Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1126 E. 2020/155 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1126 Esas
KARAR NO : 2020/155 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2016
KARAR TARİHİ : 19/02/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticaretten kaynaklanan ilişkinin 2014 yılında sona erdiğini, davalının cari ilişkinin sona ermesinden önce müvekkiline teslim edilmeyen 111 adet dolabın bedelini içeren faturayı gönderdiğini, bu faturanın davalı tarafından 4 kez gönderildiğini, müvekkili tarafından da noter kanalıyla iade edildiğini, faturayı kabul etmemesine itiraz etmesine rağmen fatura bedelinin müvekkili ile davalı arasındaki ticareti teminat altına alan teminat mektubunun bozularak tahsil edildiğini, haksız bir şekilde tahsil edilen bedelin iadesi için icra takibinin başlatıldığını, davalı şirketin buna haksız olarak itiraz ettiğini, tahsil edilen bedellerin iadesinin gerektiğini, müvekkilin İstanbul’da, Sektöründe öncü, birçok firmanın dağıtımını ve pazarlamasını yapan, kurum saltığıyla bilinen büyük bir firma olduğunu, davalının piyasada …. olarak bilinen dondurulmuş ürünleri satan bir firma olduğunu, müvekkilin ürün pazarladığı iş yerlerine ürünlerin muhafazası için davalı tarafından dolap verildiğini, bu dolapların bir kısmının müvekkile teslim edilmekte olduğunu, müvekkilin eliyle müşterilere ulaştırılmakta olup, bir kısmının ise direkt davalı tarafından müşterilere ulaştırılmakta olduğunu, dava konusunun, dolapların direkt davalı tarafından müşterilere verilmesine rağmen bedellerinin müvekkilden alınması için fatura düzenlenmesine ilişkin olduğunu, davalı tarafından müvekkile 111 adet dolap bedeli olan 03.11.2014 tarihli … seri nolu faturanın gönderildiğini, müvekkilin kendisine tebliğ edilen 03.11.2014 tarihli faturayı Beyoğlu … Noterliği 18 Kasım 2014 tarihli …. yevmiye numaralı ihtarname ile iade edildiğini, fatura içeriğine, borca süresi içinde itiraz edildiğini, kabul edilmediği halde davalının 20 Kasım 2014 tarihinde müvekkilinin teminat mektubunu bozdurarak fatura bedelini tahsil ettiğini, borca ve içeriğe itiraz edilerek yapılan bu iadeye ve müvekkilinin defterlerine işlememesine rağmen bedeli haksız bir şekilde alındığını, daha sonraki süreçte aynı faturanın 3 defa daha gönderildiğini, müvekkili tarafından iade edildiğini, müvekkilinin ihtarnamelerde faturaya açıkça itiraz ettiğini, haksız olarak teminat mektubundan tahsil edilen bedelin iadesini istediğini, davalının tüm ihtarlara rağmen iade etmediğini, müvekkile cari hesapta görünen 111 adet dolabın teslim edilmediğini, bu sebeple faturaya konu bedel malın müvekkile teslim edilmemesi nedeniyle doğmadığını, müvekkilin davalının ürünlerini satmış olduğu iş yerlerine dolapları davalı tarafından teslim etmemesi nedeniyle bedellerin müvekkilinden istenilmesinin haksız olduğunu, malın teslim edilmemesi ve faturaya itiraz edilip iade edilmesine rağmen davalıya verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesinin haksız olduğunu, ortada müvekkiline teslim edilen herhangi bir malın bulunmadığını, davalının icra takibine itiraz ettiğini, temerrüde düşürülmediği için bu bedelin tahsil edilemeyeceğini, borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü …. E, sayılı dosyasına yaptığı haksız ve kötü niyetli itirazının 39.357,61 TL asıl alacağa ve 10.134,94 TL faiz alacağına takip tarihinden itibaren işleyecek % 10,50 reeskont avans faizi ile takibin devamına, kötü niyetli davalının asıl alacağın % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile müvekkili şirketin, ….’in de içerisinde bulunduğu …. Holding A.Ş. bünyesinde, sektöründe özellikle “….’’ markasıyla tanınmış bir şirket olarak faaliyet göstermekte olduğunu, taraflar arasında alım-satım sözleşmesi kapsamında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davacı şirketin, müvekkili şirket ürünlerini satın aldığını, kendi müşterilerine sattığını, davacının ürün sattığı müşterilerine ürünlerin muhafazası amacıyla derin dondurucu dolap teslim ettiğini, bu dolapları ariyet sözleşmesi ile müvekkili şirketten temin ettiğini, davacının, müvekkili ile ticari ilişkisi son bulduğunda müvekkilinden ariyet sözleşmesi ile teslim almış olduğunu, müvekkiline iade etmesi gerektiği dolapları iade etmediğini, dolapların fiilen bulunduğu noktaların bilgisini dahi vermediğini, müvekkilinin mülkiyetinin kendisine ait olan iş bu dolap bedelleri tutarınca zararının olduğunu, dolap bedellerinin faturalandınlarak cari hesaba işlendiğini, davalıdan dolap bedellerini de içeren alacak riskine karşı alınmış olan teminat mektubunun borç tutarınca nakde çevrilmek zorunda kalındığını, dolap bedelleri için düzenlenen faturanın ve nakde çevrilen teminat mektubu tutarının cari hesaba işlenmesinden sonra, davalının tüketim ürünlerine dair iade faturası vs faturaların düzenlenmesi sonucu davacı lehine oluşan 9,516,14 TL ise, iş bu davanın dayanağının icra takip dosyasına ödendiğini, bu şekilde ticari ilişkinin tamamen son bulduğunu, davacının davasında kötü niyetli olduğunu, davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olan davacının asıl alacağının % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Dosyaya sunulan 11/06/2018 tarihli bilirkişi SMM … tarafından düzenlenen raporda davalının 2014, 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin HMK 222 md. ve 6102 sayılı TTK 64/3 md. gereğince lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre; takıp tarihi (07.11.2016) itibariyle davalının davacıya 9.516,14 TL borçlu olduğu, takipten sonra bu tutarın davacıya ödenmiş olduğu ve dava tarihi itibariyle davalının davacıya borcunun kalmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı tarafından davacıya ariyet sözleşmesi kapsamında verdiğini iddia ettiği 111 adet dolap nedeniyle davalının düzenlemiş olduğu 03.11.2014 tarih ve … sayılı 48.873,75 TL tutarlı faturadan kaynaklı olduğu, davalının sunmuş olduğu sevk irsaliyelerinde ise davacıya teslim edilen ürünlerin 77 adet olduğu, davalının sunmuş olduğu mezkur irsaliyelerin üzerinde 12 adet dolabın iade edildiğine dair notun bulunduğu, davalının kendi irsaliyeleri ile davacıdan iade aldığı dolap seri numaralarının birbiri ile eşleşmediği, diğer bir ifade ile davalının iade notunu düştüğü ürünlerin haricinde sevk irsaliyesi ile iade aldığı ürünlerin farklı olduğu, taraflar arasında yapılan Ariyet sözleşmelerindeki toplam dolap adedinin 110 olduğu ve 23 adet dolabın seri numarasının belirtildiği, Ariyet sözleşmesinde dolap seri numarası belirtilmiş olan 23 adet dolap ile davalının davacıya düzenlemiş olduğu sevk irsaliyelerindeki toplam 77 adet dolabın seri numaralarının uyuşmadığı, ayrıca davacının davalıya ait sevk irsaliyesi ile davalıya iade ettiği 46 adet dolabın seri numaralarının taraflar arasındaki Ariyet sözleşmesinde seri numarası belirtilmiş 23 adet dolap ile sadece 2 adet dolap seri numarası uyum sağladığı, özetle bu belgelerin tamamının kabulü halinde (ariyet sözleşmesi ve davalı taraf sevk irsaliyeleri) davalının davacıya (110+77) 187 adet dolap etmiş olacağı, bu dolaplardan 46 adedinin iade alındığı ve davacının uhdesinde (187-46) 141 adet dolap kaldığının kabulünün gerekeceği sonucuna varılacağı ancak davacıya teslim edilen dolapların sevk irsaliyelerinde bir kısım imzaların eksik olmasının yanı sıra ariyet sözleşmelerinde gerek imza eksiklikler gerekse dolap seri numaralarının bulunmaması nedeniyle davalının davacıya teslim ettiği dolap sayısının ve seri numaraları ile türlerinin de net olarak tespiti mümkün olmadığı, davalının düzenlemiş olduğu 03.11.2014 tarih ve … sayılı 48.873,75 TL tutarlı faturaya konu olan davacının uhdesinde olduğunu iddia ettiği 110 adet dolap teslimine ilişkin (sevk irsaliyeleri, ariyet sözleşmelerinde yer alan dolap seri numaraları ile davacının uhdesinde olduğu iddia edilen dolap seri numaralarının davalı yanca ibrazının gerektiği) somut belgelerle kanıtlanması gerektiği, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu olan davalının düzenlediği 03.11.2014 tarih ve …. sayılı 48.873,75 TL tutarlı faturaya konu olan dolapların hangi dolaplar olduğunun seri numaralan ile davalı tarafından açıklanması ve bu seri numaralı dolapların davacıya teslimine ilişkin somut belgelerin (sevk irsaliyeleri, ariyet sözleşmeleri vb) ibrazının gerektiği aksi halde davalı yanca düzenlenen faturanın ispata muhtaç olduğunun kabulü ile davacının takip konusu alacağının yerinde olduğunun kabulünün gerekeceğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dava İtirazın iptali davası olup müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. İspat yükü ve kuralları TMK’nun 6. ve 7. maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
HMK’nın 190. Maddesinde ise ispat yükü düzenlenmiştir. Maddeye göre;”1- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.2- Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnaların dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67.maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Taraf beyanları, dosyada mevcut bilgi belgeler, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı, davalı şirket ile arasında ticari ilişki olduğunu ancak bu ilişkinin 2014 yılında sona erdiğini, davalının cari ilişkinin sona ermesinden önce davacıya teslim edilmeyen 111 adet dolabın bedelini içeren faturanın düzenlenmesine rağmen cari hesapta görünen 111 adet dolabın teslim edilmediğini, bu sebeple faturaya konu bedel malın davacıya teslim edilmemesi nedeniyle doğmadığından bahisle icra takibi başlatmış olup, davalının itirazı ile iş bu itirazın iptali davası açılmış olup davalı ürün sattığı müşterilerine ürünlerin muhafazası amacıyla derin dondurucu dolap teslim ettiğini, bu dolapları ariyet sözleşmesi ile müvekkili şirketten temin ettiğini, davalının tüketim ürünlerine dair iade faturası vs faturaların düzenlenmesi sonucu davacı lehine oluşan 9,516,14 TL ise, iş bu davanın dayanağının icra takip dosyasına ödendiğini, bu şekilde ticari ilişkinin tamamen son bulduğunu iddia etmiştir. Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda sunulan deliller ve tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, düzenlenen 11/06/2018 tarihli bilirkişi SMM ….. tarafından düzenlenen rapordan da anlaşılacağı gibi takıp tarihi (07.11.2016) itibariyle davalının davacıya 9.516,14 TL borçlu olduğu, takipten sonra bu tutarın davacıya ödenmiş olduğu ve dava tarihi itibariyle davalının davacıya borcunun kalmadığı, davacıya ariyet sözleşmesi kapsamında verdiğini iddia ettiği 111 adet dolabın …, …., … ve …. ün teslim aldığı, bu kapsamda SGK a mzekkere yazıladığı SGK yazı cevabına göre de, ismi geçen kişilerin davacının çalışanı olduğu, davacı ticaret sicil kayıtlarına göre de diğer teslim alan kişilerin ….. ‘un da şirket yetkilisi olduğu dolayısıyla davacının faturaya konu dolapların kendilerine teslim edilmediği iddiasında bulunmuş ise de davalı tarafın sunduğu sevk irsaliyeleri ve SGK kayıtları ile faturaya konu ürünlerin teslim edildiğinin kabulü gerektiğinden ispatlanmayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Davalının Kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 54,40 TL ilam harcından peşin alınan 550,17 TL harçtan mahsubu ile bakiye 495,77 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.234,03 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
19/02/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”