Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1027 E. 2018/34 K. 18.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2017/1027
KARAR NO : 2018/34

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 13/11/2014
KARAR TARİHİ : 18/01/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Küçükçekmece nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 13/11/2014 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Davalı ile kardeş olduklarını, davalı yanın kendisinden nakden ¨233.500 nakit para aldığını, buna karşılık kendisine 28/02/2005 vadeli ve 233.500 Euroluk bono tanzim edip verdiğini, davalıya borcu ödemesi istediğini, ancak davalının borcu ödemediğini, davalı hakkında Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün ….Esas sayılı takip dosyası ile takip başlattığını, ancak davalının İcra dosyasına ödeme yapmadığı gibi kötü niyetli olarak itiraz edip takibi durdurduğunu, davalının itirazının kendisine hiç tebliğ edilmediğini, borçlu tarafından yapılan itirazın kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davalı yanın haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına ve davalı borçlunun haksız itirazları nedeniyle %20’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesi ile yargılama aşamasında; davacı ile davalının kardeş olduklarını, diğer iki kardeşleri ile birlikte otomotiv yan sanayi parçaları imal ve satış işleri yapan şirketin ortakları olduklarını, bu şirkette dört kardeşin hisselerinin ortak olduğunu ve her birine %25 hisse düştüğünü, davacı …’ ın 2005 yılında hissesinin %10 unu kardeşlerden ….’ a sattığını, geriye kalan %15 hissenin %7,5 hissenini davalıya %7,5 hisseninin diğer kardeş …’ a satmak için kendi aralarında anlaştıklarını, davalının amacının da hisselerin yabancıya gitmemesi olduğunu, ancak daha sonra …’ ın bu hisseleri almaktan vazgeçmesi ile davalının da hisseleri almaktan vazgeçtiğini, ancak davalının satış konuşmalarının olduğu dönemde davalının satış bedeli olan ve davaya konu olan senetleri imzalayarak davacı kardeşine verdiğini, davalının bu senetleri imzaladığını da hatırlamadığını, davacının oğlunun da bu senetleri kasada gördüğünü ve karşılıksız olduğu için yırttığını söylediğini , bu nedenle davalının davacıdan bu senetleri de istemediğini, ancak daha sonra davacının davalı aleyhine Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’ nün ….Esas icra dosyası ile takip başlattığını, takibe ve borca itiraz ettiğini, icra dosyasına itiraz edilmesine ve aradan 4,5 yıl geçmiş ve takibin düşmüş olmasına rağmen dosyayı takip etmeyen davacının itiraz dilekçesinin kendisine gelmediğini söylemesi iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, dava konusu senette tazmin tarihi de bulunmadığını, davacının bu senetlerin neden verildiğini açıklaması gerektiğini, bu nedenler ile davanın reddine , harç ve masraflar ile avukatlık ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava,davacının,bonodan kaynaklı alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda hangi mahkemenin görevli olduğunun belirlenmesi için öncelikle taraflar arasındaki ilişkiyi saptamak gereklidir.Davacı,davalıya ödünç para verdiğini ve karşılığında takibe konu bonoyu aldığını ancak davalının vadesinde borcunu ödemediğinden bahisle alacağın tahsili amacıyla icra takibine giriştiğini,davalının icra takibine itiraz ettiğini,itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu,bu nedenlerle davalının itirazının iptali ile davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Dava konusu takibe konu bono,Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen zorunlu unsurları(düzenleme tarihi) taşımadığından kambiyo senedi niteliğinde değildir.Uyuşmazlık kambiyo senedi niteliği taşımayan belgeden kaynaklandığı gibi aradaki temel ilişki de ödünç sözleşmesi olup,yukarıda anılan maddeye dayanılan davanın,TTK’nun 4.maddesinde sayılan diğer anlatımla bu maddede 6098 sayılı TBK’na atıf yapan sözleşmelere ilişkin olmadığı gibi uyuşmazlık Türk Ticaret Kanunundan da kaynaklanmadığı için mutlak ticari davalardan da olmadığı, davacı ile davalının tacir sıfatının bulunmadığı,diğer anlatımla her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası(nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. (Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 19/12/2015 gün ve … esas,…. karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 19/12/2017 gün ve …. esas, …. karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi)
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan .davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Küçükçekmece Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak, mahkememiz dosyası istinaf edilmeden kesinleşmesi halinde yargı yeri belirlemesi için dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.18/01/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …