Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/555 E. 2018/709 K. 19.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/555
KARAR NO : 2018/709

DAVA :Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 09/06/2016
KARAR TARİHİ : 19/06/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin 09/06/2016 harç ikmal tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının 30/06/2014 tarihinde kurulan … Ltd. Şti’nin 3 kurucu ortağından biri olduğu ve tıpkı diğer 2 ortak gibi %33,33 oranında şirket hissesine sahip olduğu, ağız ve diş sağlığı alanında hizmet veren şirketin esas sermayesinin ¨15.000 olduğu, bu sermayenin 600 paya ayrıldığını ve üç ortağa da 200’er pay olarak eşit şekilde dağıtıldığını, buna göre her ortağın ¨5.000 ödeyerek sermaye koyma borcunu ifa ettiğini, netice itibariyle ortaklık şemasının …. %33,33 (¨5.000 sermaye karşılığı), … %33,33 (¨5.000 sermaye karşılığı), … %33,33 (¨5.000) davalının esas sözleşme ile şirket müdürü olarak atandığı ve münferiden şirketi temsil etmeye yetkili kılındığını, ancak bir süre sonra davalının ortaklar kurulunca belirlenen şirket politikalarından memnun olmadığını dile getirmeye başladığını ve zaman içerisinde bazen açık bazen zımni bir biçimde işbu politikalara aykırı davranmaya başladığını, bununla birlikte müdür olarak şirketi özensiz ve basiretsiz yönettiğini, diş hekimi olarak da hastalara hatalı tedavi uyguladığını, bu hususlarda uyarılmasının ise davalı yanı daha da fevri davranmaya ittiği ve şirketin ticari itibarına zarar veren tutumlar sergilemeye başladığını 17/05/2016 tarihinde davalı yandan, yapılan yüksek tutarlı masrafların açıklanmasını ve belgelendirilmesinin talep edildiğini, ancak davalının bu talebe ortağı …’e saldırarak ve onu darp ederek yanıt verdiğini, 18/03/2016 tarihinde davalının, müvekkil şirketin muhasebe danışmanı ….ile toplantı halinde iken görüldüğü ve şirketi kendi akrabasına borçlandırmak suretiyle şirket hisselerini ele geçirmeye yönelik art niyetli ticari hamleler ve planlar yaptığını, neticeten davalının %33 şirket hissesi üzerine ihtiyati tedbir kararı tesis edilmesine, davalının haklı sebep mucibince şirket ortaklığından çıkarılmasına, davalıya ait %33 şirket hissesinin, payları oranında diğer şirket ortaklarına devredilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin 27/12/2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkilinin şirket politikalarından memnun olmadığını dile getirdiği, şirket politikalarına aykırı davrandığı, müdür olarak şirketi özensiz ve basiretsiz yönettiği, diş hekimi olarak hastalara hatalı tedaviler uyguladığı, şirketin ticari itibarına zarar veren tutumlar sergilediği gibi iddialara dayanarak dava açtıklarını, ancak davacının dayandığı bu iddiaların soyut, gerçeklikten uzak, iddialarını hiçbir şekilde delillendirilemediğini, davacının bir başka iddiasında ise, müvekkilinin şirketin muhasebe danışmanı olan … ile toplantı yaptığını ve söz konusu toplantıda şirketi kendi akrabasına borçlandırmak suretiyle şirket hisselerini ele geçirmeye yönelik art niyetli ticari hamleler ve planlar yaptığını iddia ettiğini, davacının bu iddiasını ise güvenlik kameralarına dayandırdığını, davacının bu konuya ilişkin iddialarının da soyut ve ispatlanmaya muhtaç olduğunu, davacının davasını dayandırdığı bir diğer iddiasının müvekkilin davacı şirket ortaklarından ….’i darp etmesi olduğunu, davacının bu iddiasını da şirketin güvenlik kameralarına dayandırdığını, mahkemece incelemesinde; davacının bu iddiasını destekler nitelikte hiçbir tespite rastlanmadığını, taraflar arasında gerçekleşen münakaşanın karşılıklı olduğu, tek taraflı bir saldırı olmadığını, önemle belirtilmesi gereken bir başka noktanın ise müvekkilinin rekabet yasağına aykırılık teşkil edecek nitelikte bir fiilin olmadığı, şirket ortaklarından …. ile ….in 06/06/2016 tarihli genel kurul toplantısı sonucu alınan…numaralı karar alındığını, müvekkilinin yeni bir ticari işletme kurduğu ve bu ticari işletmenin İstanbul Ticaret Odasına kayıt tarihinin 15/06/2016 olduğunu, müvekkilinin davacı şirketin müdürü iken herhangi bir başka işletme kurmadığını, müdürlükten azledildikten sonra söz konusu işletmeyi kurduğunu, müvekkilinin şirket kuruluşunda bu yana gerek kendisi gerek ailesi ile beraber söz konusu şirketin gelişmesi ve ekonomik anlamda mesafe kat edebilmesi için elindeki bütün imkanları kullandıklarını, müvekkilinin diş hekimi olan eşi ….’in söz konusu şirkette maaş almadan çalıştığını, yine müvekkilinin inşaat mühendisi olan kayınbiraderi …. tarafından iş bu şirketin inşaat masraflarının karşılandığını ve yapmış olduğu masrafların diğer ortaklar tarafından ödenmediğini, neticeten davacı yanca eksik harcın tamamlattırılmasını ve iş bu davanın reddine, yargılama masraf ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava,davacı limited şirketin ortağı olan davalının haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılması istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi …tarafından mahkememize sunulan 21/12/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; CD’nin … marka olduğu, üzerinde güvenlik kamera görüntüleri ibarelerinin yazılı olduğu, içeriğinde ise; sörüşme isimli kayıt ekranındaki bilgiye göre 18/03/2016 tarihindeki saat 14:14:5814:19:15 arasında bir diş polikliniğinin muayene odasını 1 (bir) açıdan çeken sesli fakat seslerin ne olduğu tam net anlaşılmayan güvenlik kamera kayıtlarının, saldırı isimli kayıt ekranındaki bilgiye göre 17/05/2016 tarihindeki saat 15:36:09 ile 15:45:25arasında bir toplantı odasına benzer büyük bir masanın bulunduğu bir odayı 1 (bir) açıdan çeken sesli fakat seslerin ne olduğu tam net anlaşılmayan güvenlik kamera kayıtlarının olduğunun tespit edildiği, görüşme isimli kayıtta oda içerisinde bir masada yüzü kameraya dönük uzun saçlı ve saçı topuz şeklinde bağlı bir erkek şahıs ile siyah giyimli sırtı kameraya dönük bir erkek şahsın herhangi bir bağrışma ya da olay olmadan konuştukları bu konuşma esnasında odaya 2 (iki) bayan şahsın girip çıktığının anlaşıldığı, saldırı isimli kayıtta oda içerisinde bir masada yüzü kameraya dönük sarı ve siyahlı bir kıyafetli şahıs masada otururken uzun saçlı, beyaz tişörtlü elinde beyaz eldivenleri olan şahsın aynı odaya gelip bir iki kelime konuluşduktan sonra cam olan kapıyı ayağı ile sert bir şekilde kapatıp masaya oturmaktadır. Diğer şahsın elindeki kalem ve masa üzerindeki kağıtlardaki yazıları göstererek bir şeyler söylediği (bu esnada gelir gider ve rakamsal değerler gibi anlaşılan bir şeyler söylediği) izlenmektedir. Beyaz tişörtlü şahıs birkaç sesli karşılık verdikten sonra ayağa kalkıp kapıyı açtıktan sonra tekrar diğer şahıs ile birebirlerine bağırarak açılan kapıyı tekrar kapatıp sarı kıyafetli masada oturan şahsın üzerine doğru yürüyerek birbirlerine girdikleri, bir süre ayakta itişip kakıştıktan sonra ve beyaz tişörtlü şahsın diğer şahsı yere yatırarak üzerine çıkıp tartakladığının izlendiği, bu esnada odaya üçüncü bir şahsın geldiği, kavgayı ayırmaya çalıştığı izlendiği, fakat beyaz töşürtlü şahıs yaklaşık 2 (iki) dakika diğer şahsın üzerinde boğuşmaca şekline kavgaya devam ettiği, üçüncü şahıs ayırtmaya çalışsa da başarılı olamadığı bu sefer ayakta kavga devam ettiğinin izlendiği, ayakta birbirlerinin elbiselerini tutarak bağrışmalar devam ederken odaya dördüncü bir şahsın girip odanın kapısını kapattağının izlendiğini, bu sırada kendi kendine birbirleriden ayrılıp bağrışmaya devam ederken yine birbirlerinin üzerine yürümeye çalışırken odadakilerin araya girdiği bu durumun da 2-3 dakika devam ettiğinin izlendiği, ayakta bağrışarak devam eden tartışmadan sonra beyaz tişörtlü şahsın kısa bir süre sonra masaya oturduğu, tekrar ayağa kalkıp bu şekilde karşılıklı bağrışmaların devam ettiği, sarı kıyafetli şahsın masadaki evrakları göstererek bağrıştıkları ve bu şekilde kaydın sona erdiğinin tespit edildiğinin tespit edildiğine dair rapor sunulmuştur.
Bilirkişiler … Mustafa İşcan, H.Hakan Kıvanç tarafından mahkememize sunulan 09/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusunun, davalının şirket ortaklığından çıkarılması ve hissesinin, payları oranında diğer şirket ortaklarına devredilmesi talebinden ibaret olduğu, davacı şirketin dava tarihi (05/08/2013) itibariyle ortaklık yapısının, … %33,33 hisse oranı, … %33,33 hisse oranı, …. %33,33 hisse oranı şeklinde olduğu, HMK 222 md. ve 6102 sayılı TTK 64/3 md.gereğince mevcut haliyle davacı şirketin 2014, 2017 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığı, her bir ortağın aynı hisse oranına sahip olduğu ve her birinin karar vermeye yetkisinin olduğu, yetkili olarak …’e 14/09/2025 tarihine kadar münferiden müdür olarak görev yapma yetkisi verildiği, davacı şirketin kaydi değrelerle öz kaynaklarının 2016 dönem sonunda ¨-698.755,39 olduğu ve 31/12/2017 tarihli rayiç değer bilançosunda şirketin özvarlıklarının ¨-1.592,783,95 tutarında ve negatif olduğu, neticeten yapılan hesaplamalar neticesinde davacı şirket borca batık durumda olduğundan ötürü mahkeme tarafından davalının davacı şirketten çıkarılma koşullarının oluştuğunun kabulü halinde kendisine ödenmesi gereken ayrılma akçesinin bulunmadığı kanaati ile rapor sunulmuştur.
Haklı sebeple ortaklıktan çıkarma TTK’nın 640 ncı maddesinde düzenlemiş olup madde hükmü “Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir.
(2) Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.
(3) Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâli saklıdır.” şeklindedir.
Haklı sebeple ortaklıktan çıkarma için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmadan önce limited şirket genel kurulunda TTK 621/1-h maddesi uyarınca ve nitelikli çoğunluk tarafından bu kapsamda bir kararın alınması dava şartı olup davacı şirket tarafından nitelikle çoğunluk tarafından alınmış ortaklar kurulu kararı dosyaya ibraz edilmiştir.
Haklı sebebe sonuç bağlanan hallerden bir tanesi de ortaklık sözleşmelerinde ortağın çıkarma halidir.TTK’nın 640/3’ncü maddesinde düzenlenen çıkarma davasının temel şartı,haklı sebebin olmasıdır. TTK.’ da limited ortaklığın,talebi üzerine ortaklardan birinin haklı sebeplerden dolayı mahkeme kararıyla ortaklıktan çıkartılabileceği düzenlenmiştir.
Ancak TTK.m.640’da nelerin haklı sebep sayılacağı gösterilmemiştir. Şahıs şirketlerinde olduğu gibi Limited Şirketlerde de ortakların aynı amacı gerçekleştirmek üzere müşterek gayret ve birbirlerine karşı güven ilişkisi içerisinde bulunmaları şirketin devamı için zorunludur. Şirketlerde olmazsa olmaz bu unsurların zedelenmesi, şirketin devamını ve kuruluş amacının gerçekleşmesini imkânsız hale getirebilir. Ortaklar arasında özünde, aynı amaç için çalışma azminin olmaması şirketlerde güvensizliğe neden olacaktır. Böyle bir durumun varlığına rağmen, ortakları şirket sözleşmesi ile bağlı tutmak doğru değildir.Haklı nedenin tanımı yasada yapılmamış ancak bazı hükümlerde örnek olarak haklı nedenlere değinilmiştir (TTK md. 245 a-d ). Bu nedenle haklı sebep her olayın özelliğine göre saptanır.
TTK md. 245 metninde dört bent halinde sayılan fesih nedenlerinin sınırlı olmadığı bu hallerin örnek olarak verildiği 4. bendin sonundaki “gibi haller ” deyiminden açıkça anlaşılmaktadır. Haklı sebepler, ya şirket ortakların şahsından ya da ortakların şahıslarıyla hiç ilgisi olmayan nedenlerden doğmuş olabilir. Maddenin a-d bentlerinde sayılan haller ortaklara bağlı (sübjektif) sebeplerdir. Şirketin maksadının elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek maddi ve hukuki sebepler, (örneğin döviz yokluğu nedeniyle ithalatın uzun süre yapılamayacağının anlaşılması gibi) (objektif) sebeplerdir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde genel olarak denilebilir ki,ortaklığın devam etmesi,doğruluk ve güven kurallarına göre dava açan ortaktan beklenemiyorsa,haklı sebep gerçekleşmiştir.Elbette bu değerlendirmede davacı ortağın ortaklık ilişkisinin ortadan kaldırılması veya değiştirilmesi hususundaki menfaatiyle ortaklık ilişkisinin aynen devam ettirilmesinde çıkarı olan kimselerin menfaatleri karşılaştırılmalı ve somut olayda hangi menfaat daha üstün geliyorsa ona göre karar verilmelidir.(Ydr.Doç.Dr.Ali Haydar Yıldırım,Limited Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi,Bursa 2013,s.126-127)
Nitekim Yüksek Mahkemenin uygulamasında da pek çok çeşitli ve hatta kişisel sayılabilecek olgunun limited ortaklığın feshinde haklı sebep olarak yorumlandığı görülecektir. Örnek olarak, şirket mükellefiyetlerinin yerine getirilmemesi, rekabet yasağının ihlali, sadakat borcuna aykırı hareketler, şirket defterlerinin düzgün tutulmaması gibi ortaklığa ilişkin sebepler yanında diğer ortaklar ve yakınlarına rencide edici sözler söylemek, haksız fiilde bulunmak (Yüksek Yargıtay 11’nci Hukuk Dairesi’nin, E. 1997/9084; K. 1997/8442, T. 21/11/1997 ) tutuklanma gibi sebeplerle ortaklık işlerinden uzak kalma ve boşanma (Yüksek Yargıtay 11’nci Hukuk Dairesi’nin E. 2003/3080, K. 2003/9839, T. 27/10/2003 ) gibi kişisel sebeplerin de uygulamada haklı sebep olarak nitelendirildiği görülmüştür.

Bu genel açıklamalardan sonra somut olayda haklı sebebin gerçekleşip gerçekleşmediğini değerlendirmek gerekecektir.
