Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/995
KARAR NO : 2018/1077
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2015
KARAR TARİHİ : 25/10/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunmuş olduğu 30/10/2015 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkilinin alacağının sağlanması amacıyla borçlu hakkında ilamsız icra yoluyla icra takibine geçildiğini, borçlunun süresi içinde borçlu olmadığını iddia ederek borca itiraz ettiği için takibin durduğunu, borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili firmanın faaliyet konusunun kaba inşaat yapım işi olduğunu, taraflar arasında 01/04/2014 düzenlenme tarihli kaba inşaat taşeronluk sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin sözleşme gereği edimlerini eksiksiz ve zamanında yerine getirdiğini, yapılan işin bedelinin iş bu davanın konusu olduğunu, bu nedenle davalı aleyhine icra takibi yapıldığını ve davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğinden takibin durduğunu, itirazın iptalini, takibin devamına, borçlunun % 20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin (taraflar arasında kararlaştırılmış vekalet ücreti de dahil) davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan 22/03/2016 havale tarihli beyan dilekçesinde;Davacıya talep ettiği dava konusu miktara nasıl ulaştığının sorulması gerektiğini, davacının talep ettiği ¨513.990,22 nasıl tespit etmiş ve bu rakamı nasıl bulmuş olduğunun açıklattırılmasını talep ettiklerini, davacının açmış olduğu iş bu dava ile alacağını ispatlamak durumunda olduğunu, davacının sözleşme gereği hakediş usulü çalışmakta olduğundan dolayı ne kadarlık hakediş yaptığını sunması ve bunun karşılığında ne kadar ödeme aldığını da beyan etmesi gerektiğini, davacının yapmış olduğu imalat hatalarının var olan tespitlerinin rakamsal bedellerinin ortaya konması ve akabinde davacı adına müvekkilince ödenen diğer kesinti bedellerinin de ortaya konulması ile birlikte iş bu davacının açtığı davanın haksız ve kötü niyetli olup alacaklı olmadığının görüleceğini, davacı yanca kapatılan Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesinde ….. Esas sayılı dosya ile delil tespiti davasının açıldığını, bu dayanın daha sonra Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde …. D.lş nolu dosya ile rapora bağlandığını, bu raporda, müvekkilince davacıya ¨700.000 ödeme yapıldığı, kalan miktardan imalat hataları ve müvekkilince davacı adına yapılan ödemeler düşüldüğünde müvekkilinin davacıya bir borcu olmadığının ortaya çıktığını, davacının iş bu davayı açmış olmasına rağmen daha önce kendisi tarafından yaptırılan delil tespit davasından hiç bahsetmemiş olmasının davacının kötü niyetini gösterdiğini, gerçekten de müvekkilince davacıya 27/05/2014 tarihinde ¨700.000’nin bankadan gönderilmiş olduğunu, davacının dava dilekçesinde 4. maddede talep ettiği hususun anlaşılamadığını, davacının daha delillerini ortaya koymadan vekalet ücretini talep ettiğini, Sayın Mahkeme’nin zaten dava sonunda haklı çıkan taraf adına vekalet ücreti takdir edeceğini, davacı tarafından yaptırılan delil tespiti davasında davacı alacağının bulunmadığı tespit olunmuşken davacının iş bu davayı açması ve tespit davasından dahi bahsetmemiş olmasının kötü niyetli olduğunu, bu sebeple davanın reddi ile birlikte % 20 den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, TBK’nın 470 nci maddesinde düzenlenen ve konusu davalıya ait inşaatın kabasının yapılması işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak bakiye iş bedelinin ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe itiraz nedeniyle İİK’nın 67. maddesine göre açılmış itirazın iptâli davasıdır.
Büyükçekmece …… nci İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhine ¨476.321,66 asıl alacak , ¨37.668,56 işlemiş faiz ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler …. ,…. , ….. ve Prof.Dr. …. tarafından mahkememize sunulan 25/04/2017 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle;Tarafların yasal defterlerinin HMK 222 uyarınca sahipleri lehine delil niteliklerinin bulunduğunu, davacı defterlerinde takip tarihi itibari ile davacı alacağının ¨476.321,66’si olduğunu, davalı defterlerinde ise 10/03/2015 takip tarihi itibari ile davacı borcunun ¨14.949,20 ‘si olduğunu, taraflar arasındaki hesap farkının (¨476321,66 + ¨14.949,20) ¨491.270,86’si olduğu, söz konusu hesap farkları ile ilgili rapor içeriğinde yapılan açıklamalar dikkate alındığında davacı tarafça dikkate alınmayan (Veya takip tarihi sonrası hesaptan düşülen) ¨137.470,93’lik ödemenin davacı alacağından mahsubunun gerektiği, diğer taraftan yine mutabakatsızlık konusu olan hakkediş faturasının teknik bilirkişilerin değerlendirmeleri ile birlikte hesaplara dahil edilmesi gerektiğini, bu itibarla davalının yaptığı ¨737.470,93’lik ödemeden teknik bilirkişilerin hesapladığı davacı hakkedişi ¨859.129,92’lik bedelin mahsubu sonrasında davacının 10/03/2015 takip tarihi itibari ile ¨121.658,99 olduğunun belirlendiğini, davacının 10/03/2015 takip tarihi itibari ile olan asıl alacağı ¨121.658,99’sine takip öncesi davalının temerrüdü olmadığından takip öncesi faiz işletilemeyeceğini, davacının 10/03/2015 tarihindeki ¨513.990,22’lik takip miktarı ile karşılaştırıldığında (¨513.990,22- ¨121,658,99 ) ¨392.331,23’lik fazla talebin söz konusu olduğu, fazlalığın işlemiş faiz talebi ve fazladan talep edilen hakkedişten kaynaklandığını bu itibarla takibin ¨121.658,99’si üzerinden devamı ile davalının mütemerrit olduğu nazara alınmak suretiyle 10/03/2015 takip tarihinden itibaren davacı asıl alacağına davacı talebi doğrultusunda 3095 sayılı kanunun 4489 Sayılı Kanun ile değişik 2. Maddesi gereğince …. Bankası tarafından dönemde Kısa Vadeli Avans Kredilerine uygulanan faiz oranları (01/01/2015 sonrası %10,50) üzerinden basit usulde(3095 Sy.K.m3) temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağını, davacı tarafça talep edilen %20 oranında icra inkar tazminatı ile davalı tarafça talep edilen %20 oranında kötüniyet tazminatının mahkemenin takdirinde bulunduğunu bildirdikleri,görülmüştür.
Bilirkişiler …. , …. , …. ve Prof.Dr. ….. tarafından mahkememize sunulan 14/112017 havale tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle;Davacı tarafın kesintiler ile ilgili itirazları neticesinde SGK kesintisin mükerrer yapılmış olduğunu, bu itibarla yapılan yeni değerlendirme sonucunda davacının 10/03/2015 takip tarihi itibari ile asıl alacağının ¨154.615,48 olduğunu, davacının temerrüde ilişkin itirazları ile ilgili hukuki değerlendirme sonucunda taraflar arasında geçerli sözleşme olması dolayısıyla TTK 1530 uygulanamayacağını, sözleşmeye göre takip öncesi sadece %15 teminat harici yapılması gereken peşin ödemelere faiz işletilebileceğini, bu itibarla davacının takip tarihi itibari ile işlemiş faiz alacağının ¨86,16 olacağını, kök raporda da belirtildiği üzere davacının asıl alacağının tamamına (¨154.615,48 ) 10/03/2015 takipten itibaren 3095 sayılı Kanunun 4489 sayılı kanun ile değişik 2.maddesi uyarınca faiz yürütülmesi gerektiğini, kök raporda belirtilen diğer hususlar ile ilgili yeni bir değerlendirmeye yer olmadığı sonucuna varıldığını,bildirdikleri görülmüştür.
Bilirkişiler….,…,… ve Prof.Dr. … tarafından mahkememize sunulan 25/09/2017 havale tarihli bilirkişi kurulu 2. ek raporunda özetle;Mezkur işte yapılan kesin hesap sonucunda davacının davalıdan ¨209.565,13 alacağı olabileceğini ve bu miktar üzerinden takip yapılabileceği kanaatine varıldığını, davacının temerrüde ilişkin itirazları ile ilgili hukuki değerlendirme sonucunda taraflar arasında geçerli sözleşme olması dolayısıyla TTK 1530 uygulanamayacağı, Sözleşmeye göre takip öncesi sadece %15 teminat harici yapılması gereken peşin ödemelere faiz işletilebileceği, Bu itibarla davacının takip tarihi itibari ile işlemiş faiz alacağının ¨4.059,84’si olacağı, kök raporda da belirtildiği üzere davacının asıl alacağının tamamına (¨209.565,13’ye) 10/03/2015 takipten itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4489 sayılı kanun ile değişik 2. Maddesi uyarınca faiz yürütülmesi gerektiğini, kök raporda belirtilen diğer hususlar ile ilgili yeni bir değerlendirmeye yer olmadığını,bildirdikleri görülmüştür.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Davacı yan icra takibinde ödenmediğini iddia ettiği alacak için takibe girişmiştir.Davalı ise borcu olmadığını savunarak davanın reddine karra verilmesini istemiştir.Kendisi lehine bir olaydan hak çıkaran taraf ispat külfeti altındadır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içerir bir iş görme aktidir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir.
