Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/153 E. 2020/709 K. 26.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/153 Esas
KARAR NO : 2020/709

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/08/2014
KARAR TARİHİ : 26/10/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile olay tarihi olan 06/01/2014 tarihinde davacı ve arkadaşının sevk ve idaresindeki iki ayrı motorla Büyükçekmece Silivri istikametinde seyir halinde iken Güzelce mevkisinde meydana gelen kaza nedeniyle, öncelikle kazaya karışan aracın trafik kaydına satış ve devir yasağı için tedbir konulmasına, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla ve kaza tarihinden işleyecek faizi ile birlikte tahsil edilmek şartıyla, 25.000,00 TL. manevi tazminat ile çalışılamayan yedi aylık süreye ilişkin aylık 4.000,00 TL. hesabı ile 28.000,00 TL. maddi tazminat ve dava sonuçlanana kadar çalışılamayacak süreye ilişkin dava sonucunda oluşacak rakamın ve kaza sebebi ile ayağında oluşan maluliyet kaynaklı iş gücü kaybı için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL. tazminattan oluşan toplam 54.000,00 TL. tazminatın faizi ile birlikte davalılardan mütesesilen tahsili ile davacıya ödenmesine ve kazaya karışan …… plakalı aracın trafik kaydına tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar …… ve …… vekili cevap dilekçesi ile davacının aylık kazanç beyanını kabul etmediklerini, manevi tazminat miktarının belirlenmesinde tarafların sosyal durumları dikkate alındığında fahiş yüksek olduğunu, müvekkili her ne kadar olayın sıcaklığı ile olay yerinden ayrılsa da sonrasında ifade verdiğini, olayın oluş şekli değerlendirildiğinde tek kusurlu müvekkili olmadığını ve davacının da kusurlu olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı ……. Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile müvekkili şirketin poliçe kapsamındaki sorumluluğu, poliçe üzerinde yazılı azami teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafından talep edilen manevi tazminatın Karayolları Trafik Kanunu’nun 92/f maddesine göre müvekkili şirket tarafından düzenlenen Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi kapsamında olmadığını, bu nedenle davacı yanın manevi tazminata ilişkin talebinin reddine karar verilmesini, dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini, maluliyet tazminatı talebinin varlığı halinde maluliyetin tespiti için aktüerya bilirkişi tarafından hesap yapılması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 10/06/2019 tarihli raporda ……. oğlu, 1981 doğumlu ……. nin 06/01/2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik arızası, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak: Gr1 XII (22İa…….10) A %14, E cetveline göre: %13 (onüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, ATK ‘nın 22/11/2019 tarihli raporunda Davalı sürücü ……’ nun %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, Davacı sürücü ….. ’ nin kusursuz olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 08/09/2020 tarihli bilirkişi …… tarafından düzenlenen raporda davacının nihai ve gerçek gecici iş göremezlik maddi zararının 6.088,47 TL olduğu, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 45.269,89 TL olduğu, Temerrüt başlangıcının davalı sigorta şirketi yönünden 08.08.2014 tarihi, davalı sürücü ve işleten yönünden 06.01.2014 kaza tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
HMK madde 307 hükmü;”Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. “
HMK madde 309 hükmü; “Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (3) Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.(4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. “
HMK madde 310 hükmü; “Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. “
HMK madde 311 hükmü; “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.”
Davacının maddi tazminat talebi bakımından;HMK m.307 vd.maddelerinde düzenlenen feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatına bağlı olmayıp, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Davacı vekilinin davadan feragat ettiği anlaşılmakla açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde karar verilmiştir.
Borçlar Yasası’nın 56. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru-doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi ( fonksiyonu ) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum ( tatmin ) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel ( objektif ) ölçülere göre uygun ( isabetli ) bir biçimde göstermelidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi) uyarınca hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem ilmi, hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hâkimini bağlayacağı kabul edilmektedir.
Davacının manevi tazminat talebi bakımından dava konusu olayın gelişim biçimi ve tarihi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile dinlenen tanık beyanları gözetildiğinde; Davacılar vekili davacıların kaza nedeni ile uğradığı manevi zararlarının tazminini de dava etmiştir. Manevi tazminat, mal varlığı dışındaki hukuksal değerlere yapılan saldırılar sonucu meydana gelen eksilmenin giderilmesidir. Hukuksal değerlerde meydana gelen ve para ile ölçülemeyen eksikliklerin doğrudan karşılanmasının imkansızlığı, bunların zarar kavramı dışında tutulması için bir gerekçe olamaz. Manevi zarar karşılığında paraya hükmedilmesi, bu zararın doğrudan giderilmesinin olanaksızlığındandır. Zarar verenden belirli bir meblağın alınarak zarar görene verilmesi suretiyle yaşanılan acıları dindirmek, ruhsal dengeyi sağlamak, böylece zedelenen yaşama sevincini yeniden temin etmek amaçlanmakta olup tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın oluş şeklinde davalı sürücünün %100 kusurlu olması, davacının yaşı, kazanın oluş şekli ile davacının bu kazadan etkilenme oranı, maluliyet oranı dikkate olunarak Toplam 13.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı asillerden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacının maddi tazminat talebinin FERAGAT NEDENİ İLE REDDİNE,
Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE,
1-Davacı için 13.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı asilllerden müteselsilen ve müştereken tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
2- Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alınması gerekli 888,03 TL harçtan peşin alınan 184,45 TL peşin harcın mahsubu ile 703,58 TL’nin kabul ve red oranı göz önüne alındığında 365,86 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, bakiye 337,72 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4- Maddi tazminata bakımından tarafların karşılıklı vekalet ücreti talebi olamaması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat bakımında kabul edilen miktar bakımından AAÜT gereğince 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat bakımından reddolunan oran dikkate alınarak AAÜT gereğince 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 213,45 TL harç, 382,90 TL tebligat müzekkere gideri, 800 TL bilirkişi ücreti, 1.010 TL ATK Rapor ücreti toplamı 2.406,35 TL’nin kabul ve red oranı göz önüne alındığında 1.251,30 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye 1.155,05 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılıp harcanmayan masrafın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/10/2020

Katip …..
E-imza

Hakim ……
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”