Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/779 E. 2018/75 K. 01.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/779
KARAR NO : 2018/75

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/08/2016
KARAR TARİHİ : 01/02/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne vermiş olduğu 29/08/2016 harçlandırma tarihli dava dilekçesi ile; Müvekkilinin, … … Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, … … Ltd. Şti. 1994 yılında kurulduğunu, yıllardır …Turizmi alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin ¨ 810.000,00 sermayeli iş bu şirketin ¨81.000,00 sermaye payı ile %10 ‘luk dilimde ortağı olarak bulunduğunu, müvekkilinin eşi ….’nın 2003 yılında vefatı ile miras payı oranında şirkette hissedar ortak bulunduğunu, kendisinin yanı sıra çocukları …, …, … ve …’nında şirket ortağı olarak bulunduğunu, müvekkilinin uzun yıllarından beri … Ltd. Şti.’nin ortağı olduğunu, hem müvekkili hem de çocukları bu yıllar içerisinde şirketin yönetiminden uzak tutularak mali durumundan bi haber bırakıldığını, şirket yönetimi adına alınan kararlardan haberdar olmadıkları gibi genel kurul kararlarında yapılan oylamalarda sanki kendileri de orada imiş gibi yerlerine imzalar atıldığını, şirketin geliri konusunda hiçbir zaman bilgi sahibi olamadıklarını, kendilerine şirket ortaklığı hak edişlerine göre ödemeler yapılmadığını, böylece başka bir geliri bulunmayan müvekkili ve ailesi zor durumda olduğunu ve mağdur durumda bırakıldıklarını, bugün … … Ltd. Şti.’nin müdürlük görevi 29/08/2014 tarihinde alınan karar ile şirket ortağı davalı … tarafından münferit imza yetkisi ile ifa edildiğini, müvekkilinin ortağı olduğu şirketin genel kurul toplantılarının hiçbirisine kanunen öngörülen davetiye ile davet edilmediklerini, toplantılara katılmadığını, alınan kararlarda yer almadığı halde almış gibi onayının olmamasına rağmen yerine imzalar atıldığını , bu husus İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas … Karar sayılı kararı ile sabit olduğunu, dolayısıyla … Ltd. Şti.’nde geçmiş yıllarda hisse devrinden müdür seçimine kadar sermaye artırımından kâr payı dağıtılmamasına kadar alınan tüm kararları hükümsüz bulunduğunu, bu nedenle usulsüz işlemlerle seçilen müdür tarafından yapılan işlemler, alınan kararlar bir hüküm ifade etmediğini, yine usulsüz işlemlerle yapılan hisse devri ve sermaye payı artırımı nedeni ile şirketin bugünkü pay sahiplerinin hisse oranları bir hüküm ifade etmediğini, gerçeği yansıtmadığını, gerçeği yansıtmayan hisse oranları ile geçmişten günümüze alınan genel kurul kararlarının hükümsüz olduğunu, şirkete ait bilgi ve belgeler bugüne kadar davacı müvekkilinden her zaman saklı tutulduğunu, her yıl yapılması gereken …Toplantıları hiçbir zaman yapılmadığını, 2014 yılı … Toplantısı sürecinde de yine şirkete ait bilgi ve belgeler davacı müvekkilden saklı tutulduğunu, şirket müdürü davalı … hukuka uygun olmayan şekilde şirket yönetimini ilgilendiren kararlar aldığını, 30/01/2016 tarihinde 2014 yılı …toplantısı gündeminde bulunmamasına rağmen … … Ltd. Şti.’nin hissedarı bulunduğu … …. Turizm ve …Kooperatifi’nde temsil ve ilzama, belirtilen miktarlarda pay taahhüt etmeye temsilci seçilmesi konusu gündeme dahil edildiğini, bu hususta karar alındığını, …’nın temsilci seçilmesine karar verildiğini, alınan kararın kanuna aykırı olduğunu ve bu hususta iptal davası açtıklarını, bu nedenle şirket müdürü davalı …’nın müdürlük görevine son verilmesini ve … Ltd. Şti.’ne kayyım atanmasına karar verilmesini talep ettiklerini, şirket müdürü davalı … şirket gemilerinin devri, şirketin 3. kişi şirketlere iştirak etmesi gibi konularda almış olduğu kararlar ile davacı müvekkilini ve ailesini zarara uğrattığını, … … Ltd. Şti. şirket müdürü davalı … tarafından keyfi uygulamalar dahilinde yönetildiğini, şirket müdürü davalı … bazı şirket çalışanlarının işlerine iş hukuku ilkelerine aykırı davranarak son vererek, şirketin işçi tazminat davları ile karşı karşıya kalmasına sebebiyet verdiğini, şirketin geleceğini ekonomik bakımdan tehlike altına soktuğunu, … … Ltd. Şti. yüksek miktarlarda SGK ve Vergi Borçları altında bırakılarak şirketin ekonomik geleceği tehlike altına soktuğunu, … Ltd. Şti. … Turizm ve …Kooperatifi’nin (….) hissedarı olduğunu, yüksek miktarlarda gelire sahip olduğunu , davacı müvekkilinin şirket gelirlerinden bi haber olduğu gibi bu gelirlerin nerelere harcanmış olduğundan da haberdar bulunmadığını, … Ltd. Şti.’nin gelirinin yüksek miktarda olmasına rağmen borç yükümlülüğü altında bulunması şirketin kötü yönetildiğinin, zararlandırıcı işlemler yapıldığının göstergesi olduğunu, 2014 ve 2015 yılı …Toplantıları süresince şirket ortaklarına ibraz edilen Finansal Tablolar ve mali duruma ilişkin ilgili belgeler gerçeği yansıtmadığını, bu hususun sabit olabilmesi için … Ltd. Şti. ait ticari defter ve kayıtlar, bilançolar, gelir tabloları, alış faturaları, satış faturaları, banka ekstreleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, şirket müdürü davalı … tarafından müvekkiline ve ailesine şirket gelirinden 2014 yılının birinci ve sekizinci ayları aralığında hiçbir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin başka bir gelir kapısı bulunmadığından zor durumda kaldığını, sonuç olarak şirket müdürü davalı …’nın yetkilerinin, hükümsüzlükler, usulsüzlükler ve kanuna aykırılıklar nedeni ile tedbiren ivedi olarak kısıtlanmasına karar verilmesi gerektiğini, … … Ltd. Şti.’ne yönetici kayyım atanması kararına kadar tensip tutanağı ararı karar ile tedbiren denetçi kayyımı atanmasını talep ettiklerini, şirket müdürü …’nın şirket adına borçlandırıcı işlemler yapmasının, menkul veya gayrimenkuller almasının, var olan menkul ve gayrimenkul malların başkalarına devrinin, yeni şirketler kurarak … Ltd. Şti.’nin bu şirketlere iştirakinin yapılamaması, davacı müvekkili ve ailesinin daha fazla zarara sokulmaması için … Ltd. Şti.’ne yönetici kayyımı atanması kararına kadar tedbiren tensip tutanağı ara kararı ile denetçi kayyımı atanmasını talep ettiklerini, şirket müdürü davalı …’nın kanuna aykırı bir şekilde … … Ltd. Şti.’nin hissedarı bulunduğu … Turizm ve …Kooperatifi’nde (….) temsil ve ilzama, belirtilen miktarlarda pay taahhüt etmeye temsilci seçilmesi nedeni ile … Turizm ve …Kooperatifi’nde temsil ve ilzama, belirtilen miktarlarda pay taahhüt etme yönünden işlemler yapmasının tedbiren durdurulmasını, şirket müdürü davalı … …’nın … … Ltd. Şti.’nin hissedarı bulunduğu … Turizm ve …Kooperatifi’nde (…. A.Ş.) bulunan hisseleri satışa çıkarma tehlikesine karşı … Turizm ve …Kooperatifi’nde (…. A.