Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/902 E. 2020/528 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/902
KARAR NO : 2020/528

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2016
KARAR TARİHİ : 17/09/2020: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2016
KARAR TARİHİ : 17/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
ASIL DAVADA
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben yazmış olduğu 13/10/2016 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 15.04.2014 tarihinde bağıtlanan “…… İnşaat Otel Rezidans Kongre Merkezi Projesi” kapsamında müvekkili şirket tarafından yüklenilen işlerin tamamlanarak davalı iş sahibine teslim edildiğini, işin karşılığı düzenlenen faturaların kesilerek davalıya gönderildiğini, son hakkediş bedeli olan ¨ 6.388,57 için fatura kesilmediği için davalının borca itirazının ¨76.462,00’lik kısmının haksız olduğunu belirterek; davalı hakkında Bakırköy ….. İcra müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyasında hakkında başlatılan icra takibinde borca haksız itirazının ¨76.462,00 üzerinden iptali icra takibinin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere belirlenecek icra inkar, tazminatının davalıdan alınmasıne, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin 23/11/2016 havale tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin bağımsız proje geliştiren bir şirket olduğunu, …… Mahallisi, …… Sokak, No: ……. adresinde 5 ve 4 yıldızlı iki otel, 5.000 kişilik kongre merkezi ile rezidansları bir arada barındıran binaları inşa ettiğini, davacı şirket ile bağıtlanan 15.04.2014 tarihli sözleşme uyarınca davacının ……. Otelleri rezidans ve kongre merkezinde kullanılacak pasif ve aktif elemanların sağlanması, kurulumu ve test çalışmalarının yapılarak sistemin devreye alınması işlerini 15.09.2014 tarihinde tamamlayarak teslim etmeyi 799.055,99 USD+KDV bedelle üstlendiğini, işlerin sözleşmeye uygun şekilde tam ve gereği gibi yerine getirilmemesi, sistemin kurulumunun ve devreye alınmasının sağlanamaması nedenleriyle otellerin, kongre merkezinin ve rezidanslarda sistemlerin çalışmadığını, işin tamamlanıp bugüne değin teslim edilmediğini, buna karşılık sürekli hakkedişler ve faturalar düzenlenip müvekkile gönderilerek ödeme yapılmasının istenildiğini, bugüne değin faturalar karşılığı 1.026.765,87 USD ödeme yapıldığını, buna rağmen sistemin devreye girmediğini ve sürekli bahaneler ileri sürüldüğünü, Bakırköy …… Sulh Hukuk Mahkemesinin …… D. İşler sayılı dosyasında keşfen yapılan bilirkişi incelemesi sonucu bilirkişi tarafından düzenlenen raporda işlerin %25 lik kısmının eksik yapıldığının belirlendiğini, bu şekilde davacının 60.000,00 USD+KDV fazladan yapılmayan işin bedelini tahsil ettiğini, davaya konusu ¨76.462,00′ de yapılmayan ve teslim edilmeyen eksik bırakılan iş bedeli olduğunu, bu nedenle açılan itirazın iptali davasının reddini ve kötü niyetle icra takibi başlatan davacı şirketin %20 oranında kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini istediklerini bildirmiştir.
KARŞI DAVADA;
Karşı davacı vekili 23/11/2016 tarihli karşı dava dilekçesinde, savunmalarını yineledikten sonra, işin halen de teslim edilmediğini, işte kullanılan bir kısım malzemenin sözleşmeye uygun olmayan eski ve ikinci el malzemeler olduğunu, alınan bilirkişi raporuna göre işin %25′ lik kısmının yapılmadığı halde davacı şirkete fazladan 60.000,00 USD+KDV ödendiğinin ortaya çıktığını belirterek; davacı karşı davalıya ¨ 76.462,00 borçlu olmadıklarının tespitini, davacı-karşı davalıya fazladan yapılan 60.000,00 USD +KDV tutarındaki ödemenin ödeme tarihinden itibaren döviz cinsi paralara işletilecek banka reeskont faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan alınmasını , karşı davasında ikinci olarak sözleşmeye göre 150 iş gün içinde tarihinde bir bütün halde teslimi gereken işlerin bitirilmediğinin bilirkişi raporu ile ortaya çıktığını, bu nedenle sözleşmenin 12. maddesi uyarınca sözleşme bedelinin %4 ü oranındaki 31.962,00 USD+KDV cezai şart bedeli uygulanacağını da belirterek 31.962,00 USD+KDV cezai şart alacağının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP:
