Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/979 E. 2018/499 K. 26.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/979
KARAR NO : 2018/499

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 23/10/2015
KARAR TARİHİ : 26/04/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne vermiş olduğu 23/10/2015 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin davalı … firmasıyla 15 Ağustos 2015 tarihinde Alım – Satım Sözleşmesi imzaladığını ve bu sözleşme kapsamında sözleşme içeriğinde de belirtildiği üzere davalıdan 42 Ton …. marka kesik elyaf alımı karşılığında sözleşme bedeli olarak 120.000 USD ile anlaştıklarını, müvekkilinin 120.000 USD sözleşme bedelini 6 adet çek vermek üzere davalıya teslim ettiğini, ancak müvekkili sözleşme bedelini 6 adet çek şeklinde davalıya teslim ettiği halde teslim tarihi olan 05 Ekim 2015 tarihinden işbu dava tarihine kadar sözleşmede belirtilen ürünler müvekkiline teslim edilmediğini ve müvekkilinin büyük bir mağduriyet yaşadığını, halbuki sözleşmede davalının sözleşme konusu malların ilk kısmının teslim tarihinin 05/10/2015 tarihi iken ve sözleşmenin 7.2 maddesinde açıkça yazıldığı halde müvekkilin ısrarlı taleplerine rağmen davalı ne ürünleri teslim etmiş ve ne de çekleri iade ettiğini, davalı ile yapılan 15/08/2015 tarihli Alım- Satım sözleşmesine rağmen sorumluluğunu yerine getirmeyen davalıya karşı işbu sözleşmenin feshi ile satış bedeli kadar davalıya borçlu olunmadığına karar verilmesini talep ettiklerini, zira davalının ürünleri teslim etmediği halde çekleri de iade etmemesinin davalının kötüniyetli olduğunu gösterdiğini,çekin günü geldiğinde , bu günde veya gününden önce ilgili davalı veya ciro ettiği cirantaların çeki tahsil için bankaya ibraz etmesi ihtimalinin yüksek olduğunu, bu da müvekkilinin olmayan bir borcu ödemesi ve mağduriyeti anlamına geldiğini bu nedenlerle yukarıda belirtilen çeklerin öncelikle iadesini eğer bu mümkün değilse iptalini, borcun olmadığının tespitini ve dava sonuna kadar çeklerin ödenmemesi için çekler üzerine İcra ve İflas Kanunu’nun 72/2. maddesi gereğince ihtiyati tedbir konulmasını yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesinitalep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı şirkete dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği ancak süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedine karşı açılan menfi tespit/istirdat istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler … ve Yrd. Doç. Dr…, tarafından Mahkememize sunulan 01/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda; Dava konusunun, davacının davalıya sipariş avansı olarak vermiş olduğu toplam 120.000,00 USD tutarlı 6 adet çek karşılığında, davalının malları teslim etmemesi nedeniyle dava konusu çekler kadar borçlu olmadığının tespiti talebinden ibaret olduğunu, davacının 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacının ticari defterlerine dava konusu çeklerden; … Bankasına ait …., .., … ve … no.lu her biri 20.000 USD tutarındaki toplam 4 adet 80.000 USD çeklerin 31/01/2016 tarihinde giriş kaydının yapıldığını, ….Bankasına ait … ve … no.lu çeklere dair herhangi bir kaydın olmadığını, davacının ticari defterlerine göre dava tarihi (26/10/2015) itibariyle davalıdan ¨133.360,60 cari hesap bakiye alacağı olduğunu, davacının her biri 20.000 USD tutarındaki toplam 6 adet 120.000 USD tutarındaki dava konusu çeklerin tamamını vadelerinde ödemiş olduğunun dosyaya mübrez banka yazıları ile tartışmasız olduğunu, davalı tarafın duruşmalara katılmadığı ve cevap vermediğini, incelemeye katılmadığından mal teslim etme borcunu yerine getirip getirmediği hususunun taraf ticari defter ve belgeleri üzerinde karşılıklı olarak inceleme konusu yapılamadığını, dosyaya mübrez bilgi ve belgelere çerçevesinde davalının sözleşmeye konu mal teslim etme borcunu yerine getirdiğine dair herhangi bir somut belgenin bulunmadığını, somut olayda davanın, doğrudan doğruya temelde yatan borç ilişkisinin tarafına karşı açıldığını, bedelsizliğin davacının öne sürdüğü bir vakıa olduğunu, ispat yükünün davacıya ait olduğunu, davacının, hem temel ilişkiyi, hem temel ilişkideki bir nedenle senedin bedelsiz olduğunu ispat etmesi gerektiğini, temel ilişkinin varlığı konusunda tartışma olmadığını, zira dosya kapsamında taraflar arasında kurulmuş adi yazılı 15/08/2010 tarihli sözleşmenin bulunduğunu, bedelsiz iddiasını senede karşı olduğundan , kural olarak ancak kesin delille ispat edilebileceğini, ancak konu hakkında Yargıtay ‘ın farklı yönde kararları bulunduğunu bildirdikleri görülmüştür.
Bilirkişiler … ve Yrd. Doç. Dr…., tarafından Mahkememize sunulan 14/03/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda ; Davacının dava tarihi (23/10/2015) itibari ile davacının davalıdan ¨ 133.360,60 alacaklı olduğunu, davalının dava tarihi ( 23/10/2015) itibari ile 120 Alıcılar Cari Hesap Bakiyesinin ¨ 47.142,87 olduğunu, 320 Satıcılar hesap bakiyesinin ¨ -139.501,48 olmak üzere toplamda ¨ -92.358,61 olduğunu, davacı ile davalı arasında dava tarihi (23/10/2015) itibari ile cari hesap farkının ¨133.360,60 – ¨92.358,61 : ¨ 41.001,99 olduğunu, bu farkların ise davacının 31/01/2015 tarihinde yapmış olduğu ¨49.000,00 tutarlı kredi kartı ödemesinin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından ve davalının 15/09/2015 tarihindeki ¨8.000,00 tutarlı “Gelen Havale” açıklamalı işlemin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığını, kök raporlarında, “b) davalı yan rapor tarihine kadar 27/01/2015 tarihli “Gönderilen Havale” açıklamalı ¨ 48.225,00 tutarlı kayda ilişkin herhangi bir belge sunamadığından mezkur kaydın davalının ispatına muhtaç olduğu” bendinde belirtilen 27/01/2015 tarihli ¨ 48.225,00 tutarlı havale dekontunu 25/09/2017 tarihli delil listesindeki ödeme dekontunun sunulduğunu, davalının davacıya sunmuş olduğu 09/04/2016 tarihli … no.lu ¨20.000 , 09/04/2016 tarihli … no.lu 15.000 USD ve 09/04/2016 tarihli … no.lu 5.000 USD bedelli toplamda 20.000 USD ve ¨ 20.000 tutarındaki çeklerin bedelinin karşılıksız çıkması nedeni ile (kök raporumuzdan sonra kasaya sunulan karşılıksız çeklerden) 20.000 USD ve ¨20.000 tutarlı mezkûr çeklerin konusuz kaldığını, davacı ile davalı arasında dava tarihi (23/10/2015) itibari ile cari hesap farkının davacının 31/01/2015 tarihinde yapmış olduğu ¨49.000,00 tutarlı kredi kartı ödemesinin davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığını, davacının davalıya yapmış olduğu ödemeye ilişkin tarafımıza tevdi edilen kredi kartı ödemesine ilişkin kredi kartı hesap özetinin sunulduğunu, bu itibarla ödemenin yapıldığını, davacının yapmış olduğu ¨8.000,00 tutarlı ödemenin davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu fakat davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı ve ¨ 8.000,00 tutarlı işleme ile alakalı dosyaya mübrez herhangi bir evrak olmadığından işlem hesaplama dışı bırakıldığını, sonuç olarak davacının davalıdan almış olduğu 20.000,00 USD ve ¨20.000,00 tutarındaki 09/04/2016 vadeli çeklerle bir kısım ödeme yaptığı ve bu çeklerin karşılıksız çıktığından dolayı davacının davalıdan ¨20.000,00 ve 20.000,00 USD alacaklı olduğu ve bu itibarla ¨153.360,60 ve 20.000,00 USD olmak üzere davacının davalıdan toplamda 72.919,46 USD’lik kısmının menfi tespitini talep edebileceğini bildirdikleri görülmüştür.
Öğretide ve uygulamada yerleşmiş tanımıyla bedelsizlik, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmaması (doğmaması, hükümsüz olması, sona ermesi) dır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir.
Bedelsizlik iddiası, Türk Ticaret Kanunu’nun 687. maddesi anlamında bir “doğrudan doğruya defi”, kişisel defidir. Yargıtay’ın bu yöndeki görüşü istikrar kazanmıştır. Burada, kambiyo senedinden doğan kambiyo ilişkisi dışındaki nedenlere (temel borç ilişkisine) dayanılmaktadır. Bedelsizlik, bir kişisel defi olduğundan keşideci tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir (TTK, m. 687,659,825). Çünkü, keşidecinin sadece lehtarla arasında bir temel borç ilişkisi vardır Fakat borçlu, senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak koşuluyla hamile karşı da bedelsizlik def’ ini ileri sürebilir.
Borçlu kambiyo senedinin bedelsiz kalmasıyla birlikte bu senetten doğan borcunu ödemeden kaçınma yetkisi veren bir “daimi defi” elde eder. Nedensiz zenginleşmeye dayanan bu defi hakkı TBK. m. 82’den kaynaklanmaktadır.Menfi tespit davasının konusu, sadece borçlunun “borçlu bulunmadığının tespiti” değil, “herhangi bir nedenle borcu ödemekten kaçınma hakkına sahip olduğunun tespiti” de olabilir. Borçlu bu davada senet bedelsiz kaldığından dolayı kambiyo borcunu ödemekle yükümlü olmadığının tespitini ve ayrıca senedin iadesini isteyebilecektir.
Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davaları, (hukuki sebepleri bakımından) kambiyo senetleri hukukuna tâbi değildir. Çünkü, burada uyuşmazlık, taraflar arasındaki asıl borç ilişkisi ile ilgili bulunmaktadır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya dönduğumüzde;davacı vekili,davalı ile yaptıkları sözleşme uyarınca 42 Ton Nepal marka kesik elyaf alımı karşılığında sözleşme bedeli olarak 120.000 USD ile anlaştıklarını, müvekkilinin 120.000 USD sözleşme bedelini 6 adet çek vermek üzere davalıya teslim ettiğini, ancak müvekkili sözleşme bedelini 6 adet çek şeklinde davalıya teslim ettiği halde teslim tarihi olan 05 Ekim 2015 tarihinden işbu dava tarihine kadar sözleşmede belirtilen ürünler müvekkiline teslim edilmediğini,bu nedenlerle davalıya borçlu olunmadığının tespitini talep etmiş,yargılama sırasında çeklerin ödenmesi nedeniyle davasını istirdat davasına dönüştürmüştür.Davalı şirket her ne kadar davaya cevap vermemiş ise de;davalı şirket yetkilisi isticvabında,söz konusu çekleri avans olarak aldığını,davacıya bir kısım mal verdiğini,verilcek cüz’i bir mal olduğunu beyan etmiştir.Buna göre sözleşmeye konu çeklerin avans çeki olduğu ve bu çeklerin yargılama sırasında ödendiği hususu sabittir.
Çeklerin avans olarak verildiği bu şekilde ispatlandığına göre sözleşme kapsamındaki malların davacıya teslim edildiğinin ispat yükü davalıya düşmektedir.Davalı şirket yetkilisi duruşmada çok az bir mal teslim etmeleri gerektiğini savunmasına karşın herhangi bir delil sunmamıştır.Ancak hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre dava konusu çeklerin çeklerin 72.919,46 USD’lik kısmının karşılıksız kaldığı,söz konusu çeklerin yargılama sırasında ödendiği ve davanın istirdat davasına dönüştüğü anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile nın kabulü ile 72.919,46 USD’nin davalıdan istirdadına,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davacının, dava konusu çeklerin 72.919,46 USD’lik kısmından borçlu olmadığının TESPİTİNE, davanın devamı sırasında dava konusu çeklerin davacı tarafından ibraz edenlere ödenmiş olduğundan ve talep istirdada dönüşmüş olmakla fazla ödenen 72.919,46 USD’nin davalıdan istirdadı ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Alınması gerekli ¨14.320,74 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨5.891,74 harçdan mahsubu ile bakiye ¨8.429,00 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨27,70 Başvurma Harcı ile ¨5.891,74 Peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 17 adet tebligat+ posta ücreti ¨183,70 bir bilirkişi inceleme ücreti ¨1.400,00 olmak üzere toplam ¨1.583,70 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨962,35 ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨18.528,61 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨13.578,52 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨485,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.26/04/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …