Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1019 E. 2020/463 K. 04.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1019 Esas
KARAR NO : 2020/463

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/11/2017
KARAR TARİHİ : 04/09/2020
G.K.YAZIM TARİHİ : 18/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;31/12/2016 tarihinde ,davalılardan ….’ın maliki ,davalı …’in …’un sürücüsü ,diğer davalının ZMMS sigortacısı olduğu … plakalı aracın yaya olarak yürümekte olan davacıların murisi …’a çarpması sonucu …’ın vefat ettiğini, olay nedeniyle ailenin tüm yaşamının alt üst olduğunu, psikoloji- lerinin bozulduğunu beyanla HMK 107 md gereğince şimdilik …. için 900,00 TL ve … için 100,00TLolmak üzere 1.000,00 TL maddi tazimnatın tüm davalılardan,davacı … için 70.000,00 TL ,davacı … için 30.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL manevi tazminatın araç sürücüsü ve maliki durumundaki davalılardan müteselsilen ve müştereken davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu kaza ile ilgili olarak ….. nolu hasar dosyasının açıldığını ve davacı tarafa 12/07/2017 tarihinde 49.524,39 TL ödendiğini, aktüer hesabında yapılan bu ödemenin güncel değerinin gözetilmesi gerektiğini, dava- cıların zararlarını ve uygun illiyet bağını ispat etmesi halinde müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu , manevi tazminatın teminat dışında kaldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalılar … ile davalı … davaya cevap vermemiş ise de, vekilleri aşamalardaki beyanlarında müvekkilleri hakkında açılan davanın reddini savunmuşlardır.
Dava ,ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olup davalıların haksız fiil sorumluluğuna dayanmaktadır.
Davacıların müteveffa ile bağlantılı nüfus kayıtları, veraset ilamı, Ölü Muayene Tutanağı, ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası vs deliller celp edilmiş, SED araştırması yapılmıştır.
Dava konusu olay ile ilgili olarak Bakırköy …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonunda ; sanık …’un, 31/12/2016 tarihinde, sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken yaya ….’a çarpması sonucu ağır yaralanmasına sebebiyet verdiği, kazazedenin kaldırıldığı hastanede vefat ettiği, mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna göre,sanık sürücünün aracının hızını yol, hava , trafik vs durumuna göre ayarlamadığından bahisle asli kusurlu ,yaya …’ın ise tali ku- surlu olduğu tespit edilmekle sanığın eylemine uyan TCK 85/1md ve 62 md gereğince neticeten 2 yıl 6 ay hapis ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından dosyamıza ibraz olunan …. sayılı 19/12/2019 tarihli raporda;
” Olaydan sonra trafik kazası tespit tutanağı düzenlenmemiş olup, dosya kapsamında bilirkişi rapor- larının bulunduğu, bu bilirkişi raporu ile diğer bilgi ve belgelere göre olay mahallindeki yolun 8,70 m ge- nişliğinde çift yönlü yol olduğu, zeminin asfalt-ıslak, havanın yağışlı, vaktin gece, aydınlatmanın yeterince etkin olmadığı ve yol boyunca yol ile sıklıkla kesişen sokakların olduğu, bu yol boyunca sürücü ve yayalar için görüşe engel cisim olmadığı, çarpma noktasının kavşak alanı içerisinde ve otomobilin seyrine ayrılan yönünün ortalarında gösterildiği, olay yerinin üç yönlü kavşak olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında olay anına ait görüntülerin olduğu CD’nin bulunduğu, bu CD içerisindeki görün tülerin sabit açılı kamera ile çekilmiş görüntüler olduğu ve çarpma anını göstermediği, çarpmadan sonra yayanın savrulduğu nokta ile aracın son konumunu aldığı anı gösterdiği görülmüştür.
Hazırlık aşamasında düzenlenen 24/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı sürücünün 1. Dere- ceden kusurlu, Müteveffa yayanın ise 2.dereceden kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Ceza aşamasında düzenlenen 24/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda Davalı sürücünün 1.dereceden asli kusurlu, Müteveffa yayanın ise 2.dereceden tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Davalı sürücü …, 01/01/2017 tarihli ifadesinde; “…… Caddesi üzerinde seyir halinde iken birden önüme siyah giyinmiş yaya bir şahıs çıktı. Göremedim, frene bastım ancak çarptım…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, dava dilekçesi, sürücü ifadeleri, bilirkişi raporları, ceza aşamasına ait mevcut bilgi ve belgeler ile diğer tüm bilgi ve beyanlar incelendiğinde kazanın 31/12/2016 günü saat 20:25 sıra- larında Davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile …. Caddesi yönünden …. Caddesi istikametine çift yönlü yolda seyir halinde iken olay mahalli olan kav- şağa gelip geçiş yapmak istediği sırada aracının ön kısımlarıyla, kavşak alanı içerisinden karşıdan karşıya geçmek üzere kaplamaya giren Müteveffa yaya …’a çarpması şeklinde meydana geldiği anlaşılmıştır.
Mevcut verilere göre ;
A)-Davalı sürücü …, idaresindeki otomobil ile meskun mahal sınırları içerisindeki sıklıkla kavşak içeren olay mahalli yolda seyir halinde iken seyrini müteyakkız bir şekilde sürdürmesi, hızını söz konusu bu alanda her an tedbir alabilecek asgari hadde düşürmesi, kavşakta karşıdan karşıya geçiş yapan yayayı zamanında fark edip ilk geçiş hakkını bu yayaya vermesi gerekirken bu hususlara yeterince riayet etmeksizin seyrettiği ve olay mahalli kavşağa yaklaşıp geçiş yapmak istediği sırada da kavşak mahallinden karşıdan karşıya geçiş yapan yayaya karşı almış olduğu fren tedbirinde yetersiz kalıp yayaya çarptığı anlaşılmış olup, meydana gelen olayda; dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile asli % 70 oranında kusurlu bulunmuştur.
B)-Müteveffa yaya …, olay mahalli kavşakta karşıdan karşıya geçişini kendi can güvenliği açısından bu alana yaklaşan araçlara karşı etkin korunma tedbiri alabilecek şekilde ve kavşak giriş ve çıkışlarını kullanarak gerçekleştirmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeksizin kaplamaya girip geçiş yaptığı sırada kavşak alanı içerisinde otomobilin çarpmasına maruz kaldığı olayda; dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile tali % 30 oranında kusurlu bulunmuştur.”denilmiştir.
Davalı … şirketince, 12/07/2017 tarihinde davacı eş …’a 47.839,77 TL, davacı baba …’a 1.684,62 TL ödeme yapıldığı bildirilmiş, bu husus davacı tarafça da teyit edilmiştir.
Tazminat- Hesap Uzmanı bilirkişi …. tarafından yapılan değerlendirme sonucu düzenlenen 12/05/2020 tarihli raporda ;
“Yapılan incelemeye göre, ödeme tarihindeki ödemelerin yetersiz olduğu, destekten yoksun kalma nedeniyle davacıların nihai ve gerçek maddi zararının … yönünden 157.785,88 TL, … yönünden 21.291,13 TL olduğu ” belirtilmiştir.
Davacıların yetkili vekili Av. …’ün ibraz ettiği 02/06/2020 tarihli dilek- çesi ile ;davalı … ile maddi tazminat ve ferileri ,karşı vekalet ücreti ve yargılama gider- leri yönünden anlaşmaya varıldığını, davalı … şirketinden bilirkişi raporu doğrultusunda öde- me alındığını, sulh gereğince maddi tazminata ilişkin talebin konusuz kaldığını, bu nedenle tüm davalılar hakkındaki maddi tazminat talebinden feragat ettiklerini, ancak bunun hakkın özünden feragat değil ,esasen davanın geri alınması niteliğinde olması nedeniyle müvekkili aleyhine yargı- lama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini beyanla manevi tazminat yönünden dava dilekçesi doğrultusunda hüküm tesisini talep etmiştir.
Buna göre, tüm davalılar hakkında açılan maddi tazminat davasının vaki feragat nedeniyle reddine, yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporuna göre, davalı … tarafından hari- cen yapılan ödeme ve sulh anlaşması nedeniyle feragat beyanında bulunulduğu, ibra verildiği, da- vacılar vekilinin beyanının HMK 307 md anlamında feragat olarak yorumlanmaması gerektiği, davanın açıldığı tarihte davacıların haklı olduğu ve davalıların aleyhe dava açılmasına sebebiyet verdiği gözetilerek maddi tazminat talebiyle ilgili olarak davalılar lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemiştir. (Yargıtay 17 HD. 2016/5532 Esas, 2017/459 Karar nolu 24/01/2017 tarihli ilamı, Ankara BAM 26. HD 2017/577 Esas, 2017/811 Karar, 17/07/2017 tarihli ilamı)
Manevi tazminat ile ilgili talebe gelince, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre; dava konusu trafik kazası ile davacıların murisi …’ın ölümü arasında doğrudan illiyet bağı bulunduğu , ölüm olayı ile davacıların ailevi ve psikolojik bütünlüklerinin bozulduğu, eş ve çocuklarının maddi ve manevi desteğinden mahrum kaldıkları, davalı tarafın oluşan manevi za- rarın tazmini ile sorumlu oldukları tartışmasızdır.
Ancak ,Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/1176 Esas, 2018/11147 karar nolu 22/11/2018 tarihli ilamında; ”…. manevi tazminat zarara uğrayan da manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşımaktadır. Buna göre manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasında amaç edilmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, tazminat sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır” denilmektedir.
Borçlar Kanunu’nun 56. md gereğince , somut olayın özelliğine,taraflar üzerindeki etkisine, kusur durumuna, sosyal ekonomik duruma göre yapılan değerlendirme sonucu talep edilen manevi tazminat tutarının fazla olduğu ve ZMMS poliçesinin manevi zararı kapsamadığı ve davacıların sigorta şirketine yönelik manevi tazminat talebinin bulunmadığı gözetilerek, davacıların davalılar …, … aleyhine açtıkları manevi tazminat davasının kısmen kabu- lüne karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacıların davalılar …, … ve … Sigorta A.Ş. aleyhine açtığı maddi tazminat davasının vaki feragat nedeniyle reddine,

2-Davacıların davalılar aleyhine açtığı manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE,
Davacı eş … için 45.000,00 TL ve davacı baba … için 20.000,00 TL olmak üzere takdir olunan toplam 65.000,00 TL tazminatın kaza tarihi olan 31/12/2016 gününden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar davalılar …, …’den tahsil edilerek davacıya ödenmesine,Fazlaya ilişkin talebin reddine,

3-HARÇLAR: Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 4.440,15 TL karar ve ilam harcın- dan mahkeme veznesine yatırılan 344,97 TL harcın mahsubu sonucu bakiye 4.095,18 TL harcın müteselsilen ve müştereken davalılar …, …’den tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına,
Davacı tarafça yatırılan 31,40 TL başvuru harcı + 4.60 TL vekalet harcı + 344,97 TL nispi/ peşin harçtan ibaret toplam 380,97 TL harcın davalılar …, …’den tahsil edilerek davacıya ödenmesine,

4-YARGILAMA GİDERİ/DELİL-GİDER AVANSI:
a.) Davacılar tarafından manevi tazminat talebiyle ilgili olarak sarf olunan 323,00 TL ATK kusur raporu + 700,00 TL aktüerya bilirkişi ücreti +481,25 TL posta/tebligat ve müzekkereden ibaret toplam 1.504,25 TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre 977,76 TL’nin davalılar …, …’den tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacıların maddi tazminat talebi yönünden ayrıca sarf ettiği yargılama gideri bulunma- dığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
b.) Davalılar tarafından sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yar olmadığına,
c.) Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,

5- VEKALET ÜCRETİ:
a.)Maddi tazminat yönünden; Kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar ve davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
b.)Manevi tazminat yönünden; kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar lehine hüküm altına alınan manevi tazminat değerine göre yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT’nin 10/1 md gereğince takdir olunan 9.250,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, …- sekmen’den tahsil edilerek davacılara ödenmesine,
Kendisini vekil ile temsil ettiren …, … lehine red olunan dava değerine göre yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT’nin 10/2 md gereğince takdir olunan 5.250,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsil edilerek adı geçen davalılara ödenmesine dair,

5235 sayılı Kanun’un geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurul- masına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Ka- nunu’nun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacılar vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı . 04/09/2020

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır