Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/910 E. 2018/336 K. 27.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO :….
KARAR NO : 2018/336

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/01/2016
KARAR TARİHİ : 27/03/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA;
İDDİA:
Davacılar vekilinin Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’ne vermiş olduğu 28/01/2016 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle ; müvekkillerinden …. ve ….’in oğulları olan ….’in 30/06/2015 tarihinde …. Durağı ….’ta bulunan …. Hastanesi’nin önünde minibüs beklerken plakası tespit edilemeyen bir aracın kontrolünü kaybederek kaldırıma çarpması sonucu ağır yaralanarak hastaneye kaldırıldığını, ancak 01/07/2015 tarihinde vefat ettiğini, ….’in çalışarak ailesinin geçimini sağladığını, kaza neticesinde ölünce ailenin hem maddi hem manevi anlamda çöküntü yaşadığını, kazaya karışan aracın plakası ve sürücüsünün yapılan tüm araştırmalara rağmen henüz bulunamadığını, buna ilişkin savcılık soruşturmasının Büyükçekmece C.Başsavcılığı’nın…. sayılı dosyası ile devam ettiğini, yasa gereği bu tür kazaların neticesinde başvurulacak mercinin ve davalı olarak gösterilecek kurumun Güvence Hesabı olduğunu beyanla, davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davada yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, mahkemenin yetkisiz olduğunu, aktif husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacılar tarafından alınmış ödemeler ve açılmış tüm dava bilgilerinin bildirilmesinin gerektiğini, bu hususta davacı tarafa kesin süre verilmesini talep ettiklerini, ödeme ve ibra sözleşmesi gereğince haksız açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müteveffanın kazanın oluşumunda kusurlu olduğunu, dava konusu kaza ile ilgili ceza dosyasının celbinin gerektiğini, faiz istemi, başlangıç tarihi ve yargılama gideri isteminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla, hakları saklı kalmak kaydıyla usule yönelik itirazlarının karara bağlanmasına, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı …ve arkadaşlarının davalı Güvence Hesabı aleyhine küçük ….’in ölümü nedeniyle maddi tazminat davasını 28/01/2016 tarihinde Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtığı, görevsizlik kararı ile dosyanın mahkememize gönderildiği ve mahkememizin…. sırasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN DAVADA;
İDDİA;
Davacılar vekili Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne vermiş olduğu 18/09/2017 harçlandırma tarihli dava dilekçesined; davacıların oğlu olan ….’in 30/06/2015 tarihinde meydana gelen kaza sonucu 01/07/2015 tarihinde vefat ettiğini, bu olay nedeniyle davalı aleyhine tazminat davası açıldığını, ancak tazminat davasında faiz istenmediğini ileri sürerek işbu davadaki talepler yönünden faize de hükmedilmesini talep ve dava etmiş ve birleştirme talebinde bulunmuştur.
SAVUNMA:

Dava dilekçesi ve ekleri davalı Güvence Hesabına tebliğine rağmen davalı,davaya cevap vermemiştir.
Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/09/2017 tarih ve … Esas, …. Karar sayılı kararı ile mahkememizin…. Esas sayılı dosyası ile aralarında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğundan HMK 166 /1 maddesi gereğince birleştirilmesine, yargılamaya mahkememizin…. Esas sayılı dosyası üzerinden devamına karar verilmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Birleşen dava ise,asıl davada istenilmesi unutulan faizin tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Trafik Kusur Uzmanı bilirkişi …tarafından mahkememize sunulan 29/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Önceden teknik olarak belirlenmiş hukuk normuna (Hızın Gerekli Koşullara Uygunluğunu Sağlama Kural ve Yasaklarına KTK 52/a-b md.) karşı en ilkel (basit) dikkat ve özeni göstermediğinden ve münhasıran yayaların kullanımına ait kesimine tecavüz ederek (KTK 3.maddesinde yer alan yaya kaldırımı tanımındaki düzenlemeyi ihlal ederek) kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği anlaşılan plakası saptanamayan aracın kimliği belirsiz sürücüsünün %100 oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu yol ve trafik durumuna göre dikkatli ve basiretli bir yayanın göstermesi gereken özeni gösteren, yaya kaldırımı üzerinde bulunan ve ihlale ya da tehlikeye karşı önlem almasına fırsat ve olanak bulunmayan ölen ….’in ise kazanın hazırlanması ve sonuçlanmasında katkısının olmadığı ve tamamen kusursuz olduğu kanaati ile rapor hazırlanmıştır.
Aktüerya Hesap Uzmanı bilirkişi …. 12/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; davacılara yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararlar arasında açık nispetsizlik olduğu ve ibranamelerin makbuz niteliğinde olduğu, davacı ….’in nihai ve gerçek maddi zararının ¨50.326,69 olduğu davacı …. ‘in nihai gerçek maddi zararının ¨38.750,91 olduğu, müteveffanın davacı kardeşleri …. ve …için müteveffa kardeşinin desteğinden yoksun kaldığı gerekçesiyle maddi tazminat talep edilmekle birlikte davacı kardeşlerin anne-babası hayatta ve işbu davada davac olup, Medeni Kanunun 327.Maddesine göre çocukların bakım ve iaşesinden anne babası sorumlu olduğundan ve davacı anne babanın çalışamayacak kadar engelli olmak gibi özen bir durumlarının da olmadığı anlaşıldığından, davacı kardeşler …. ve …için yönünden müteveffa kardeşinin desteğinden yoksun kaldığı gerekçesiyle maddi tazminat hesabı yapılmasının mümkün görülmediği kanaati ile rapor sunulmuştur.
Kazaya sebebiyet veren aracın plakası belirlenememiştir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun 14.maddesi” Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde Güvence Hesabı oluşturulur.
(2) Hesaba;
a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
d) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için,başvurulabilir. Bakanlar Kurulu, gerekli görülen hallerde, eşyaya gelecek zararların kısmen veya tamamen Hesaptan karşılanmasına karar vermeye yetkilidir” şeklinde olup davacıların desteğini kaybetmesine neden olan araç ve sürücüsünün kimliğinin meçhul olduğu hususu sabit olup, dava konusu edilen talep, destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin olması nedeniyle bedensel zarar kapsamındadır. Davacının 5684 sayılı Sigortacılık Kanun’unun 14. ve Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9. maddeleri uyarınca, Güvence Hesabına başvuru şartları oluşmuştur.
Olayın meydana gelmesinde plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğundan araç sürücüsünün %100 kusuruna isabet eden tutar davacılar yararına maddi tazminat miktarı olarak dikkate alınacaktır.
SGK Nenehatun Sosyal Güvenlik Merkezinin sayın mahkemenin müzekkeresine verdiği 27/03/2017 havale tarihli cevapta “davacı hak sahiplerine herhangi bir aylık/gelir bağlanmadığı tespit edilmiştir” denilmektedir. Bununla birlikte somut olay trafik-iş kazası niteliğinde değildir. Bu nedenle; davacı hak sahiplerine SGK tarafından iş kazası sigortasından rücuya tabi gelir bağlanması ileride de mümkün değildir. O halde; rücuya tabi ödemeler hususunda indirime yer bulunmamaktadır.
Dosyada mevcut ödeme dekontu ve hesap raporundan 06/01/2016 tarihinde davacı …. için ¨26.591,00 ve davacı …. için ¨17.484,00 olmak üzere toplam ¨44.075,00 ödeme yapıldığı anlaşılmış olup, bu hususta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dava konusu olayda söz konusu olan zorunlu poliçe, Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi olup, tazminatın varlığının değerlendirilmesinde Trafik Poliçesi genel şartları ve KTK hükümleri dikkate alınmalıdır. Kaza tarihi itibarı ile Hazine Müsteşarlığınca belirlenmiş olan ZMMS poliçe limitleri sakatlık halinde ¨290.000,00’dir. Ancak; davacılara yapılan toplam ¨44.075,00 ödeme sonrasında kalan bakiye teminat limiti ¨245.925,00’dir.
Davacılar tarafından sigorta şirketine verilen ibraların geçerli olup olmadığının ödeme tarihindeki verilere göre geçerli olup olmadığının tespit edilmesi gereklidir.Davacı ….’e yapılan ödeme ¨26.591,00 ve davacının ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararı ¨73.891,61 olduğuna göre davacı ….’ in yapılan ödeme ile maddi zararının %36′ sı karşılanmıştır. Buna göre; yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre maddi zarar arasında açık nispetsizlik olduğu ve ibranamenin makbuz niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı ….’ e yapılan ödeme ¨17.484,00 ve davacının ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararı ¨53.447,48 olduğuna göre davacı ….’ in yapılan ödeme ile maddi zararının %33′ ü karşılanmıştır. Buna göre; yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre maddi zarar arasında açık nispetsizlik olduğu ve ibranamenin makbuz niteliğinde olduğusonucuna varılmıştır.
Davacılar vekili Mahkememize sunduğu ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda artırarak temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesini talep etmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85/1’nci maddesinde “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, …. zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Yine sonra sözü geçen Kanun’un 88/1’nici maddesinde”Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.
” denildikten sonra anılan Kanun’un 90’nci maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49/1’nci maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” denilerek haksız fiil sorumluluğu belirlendikten sonra anılan Kanun’un 61’nci maddesi “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmünü içermekte olup buna göre zarara sebebiyet veren sürücü,işleten ve zorunlu sigortacı zarar görene karşı haksız fiil hükümleri çerçevesinde müteselsilen sorumludurlar.Ancak davalı güvence hesabı sigorta şirketleri gibi kaza tarihi itibariyle geçerli poliçedeki teminat limiti ve kazaya sebebiyet veren aracın kusuru oranındadır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;30/06/2015 günü saat kamera saaitina göre saat 01:11 sıralarında marka,model ve plakası tespit edilemeyen siyah renkli bir aracın davacıların murisi ….’e çarparak kaçtığı,kazada davacıların murisinin vefat ettiği,meydana gelen kazada kimliği tespit edilemeyen araç sürücüsünün %100,davacıların murisi ….’in kusursuz olduğu,Mahkememizce alınan kusur raporunun kaza tespit tutanağı ile uyumlu olup hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu,Mahkememizce tekniğine uygun olup yargısal denetime elverişli olduğu belirlenen ve hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre,davacı ….’in maddi zararının ¨50.326,69 olduğu davacı ……..’in maddi zararının ise ¨38.750,91 olduğu, meydana gelen bu zararlardan davalı Güvence hesabının 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun 14.maddesinin 2.fıkrasının (a) bendi uyarınca sorumlu olduğu ve tüm zararların teminat limiti içinde kaldığı,davalı Güvence Hesabının davacıların uğradığı zararı gidermekle yükümlü olduğu,davacıların davalı Güvence Hesabına 21/08/2015 tarihinde başvuruda bulundukları gözönüne alındığında temerrüdün 30/08/2015 tarihi itibariyle gerçekleştiği,davacılar vekili her ne kadar dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmamış ise de,ıslah dilekçesi ile faiz talebinde bulunabileceğinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi hükmedilebileceği anlaşıldığından maddi tazminata ilişkin davanın davacılar…. ve … yönünden ıslah edilmiş haliyle kabulüne,temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,müteveffanın davacı kardeşleri …. ve …için müteveffa kardeşinin desteğinden yoksun kaldığı gerekçesiyle maddi tazminat talep edilmekle birlikte davacı kardeşlerin anne-babası hayatta ve işbu davada davacı olup, Medeni kanunun 327. Maddesine göre çocukların bakım ve iaşesinden anne- babası sorumlu olduğundan ve davacı anne babanın çalışamayacak kadar engelli olmak gibi özel bir durumlarının da olmadığı anlaşıldığından, davacı kardeşler …. ve …için yönünden müteveffa kardeşinin desteğinden yoksun kaldığı gerekçesiyle maddi tazminat hesabı yapılmasının mümkün olmadığından bu davacılar tarafından açılan maddi tazminat davasının reddine, davacılar vekili ıslah dilekçesi ile faiz talebinde bulunduktan sonra ayrı bir dava ile de faiz isteminde bulunduğu,ıslah ile faiz talebinde bulunulması mümkün ve davacılar vekili tarafından böyle bir istemde bulunulmuşken ayrı bir dava açmakta davacıların hukuki yararı bulunmadığından birleşen davanın HMK’nın 114/1-(h) ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVADA:
1- Davacılar … ve ….tarafından açılan davanın REDDİNE,
2-Davacı …tarafından açılan davanın ıslah edilmiş hali ile KABULÜNE, ¨38.750,91’nin temerrüd tarihi olan 30/08/2015 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı …. tarafından açılan davanın ıslah edilmiş hali ile KABULÜNE, ¨50.326,69’nin temerrüd tarihi olan 30/08/2015 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak bu davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gerekli ¨6.084,89 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨29,20 peşin harç ve 310,00 ıslah harcının mahsubu ile bakiye ¨5.745,69 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
5-Davacılar tarafından ödenen ¨29,20 Başvurma Harcı ile ¨29,20 peşin harç ve ¨310,00 ıslah harcının davalıdan alınarak davacılar ….ve ….’e VERİLMESİNE,
6-Davacılar tarafından yapılan 30 adet tebligat + posta ücreti ¨330,90,iki bilirkişi inceleme ücreti ¨ 1.100,00 olmak üzere toplam ¨1.430,90 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨1.369,41’nin davalıdan alınarak davacılar ….ve ….’e VERİLMESİNE, kalan kısmın diğer davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacılar ….ve …. kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨9.876,21 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacılar ….ve ….’e VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨2.180,00 ücreti vekaletin davacılar …. müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨430,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
BİRLEŞEN DAVADA:
1-Davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/1-(h) ve 115/2 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨35,90 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨31,40 peşin harcın mahsubu ile bakiye ¨04,50 harcın davacılardan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨242,50 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere asıl ve birleşen dosyada davacılar vekilinin yüzüne karşı, asıl dosyada davalı vekili ile birleşen dosyada davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.27/03/2018

KÂTİP ….

HÂKİM…