sunmamıştır. Kaldı ki, toplanan delillerden davacı şirket ile dava dışı şirketin büyük çapta şirketler olduğu, bir personelin satışları değiştirebilme kapasitesinin bulunmadığı görülmektedir.
Ancak, davalı … davacıya ait işyerinde bulunduğu süre içinde ticari ürünler satış sorumlusu pozisyonunda çalıştığından konumu itibariyle davacının müşterilerini, satış ve pazarlama rakamlarını , tekniğini iyi tanıma ve davacı firmanın iş sırları bilme imkanına sahiptir. Yani ,hizmet ilişkisi gereğince davacının müşteri çevresi veya üretim sırları yada işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı bulunmaktadır.
Rekabet yasağına ilişkin cezai şartın talep edilebilmesi için ,davalının müşteri çevresi veya üretim sırları ile ilgili elde ettiği bilgileri işverenin önemle bir zararına sebebiyet verecek şekilde kullanması da gerekmektedir.
Ticaret sicili kayıtları, dinlenen tanık beyanları ve soruşturma dosyasına göre ; davacı şirket ile davalının çalıştığı ….. şirketinin faaliyet alanları aynı olduğu, davalının işten ayrıldıktan sonra bir kısım bilgiler talep ettiği ve bilgilerin davalıya verildiği,bu bilgilerin işverenin zararına sebebiyet verecek nitelikte olduğu ,taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün, TBK, m. 445/1 hükmünde yer alan “yer, zaman ve işlerin türü bakımından” uygun sınırlamalar içeren geçerli bir sözleşme olduğu, Rekabet Yasağına ilişkin sözleşme hükmünün ihlali nedeniyle davalının cezai şart ödemesi gerektiği , tahsili gereken cezai şart tutarının ise davalının brüt ücreti olan 5.547,29 TL x 10 ay = 55.470,29 TL olduğu sonucuna varılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilip aşa- ğıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünü ihlali nedeniyle takdir ve tespit olunan 55.470,29 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine

2- Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 3.789,17 TL karar ve ilam harcının mahkeme veznesine yatırılan 947,39 TL peşin/nispi harcın mahsubu sonucu bakiye 2.841,78TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı + 947,39 TL peşin nispi harç + 4,60 TL vekalet harcından ibaret toplam 983,39 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,

3-a-) Davacı tarafından sarf olunan (2.700,00 TL bilirkişi ücreti + 314,85 TL posta/tebligat/ müzekkereden ibaret ) 3.014,85 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 2.984,70 TL’sinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
b-) Davalı tarafça sarf olunan 14,00 TL yargılama giderinin 0,14 TL’sinin davacı taraftan tahsil edilerek davalıya ödenmesine,
c-) Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,

4-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm altına alınan dava değerine göre yü- rürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 6.451,73 TL vekalet ücretinin davalı- dan tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine,
Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine red olunan dava değerine göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 5,31 TL vekalet ücretinin dava- cıdan tahsil edilerek davalı tarafa ödenmesine dair,

Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı 5235 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 341 ila 360. madde hükümleri gereğince mahkememize veya aynı sıfatta başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2019

Katip …

Hakim …