Ş.) bulunan hisseleri satışa çıkarılmaması için tedbir kararı verilmesini, şirket müdürü davalı …’nın müdürlük görevinin sona erdirilmesini, … …’nın … … Ltd. Şti.’ne kayyım atanmasını, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili Mahkememize verdiği 05/10/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesindeki iddialarının ve taleplerinin yersiz olduğunu ve hukuki ve fiili mesnetten yoksun olduğunu, davacı tarafın hiç bir surette şirket yönetiminden uzak tutulmadığını, davacı taraf yapılan tüm genel kurullara ve toplantılara usule uygun şekilde davet edildiğini ve katılımının talep edildiğini, şirket kayıtlarında yapılacak incelemesinde de davetlerin usule uygun olarak gerçekleştirildiği ve davacının da toplantılara bizzat ve/veya vekili aracılığı ile iştirak ettiğinin görüleceğini, davacının toplantılardan ve şirket yönetiminden bihaber olduğu iddialarının ise , 2009 yılında davacının oğlu … ve müvekkili davalı … şirket yönetiminde müştereken imza yetkisine haiz olduğunu, bu durumda davacının şirketin yönetiminden bihaber olduğu hayatın olağan akışına ters olduğunu, kendi öz oğlunun şirket yönetiminde olduğu bir dönemde şirketten haberinin olmadığı iddiası soyut iddialardan ibaret olduğunu, dava dilekçesi ve ekleri incelendiğinde bu davadaki temel amacın, şirketin tüm hissedarlarının katılımı ile yapılan Genel Kurulda seçilen …’nın Genel Müdürlükten alınması olduğunu, … şirketin resmi organlarınca seçilmiş müdürü olduğunu, şirketin resmi organlarınca tamamen hukuka uygun olarak seçildiğini, şirket müdürünün görevden alınması ve kayyım alınması için gösterilen bahanelerin tamamının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı taraf, şirkete ait kayıtların, bilgi ve belgelerin kendisinden gizlendiği iddiasının yersiz olduğunu, davacının oğlu … ile birlikte müvekkili davacı 2009 yılında ilk kez şirket müdürlüğüne ve şirketi temsile müştereken atandıklarını, bu şekilde davacının oğlu … ve müvekkili davalı 2014 yılına kadar şirketi müştereken temsil ettiklerini, 08/04/2014 tarihinde yapılan genel kurulda müvekkili davalı …’ nın şirketi temsil yetkisi elinden alındığını ve müdürlükten düşürüldüğünü, bu toplantıda alınan karar ile davacının oğlu … ve … müdür olarak atandığnı, müvekkili davalı 08/04/2014 tarihli toplantıya katılmadığı halde katılmış gibi gösterildiğini ve sahte imza kullanıldığını, bu hususa ilişkin İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … esas sayılı dosyası ile dava ikame edildiğini ve davanın derdest olduğunu, bu iddiaların tamamı davacının bir anne olarak duygusal hareket etmesinin sebebi olduğunu, kendi öz oğlu …’ nın 08/04/2014 tarihli toplantıya müvekkili davalı …’ nın katılmadığını bildiği halde sahte imzalar kullanmak suretiyle katılmış gibi gösterildiğini bilen …’ nın korunması çabası olduğunu, aynı toplantıya …’nın da katıldığını ancak müvekkili davalının katılmadığını bilmesine rağmen toplantı tutanağında … adına imza atıldığını görmezden gelmesi açıkça kötü niyetli davranıldığının ispatı olduğunu, davacı, davalı müvekkilin katılmadığı bir toplantıda müdürlük görevinden alınmasına dahi ses çıkarmadığı ve sahte imza atıldığını bildiği halde bu duruma sessiz kalarak iyi niyetli davranmadığını, bu toplantı ile davacının oğlu …’nın müdür olduğunu ve şirketi temsile atandığı için menfaat elde etiğini, müvekkili davalı tarafça İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın … Soruşturma numaralı dosyası ile sahte imza atılması, resmi evrakta sahtecilik, dolandırıcılık iddiası ile şikayette bulunulduğunu,davacının dilediği anda şirket kayıtlarını inceleme imkanına sahip olduğunu, davacının iddia ettiği ; genel kurul çağrısı yapılmadığı ve gıyabında, aleyhine karar alındığı hususunun tamamen iftira olduğunu, genel kurullar yasaların elverdiği ölçüler içerisinde tamamen hukuka uygun olarak yapıldığını, bu hukuksuzluğun davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini, davacı, şirketin mali tablolarının kendisine verilmediği iddiasının da doğru olmadığını, 2014 yılına ilişkin mali tablolar Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas …. Kararına istinaden taraflarla paylaşıldığını, davacının oğlu … 2009 – 2014 arasında müvekkili davalı ile birlikte müdür olarak şirkette bulunduğunu, 2014 yılında müvekkili davalının katılmadığı bir toplantıda alınan karar ile yine müdür olarak devam ettiğini, bu husus ticaret sicil kayıtları ile sabit olduğunu, bu durumda davacının ödeme alamaması, şirket kayıtlarından bihaber olduğunu, kayıtların gizlendiği iddiası yersiz ve mesnetsiz olduğunu, hayatın olağan akışına ters düştüğünü , davalı … ‘ nın hukuka uygun olmayan şekilde kararlar aldığı , gemilerin devri, şirketin 3. kişi şirketlere iştiraki kararlarından davacının bihaber olduğu , davacı ve ailesine ödeme yapılmaması iddiasılarını yersiz ve mesnetsiz olduğunu, davalı …’ nın müdürlük görevinden alınması ve kayyım atanması iddiasının şirkete kayyım atanması için gerekli olan ” şirket organlarının gerekli sayının altına düşmesi, genel kurul ve yönetim kurulu toplantılarının gerçekleştirilememesi, şirket yönetiminin sağlanamaması” gibi sebepler söz konusu olmadığını, müvekkili davalı yönünden de iddialar somut mesnetten uzak, soyut ve desteklenmemiş iddialardan ibaret olduğunu, davalı müvekkilin müdürü olduğu şirketin bütün organlarının faal olarak çalışmakta olduğunu, müvekkili davalının müdürlükten düşürülmesini, şirkete tedbiren denetçi kayyım atanmasını gerektirir sebep olmadığı gibi idari ve mali bir sıkıntısı bulunmadığını, davacının şirketten bilgi alamadıklarına, toplantılarına davet edilmediklerine, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun oluşturulmadığına ve şirket hakkında bilgi sahibi olmadıklarına ilişkin iddialarının tamamı asılsız olduğunu , sonuç olarak davanın reddini, tedbiren denetçi kayyım atanması ve tüm ihtiyati tedbir taleplerinin reddini, yönetici kayyım atanması talebinin reddini, davalı müvekkilin müdürlük görevinin ve yetkisinin kaldırılması talebinin reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, davalının limited şirket müdürlüğünden azli istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır.
Huzurdaki davanın konusu dava dışı … … Ltd. Şti.nin müdürü davalının TTK md. 630 (2)’ye istinaden haklı sebeple mahkemece temsil yetkisinin kaldırılarak görevden azlidir.Ortaklara ait yönetme hakkı ve temsil yetkisinin kaldırılmasına ilişkin olarak 6102 s. TTK mülga TTK dan farklı bir düzenleme getirmiştir, Limited şirketlerde müdürlerin görevden alınması, yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılmasını düzenleyen TTK md, 630- (1) e göre “Genel kurul müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir”
Görüldüğü üzere TTK md. 630’da müdürlüğün azille sona ermesi bakımından ne ortak olan müdürle ortak olmayan müdür ayrımına gidilmiş ne de müdürlük sıfatının şirket sözleşmesi ya da genel kurul kararıyla kazanılması durumları için farklı hükümler öngörmüştür. Böylece 6102 s. TTK ortak olup olmamasına, veya sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla atanıp atanmadığına bakmaksızın genel kurul kararıyla müdür veya müdürleri görevden alma ya da yönetim hak ve temsil yetkisinin sınırlanmasına, imkân sağlamıştır.
Genel kurulda çoğunluğun sağlanamaması halinde TTK md, 630 (2) ye istinaden her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Şirketin pay dağılımı dikkate alındığında davalının genel kurulda azlinin veya yetkilerinin sınırlandırılmasının mümkün olmadığı görülmekledir, O halde TTK md. 630 (2) ye istinaden her bir ortak tarafından mahkemeden haklı sebeplerin varlığına istinaden müdürün azli talep edilebilir, Bununla birlikte limited şirket müdürünün azli veya temsil yetkisinin sınırlandırılmasını isteyen ortağın haklı nedenlerin varlığını ispat etmesi gerekir. Haklı sebeplerin neler olabileceği TTK md. 630 (3)’de örnekseme yoluyla sayılmıştır. Buna göre, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlâl etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur. Davacı davalının özen yükümlülüğünü ihlal etmiş olmasını haklı sebep olarak ileri sürmektedir. 6102 s, TTK md, 626 da özen ve bağlılık yükümlülüğü rekabet yasağı ile birlikte aynı başlık altında düzenlenmiştir. Özen yükümlülüğü ve şirketin menfaatlerinin gözetimi şirket ortağı olsun olmasın bütün yöneticileri kapsayacak biçimde düzenlenmiştir. Madde dikkatle incelendiğinde “özen yükümlülüğü” ile “şirket menfaatinin gözetilmesi” kavramlarının birbirinden ayrıldığı görülmektedir. Özen yükümlülüğü ile kastedilen, müdürlerin iş ve işlemlerde göstermeleri gereken dikkat, ciddiyet ve bilimselliktir. Tl’K md. 626’nın gerekçesinde bu durum “bir karar alınmadan önce pazar araştırması, finansal durum değerlendirmesi, borçlara ve etiğe uygunluk incelemesi yapılması bilimselliğin ve modern yönetim ilkelerinin gereği olup, bu inceleme, araştırma ve değerlendirmeler özen kavramının tanımına dahildir” şeklinde ifade edilmiştir. İşin gerektirdiği özen görevi yerine getirebilmek için yetkin olma, ilgili bilgileri değerlendirebilme, uygulamayı vc gelişmeleri izleyebilme ve denetleyebilmek İçin gereken yetenek ve öğrenime sahip olmayı gerektirir. Müdür görevine getirilen bir kimseden aynı nitelik ve büyüklükteki bir şirketin yöneticisi gibi davranması, önüne gelen bilgileri değerlendirebilecek, uygulayabilecek, sektördeki gelişmeleri takip edebilecek, şirketi kontrolü altında tutabilecek, onu yönetebilecek yetenek ve eğitime sahip olması beklenecektir. Gerekli dikkat ve özenin gösterilip gösterilmediği, her olayın kendi bünyesinde incelenmeli ve ölçü olarak, normal tedbirli bir insandan, o olayda ve koşullarda beklenen davranış dikkate alınmalıdır. Bu kriterler çerçevesinde davalının durumu değerlendirildiğinde özen borcunu gereği gibi yerine getirip getirmediği davacı tarafından sunulan deliller çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.Davacı,bir kısım genel kurul kararlarının hükümsüzlüğüne karar verilmesi,şirketin mali durumu ile ilgili olarak bilgi verilmemesi,davalının şirketi yönetirken keyfi uygulamalar yaparak ve bu yönetim nedeniyle şirketi zarara uğratması,SGK ve Vergi borçlarının kasten ödenmemesi,davalının,davacı ortağa kâr dağıtımı veya başka bir ad altında ödeme yapmazken diğer ortaklara ödeme yaptığını ve eşit işlem yapma yükümlülüğüne aykırı davranması ve şirketi kötü yönetmesi nedeniyle davalının özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle davalı müdürün azlini talep etmiş ise de,davacı,tarafından dosyaya sunulan deliller bu iddialar kanıtlar nitelikte değildir.Davacınınları çerçevesinde dava dışı şirketin yasal ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesine karşın davacının verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırmadığından bilirkişi incelemesi yapılamamış ve davacının bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş olup davacı iddialarını dava dışı şirketin yasal ticari defter ve kayıtları ile ispat edememiştir.Diğer taraftan davacı iddialarının ispatı bakımından tanık dinletmiş dinlenen tanıkların diğer şirket ortağı,davacının damadı ve işten çıkartılan eski çalışan olduğu,bu kişilerin beyanlarında genel olarak usulsüzlük yapıldığı,çok sayıda işçi çıkartılmasıyla şirketin tazminat ödediği ve zarara uğradığına ilişkin beyanların yer aldığı,davacı taıklarının beyanlarında geçen iddiaların dava dışı şirketin kayıtları ile de örtüşmesi ve iddianın bu şekilde ispatı zorunlu olup şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığı için tanık beyanlarının teyit edilemediği,tek başına beyanlarında iddianın kanıtlanmasına elverişli olmadığı gibi tanık olarak dinlenen kişilerinin kimlikleri de gözönüne alındığında tanık beyanlarına itibar edilmemiştir.Yine aynı şekilde davalı tanığı olarak dinlenen … beyanında bir takım usulsüzlüklerden bahsetmekle birlikte bu usulsüzlüklerin olup olmadığının şirket defter ve belgeleri incelenemediği için belirlenememiştir.Bu kapsamda davacı vekili tarafından dosyaya sunulan banka dekontları incelendiğinde tanık …’ın hesabından “…” soy isimli bazı kişilere çeşitli tarihlerde ve miktarlarda para gönderildiğinin sabit olduğu,ancak bu paraların tanığın beyanında geçtiği gibi örtülü bir kâr aktarımı için davalı tarafından mı gönderildiği yoksa başka bir amaçla mı gönderildiği hususunun sabit olmadığı anlaşılmaktadır.
TTK md, 626 da düzenlenen özen borcunun ihlalinin yanı sıra bağlılık yükümlülüğünün ihlali de müdürün azli bakımından haklı sebep teşkil edebilir. Zira bağlılık yükümlülüğü müdürler bakımından kanundan doğan bir yükümlülüktür ve TTK md. 626 (3) ile TTK md. 613’de ortaklar bakımından düzenlenen bağlılık yükümlülüğüne bağlanmıştır. Anılan maddede bağlılık yükümü ile ilgili olarak “çıkarlarını zedeleyecek davranışlar” ibaresine yer verilmiş olması bu yükümlülüğe geniş bir kapsam kazandırmaktır. Söz konusu ibare dolayısıyla, şirkete karşı, onu engelleyecek, kötüleyecek, güç duruma düşürecek, gelişmesini köstekleyecek, yatırımlarına etki yapacak her çeşit davranış hüküm kapsamında değerlendirilmektedir. Bu madde kapsamında müdürün kendisine özel menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren davranışlarını bağlılık yükümünü ihlâl eden ayrı bir kategori olarak kabul edilmiştir. Tüm bu açıklamalar dikkate alındığında davalının görevde olduğu sürece ve hâlen tek başına temsil yetkisini haiz müdür sıfatıyla gerçekleştirdiği işlemler vc eylemler dava dışı şirketin çıkarlarım zedeleyecek nitelikte olup olduğu hususu davacı tarafından ispat edilemediği,buna göre davalı müdürün özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlâl edici nitelikte olduğu iddia edilen eylemlerin varlığı kesin bir ispat içerisinde davacı tarafından ispat edilemediğinden ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨35,90 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨29,20 harcın mahsubu ile bakiye ¨ 6,70 harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 3 adet tebligat + posta gideri ¨33,00 yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨2.180,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨588,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı vekilinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.01/02/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …