Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1006 E. 2018/1201 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1006
KARAR NO : 2018/1201

DAVA : İflas (İflasın Açılması)
DAVA TARİHİ : 03/11/2017
KARAR TARİHİ : 22/11/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Açılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 03/11/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; …. Otopark ¨10.000 sermaye ile “……. Mevkii Başakşehir/İstanbul” adresinde kurulmuş olan bir yediemin otoparkı olduğunu, müvekkili …, işbu davada dava dışı borçlu ….’na 16/05/2016 vade tarihli olarak vermiş olduğu üç adet bonoya istinaden İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasından ¨ 40.000 , ¨ 65.000 ve ¨ 115.000 tutarlı alacakları için icra takibi başlatıldığını, müdürlüğü’nün ….5 Esas sayılı dosyasındaki takip talebi, dava dışı borçlu …’nun hissedar olduğu davalı şirketteki alacağına haciz konulması için gönderilen haciz ihbarnamelerinin yasal süresinin dolmuş olmasına karşılık cevap verilmediğinden icra takibi davalı şirket yönünden de kesinleştiğini, bu itibarla davalı …. Otopark dosyaya borçlu olarak kaydedildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün ara kararı gereğince borçlu …’nun …. Otopark’ta bulunan hisselerinin kıymet takdiri istemiyle yazılan bilirkişi raporunda şirketin 2014,2015,2016 yıllarında sürekli zarar etmesi ve satışların maliyeti satışlara oranlandığında maliyetlerin hangi kalemlerden oluştuğunun öngörülememesinin ticaret hayatının olağan akışına aykırı olduğunun vurgulandığını, bilirkişi raporunda ¨ 10.000 sermaye ile kurulan şirketin 2014 yılında kuruluşundan 29/09/2016 tarihine kadar toplam ¨281.762,53 zarar ettiği bu nedenle şirketin özvarlığını kaybettiğini ve şirket hisse değerinin olmadığı ortaya konulduğunu, bilirkişi mevcut hizmet sektöründe böylesi zararların ticaretin olağan akışına aykırı olduğunu vurgulayarak finansal tablolar incelendiğinde bilerek ve isteyerek şirketin zarara uğratıldığını, hileli finansal raporlama ile mevcut durumun farklı gösterildiğini, bilirkişinin isabetle raporunda somut rakamlarla ortaya koyduğu bir diğer husus her ne kadar bilerek ve isteyerek şirketin zarara uğratıldığı hileli finansal raporlama ile mevcut durumun farklı gösterildiği bir finansal tablo ortaya konulmuş olsa da kuruluşundan 29/09/2016 tarihine kadar sermayesi ¨10.000 olan ¨ 281.762,53 zarar eden şirketin borca batık durumda olduğunu, İİK 179, 179/A ve 179/B maddeleri borca batıklık halinin sonuçlarını düzenlediğini, bu nedenlerle borçlu şirkete yönetim yetkisine sahip kayyım atanmasını, işbu kayyumın aynı zamanda şirket merkezinde hafta içi ve cumartesi günleri olmak üzere 09-18.30 saatleri arasında şirketin fiilen kazancının tespiti amacıyla görev yapmasına ve bunun mahkemeye aylık rapor olarak sunulmasını, davalarının kabulü ile davalı/borçlu şirketin iflasını, mahkemece davalı şirketin iflasına karar verildikten sonra yeddiemin deposu işletme lisansına sahip şirketin iflası neticesi gerekli önlemleri alması için Adalet Bakanlığı’na bildirilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalıya usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş ise de, davalının davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, İİK.’nın 179. ve 6102 sayılı TTK’nın 376. maddelerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler … ile ….’ın 10/10/2018 tarihli raporunda; mahkemenin tevdi ettiği 17/07/2018 günü yapılan keşifte davalı firmada bulunan duran varlıkların kiralık olduğunun beyan edildiğinden , şirkete ait aktifine kayıtlı varlıkların tespiti için güncel bilanço ve detay mizanlar inceleme günü şirket yetkilisi ve muhasebecisinden talep edilmekle birlikte tarafımıza rapor tarihine kadar hiçbir bilgi ve belge gönderilmediği gibi muhasebeci olarak verdikleri (….) telefonundan da kendisinin şirket ile alakasının bulunmadığını belirtmek suretiyle tarafımıza olumlu dönüş olmadığından hiç bir inceleme yapılamadığını, bu itibarla davalı şirketin rayiç değerinin tespiti için mali verilerinin (güncel bilanço, detay mizan ve duran varlıkların listeleri ile ticari defterlerinin) mahkemeye ibrazı neticesinde nihai raporun sunulabileceği kanaatine verildiğini bildirilmiştir.
Davanın niteliği gereği iflası istenen davacı hakkında İstanbul ticaret sicil gazetesinde ve yurt genelinde yayımlanan bir gazete ilanının yapıldığı ve gazete suretlerinin dosyamıza ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Davaya özgü iflas avansının davacı tarafça mahkememiz veznesine yatırılması sağlanmıştır.
6102 sayılı TTK.’nın 376/3. maddesi uyarınca borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır. İİK’nın 179/1. maddesinde de, bu bildirimin alacaklılardan biri tarafından da yapılabileceği kabul edilmiştir.
İİK’nın 179. maddesinde şirketin borca batık olması, sermaye şirketleri (anonim, limited, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler) bakımından özel bir doğrudan doğruya iflas sebebi olarak kabul edilmiştir.
Alacaklı borçlusu olan sermaye şirketinin borca batık durumda olması halinde; doğrudan ticaret mahkemesine başvurup, bu durumu bildirerek, iflas davası açabilir. Alacaklı dava dilekçesinde doğrudan doğruya iflas sebebini açıkça yazmalıdır. Çünkü her doğrudan doğruya iflas sebebinin dayanağı olan vakıa değişiktir ve bu vakıaların sonradan ileri sürülmesi, iddianın, davanın genişletilmesi yasağına tabidir. (HMK’nın m. 319. )
Alacaklı ticaret mahkemesinde şirketin borca batık durumda olduğunu ve şirketten alacaklı olduğunu ispat ederse, ticaret mahkemesi şirkete bir depo kararı vermeden doğrudan doğruya şirketin iflasına karar verir. Bkz: Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı, 2013 Bası, sh 1150 vd )
İİK’nın 181. maddesinin aynı Kanun’un 160. maddesine yaptığı yollama nedeniyle, İİK’nın 179. madde hükümü uyarınca doğrudan iflas talebinde bulunan alacaklı ilk alacaklılar toplantısına kadar gerekli masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli tebliğ masraflarını avans olarak mahkeme veznesine yatırmalıdır. (somut olayda yatırılmıştır.)
İİK’nın 179. maddeleri uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Borca batıklık, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. İflas talebi üzerine mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak iflas talebinin yerinde olup olmadığı belirlenir. Borca batıklığın tespiti için 6102 sayılı TTK ‘nın 376/3 maddeleri uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır.
6102 sayılı TTK’nın 376/3. maddesine göre borca batıklık bilançosunda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançosunun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından sunulacak bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 376/3. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder.
Bir sermaye şirketinin borca batıklık nedeniyle iflasının istenmesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tespitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davalı şirketin kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.
Somut uyuşmazlıkta bu çerçeve de mahkememizce ulaşılabilecek tapu, trafik, banka, vergi daireleri, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler temin edilmiş, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşü alınmış ancak davalı şirketin ticari defter ve belgeleri ile diğer bilgi ve belgeler ibraz edilmemiş Mahkememizce re’sen yapılan araştırma sonucu elde edilen belgeler ile de davalı şirketin rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığı kesin olarak saptanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨35,90 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨31,40 harcın mahsubu ile bakiye ¨4,50 harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafça yatırılan iflas avansının karar kesinleşintiğinde kendisine İADESİNE,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨180,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.22/11/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP 128618