Huzurdaki davada davalı şirket üç ortaklı olup,…,.ve ….dur.
Davacı şirketin ortakları olan davalı ile … dosyada mevcut delillerden de anlaşıldığı gibi birbirlerini suçlamaktadırlar ve birbirlerini yaralamkatan dolayı haklarında dava açılmıştır.Şahıs şirketlerinde olduğu gibi Limited Şirketlerde de ortakların aynı amacı gerçekleştirmek üzere müşterek gayret ve birbirlerine karşı güven ilişkisi içerisinde bulunmaları şirketin devamı için zorunludur. Şirketlerde olmazsa olmaz bu unsurların zedelenmesi, şirketin devamını ve kuruluş amacının gerçekleşmesini imkânsız hale getirebilir. Ortaklar arasında özünde, aynı amaç için çalışma azminin olmaması şirketlerde güvensizliğe neden olacaktır. Böyle bir durumun varlığına rağmen, ortakları şirket sözleşmesi ile bağlı tutmak doğru değildir.Taraflar arasında ihtilafın bulunması ,yargılaması süren ceza dosyasının bulunması,karşılıklı olarak iki ortağın birbirini suçlaması ve dinlenen tanık anlatımlarına göre davalının tutum ve davranışlarıyla çalışma ortamında özenli davranmaması ve müşteri kaybına neden olması ve davacı şirkette %33,33 paya sahip ortakların dosya içerisindeki mevcut belgeler dikkate alındığında aralarında anlaşmazlık bulunduğu ortaklık ve yönetim ilişkisinde güven ortamının kalmadığı, birlikte şirket faaliyetlerine devam etmelerinin mümkün olmadığı ve toplanan delillere göre buna davalının sebep olduğu değerlendirildiğinde davalının haklı nedenlerle davacı şirketten çıkarılma koşullarının sonucuna varılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 641’nci maddesinde “Ortağın şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir.” hükmü gereği şirketten ayrılan ortağın ayrılma akçesini talep hakkı olduğu düzenlenmiştir.Ancak ayrılma akçesi ödenebilmesi için şirketin borca batık olmaması gerekli olup somut olayda davacı şirket borca batık olduğundan ayrılma akçesi ödenmesi koşulları da oluşmamıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;davacı şirketin üç ortak tarafından ağız ve diş sağlığı alanında faaliyette bulunmak üzere kurulduğu,süreç içerisinde davacı şirket ortakları …. ile davalı … arasında şirketin yönetimi ve finansal durumu ile ilgili olarak tartışmaların başladığı ve sonunda iki ortağın birbirlerini yaralayacak şekilde kavga ettikleri,bu ortaklar arasında ceza yargılamasının tamamlanarak her iki ortağa da ceza verildiği,dinlenen tanık beyanlarına göre davalının şirket içerisinde uygunsuz davranışlarının olduğu,ayrıca davalının bu davadan sonra … Ltd.Şti. İsimli davacı şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren şirket kurduğu ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşıldığından davalının davacı şirket ortaklığından çıkartılmasına,davacı şirket borca batık olduğundan davalıya ayrılma akçesi ödenmemesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABÜLÜ İLE; Davalının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde … sicil numarasında kayıtlı …Limited Şirketi Ortaklığından haklı nedenle ÇIKARTILMASINA,
2-Davacı şirketin borca batık olduğu anlaşıldığından davalı lehine ayrılma akçesi hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,
3-Alınması gerekli ¨35,90 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨29,20 harcın mahsubu ile bakiye ¨6,70 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨29,20 Başvurma Harcı ile ¨29,20 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 13 tebligat ücreti ¨149,90 ,iki bilirkişi inceleme ücreti ¨ 3.300,00, ¨150,00 ATGV araç ücreti, ¨221,80 keşif harcından mübaşire ödenen ¨14,41 olmak üzere toplam ¨3.614,31 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨2.180,00 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨575,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.19/06/2018

KÂTİP …

HÂKİM ….