Taraflar arasındaki sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi bulunmakta olup, uyuşmazlık yapılan eserin miktarında ve ödenip ödenmediği konusunda toplanmaktadır.Eser sözleşmesinin varlığı kabul edilmekle birlikte sözleşmede eser bedelinin belirlenmesinde uyuşmazlık bulunmaktadır.
Eser sözleşmesinde kural olarak davacı sözleşme ve yasaya uygun gerçekleştirdiği imalât miktarını, davalı ise yaptığı ödemeleri kanıtlamakla yükümlüdür. Eser sözleşmesinde iş bedeli kararlaştırılmamış veya takribi bir şekilde kararlaştırılmış ise bedel yapılan şeyin değerine ve yüklenicinin masrafına göre belirlenir. Bundan anlaşılması gereken mahalli piyasa rayicine göre bedelin belirlenmesidir.
Taraflar arasında ” İstanbul İli, …… İlçesi ,……. 2. Kısımda tapuda …… ada, 3 parselde okul inşaatı yapım işi” konulu 01/04/2014 tarihli KABA İNŞAAT TAŞERONLUK SÖZLEŞMESİ imzalandığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık,yapılan işlerin toplamının ne kadar olduğu noktasında toplandığından Mahkememizce bu yönde inceleme yaptırılmış,hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre;İstanbul İli, … İlçesi …. 2. Kısımda tapuda 417 ada, 3 parselde okul İnşaatı yapım işinde (….. koleji) 01/04/2014 tarihinde kaba inşaat taşeronluk sözleşmesine göre yapılan işlerin toplam bedeli KDV dahil ¨1.024.018,22 olduğu,mezkur işte davalı işveren tarafından taşeron firma adına yaptığı işler ve malzeme bedelleri toplamı da KDV dahil ¨164.888,30 olarak hesap edildiği,bu bedel taşeron firma kesin hesap bedelinden düşülürse;¨1.078.967,87 – ¨164.888,30 = ¨914.079,57 ve bilirkişi kurulu tarafından yapılan hakediş hesaplamasında mükerrer hesaplama nedeniyle yer alması gereken ¨32.956,49’nin de hesaba katılması ile ¨947.036,06 yaptığı işlere karşılık davacı yüklenicinin hesap alacağı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporuna göre,davacı defterlerinde, davacının, faturalarından davalının ödemelerinin mahsubu sonrasında ¨476.321,66’lik alacağının bulunduğu,davalı defterlerinde ise,davalı borcunun,¨14.949,20 olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında ki takip tarihi öncesinde ki mutabakatsızlık nedenlerinin;
Davacı defterlerinde 01/04/2015 tarihinde kayıtlı olan ¨100.000,00’lik ödemenin davalı defterlerinde 17/06/2014 tarihinde kayıtlı olması,
Davalı defterlerinde davacı adına yapılan ¨37.470,93’lik ödemenin davacı defterlerinde kayıtlı olmaması,
Davacı defterlerinde kayıtlı olan 042064 no.lu ¨353.799,93’lik hakkediş faturasının davalı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Dosyaya sunulu olan 03/09/2014 tarihli dekont fotokopisine göre davalının davacı adına geçmiş dönem sgk borcu İle ilgili ¨37,470,93’lik ödeme yaptığı, bu itibarla davacı adına yapılan geçmiş dönem SGK prim borcunun ödemesinin davacı hesabından mahsubunun gerekeceği,buna göre davalı defterlerinde yer alan ¨37,470,93’lik davacı hesabında ki borç kaydının doğruluğunun kabulünün gerektiği,
Davalının dosyaya sunduğu ödeme dekontlarına göre davacı defterlerinde takip tarihi sonrasında 01/04/2015 tarihinde kaydedilen ¨100.000,00’lik ödemenin davacının ….. Bankası nezdinde ki …. no.lu hesabına 17/06/2014 tarih 10:40,37 zaman diliminde yapıldığı. bu İtibarla söz konusu ödemenin takip tarihi öncesinde yapıldığının kabulünün gerektiği,
Yine taraflar arasında mutabakatsızlık konusu olan davacı tarafça 17/05/2014 tarih ….. no.lu 1 No.lu Hakkediş bedeli ile ilgili içeriğini doğruluğu ile ilgili takdir ve değerlendirmenin teknik bilirkişiler tarafından denetlenerek davacının hak ediş alacağının hesap edildiği,
Bu açıklamalar dikkate alındığında dava konusu işin bedelinin toplam ¨1.078.967,87 olduğu, davalı işveren tarafından taşeron firma adına yaptığı işler ve malzeme bedeli olan ¨164.888,30 düşüldüğünde ve bilirkişi kurulu tarafından mükerrer hesap edilen ¨32.956,49 SGK kesintisi dahil edildiğinde davacının hakkediş bedellerinin toplamının KDV Dahil ¨947.036,06 olması gerektiği belirlenmiştir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde,taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşme gereğince davacının,davalı tarafından yaptırılan okul inşaatının kabasını yapmakla yükümlü kılındığı,bu çerçeve de davacının üstlendiği işi bitirerek davalıya teslim ettiği,davacının sözleşme harici işlerde yaptığı,davacı yaptığı işler karşılığı düzenlediği faturaları davalıya tebliğ ettiği,bu faturalardan 042064 no.lu ¨353.799,93’lik hakkediş faturasının davalının defterlerinde kayıtlı olmadığı, diğer faturaların kayıtlı olduğu,davalı tarafından yapılan ödemelerin de davacının de defterlerinde kayıtlı olduğu,davacının bakiye iş bedelini tahsil edememesi üzerine davalı aleyhine icra takibine giriştiği,takibe davalı tarafından itiraz edildiği ve huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı,yargısal denetime elverişli ve hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre davacının ofjdysildusısı htplfkrırı ¨947.036,06 olduğu,davalı tarafın ödemelerinin toplamının ¨737.470,93 olduğu,buna göre; davacının 10/03/2015 takip tarihi itibarı ile alacağının ( ¨947.036,06- ¨737.470,93 =¨209.565,13 olduğu,davacının hesaplanan alacağı ile ilgili temerrüt faizi hesaplanabilmesi için öncelikli olarak teminat tutarının belirlenmesi gerektiği, sözleşme kapsamına göre hesaplanan hakkediş tutarının %15’inin teminat olarak sayılması kalanının ise o ayın ikinci haftasının sonunda yapılacağının kararlaştırıldığı, Davacının kesin hakkedişinin ¨1.078.967.87 olduğu dikkate alındığında davacının (¨1.078.967,87 X 0,15) = ¨161.845,18’lik alacağına dosya kapsamında herhangi bir ihtar ve davalının temerrüdüne ilişkin belge bulunmadığından faiz işletilemeyeceği,kalan (¨209.565,13 – ¨161.845,18) ¨47.719,95’sine ise 15/06/2014 tarihinden itibaren 3095 Sy.K.nun 4489 Sy.K.nun ile değişik 2.Maddesi gereğince … Bankası tarafından dönemde Kısa Vadeli Avans Kredilerine uygulanan faiz oranları (01/01/2014-31/12/2014 arası %11,75; 01/01/2015-31/12/2016 arası %10,50) üzerinden basit usulde(3095 Sy.K.m3)temerrüt faizi tahakkukunun uygun olacağı,buna göre davacının işlemiş faiz alacağının ¨4.059,84 olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalının itirazının ¨209.565,13 asıl alacak ve ¨4.059,84 işlemiş faiz olmak üzere toplam ¨213.624,97 üzerinde kısmen iptaline ve takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
İtirazın iptâli davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde İİK’nın 67/II. maddesi uyarınca davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi için davacı alacaklının davalı borçlu hakkında usulüne uygun icra takibi yapması, borçlunun takibe haksız olarak itiraz etmesi gerekmektedir. Eldeki davada itirazın iptali, takibin devamı ve %20 icra inkâr tazminatının tahsili talep edilmiştir. Yapılan yargılama sürecinde icra takip dosyası getirilmiş, tarafların göstermiş oldukları kanıtlar da toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yapılarak mahkemece davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur. Bu haliyle dava, konusu itibariyle yargılamayı ve hesaplamayı gerektirmekte olup, likid değildir. Davacı yararına icra inkâr tazminatı tayini için gerekli yasal koşullar oluşmadığından davacının icra inkâr tazminatı talebinin reddine,yine davalı,davacının icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğunu ispat edemediğinden davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨209.565,13 asıl alacak ve ¨4.059,84 işlemiş faiz olmak üzere toplam ¨213.624,97 yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin alacağın likit olmaması nedeniyle REDDİNE,
4-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
5-Alınması gerekli ¨14.592,72 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨6.207,72 harcın mahsubu ile bakiye ¨8.385,00 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan 13 tebligat + posta ücreti ¨168,00 ,bir bilirkişi inceleme ücreti ¨3.600,00 olmak üzere toplam ¨3.768,00 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨ 1.566,06 ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨18.767,50 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨23.971,92 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨855,40 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.25/10/2018
BAŞKAN …
ÜYE …
ÜYE …
KÂTİP …