Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/584 E. 2018/978 K. 27.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/584
KARAR NO : 2018/978

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2016
KARAR TARİHİ : 27/09/2018
KARARIN YAZIM TARİHİ : 16/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne vermiş olduğu 17/06/2016 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Davalıların Halkalı Vergi Dairesine … vergi no ile kayıtlı… Ltd. Şti’nin yöneticileri olduğunu ticari ilişki bağlamında ekte listesi bulunan… Ltd. Şti tarafından keşide edilen 23 adet çekin davacı müvekkiline verildiğini, dava konusu çeklerin bankaya ibrazlarında karşılıksız çıktığını, bunun üzerine toplamda ¨1.468.469,96’nin tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğü ‘nün ….Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, takibin kesinleştiği halde borcun ifasının yapılmadığını, bu durumunda …. Ltd. Şti’nin davalılar tarafından kasıt/veya kusur ile kötü idare edildiğini ortaya koyduğunu,… Ltd. Şti’nin kanuna ve esas sözleşmeye göre iyi yönetilmiş olsaydı şirketin ödeme güç ve kapasitesinin olacağını, ticari ilişki kapsamında keşide etmiş olduğu çeklerin karşılığını bankada bulunduracağını, davalı yöneticilerin, şirketi kötü yöneterek acze düşürdüklerini, davacı-alacaklının davalıların kasta ve/veya kusura dayalı kötü yönetimleri sebebiyle alacaklarını tahsil edemediklerini, Müvekkilinin aradan geçen bu zaman da toplam ¨1.468.469,96 alacağını alamadığını, davalının mal kaçırma suretiyle müvekkili mağdur etmesinin de kuvvetle muhtemel olduğunu, ihtiyati haciz kararı verilmediği takdirde, davanın lehte sonuçlanması halinde bile alacağın tahsil edilip edilemeyeceği şüpheli olduğunu, sonuç olarak davalıların taşınır- taşınmaz mal ve diğer hakları üzerine davaya konu alacağı teminen, teminatsız veya mahkemece belirlenecek teminat mukabili ihtiyati haciz konulmasını, ihtiyati haciz talebinin kabul görülmediği takdirde davalıların elinde veya üçüncü kişilerde bulunan taşınır ve taşınmaz mallarıyla alacak ve diğer hakları üzerine teminatsız veya mahkemece belirlenecek teminat mukabili tedbir konularak üçüncü şahıslara devir ve temlikinin engellenmesini, davalıların ortağı ve yöneticisi olduklan…ltd.şti ‘ni kötü yöneterek acze sürüklemiş olduklarının tespiti ile icrai takibe konu alacakları mevacehesinde şimdilik ¨ 10.000,00 (onbinTürklirası) alacağın, takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile .. Ltd. Şti.’ne ödemelerini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletinde karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA;
Davalılara,dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmesine rağmen davalılar davaya cevap vermedikleri gibi duruşmalara da katılmamışlardır.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, dava dışı limited şirket yöneticilerin şirketin alacaklısı bulunan davacıyı zarara uğrattığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış,bilirkişi Doç. Dr. …. , … ve … tarafından düzenlenen 07/07/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; Dava dışı Limited Şirketin 31/12/2015 t. Bilançosunda kayıtlı olan Alacak senetlerini ¨8.794.454,77 , Ticari Mal Stoklarını ¨4.658.168,69 , Tesis Makine ve Cihazlarını ¨44.375,52 , Demirbaşlarını ¨154.319,28 davadışı şirket merkezinde muhafaza etmekle yükümlü oldukları halde, bunların hiçbirisinin 0/12/2015 tarihinde yapılan haciz esnasında davadışı şirket merkezinde mevcut olmaması (eşdeyişle şirketin içinin boşaltılmış olması hali), davadışı limited şirketin münferit imzaları ile temsil ve ilzama yetkili müdürleri olan davalıların, şirketin taşınır taşınmaz mallarını muhafaza etmemiş olmaları sonucu oluşan zararlandırıcı eylemleriyle davacı şirketin doğrudan zararına sebebiyet verdiklerini, verdikleri doğrudan zarardan dolayı şahsen , müştereken ve müteselsilen sorumluluklarını gerektiğini, davacı şirketin , davalıarın ortağı ve yöneticisi oldukları … Ltd. Şti’ni kötü yöneterek (içini boşaltarak) acze sürüklemiş olmaları sebebiyle, icra takibine konu (¨1.468.469,96) alacağının , davalılar tarafından tazminini talep edebileceği, ancak davacı şirketin taleple bağılık ilkesine göre ¨ 10.000,00 tutarındaki talebi ile bağlı olduğunu bildirmişlerdir.
Somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 644/1-(a) bendi yollamasıyla TTK’nın 553.maddesinde düzenlenen şirket yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkin hükümleri uyarınca yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen limited şirket yöneticileri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur.
Müdür veya müdürler aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa aittir. Ancak, zarar gören alacaklıların da müdür veya müdürler kurulu aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır.Alacaklıların dava açma hakkı doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yöneticilerin ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların ve alacaklıların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, alacaklı, TTK’nın 553. maddesi uyarınca dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde yöneticilerin eylemleri sonucunda alacaklıların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır.Bu dava türünde ise alacaklılar, talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isterler.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda çokça tartışılan doğrudan zarar ve dolaylı zarar kavramlarına 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer verilmemiştir.Ancak yeni Kanunda da şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara adıkları zararlar için dava açma hakkı tanınmıştır. Bu kişiler, uğradıkları doğrudan zararların tazmini için kusurlu yönetim kurulu üyelerine yönelebilirler. Ayrıca şirketin uğradığı zararlardan yansıma yoluyla zarar gören yani dolaylı zarara uğrayan pay sahibi ve alacaklılar da belli koşullarda sorumluluk davası açabilirler (TTK 553, 556).
Doğrudan ve dolaylı zararlar, yönetim kurulu(müdür veya müdürler kurulu) üyelerine karşı açılacak sorumluluk davasında pay sahipleri ve alacaklılar bakımından önemli kavramlardır. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının şirketin, pay sahibinin veya alacaklının alanında doğrudan yol açtığı zararlara doğrudan zarar denir. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının şirketin malvarlığına zarar verdiği ve bu zararın pay sahiplerini veya alacaklıları etkilediği zararlara da dolaylı zarar denir.
Somut olayda öncelikle, söz konusu talebin davacının doğrudan mı yoksa dolaylı zararını mı oluşturduğu hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Doğrudan ve dolaylı zarar ayrımı anonim şirketler hukukunda yapılan atıf nedeniyle de limited şirketler hukukunda sorumluluk çerçevesinde, ortağın veya alacaklının doğrudan kendi malvarlığında mı, yoksa şirketin zararı dolayısıyla “yansıma” (….) bir zarara mı maruz kaldığı sorusunu cevaplamaya yarar. Bu iki kavram yalnızca ortakların ve alacaklıların zararı halinde kullanılır, zira sorumluluk hükümleri çerçevesinde limited şirket yalnızca doğrudan zarara uğrayabilir, ortaklar ve alacaklılar bakımından ise hem doğrudan hem de dolaylı zarar söz konusu olabilir.
Doğrudan doğruya zarar,limited şirket ortaklarının ve alacaklıların müdür veya müdürler kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda şirketin zararından bağımsız olarak uğradıkları zarardır. Şirketin ortakları ve alacaklıları, ortaklık zarar görmeden de bir zarara uğrayabilirler. İşte ortaklık malvarlığında herhangi bir azalma meydana gelmeden ortağın ve alacaklının malvarlığında meydana gelen azalmaya şirketler hukukunda doğrudan zarar denilmekte ve bu durumda alacaklılara hükmedilecek tazminatın kendisine ödenmesi talebiyle dava açma imkanı tanınmaktadır. Ortakların veya alacaklıların doğrudan doğruya zararı, müdür veya müdürler kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda bu kimselerin ferdi ve hususi haklarının ihlali şeklinde ortaya çıkar. Ortakların ve alacaklıların doğrudan zararına ilişkin olarak başlıca şu örnekler verilebilir: Sermaye artırımında ortağın rüçhan hakkının kullanımının engellenmesi, ortağa payına uygun temettü ödenmemesi, ortağın genel kurul toplantısına katılmasına veya toplantıda oy kullanmasına haksız yere engel olunması, hazırlanan yanlış bilançoya istinaden ortağın hisselerini satması veya yeni hisse senedi alarak zarara uğraması, alacaklının yanlış bilgiye dayanarak şirkete kredi açması.
Alacaklıların ve ortakların doğrudan zarar görmeleri nedeniyle uğradıkları zararın tazminini talep etmeleri, genel hukuk prensibi olan sorumluluğun bir sonucudur. Doğrudan doğruya uğranılan zararlardan dolayı açılacak davalarda ortaklar ve alacaklılar tazminatın kendilerine verilmesini talep edebilirler. Birden fazla pay sahibi veya alacaklı aynı fiille zarara uğramış olsalar dahi talep edilebilecek tutar bizzat uğradıkları zarar ile sınırlıdır. Aslında ortakların ve alacaklıların doğrudan zararı şirketler hukukuna özgü tipik bir sorumluluk davası olmayıp şirketin haksız fiilini teşkil eder. O nedenle bu davalarda limited şirketlere özgü aktif ve pasif dava ehliyeti, doğrudan ve dolaylı zarar, farklılaştırılmış teselsül gibi özel düzenlemeler dışında esas itibarıyla haksız fiil sorumluluğuna ilişkin zarar, illiyet bağı, hukuka aykırılık ve kusura ilişkin kurallar uygulama bulur.
Doğrudan zarara istinaden dava hakkı her bir ortağa ve alacaklıya direk ve kişisel olarak tanınmıştır ve diğer ortakların, alacaklıların veya şirketin tazminat talebinden tamamen bağımsızdır. Zararın doğrudan zarar olması halinde, ortak bu davayı hem müdüre ve/veya müdürler kurulu üyelerine hem de şirkete yöneltebilir.
Huzurdaki davada davacı, davalıların şirket adına keşide ettikleri ve müvekkiline verdikleri çeklerin karşılıksız çıktığını,bu nedenle uğranılan zararın ise dava dışı şirkete ödenmesi talep etmektedir. Davacının talep konusu ettiği davacının malvarlığında azalmaya yol açan eylem ve işlemler nedeniyle davacının doğrudan uğradığı zararlar olup, burada davacının şirketler hukuku anlamında dolayısıyla bir zararından bahsedilemez.
Davacının sattığı mal karşılığı aldığı çeklerin karşılıksız çıkması hali davacının doğrudan zarara uğramasıdır.Çünkü somut olayda dava dışı ortaklık zarar görmemiştir. Bu durumda davacının karşılıksız çıkan çekler dolayısıyla uğradığı doğrudan zararı alacaklı sıfatıyla talep edebileceği bir başka ifade ile davacının aktif dava husumeti bulunmakla birlikte huzurdaki davada,davacının, 6102 sayılı TTK’nın 644/1-(a) bendi yollamasıyla TTK’nın 555/1 maddesi gereğince tazminatın ancak kendisine ödenmesini isteyebileceği, davacının ise tazminatın dava dışı şirkete ödenmesini talep ettiği, bu şekilde dava açılamayacağı (Yüksek Yargıtay … inci Hukuk Dairesi’nin 17/11/2016 gün ve …. esas,… karar,15/11/2016 gün ve … esas, ….karar, 02/05/2016 gün ve…. esas, … karar sayılı ilamları) anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- TTK ‘nun 553. Maddesi uyarınca alacaklı tarafından açılan tazminat davalarında , doğrudan zarar niteliğinde olunan zararlar dolayısıyla dava edilen tazminatın zarar gören davacıya ödenmesi talebiyle dava açılması gerekirken davacı talep edilen tazminatın dava dışı şirkete ödenmesini talep edildiğinden davanın bu sebeple REDDİNE,
2-Alınması gereken ¨35,90 karar ve ilam harcının peşin yatırılan ¨29,20 harcın mahsubu ile bakiye ¨6,70 harcın davacıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,

4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨255,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.27/09/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …

☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