Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/107 E. 2018/651 K. 31.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2016/107
KARAR NO : 2018/651

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 02/02/2016
KARAR TARİHİ : 31/05/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi kanalı ile Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne vermiş olduğu 02/02/2016 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde;Müvekkili şirketin,Irak Cumhuriyeti Elektrik Bakanlığı’ na bağlı SED’in (Güney Elektrik Dağıtım Genel Müdürlüğü) düzenlemiş olduğu ihale kapsamında idare ile muhtelif özelliklerde aydınlatma direkleri ve bağlantı elemanlannın satışı konusunda sözleşme yaparak taahhüt altına girdiğini,üretimi müvekkilinin Türkiye’deki tesislerinde gerçekleştirilen malzemelerin Ankara – SED Basra depo teslimi olacak şekilde (….Fabrika – Basra SED deposu kara nakiiyesi, Irak Cumhuriyeti gümrükleme masrafları, Irak depo boşaltım masrafları dahil) nakliyesinın’ gerçekleştirilmesi için davalı şirket ile 28/02/014 ve 01/0,4/2014 tarihli (e-posta yoluyla) anlaşma yapıldığını,idarenin Basra’da bulunan deposuna nakiiyesi gerçekleştirilmek üzere, 18/03/2014 – 02/06/2014 tarihleri arasında, tüm malzemelerin eksiksiz olarak toplam 169 irsaliye ile davalı şirkete teslim edildiğini,ancak SED (İdare) tarafından müvekkili şirkete gönderilen 29/03/2015 tarihli yazı ile bir kısım malzemenin teslim edilmediğinin bildirildiğini ve eksik malzemelerin tamamlanmasının talep edildiğini,müvekkili şirketin bu tarihten itibaren gerek yazdığı yazılarla gerekse karşılıklı görüşmelerle zararı en aza indirmeye çalıştrğını, yapılan tüm yazışma ve görüşmelerin neticesinde;3 adet 15 mt Aydınlatma Direği alt ikili konsol,1 adet 15 mt aydınlatma direği üst İkili konsol,1 adet 15 mt aydınlatma direği alt dörtlü konsol,99 adet 15 mt aydınlatma direği üst dörtlü konsol,235 adet 12 mt aydınlatma direği ikili konsol,95 adet 800 mm dörtlü konsol,taban cıvatası,malzemelerinin eksik teslim edildiği tespit edilerek bunların yeniden imalat ve nakiiyesi zorunluluğu doğduğunu,idare tarafından eksik malzemeler bulunduğuna dair bildirim yapılmasını müteakiben, davalı şirkete toplam 169 irsaliye ile teslim edilen malzemelere ilişkin olarak 15 adet CMR belgesinin SED (idare) tarafından malzemelerin teslim alındığına dair idare onayının bulunmadığının tespit edildiğini,idare tarafından eksik teslim bildirilmesini ve bir kısım CMR belgelerinde de idare onayı bulunmadığının tespiti üzerine müvekkili şirket tarafından doğacak zararın önlenmesi için davalı şirkete noter kanalıyla ihtarnameler yazılarak tüm malzemelerin eksiksiz olarak idareye teslim edildiğine dair idare onaylı orijinal belgelerin müvekkili şirkete teslimi talep edilerek bunların tesliminin kanıtlanmaması halinde yeniden imalat, gecikme cezası, tahsil edilemeyen ödemeler nedeniyle uğranılan zarar ile müvekkilin ticari itibar kaybı, vb. tüm zararlarımızın davalıya rücu edileceğinin bildirildiğini, ancak davalının her defasında tüm belgeleri müvekkiline teslim etmiş olduğunu iddia ederek, onaylı belge asıllarını sunmaktan kaçındığını,bunun üzerine müvekkili şirketin yukarıda sayılan malzemeleri yeniden imal ederek idareye göndermek zorunda kaldığını,söz konusu malzemelerin yeniden imalat ve nakliye bedeli toplamının 166.465,42 USD olduğunu,müvekkili şirketin eksik teslim edilen malzeme nedeniyle yeniden imalat ve nakliyeye ilişkin net zararının ortaya çıkması üzerine, malzemeleri idareye eksiksiz teslim ettiğini