Davacı-karşı davalı vekilinin 19/12/2016 tarihli karşı davaya yanıt dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin sözleşme ile yüklendiği işlerin iki aşamada gerçekleştiğini, birinci aşamada ürünlerin temin ve teslimi, ikinci aşamada ise projelere ve teknik şartlara uygun olarak ürünlerin kurulumu işlerinin gerçekleştiğini, müvekkili şirketin gerçekleşen işlere ilişkin fatura düzenleyebilmesinin, ürünlerin ve yapılan işlerin muayene edilip hakkedişlerin iş sahibi davalı tarafından onaylanmasına bağlı olduğunu, süreç içinde hiçbir aşamada ürünlerde ayıplar bulunduğuna ilişkin ihbar yapılmadığını, gecikmeye ilişkin davalı ihtarı da bulunmadığını, yapılan işlerin davalı tarafından kontrol edildiğini, hak edişlerin kabul edilerek faturalar karşılığı ödemeler yapıldığını, işlerin asıl işverenlerce de kontrol edildiğini, bundan sonra geçici kabul ve ödeme işlemlerinin yapıldığını, bu nedenle tahsil edilen 60.000,00 USD nin iadesinin istenemeyeceğini, delil tespitinde görev alan bilirkişinin düzenlediği raporun taraflı, gerçek ölçüm ve değerlendirmelerden uzak rapor olduğunu, süresi içinde rapora itiraz edildiğini, raporda davalı lehine belirlenen hususların hangi yönteme göre elde edildiğinin belli olmadığını, bu nedenle kanıt olma özelliği bulunmadığını, 5 ve 4 yıldızlı otel standardına uygun şekilde hizmet veren asıl işveren otellerin müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilen “,…….” gibi sistemlerin çalışmaması halinde faaliyete başlayamayacağını,05.05.2015 tarihinde otel inşaatında çıkan yangın nedeni ile montajı tamamlanarak teslim edilen ürünlerde ne gibi hasarlar olduğunu bilemediklerini, itfaiyeden yangın raporlarının getirtilmesini istediklerini, yangın nedeniyle sözleşmenin “14.4.” maddesi uyarınca sorumluluklarının kalmadığını, davalının yangından sonra sisteme müdahale ederek kapıları söktüğünü ve bazı işlemler yaptığını, bunlarla ilgili bilgi sahibi olmadıklarını, otelin 7 aydır kullanıldığını, kullanılan ürünlerin ayıplı ve eksik oldukları iddiasının kabul edilemeyeceğini, işte gecikmelerinin bulunmadığını, birim fiyat üzerinden kendisine sipariş edilen ürünlerin teslim edildiğini, kurulumunu tamamlayarak davalıya teslim ettiğini, satış fatura bedellerinin ödendiğini, ayıplı mal iddiasının bu nedenle dinlenemeyeceğini, davalının sözleşme ve teknik şartnamede bulunmayan bir kısım yeni satın almalar yaptığını, bunları iş kalemlerine eklediğini, müvekkilinin bu imalatları da yaparak iş sahasından alacağını alamadan ayrıldığını, ancak o zamana değin yapılan işlerin davalı tarafından kabul edildiğini, davanın açıldığı tarihi değin de gecikme ihtarında bulunulmadığının unutulmaması gerektiğini, tacirler arasında gerçekleşen satışlarda ayıp bildiriminin ne şekilde yapılacağının yasalarda yazılı olduğunu, bu yönde bir kanıt sunmayan davalının karşı davasının dinlenemeyeceğini, gecikmeye nedeniyle cezai şartın istenebilmesi koşullarının oluştuğuna ilişkin kanıt sunulmadığını, gecikmenin sebebinin müvekkilinin olmadığını, bu amaçla bir ihbar ve istemin gelmemesinin gecikmenin müvekkilden kaynaklanmadığının en önemli göstergesi olduğunu, işin uzamasının davalının kusurundan ve yeni işlerden kaynaklandığını, sözleşme uyarınca davalıya verilen teminat mektuplarına ilişkin bir istemin olmamasının da gecikmenin müvekkilinden kaynaklanmadığını gösterdiğini, aksi halde teminat mektuplarının paraya dönüştürüleceğini veya süresinin uzatılacağını belirterek, karşı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Asıl davada, dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli karşılığı düzenlenen fatura bedelinin ödenmemesi nedeni ile fatura bedellerinin tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemlerine ilişkindir.
Karşı davada,dava,eser sözleşmesi nedeniyle davacı yükleniciye borçlu olmadığının tespiti,fazla yapılan ödemenin iadesi ile cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler ……. , Dr. ……., ….. ve …….’ın tarafından mahkememize sunulan 25/05/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;Davacı yüklenicinin sözleşme uyarınca davalı iş sahibine satıp teslim ettiği ürünlerin montaj ve çalışması için gerçekleştirdiği işçilik alacaklarından dolayı ipra takip tarihi itibariyle ¨68.074,13 alacaklı olduğunu, davalı iş sahibinin ise bu işler ve satın aldığı ürünler nedeniyle icra takip tarihi itibariyle karşı davalı yükleniciye karşı ¨ 8.388,87 borçlu olmadığını, sözleşme süresi içinde davacı yüklenici tarafından düzenlenen tüm malzeme ve işçilik faturalarının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, tarafların ürün ve işçilik bedellerini USD bazında fiyatlandırdıklarından ticari defter kayıtları arasında ortaya çıkan kısmi farkın taraflarca uygulanan kur farkı işlemlerinden kaynaklandığını, dosyadaki kanıtlara göre davacı yüklenici tarafından satılan ürün bedelleri ile gerçekleştirilen işçilikler ile ilgili düzenlenen faturalara karşılık davalı iş sahibinin fazladan bir ödeme yaptığının anlaşılamadığı, bu nedenle karşı davadaki 60.000,00 USD+KDV tutarlı istirdat istemi hakkındaki taktirin mahkemeye ait olduğunu ,sözleşmenin 12. Maddesine göre istenebilecek gecikme tazminatının KDV hariç 31.962,00 USD olabileceğini, işin gecikmesinde ve teslim edilememesinde kusurun kimde olduğu ve buna bağlı olarak bu tazminatın davacı/karşı davalı yükleniciden istenip istenemeyeceğinin taktirinin mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler ……. , Dr. ……. , ……. ve …… ‘ın tarafından mahkememize sunulan 26/08/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;
Davalı is sahibi tarafından eksik bırakılan islerin bedelinin peşin ödendiğinin kanıtlanması koşulu ile;
Asıl dava ile ilgili olarak;
yapılan değerlendirmeler kapsamında davacı yüklenici tarafından satılan ürün bedelleri ile gerçekleştirilen işçilikler ile ilgili düzenlenen faturalara karşılık davalı iş sahibince ¨32.367,17 fazladan bir ödeme yapıldığının, bu kabule göre icra takibi tarihi itibariyle davacı şirketin kök raporlarında ¨ 68.074,13 olarak belirlenen alacağından davalı iş sahibi tarafından ¨ 32.367,17 fazladan yapılan ödemenin düşülmesi sonucu davacının icra takip tarihi itibariyle (¨68.074,13.-32.367,17=) ¨ 35.706,43 alacaklı olduğunun söylenebileceğini ,
Karşı dava ile ilgili olarak;
Davalı iş sahibinin ise bu işler ve satın aldığı ürünler nedeniyle icra takip tarihi itibariyle karşı davalı yükleniciye karşı (¨32.367,17 + ¨ 8.388,87 =) ¨40.756,04 borçlu olmadığının, dosyadaki kanıtlara göre davacı yüklenici tarafından satılan ürün bedelleri ile gerçekleştirilen işçilikler ile ilgili düzenlenen faturalara karşılık davalı iş sahibinin fazladan bir ödeme yaptığının anlaşılamadığını, üstte açıklandığı gibi yüklenicinin gerçekleşen iş bedelinden dolayı ¨35.706,43 alacaklı olduğunun belirlenmesi karşısında karşı davadaki 60.000,00 USD+KDV tutarlı fazla ödenen iş bedelinin geri alınmasına ilişkin karşı davadaki istem hakkındaki taktirin mahkemeye ait olduğunun söylenebileceğini, aksi halde 25.08.2019 tarihli ilk raporumuzun sonuç bölümünde açıklandığı gibi:
1-Davacı yüklenicinin sözleşme uyarınca davalı iş sahibine satıp teslim ettiği ürünler ve bu ürünlerin montaj ve çalışması için gerçekleştirdiği işçilik alacaklarından dolayı 29.08.2016 icra takip tarihi itibariyle ¨ 68.074,13 alacaklı olduğunu,
2-Davalı iş sahibinin ise bu işler ve satın aldığı ürünler nedeniyle icra takip tarihi itibariyle karşı davalı yükleniciye karşı ¨8.388,87 borçlu olmadığını,
3-Dosyadaki kanıtlara göre davacı yüklenici tarafından satılan ürün bedelleri ile gerçekleştirilen işçilikler ile ilgili düzenlenen faturalara karşılık davalı iş sahibinin fazladan bir ödeme yaptığının anlaşılamadığını, bu nedenle karşı davadaki 60.000,00 USD+KDV tutarlı istirdat istemi hakkındaki takdirin mahkemeye ait olduğunu, sözleşmenin 12. maddesine göre istenebilecek gecikme tazminatının KDV hariç 31.962,00 USD olabileceğini, işin gecikmesinde ve teslim edilememesinde kusurun kimde olduğunu ve buna bağlı olarak bu tazminatın davacı/karşı davalı yükleniciden istenip istenemeyeceğinin taktirinin mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
Davacı,davalıya ait ……. İnşaat,otel,Rezidans Kongre Merkezi projesinde kullanılacak pasif ve aktif ekipmanların temini ve kurulumu,test çalışmalarını yerine getirme işini 799.055,99 USD götürü bedel karşılığında yapmayı üstlenmiştir.
Öncelikle eser sözleşmesi ve hizmet sözleşmesine ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
Dava tarihinde yürürlükte olan ve uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde eser sözleşmesi;”Yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları yüklenici ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir.
Bir sözleşme ilişkisinin kurulabilmesi için sözleşme yapmaya ehil (ehliyet) olanlar arasında, öneri ve kabulün gerçekleşmesi, yani tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları (tarafların anlaşması), sözleşme içeriği ve amacının kanunda kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi tutulmamış yani yasaklanmamış (meşru içerik) ve sözleşmenin kanunda öngörülen biçimi varsa buna uyularak (şekil) yapılması, sözleşmenin genel unsurlarıdır.
Sözleşmeye ilişkin bu temel unsurlar yanında her sözleşme türünün kendine özgü unsurları bulunmaktadır. Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir.
Eser sözleşmesinde tarafların edimleri birbirinin karşılığını oluşturmakta olduğundan tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Ayrıca niteliği itibariyle sürekli bir sözleşme olmayıp ani edimli bir sözleşmedir.
Bu sözleşmenin unsuru olan meydana getirilecek eser, aynı zamanda sözleşmenin konusunu oluşturur. Ayırt edici diğer bir temel unsuru ise bedeldir. Meydana getirilecek bir sonuç bulunmasına rağmen bedel ödenmeyeceği kararlaştırılmış ise eser sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Bedel, eser sözleşmesinin unsuru ise de tarafların anlaşırken bedeli kararlaştırmamış olmaları sözleşmenin kurulmasına etki etmez. Taraflar kararlaştırmamış olsa da bedel ödeneceğini taraflar biliyor veya bilmesi gerekiyor ise eser sözleşmesinin bulunduğu yine kabul edilecektir.
Eser sözleşmesinin konusu, meydana getirilmesi istenen sonuçtur. İstenen sonuç, bir şeyin yapılmasına ilişkin olabileceği gibi, ortadan kaldırılmasına, iyileştirilmesine veya montajına ilişkin de olabilecektir. Diğer bir ifadeyle baştan yeni bir eser meydana getirilmesine ilişkin olabileceği gibi mevcut bir eserde yapılacak değişiklik veya ilavelerle farklı bir hale getirilmesine de ilişkin olabilir.
Eser sözleşmesi tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulur ve sözleşmenin geçerliliği kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı değildir.
6098 sayılı TBK’nın 393. maddesinde hizmet sözleşmesi;”Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.İşçinin işverene bir hizmeti kısmi süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeler de hizmet sözleşmesidir.Genel hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler, kıyas yoluyla çıraklık sözleşmesine de uygulanır; özel kanun hükümleri saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bir sözleşme ilişkisinin eser sözleşmesi mi yoksa hizmet sözleşmesi mi olduğunun belirlenmesine gelince; 6098 sayılı TBK’nın 393. maddesinde hizmet sözleşmesi emek ağırlıklı iken, eser sözleşmesi beceriye dayalı sonuç ağırlıklıdır. Hizmet sözleşmesinde ortaya konan emek nedeniyle ücrete hak kazanılır. Eser sözleşmesinde ise ortaya konan beceri ile oluşturulan eser nedeniyle ücret alınır. Hizmet sözleşmesinde; zamana bağlı süreç ağırlıklı çalışma söz konusu iken, eser sözleşmesinde sonuca bağlı çalışma esastır.
Eser sözleşmesinde yüklenici, iş sahibinin istemi üzerine kural olarak bir şey meydana getirmeyi ve bedel karşılığında teslim etmeyi üstlenmektedir.Sözleşmede beceriye dayalı sonuç unsuru yerine emek verilmesi üstün ise eser sözleşmesi değil, hizmet sözleşmesi söz konusu olacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde; davacı,davalıya ait iki adet otelde kurulacak pasif ve aktif ekipmanların temini,kurulumu işlerinin yapılmasını üstlenmiştir.Buna göre taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde,bir taraf (yüklenici)-davacı istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi-davalı) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmesi ve sözleşmenin niteliği itibariyle sürekli bir sözleşme olmayıp ani edimli bir sözleşme olması gözönüne alındığında taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişkinin olduğu ortaya çıkmaktadır.
Taraflar arasında 17/04/2014 tarihinde bağıtlanan sözleşme ile davacı yüklenici/satıcının “…… İnşaat Otel-Rezidans-Kongre Merkezi, projesinde kullanılacak pasif ve aktif ekipmanların temini ve kurulumu, test çalışmalarını yerine getirme işlerini, birim fiyat esasına göre belirlenen KDV hariç 799.055,99 USD keşif bedeli ile yer teslim tutanağının düzenlenmesinden itibaren 150 takvim günü içinde yapmayı ve çalışır vaziyette teslim etme yüklenimi altına girdiği,sözleşmenin ekinde keşif özete, birim fiyatlar ve birim fiyatların tariflerinin, iş programının vs. eklerin yer aldığı,yer tesliminin 14.08.2014 tarihinde gerçekleştiği, buna göre işin teslim tarihinin 150 takvim gününün eklenilmesi ile bulunan 10.01.2015 tarihi olduğu,sözleşmenin 14. Maddesine göre satıcıya %20 teminat mektubu karşılığı avans ödemesi yapılacağı, ayrıca satıcının teslime hazır ettiği ürünlerin karşılığı olan bedelin 30 gün içinde ödeneceği, yapılacak ödemelerde avans için ödenen bedel oranında %20 ürün bedelinin düşeceği.,sözleşmenin 14. Maddesine göre satıcıya %20 teminat mektubu karşılığı avans ödemesi yapılacağı, ayrıca satıcının teslime hazır ettiği ürünlerin karşılığı olan bedelin 30 gün içinde ödeneceği, yapılacak ödemelerde avans için ödenen bedel oranında %20 ürün bedelinin düşeceği,işçilik bedellerinin ise aylık hakkedişler şeklinde yapılacağı, ay sonunda yapılan hakkedişlerin alıcı tarafından 10 gün içinde kontrol edilip onaylanacağı, onaydan sonra aynı ayın sonuna kadar ödemesinin USD olarak yapılacağı, Sözleşmenin “Gecikmeler ve Cezalar” başlıklı 12. Maddesinde, sistemin 15.09.2014 tarihine değin tamamlanamaması durumunda 29.09.2014 tarihine değin cezasız olmak üzere 30.09.2014 den itibaren gecikilen ilk hafta ve gecikilen 2 hafta için sözleşme bedelinin %1 ni, gecikilen 3. hafta için sözleşme bedelinin %2 sini, gecikilen 4. hafta için sözleşme bedelinin %3 olmak üzere toplamda sözleşme bedelinin azami %4 ü tutarında cezai şart uygulamasının yapılacağının kararlaştırıldığı, aynı maddede mücbir nedenler ile satıcıyı yüklenilemeyen haller için düzenlemelere de yer verildiği,Sözleşmenin 19. maddesinde satıcıya yüklenilemeyen hangi hallerde işin süresinin uzatılabileceğinin açıklandığı, işverenin sözleşme konusu işin, sözleşme eki iş tarifinde belirtilen niteliklerini, niceliklerini ve/veya kapsamını değiştirmesinin süre uzatım nedeni olarak gösterildiği,satıcının sistemin kurulmasını, montajını ve test çalışmalannı sözleşme uyarınca gerçekleştireceği, kurma işleminin tamamlanmasından sonra sistemin devreye alınacağı ve testlerinin yapılacağı teslim sonrası tarafların birlikte “Kabul Sertifikası “tanzim edecekleri, küçük hatalarının varlığı nedeniyle kabul sertifikasının ret edilemeyeceği, satıcının bu küçük hataları gideri kendisince karşılanmak üzere makul sürede gidereceği, Satıcı tarafından sistemdeki her türlü işçilik ve üretim hatalarına karşı alıcıya 2 yıllık garanti süresi verildiği,Sözleşmenin 20. maddesinde “teslim, muayene ve geçici kabul” işlemlerinin ne şekilde yapılacağının ayrıntılı bir şekilde açıklandığı,sözleşmenin 30. maddesinde; “ek işler, iş eksilişi ve işin tasfiyesi ile ilgili düzenlemelere yer verildiği, aynı maddeye göre, sözleşme bedelinin %30 oranında artabileceği veya azalabileceği, satıcının münferit iş kalemlerindeki her türlü artış ve azalışı kabul edeceği, bu durumda birim fiyatlarda değişiklik yapılmasının istenemeyeceği, toplam sözleşme bedelinin bu oranlar üzerindeki artış veya azalışı karşılıklı iyi niyet çerçevesinde değişen genel gider oranlarına göre tekrar belirlenerek protokol ile anlaşılacağı, sözleme miktarını oluşturan miktarların yaklaşık oldukları, yapılan işlerin birim fiyat tarifinde belirtildiği şekilde işveren tarafından tekrar ölçülerek hakkediş raporu düzenleneceği.,Sözleşme öncesi davacı tarafından gönderilen fiyat teklifinde Otel ve kongre merkezindeki pasif kablolama bedelinin 62.211,50 USD işçilik +malzeme 336.507,50 olarak gözüktüğü, “residance pasif kablolama” işi için verilen 13.546,76 USD lik teklif içinde işçilikle ilgili bir açıklama yer almadığı, 40.000,00 USD “……” bedeli ile aktif cihazlar için verilen fiyat teklifleri ile birlikte fiyat teklifindeki toplam rakamın sözleşmede yazılı olduğu gibi, 799.055,74 USD olarak gözüktüğü,davacı yüklenicinin işin süresi içinde satılan ürünler, yapılan iş ve hakkedişlere dayalı olarak aşağıda yazılı faturaları düzenlediği, davalı iş sahibinin ise aşağıda yazılı şekilde ödemelerde bulunduğudosyaya sunulu servis formlarına göre davacı yüklenicinin en son 16.05.2016 tarihinde servis hizmeti verdiği,davacı yüklenici vekilinin Bakırköy …… İcra Müdürlüğünün ……. E. sayılı dosyasında 17.08.2016 tarihi itibariyle var olduğunu ileri sürdüğü ¨82.850,00 alacak için ilamsız icra takibi başlattığı, alacak içinde faturası kesilmeyen 9 hakkediş bedeli olduğu ileri sürülen ¨6.388,57′ nin de bulunduğu, davalı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu borca itiraz dilekçesi ile asıl borç ve eklentilerine ve istenilen faiz oranına itiraz ederek icra takibinin durmasını sağladığı,davalı iş sahibinin Bakırköy ….. SHM. sine 29.08.2016 tarihinde başvurarak delil tespiti isteminde bulunduğu, mahkemece görevlendirilen üç kişilik bilirkişi kurulu raporunda “Aleyhinde tespit istenen …… İletişim tarafından sözleşme kapsamında yapılması gereken işlerin tamamlanmadığı, depoda muhafaza edilmekte olan cihaz ve kabinetlerin montajının tamamlanması, kablo sonlandırma ve etiketleme işlerinin tamamlanması, birim ve son kullanıcı testlerinin yapılması gerektiği, eksik kalan işin, toplam işin %25’i seviyesinde olduğu, eksik katan işin bedelinin ise 199.763,75 USD + KDV olarak hesaplandığı şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunduğu,davacı vekilinin süresi içinde kendisine tebliğ edilen bilirkişi raporuna itirazlarını içerir dilekçe sunduğu…belirlenmiştir.
Tarafların imzasını taşıyan 17.04.2014 tarihli sözleşme ile davacı yüklenici/satıcının “…… İnşaat Otel-Rezidans-Kongre Merkezi, projesinde kullanılacak pasif ve aktif ekipmanların temini ve kurulumu, test çalışmalarını yerine getirme işleri için eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu, sözleşme bedelinin 799.055,99 USD olduğu, davalı iş sahibi ile davacı yüklenici arasında çekişmesiz 8 adet hak edişin düzenlendiği,davacı yüklenicinin yapılan işlerle ilgili faturaları düzenleyerek davalı iş sahibine teslim ettiği ve yapılan işlere ait tüm faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde 6098 sayılı TBK’nın 474/I. maddesi uyarınca açık ayıplarda iş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek, gizli ayıplarda aynı Kanun’un 477/son maddesi uyarınca ortaya çıkması üzerine gecikmeksizin ayıp ihbarında bulunmak zorundadır. İş sahibi gözden geçirmeyi ve ihbarda bulunmayı ihmal etmişse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır. Eksik işlerle ilgili teslim alınırken itirazi kayıt ileri sürmeye ve ihbarda bulunmaya gerek yoktur. Zamanaşımı süresi içinde işin eksik yapıldığı iş sahibince ileri sürülebilir.
Ayrıca, 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddesi hükmünde bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmazsa faturanın içeriğini kabul etmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Eldeki davada,icra takibine konu edilen faturaların davalı iş sahibine teslim ve tebliğ edilmiş ve davalı iş sahibi bu faturaları ticari defterlerine işlemiş olup 8 gün içerisinde itiraz edildiği ileri sürülüp ispat edilmediğinden içerikleri kesinleşmiş olması ve bilirkişi raporunda eksik iş olarak belirlenen işler için davacı tarafından fatura kesilip bu faturaların bedellerinin davacıya ödendiği ispat edilememiş olup davalı iş sahibinin eksik iş yapıldığına ilişkin savunması yerinde olmadığı gibi söz konusu imalatta ikinci el ürün kullanıldığına ilişkin savunmanın da içeriği kesinleşen faturalar gözönüne alındığında mümkün değildir.
Davacı, ticari defterlerinde davalıdan ¨76.462,12(23.216,41 USD) Alacaklı gözükmekte, davalı ticari defterlerinde ise davacıya ¨80.595,91 (22.901,77 USD) Borçlu gözükmektedir. Davacı tarafından düzenlenen tüm satış faturaları ile 8 ayrı hakkedişe dayalı olarak düzenlenen tüm işçilik faturaları tarafların ticari defterlerinde kayıtlı bulunmaktadır. Taraf kayıtlarında ortaya çıkan fark kur farkı hesaplamalarından kaynaklanmaktadır.
Davalı yan davacıya verdiği toplam ¨470.000,00’lik çeki 160.275,30 USD olarak davacı borcuna kaydetmekle beraber, yanlar USD döviz satış kuru üzerinden çalıştığından bu çeklerin 159.986,15 USD olarak davacı borcuna işlenmesi gerekirdi, dolayısı ile davalı davacıyı 289,15 USD fazla borçlandırmıştır.
Davacıda 11.01.2016 tarihinde davalı alacağına 22,50 USD Stopaj kesintisi alacak kaydetmesi gerekirken kaydetmemiştir, neticede davacının (23.216,41 USD – 22,50 USD =) 23.193,91 USD tutarında davalıdan alacaklı olduğu hesaplanmıştır. Bunun da icra takip tarihindeki TL karşılığı (23.193,91 USD x 2,9350 =) ¨68.074,13 olmaktadır.
Her ne kadar yanların ticari defterlerinde davacı USD karşılığı TL olarak daha fazla gözükse de doğru olan icra takip tarihinde davacının davalıdan ¨68.074,13 alacaklı olduğudur.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı vekili , davalı iş sahibine sattığı ürünler ve bu ürünlerin montaj ve devreye alınması işlerinden kaynaklı alacağını icra takibinde yazılı olan ¨82.850,00 yerine ¨76.461,43 olarak itirazın iptali davasına konu etttiği,davacı yüklenici tarafından düzenlenen tüm faturaların davalı iş sahibinin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu,davalı iş sahibinin defterine kaydettiği faturalara 8 gün içinde itiraz etmediği ve bu hâli ile fatura içeriğinin kesinleştiği,ikinci el olması nedeniyle satılan ürünlerin ayıplı olduğu iddiasının kanıtlanamadığı gibi eksik işler için davacı yüklenici tarafından hakediş düzenlenip kendisine ödeme yapıldığının da kanıtlanamadığı,neticeten davacı alacağının icra takip tarihi itibariyle ¨68.074,13 olduğu anlaşıldığından asıl davanın kısmen kabulü ile bu miktar üzerinden davalı iş sahibinin itirazının iptaline,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nın 07.06.2006 tarihli ve 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu alacağın hükmedilmesi,davalı,davacının icra takibine girişmekte haksız ve kötüniyetli olduğunu ispat edemediğinden davalı vekilinin koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı/karşı davacı iş sahibi vekili açmış olduğu karşı davada,müvekkilinin asıl davaya konu icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davacı-karşı davalı yükleniciye fazla ödenen iş bedelinin iadesi ve işin yüklenici tarafından süresinde yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın ödenmesini talep etmiştir.
Yukarıda asıl dava ile yapılan tespitlere göre davalı-karşı davacının aleyhine girişilen icra takibinden dolayı ¨8.388,87 borçlu olmadığı anlaşıldığından,davalı-karşı davacının açtığı menfi tespit davasının kısmen kabulü ile davalı-karşı davacının,davacı-karşı davalıya ¨8.388,87 borçlu olmadığının tespitine,fazlaya ilişkin talebin reddine,dava konusu icra takibi hakkında İİK’nın 72 nci maddesi uyarınca herhangi bir tedbir kararı verilmediğinden davalı-karşı davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava dosyasında taraflar arasında düzenlenen ve onaylanan işçilik hakkedişlerine ilişkin kanıtlar bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu hakkedişlerde bilirkişi raporunda yazılı eksik işlerin yapılmış gibi gösterilerek, hakkedişlere dahil edilip edilmediği ispat edilememiştir.
Ancak, uygulamada işçilik hakkedişlerinin taraf teknik çalışanları tarafından birlikte hazırlandığı, taraflarca onaylandığı ve bu hakkedişlere dayalı olarak yüklenici tarafından faturalar düzenlendiği bilindiğinden ve ayrıca bu faturaların davalı ticari kayıtlarına da olduğu gibi kayıtlandığı çekişmesiz bulunduğundan, mevcut kanıtlara göre yapılmadığı halde yapılmış gibi gösterilip bedeli ödendiği ileri sürülen işçilik işleri ile ilgili olarak davacıya ödenen ve toplamı 83.368,81 USD tutan işçilik bedelinden 60.000,00 USD +KDV nin davalıya geri verilmesinin mevcut kanıtlara göre istenemeyeceği,davacı-karşı davalı yüklenici tarafından satılan ürün bedelleri ile gerçekleştirilen işçilikler ile ilgili düzenlenen faturalara karşılık davalı-karşı davacı iş sahibinin fazladan bir ödeme yaptığının ispat edilemediği anlaşıldığından davalı-karşı davacının fazla ödemeye ilişkin olarak açtığı davanın reddi gerekmiştir.
Davalı karşı davacı vekili karşı davasında sözleşmeye göre 150 iş gün içinde 15.09.2014 tarihinde bir bütün halde teslimi gereken işlerin bitirilmediğinin bilirkişi raporu ile ortaya çıktığını, bu nedenle sözleşmenin 12. Maddesi uyarınca sözleşme bedelinin %4 ü oranındaki 31.962,00 USD+KDV cezai şart bedeli uygulanacağını da belirterek 31.962,00 USD+KDV cezai şart alacağının davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Bilirkişi raporuna göre, sözleşme uyarınca yer tesliminin 14.08.2014 tarihinde gerçekleştiği, buna göre işin teslim tarihinin 150 takvim gününün eklenilmesi ile bulunan 10.01.2015 tarihi olduğu çekişmesizdir.
Sözleşmenin “Gecikmeler ve Cezalar” başlıklı 12. maddesinde sistemin 15.09.2014 tarihine değin tamamlanamaması durumunda 29.09.2014 tarihine değin cezasız olmak üzere 30.09.2014 den itibaren gecikilen ilk hafta ve gecikilen 2 hafta için sözleşme bedelinin %1 ni, gecikilen 3. hafta için sözleşme bedelinin %2 sini, gecikilen 4. hafta için sözleşme bedelinin %3 olmak üzere toplamda sözleşme bedelinin azami %4 ü tutarında cezai şart uygulamasının yapılacağı taraflarca kabul edilmiştir.
Başlangıçta 799.055,00 USD +KDV olarak belirlenen işin keşif bedeli davalı tarafından verilen ek siparişler sonucu kısmen yükselmiştir. Davalı şirketin yatırım teşviklerinden yararlanmış olması nedeniyle davacı tarafından davalıya satılan ve teslim edilen malzeme bedellerinin büyük bir bölümüne yasa uyarınca ayrıca KDV eklenilmemiştir. Bilirkişi raporunda belirlenen 8.645.157,34 USD işin toplam bedeli İçinde KDV li malzeme bedelleri olduğu gibi, KDV eklenilmeyen malzeme bedelleri ve KDV eklenilmiş işçilik bedelleri de yer almaktadır./
İşin açıklanan şekilde 10.01.2015 tarihinde bitirilip sözleşmeye uygun şekilde teslim edilmesi gerekmesine rağmen davacı yüklenici davalı iş sahibinin verdiği yeni siparişlere uygun olarak 01.02.2016, 25.02.2016 tarihlerinde yeni malzemeler satıp teslim etmiştir. Söz konusu faturaların toplamı KDV dahil (41.757,60 +66.129,87 + 2.329,15=) 110.216.62 USD dir. Bu miktar da işin MALZEME BEDELİ kısmının yaklaşık l/6lık kısmına isabet etmektedir. İşin sözleşmede belirlenin süresi 150 güne bu durumda yaklaşık 25 gün eklenilmesi ile işin bitiş süresi 10.02.2015 olarak yeniden belirlenmektedir.
Proje maliyeti başlangıçta belirlenen KDV hariç $799.055,74 tutarına karşılık artan siparişlerle birlikte davacı yükleniciye kısmen KDV dahil 948.486,15 USD ödenmesine rağmen, davacı / karşı davalının sistemin tamamlanabilmesi için ayrıca 119.531,89 USD + KDV daha gerektiği yönünde fiyat teklifi vermesinin ardından, davalı / karşı davacının işi durdurduğu anlaşılmaktadır. Başlangıçta belirlenen tutardan bu kadar sapılmasının nedeni bina tamamlanmadan yapılan gereksinim analizinin yetersizliği olduğunu göstermektedir. Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, ihtiyaçların belirlenmesi aşamasında davacı / karşı davalının görev almadığı, sözleşmede yer alan cihaz listesinin ve adetlerinin davalı / karşı davacı tarafından belirlendiği, sonrasında projenin uygulanması sırasında gerçek ihtiyaçların ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
Yer teslimi yapılmadan projede görevi kabul etmiş davacı / karşı davalının ihtiyaçların eksik belirlenmesinden sorumlu tutulması beklenemeyecektir. Bunun yanında, cihazların eksik olmasından bağımsız olarak, geçen süreye rağmen işçilikten yerine getirilmeyenlerin bulunması da davacı / karşı davalının eksikliği olarak görülmelidir. Bu noktada davalı / karşı davacının işe devam edilmesine izin vermemesi nedeniyle eksiklerin giderilemediği ifade edilmiş olsa da sürenin uzunluğu dikkate alındığında bu savunmanın tamamıyla benimsenmesi mümkün değildir. Bu eksiklerin bir kısmı davalı / karşı davacı tarafından farklı firmalara yaptırılmıştır. Dava dışı firmalara yaptırılan işler arasında davacı tarafından yapılan işlerde projeye aykırı olarak yapılan değişiklikler de bulunmaktadır.
Davacı / karşı davalının delilleri arasında yer alan servis formları 2016 yılının Mayıs ayına kadar çalışıldığını göstermektedir. ……. Otel’de çıkan yangının ise işin gecikmesine sebep vermemiştir.
Somut olay değerlendirildiğinde,işin gecikmesinin temeli sonradan iş sahibi tarafından verilen ek siparişler olduğu davalı-karşı davacının ek siparişler için gerekli alıma onay vermediği ve işi durdurduğu,karşı davacının ihtiyaçların eksik belirlenmesinden sorumlu tutulmasının beklenemeyeceği,davalı-karşı davacının belirlenen eksikleri başka firmalara yaptırarak sözleşmeye aykırı davrandığı ,alıcıdan yani iş sahibinden kaynaklanan gecikme nedeniyle işin yerine getirilememesinden davacı-karşı davalıya göre daha fazla kusurlu olduğu,buna göre kusurlu olan taraf cezai şart isteyemez. Yine davalı-karşı davacı taraf sözleşme uyarınca yapması gereken mal alımlarına ilişkin olarak onay vermediği ve işi durdurduğu,TBK’nın 97. maddesi uyarınca kendi edimini yerine getirmeyen taraf diğer taraftan edimin ifasını isteyemeyeceğinden karşı davacının cezai şart istemesi mümkün değildir.
Yine karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmesinde, iş sahibinin, yükleniciden edimini yerine getirmesini isteyebilmesi için, 6097 sayılı TBK’nın 97. maddesi uyarınca, öncelikle kendi edimini yerine getirmiş olması gerekir. Somut olayda, davacının, sözleşmede kararlaştırılan sürede ödemesi gereken iş bedelinden kararlaştırılan miktarı ödemediği de sabit olduğundan davalı-karşı davacının cezai şart istemi reddedilmelidir.Kaldı ki Sözleşmede gecikme cezası niteliğinde ifaya ekli ceza kararlaştırılmış ise teslim sırasında bu cezayı isteme hakkının saklı tutulduğu bildirilmemiş ise TBK 131. maddesi gereğince cezai şart alacağını isteme hakkı düşecek olup davalı-karşı davacı bu hakkını da saklı tutmadığından davalı-karşı davacının cezai şarta ilişkin olarak açtığı davanın da reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨68.074,13 asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen ¨13.614,82 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
5-Alınması gerekli ¨ 4.650,14 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨891,53 harcın mahsubu ile bakiye ¨3.758,61 harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
6-Davacı-karşı davalı tarafından ödenen ¨29,20 Başvurma Harcı, ¨891,53 Peşin harcın davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya VERİLMESİNE,

7-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan 16 tebligat + posta ücreti ¨172,50 , ¨ 221,80 keşif harcı, bir bilirkişi inceleme ücreti ¨ 3.000,00 olmak üzere toplam ¨ 3.394,30 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨3.021,95′ nin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı -karşı davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan 8 tebligat ücreti ¨140,00 , bir bilirkişi ücreti ¨ 3.000,00 olmak üzere toplam ¨ 3.140,00 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨344,46 ‘nin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davalı-karşı davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
9-Davacı-karşı davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨9.649,64 ücreti vekaletin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya VERİLMESİNE,
10-Davalı-karşı davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨3.400,00 ücreti vekaletin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya VERİLMESİNE,
11-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨165,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
KARŞI DAVADA;
A)1-Davalı/karşı davacının,davacı/karşı davalıya karşı açmış olduğu menfi tespit davasının kısmen KABUL kısmen REDDİ ile;davalı/karşı davacının,davacı/karşı davalıya ¨8.388,87 borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Davalı/karşı davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Davalı/karşı davacı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
B)1-Davalı/karşı davacının,davacı/karşı davalıya karşı açmış olduğu fazla ödemenin istirdadı davasının REDDİNE,
C)1-Davalı/karşı davacının,davacı/karşı davalıya karşı açmış olduğu cezai şart alacağı davasının REDDİNE,
4-Alınması gerekli ¨ 573,04 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨ 5.291,70 harç ile ¨1.305,78 tamamlama harcından mahsubu ile fazla alınan ¨6.024,44 harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı-karşı davacıya İADESİNE,
5-Davalı-karşı davacı tarafından ödenen ¨29,20 Başvurma Harcı ile ¨573,04 Peşin harcın davacı-karşı davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,

6-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan bir bilirkişi ücreti ¨ 2.100,00 ,keşif harcı ¨206,30 olmak üzere toplam ¨2.306,30 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨62,45’nin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davalı-karşı davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı-karşı davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨3.400,00 ücreti vekaletin davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya VERİLMESİNE,
8-Davacı-karşı davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨29.550,18 ücreti vekaletin davalı-karşı davacıdan tahsili ile davacı-karşı davalıya VERİLMESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı/karşı davalı vekili ile davalı/karşı davacı vekilinin yüzlerine karşı,oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 17/09/2020

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”