kanıtlamayan davalı şirkete ihtarname gönderdiğini ancak zararın karşılanmadığını,bu nedenlerle davalı şirketin müvekkili tarafından üretilen ve taşımasını üstlendiği malzemeleri – dava dışı – yurtdışı ikametli idareye eksik teslimi nedeniyle müvekkili şirketin uğramış olduğu ¨166.485,42 USD zararın (fiili ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden) 26/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek Merkez Bankası tarafından Amerikan Dolarına uygulanan en yüksek ticari-avans faizi ile birlikte davalıdan tazmini ile müvekkili şirkete ödenmesine,yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket vekili tarafından Mahkememize sunulan cevap dilekçesinde;Müvekkili şirketin, davacı şirket ile sözlü ve 26/02/2014 tarihli e-posta yoluyla görüşmeler sonucu davacı şirketin Ankara’daki deposundan Irak Cumhuriyeti Elektrik Bakanlığı’na bağlı Güney Elektrik Dağıtım Genel Müdürlüğü’nün (kısaca SED) Basra’daki deposuna kutulu ve paketili halde bulunan içerilerinde aydınlatma direkleri ve ekipmanları olduğu söylenen parça eşya taşıması işini aldığını,müvekkili şirketin İş gereği kendisine davacı şirket tarafından verilen kutulu ve paketli mallan SED Basra’ya son parça malın 02 Haziran 2014 tarihinde ulaşması suretiyle tırlarla eksiksiz teslim ettiğini, müvekkili şirketin bü taşıma işlemleri alt taşıyıcısı ….Tic. Ltd Şti. Tarafından gerçekleştiğini,son sevkiyattan sonra geçen 10 aylık süreden sonra davacı şirketin ihtarname ile taşınmak üzere müvekkili şirket tarafından teslim alınan malzemelerin ilgilisine teslim edilmediğinin bildirildiğini,müvekkili şirketin de yine noter ihtarnamesiyle malzemeleri eksiksiz olarak teslim edildiğinin bildirildiğini,,davacının tüm yazışmalara rağmen huzurdaki davayı açtığının,söz konusu taşıma işine ilişkin tüm taşıma senetlerinin CMR konvansiyonuna gere düzenlenmiş olduğunu uygulanacak kuralların işbu konvansiyon maddelerine göre süregeldiğini kayıp, hasar, ziyan gibi durumlarda ilgili durumun taşıyıcıya ihbar edilmezse alıcı daha sonradan bu haklarına dayanıp taşıyıcının sorumluluğuna gidemediğini, tüm parça taşıma işlemlerinin son sevkiyat sonrası teslim tarihi olan 02 Haziran 2014 tarihinde alıcıya ulaştırıldığını ve taşımanın sora erdiğini, ilk ihbarın 17/ 03/2015 tarihinde yapıldığını oysa ki yukarıda da belirtildiği üzere işbu ihtarla da dava konusu eksik teslimi iddia edilen malların farklı olduûunu, ilk ihbar konusu mallann teslim edildiği 17/03/2015 tarihli ihtara verilen 23/03/2015 ve 03/04/2015 tarihli cevaplarla ispatlandığını,dava konusu eksik teslim edildiği ihbar edilen mallara ilişkin iik ihbarın ise 26/07/2015 tarihinde yapıldığını davacı şirketin ihbar yükümlülüğünü süresinde yerine getirmemesinden ötürü davanın zamanaşımından reddi gerektiğini,bir yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra davanın açıldığını,müvekkili şirketin parça taşıması yapması, paket ve kutuların içeriğinde sayılarıır bilmediği malların eksik teslim edildiği iddiasına karşılık sorumluluğu bulunmamasıyla CMR m. 17 vd. İlişkin taşımacının sorumluluğu doğmadığını,davacı şirketin ne gönderdiğini tam olarak bilmediğini fazla ve eksik malların gönderimine ilişkin kendi kusur sorumluluğunu taşıyıcıya yüklemeye çalışmakta olduğunu,ayrıca davacı şirketin sözde yeniden imalatını, nakliyesini sağladığı maliardan 235 adet 12 mt Aydınlatma direği. İkili konsol 35 adet 600 mm Dörtlü konsol ve taban cıvatası gibi müvekkili şirketin taşımasını yaptığı sözleşme içeriğinde bulunmadığını,davacı şirketin dayandığı üzerinde İdare onayı olmadığım iddia ettiği 15 adet taşıma senedi incelendiğinde üzerindeki damga, mühür ve yazıların okunaksız olduğu, bir kısmında alıcı kısmında da imza olmasına rağmen yokmuş gibi ifade edilip çevrildiği, bir kısmının dosyaya sunmuş oldukları tüm taşıma senetleriyle karşılaştırıldığında teslim mühürlü ve kaşeli halinin olduğu kolayca görüleceğini,davacı şirketin taşıma senetlerinin alıcı kısmında imza olmadığı iddiasında olsa da taraflarınca sunulmuş taşıma senetleri incelendiğinde alıcı kısmında imza olmamasına rağmen teslim edilmiş başkaca senetler karşılığı mallar olduğunun görüleceğini, bunun sebebinin taşıma işinin alındığı coğrafyada fiili olarak savaşın devam etmesi, devletlerin otoritesinin zayıf olması en önemlisi Irak ve Kuzey Irak coğrafyasının belki de dünyada kara taşımacılığının en zor yapıldığı yerlerden biri olması olduğunu,yani taşıyıcı olarak tüm şahıs ve kurumlara işlerini usulüne göre yaptırılmasının her zaman mümkün olmadığını, SED gibi kurumlara neden buraya imza atmadın şeklinde soru sorulmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin böyle bir bölgede iş yaparak, ihaleye girerek bu riski zaten aldığını, taşıma senetlerinin alıcı kısmında imza olmayıp teslim edilmiş başkaca mallar olmasının davacı şirketin teslim edilmediğini iddia ettiği senetlere karşı da ticari teamül oluşturduğunu, taşımanın eksiksiz olarak tamamlandığını ispatladığını,bununla beraber, CMR 23. maddesi uyarınca taşıyıcının sorumluluğunun zayi olan ve hasar gören yükün brüt ağırlığının kilogram başına 8.33 SDR tutarı ile sınırlı olduğunu,müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilecek olunursa eksik olan malın fiyatının ayrıca saptanmalı ve zarar sınırlamalara göre hesaplaması gerektiğini,yukarıda açıklanan nedenlerden de anlaşılacağı gibi dava hem usul ve hem de esas bakımından yasaya aykırı bir şekilde açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, CMR sözleşmesi uyarınca yapılan yurt dışı kara taşıması nedeniyle davacı yük sahibinin davalı akdi taşıyıcıdan tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.

Bilirkişiler ……. tarafından mahkememize sunulan 29/09/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dosya İçeriğinde eksik mallara ilişkin olduğu belirtilen tüm CMR belgeleri ve Sevk irsaliyelerinin incelendiğiıs, bu belgelerin sevkiyat tarihleri, şoför isimleri, brüt kg. gibi detaylar ile birbirleriyle örtüştüğünü ve taşıma işi için sevk edildiğinin açık olduğunu,davalı yanca dosya içeriğine sunulan CMR Belgelerinin incelendiğini, söz konusu CMRler arasında davacı yanca eksik mallara ilişkin sunulan CMR belgeleri arasında yer almayan 4 adet CMR belgesinin tespit edildiğini, CMR detayları ve sevk irsaliyesi detaylarının olmaması sebebiyle söz konusu ürünlerin taşınan yükün kayıp kısmıyla alakalı olup olmadığının tespit edilemediğini, CMR Md. 17/1 uyarınca taşıyıcının teslim aldığı yükten teslim edeceği nokta ve zamana kadar sorumlu olduğunu, davalı tarafın taşınmasından sorumlu olduğu muhtelif özelliklerdeki ürünlerin teslim ettiğinin ispata muhtaç olduğunu, İspat edememesi sebebiyle CMR Md. 29 uyarınca ağır kusurlu sayılabileceğini, CMR Md.29 kapsamında değerlendirmenin sayın mahkemeniz takdirinde olduğunu,Ağır kusurlu taşıyıcının eksik olan ürünlere ait CMR’ler kapsamındaki ürürlerin bedellerinden doğrudan sorumlu olması gerektiğini,ürünlerin kaybından kaynaklanan yeniden üretim, pazarlama veya taşıma ücreti, müşteri kaybı vb, zararlardan sorumlu olmayacağını,bildirdikleri görülmüştür.
Bilirkişiler ……… tarafından mahkememize sunulan 22/03/2018 tarihli ek raporda özetle; Kök raporda yer alan CMR belgeleri hususunda yapılan itirzlara karşın, raporun inceleme ve değerlendirmeler kısmında yer alan ilgili başlık altında açıklandığını, buna göre CMR belgelerinin tekrar değerlendirildiği ve söz konusu belgelerin onaysız olduğu kanaatine varıldığını, dava konusu olayda, 1 saferlik bir satış ihalesine bağlı birden çok fiili taşıma sürecinin olduğunu,ancak teslim edilmeyen ürünlerin bir taşıma aracı içindeki yükün yalnızca bir kısmına dayanmadığını, aksine taşıma senedinin onaysız olmasına ilişkin bazı taşıma araçlarında yer alan yüklerin hiç teslim edilmediğini, dolayısıyla teslimi yapılmayan ürünün tesellüm sürecinin de gerçekleştirilemeyeceği ve CMR mad.30 kapsamındaki 7 günlük ihbar süresinin işletilemeyeceğini, davalı tarafın kök rapora itirazları ve sonrasında teslimi yapılmayan dava konusu ürünlerin tesliminin gerçekleştirildiğine ilişkin herhnagi bir bulguya rastlanmadığı, dolayısıyla zamanaşımı ve ağır kusur hususlarına ilişkin kök rapordaki değerlendirmelerin aynen yinelendiğini, 3 yıllık zamanaşımı hususunun kök raporda belirtildiği hususlarda mahkemenin takdirinde olduğunu,bildirdikleri görülmüştür.
Dava konusu taşıma Türkiye-Irak arasında uluslararası olarak yapılmıştır.
CMR uluslararası kara taşımalarına uygulanacak hükümleri düzenleyen uluslararası bir sözleşmedir. Eşyaların Kara yolu ile uluslararası taşınmasında yükleme ve teslim yerinin iki ayrı ülkede olması bunlardan en az bir ülkenin CMR (Eşyaların Karayolundan Uluslar Arası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi) ye taraf olması ve taşımanın kara yolundan taşıt lle( motorlu taşıt, dizi halinde taşıt, römorklar ve yarı römorklar )bir ücret karşılığında yapılması halinde CMR hükümlerinin uygulanması için yeterli bulunmaktadır.
Karayolu ile yapılan uluslararası eşya taşımalarına ilişkin kuralların yeknesaklaştırılmasına yönelik olarak hazırlanmış olan CMR sözleşmesi 19 Mayıs 1956 yılında Birleşmiş Milletlere bağlı Avrupa Ekonomik Komisyonu tarafından hazırlanmış ve 02 Temmuz 1961 yılında da yürürlüğe girmiştir.
Türkiye CMR ye ve ek protokole 31 Ekim 1995 tarihinde taraf olmuştur.Bu nedenle de dava konusu uyuşmazlıkta CMR Konvansiyonu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
CMR Sözleşmesinin 8.maddesine göre taşıyıcı yükü teslim aldığı anda;Parça sayısını, bunların üzerindeki marka ve numaraları,yükün ve ambalajlarının görünür durumunu,kontrol etmekle yükümlü bulunmaktadır.Taşıyıcı teslim aldığı eşyanın teslim aldığı zamandaki durumu hakkında ihtirazi bir kayıt koymadan kabul edecek olursa dış görünüşü itibariyle de hiç bir kusurunun olmadığını kabul etmiş sayılır.Ancak eşyayı kayıtsız kabul etmiş olsa bile dışından anlaşılması mümkün olmayan noksanlıkların varlığını iddia ve ispat etmesi de mümkündür.Taşıyıcının bu hüküm gereğince öngörülen sorumluluğu başka bir deyişle yükü kontrol yükümlülüğünün önemi ispat hukuku açısından önemli olup bunu yapmadığı takdirde taşıma sözleşmesini ihlâl etmiş sayılmaz.Ancak kayıp ve hasar durumunda ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğurur.
CMR Sözleşmesinin 9.maddesine göre de; taşıma senedi taşıma sözleşmesi yapılmış bulunduğuna, yükün taşıyıcı tarafından kabul edildiğine dair karine teşkil etmektedir.Taşıma senedinde taşıyıcı tarafından beyan edilmiş çekince yok ise aksi kanıtlanmadıkça teslimde yükün ve ambalajlarının iyi durumda olduğu sayılarının marka ve numaralarının taşıma senedinde yazılı olduğu gibi bulunduğu varsayılmaktadır.
Taşıyıcının sorumluluğu ise CMR’nin IV. Bölümünde düzenlenmiş olup bu bölümde taşıyıcının ziya, hasar ve gecikmeden doğan sorumluluğuna yer verilmiştir.
CMR’nin IV. Bölümünün 17.maddesine göre ise, taşıyıcı yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar bunların kısmen veya tamamen kaybından doğacak hasardan ve de teslimdeki gecikmeden sorumludur. Buna göre taşıyıcının sorumluluk halleri; Eşyanın hasara uğraması,eşyanın kısmen veya tamamen kaybı,taşımanın gecikmesi,halleridir.
Taşıyıcının taşıma sözleşmesinin konusu olan yükteki ziya ve zarar için sorumluluk süreci yükün teslim alınması ile başlamaktadır.Yükün teslimi ise taşıyıcının yük üzerindeki fiili hâkimiyetinin gönderilene geçtiği anda gerçekleşmektedir. Teslim etme aynı zamanda taşıyıcının yük üzerindeki muhafaza ve gözetim yükümlülüğünün de son bulduğu andır.
Taşıyıcının yükün kısmen veya tamamen kaybından ya da zarara uğramasından olan sorumluluğu kuralı mutlak değildir.CMR Sözleşmesinin 17.maddesinde belirtilen koşullardan biri veya birkaçının doğal sonucu olan özel risklerden doğan kayıp veya hasarlardan taşıyıcı sorumlu tutulamaz.
CMR’nin 23.maddesine göre bir taşıyıcı, yükün kısmen veya tamamen kaybından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğundan, bu tazminat yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine göre hesaplanır.
Malın kıymeti, ticaret borsası fiyatına göre saptanır. Eğer böyle bir fiyat yoksa, geçerli piyasa fiyatlarına göre bir tespit yapılır. Eğer ne ticaret borsası fiyatı ne de geçerli piyasa fiyatı mevcutsa tespit, aynı cins ve kalitedeki malların normal kıymetine göre yapılır.
Bununla beraber tazminat, noksan olan brüt ağırlığın beher kilogramı için 8,33 SDR( ÖÇH) yi aşamayacaktır.
Yükün taşınması dolayısıyla ödenen taşıma ücreti, gümrük resimleri ve diğer ödemelerde, malın tamamen kaybedilmesi halinde tamamen ödenir. Kısmen kaybolma halinde ise karşılaşılan zarar oranında ödeme yapılır. Bunlar dışında başka tazminat ödenmez.
Dosya içeriği ve dava tarafları detaylı bir şekilde incelendiğinde, dava konusu olayda davacı tarafın Satıcı/Gönderen konumunda yer aldığı, Taşıma Senetleri (CMR Senetleri) üzerindeki detaylardan da bu durumun sabit olduğu ve CIP Teslim şekli ile sigortası ve navlunu ödenmiş şekilde taştma sürecini kendisinin yürütme sorumluluğu olduğu, dolayısıyla davalı ….firmasın kendisinin ayarladığı dava dilekçesi ekinde yer alan mail yazışmaları ile de sabittir. Irak Elektrik Bakanlığı söz konusu süreçte alıcı konumunda yer almakta olup; taşıma sürecine davalı tarafın dosyaya sunduğu 06/06/2016 tarihli cevap dilekçesinde ifade ve ihbar edildiği üzere ….Tic, Ltd, Şti, ….firmasınca fiili taşıma süreçlerini yürütmesi amacıyla alt taşıyıcı olarak dahil edildiği, ….A,Ş.’nin ise söz konusu taşıma sürecinde akdi taşıyıcı ve alt taşıyıcı yetkilendirmesi; ayrıca mail yazışmalarından da navlun teklifi sunduğu anlaşıldığı için taşıma işleri organizatörü sıfatıyla hareket ettiği anlaşılmıştır.
Taşımaya konu ürünlerin davacı tarafından davalıya taşınmak üzere teslim edildiği hususunda bir uyuşmazlık yoktur.Somut olayda uyuşmazlık eksik olduğu bildirilen ürünlerin taşıyıcı tarafından alıcısına teslim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.Dosyaya taraflarca sunulan CMR belgeleri bilirkişi kurulunca incelenmiş ve eksik olduğu iddia edilen malzemelerin davalı taşıyıcı tarafından alıcısına teslim edildiğine dair bir belgenin dosyaya ibraz edilmediği anlaşılmıştır.Davalı taşıyıcı teslim aldığı malzemeleri alıcısına teslim ettiğini yazılı olarak ispat etmesi gerekmektedir.Bu hususta ispat yükü davalının üzerinde olup davalı eksik ürünleri alıcısına teslim ettiğini usulünce ispat edememiştir.
CMR Md. 17/1 kapsamında açıkça “Taşıyıcının yükü teslim aldığı tarihten teslim edinceye kadar bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasarından ve teslimindeki gecikmeden sorumludur,” İfadesi yer almaktadır. Huzurdaki olayda tek bir sözleşmeye dayanan ancak her biri farklı bir taşıma seferi olduğuna dalalet eden CMR senetlerinin olduğu, dolayısıyla taşıma ilişkisi içerisinde bulunan davalı firmanın her CMR Senedi kapsamında yer alan emtialardan ayrı ayrı CMR Senetleri uyarınca sorumlu olacağı sabittir.
Huzurdaki olayda davalı yanın cevap dilekçesinde belirttiği üzere dahi alıcının bulunduğu bölge güvenlik açısından ulusal düzeyde problemler yaşayan bir bölge olup; gerek teslimat sonrasında alıcının imzanın atılması, gerekse taşınan ürünlerin taşırken güvenliğinin sağlanması gibi konuların hepsini titizlikle takip İle yürütmesi gerekmektedir. Dava içeriği incelendiğinde özellikle teslim edildiğine dair onayın taşıyıcı konumundaki … firma tarafından ispat edilememiş ve yükün kaybı ile ilgili olarakta kabul edilebilir bir açıklama yapılmamıştır.Dolayısıyla,bu husus yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre CMR Md.29 kapsamında”…Kasıt veya kasta eşdeğer kusur” kavramında değerlendirilmekte olup Mahkememizce de yükün taşıma sırasında kaybı ağır kusur kabul edilmiştir.Buna göre yükün kaybı ağır kusur teşkil etmesi nedeniyle somut olayda 3 yıllık zamanaşımı süresi uygulanması gerektiğinden davalı tarafın zamanaşımı itirazı da yerinde değildir.
CMR kapsamında yapılan taşımalarda meydana gelen kayıp ve hasarlarda taşıyıcı kural olarak anlaşmanın 23 ve 25. maddeleri uyarınca belirlenen esaslar çerçevesinde sorumludur. Anılan maddeler uyarınca taşıyıcının sorumluluğu sınırsız olmayıp, ödemekle yükümlü olacağı tazminat kayıp veya tam ziya halinde eksik brüt ağırlığın kilogramı başına 8.33 hesap birimini aşamayacak olup, eksik brüt ağırlığa göre yapılacak bu hesaplama sonucu bulunan miktar ile taşıma nedeniyle yapılan diğer masraflar toplamı taşıyıcının azami olarak sorumlu tutulabileceği tazminat miktarını oluşturacaktır. Buna göre, CMR’de temel ilke taşıyıcının gerçek zararı aşmamak üzere sınırlı sorumlu olması olup, meydana gelen gerçek zararın anılan maddelerde belirlenen sınırlı sorumluluk miktarını aşması halinde taşıyıcı, anlaşma uyarınca sınırlı sorumluluk miktarı kadar sorumlu olacaktır. Taşıyıcının sorumluluğunun bu şekilde sınırlandırılmış olmasına rağmen anlaşmada düzenlenen istisnai durumlarda bu ilke uygulanmayacaktır. Bu durumlar, 24. maddede düzenlenen belli bir ücret karşılığında sevk mektubuna sınırı geçen bir değerin beyan edilmesi ile 29. maddede düzenlenen hasarın taşıyıcının kötü hareketinden veya isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusurundan kaynaklanması halinde taşıyıcı sorumluluğu kaldıran, sınırlayan hükümlerden yararlanamayacaktır.Anılan maddeler uyarınca somut olay değerlendirildiğinde taşıyıcının sınırlı sorumluluk halini kaldıran istisnai durumların somut olayda gerçekleştiği ve yükün kaybı nedeniyle taşıyıcının ağır kusurlu olduğu soncuna varılmıştır.Bu durumda, taşıyıcının sorumluluğunun anlaşmada öngörülen sınırlı sorumluluk esaslarına göre tespiti mümkün olmayıp davalı taşıyıcı, davacının gerçek zararından sorumludur.Bilirkişi kurulunca davacının gerçek zararının 155.446,42 USD olduğu belirlenmiştir.Buna göre ,davanın kısmen kabulü ile 155.446,42 USD’nin temerrüt tarihi olan 26/01/2016 tarihinden itibaren CMR’nin 27/1 maddesi uyarınca yıllık %5 faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,CMR hükümlerine göre davalı taşıyıcı sonradan üretim, teslimat, müşteri kaybı vb, konularda bedellerden sorumlu tutulamayacağından fazlaya ilişkin talebin reddine,davacı,davasını yabancı para üzerinden açtığından ve bu durumda CMR hükümleri uygulanması gerektiğinden temerrüt tarihinden sonra işletilecek faizin CMR’nin 27/1 maddesi uyarınca yıllık %5 olması nedeniyle faiz oranının buna göre belirlenmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile; 155.446,42 USD’nin temerrüt tarihi olan 26/01/2016 tarihinden itibaren CMR’nin 27/1 maddesi uyarınca yıllık %5 faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Alınması gerekli ¨31.563,62 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨8.451,28 harcın mahsubu ile bakiye ¨23.112,34 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨29,20 Başvurma Harcı ile ¨8.451,28 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 21 adet tebligat+posta ücreti ¨212,40 ,bir bilirkişi inceleme ücreti ¨ 1.800,00 olmak üzere toplam ¨2.012,40 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨1.878,97’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından yapılan 6 adet tebligat+posta ücreti ¨66,00 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨04,38’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨32.432,58 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨3.937,61 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨2.500,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
10-Davalı tarafından yatırılan yargılama gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.31/05/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …