Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/943 E. 2018/1007 K. 04.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/943
KARAR NO : 2018/1007

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2015
KARAR TARİHİ : 04/10/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 14/10/2015 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde;Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, ekli cari hesap ekstresi tahsil edilemeyince; müvekkili şirket adına Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, ancak davalı şirket herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine itiraz ettiğini, müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarında, davalı şirketin ¨431.780,24 müvekkili şirkete borçlu olduğunun anlaşıldığını, icra takibi öncesi ve sonrasında davalı/borçlu borcunu ödememekte ısrar ettiğini, bu sebeplerle borçlunun icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptali için dava açma zaruretinin hasıl olduğunu, sonuç olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulüne, davalı borçlunun Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyasına vaki itirazın iptali ile %20′ den az olmama kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yanan yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 06/02/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin aleyhine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına istinaden icra takibi başlatıldığını, haksız ve yasal olmayan alacak olması nedeniyle borca itiraz edildiğini, davacı taraf ile müvekkili şirket arasında ticari defter ve kayıtlarda yapılan ticaret sadece evrak üzerinde kalmakla, ticari mal hiçbir zaman müvekkiline teslim edilmediğini, davacı tarafın fatura ve irsaliyeleri incelendiğinde görüleceği üzere alacağa konu ticari mal müvekkili şirkete teslim edilmediğini, davacı taraf malların teslim edildiği konusunda ispat ile mükellef olduğunu, tanık deliline muvafakatlerinin bulunmadığını, davacı şirket ortakları ile davalı şirket ortakları arasında akrabalık bağı olması nedeniyle, ticari malın teslim edilmesi hususunda sessiz kalındığını, müvekkili şirkete teslim edilmeyen ticari emtia nedeniyle bu oranda yüksek bedelin ödenmesi mümkün olmadığını, müvekkili şirketin, davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, her iki şirketin ortak ve payları incelendiğinde görüleceği üzere, teslim edilmeyen ticari mal nedeniyle iş bu talep edilen bedelin ödenmesi yerinde olmadığını, dava konusu alacak gerçek bir alacak olmaması nedeniyle, taraflar arasında Mutabakat imzalanmadığını, faturaların kayıtlara konu edilmesinin esaslı nedeni KDV tarihinin geçmemesi ve akrabalık ilişkisi olduğunu, ticari defter kayıtlar ve özellikle dava konusu ticari malların teslimine ilişkin irsaliyeler incelendiğinde, malların teslim alan ve teslim eden şekline hiçbir şekilde kayıt olmadığı görüleceğini, müvekkili şirkete teslim edilen herhangi bir ürünün söz konusu olmadığını, haksız ve kötüniyet nedeniyle davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, sonuç olarak davanın reddini, davacının kötüniyet olması nedeniyle %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalı/borçlu üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,davacının,faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy …. ncı İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhine ¨431.780,24 asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi….. tarafından düzenlenen 06/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda; Dava konusunun, davacının, davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan cari hesap atacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğunu, davacının 2012, 2013, 2014, 2015 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi (16/04/2015) itibariyle davalıdan ¨410.780,24 alacaklı olduğunu, davalı yanın davacı yandan 2013, 2014 ve 2015 yıllarında davacıdan toplam ¨5.179.789,00 tutarında alım yapmış olduğunu beyan ettiğini, beyan edilen tutarında KDV dahil ¨ 6.112.151,02 olduğunu, davalı tarafından beyan edilen alım tutarının davacının yapmış olduğu satış tutan ile uyumlu olduğunu, davacının takip konusu alacağını oluşturan faturaların tamamının davalının celp edilen Ba formlarında kayıtlı olduğunu, bunun haricinde davacının davalıya yapmış olduğu havalelerin tamamının banka yoluyla davalıya gönderildiğinin belgelendirildiğini, özetle davacının takip tarihi itibariyle davalıdan ¨410.780,24 alacaklı olduğunun ispat edilmiş olduğunu, neticeten takip tarihi (16/04/2015) itibariyle davacının davalıdan ¨ 410.780,24 alacaklı olduğunu bildirdiği görülmüştür.
Bilirkişi….tarafından düzenlenen 14/12/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; Mahkeme tarafından davalının ticari defterlerinin incelemesine yönelik yetki verilmesi nedeniyle davalı vekilinden inceleme konusu yılların ticari defter ve belgelerinin mail atılması ve akabinde incelemeye hazır edilmesi müteaddit defalar yazılı ve telefon yolu ile talep edilmekle birlikte , duruşma tarihinin de yakın olduğu hatırlatılmasına karşın davalı taraf müvekkilinin yurtdışında olduğundan bahisle defter ve belgelerini rapor tarihine kadar ibraz etmediğini, ” Davacının davalıya yapmış olduğu havalelerin tamamının davalıya gönderildiğinin belgelendirildiğinin” yazılı olduğu oysa davacının bu yönde bir iddiasının ve talebinin olmadığı söz konusu havale yoluyla yapılan ödemelerin niteliği ve içeriğinin hazırlanacak ek raporda tartışılması” yönündeki görevin bu ödemelerin davalının ticari defterlerinde ne şekilde yer aldığı hususunda gözetilerek incelenmesini gerektireceği kanaati ile davalının ticari defterlerinin mahkemenin uygun göreceği şekilde ibrazı veya dosyanın mevcut hali ile değerlendirilmesi yönünde vereceğini bildirdiği görülmüştür.
Bilirkişi….tarafından düzenlenen 06/06/2018 tarihli bilirkişi 2.ek raporunda;Davacı şirketin …. Tük. Mal. Paz. Tic. Ltd. Şti Firmasına yapmış olduğu ödemelerin, davalı şirketin mal alım satımı sonucunda davacı ve davalı şirket ortağı olan ….’ın talimatlarıyla şirket kredi kartlarını kullanarak yapmış olduğu toplamda ¨653.542,07 tutarlı ödemelerden oluştuğunu,davacının bu ödemelerini hem davacının hem de davalı şirketin ortağı olan ….’ın talimatıyla yapıldığını, Mail order talimatlarının dosyada mevcut olduğunu, şirket kartlarında şirket ortaklarının ve şirket unvanının bulunduğunu,neticeten, davacının davalı adına yapmış olduğu ödemelerin davacı ve davalı şirket ortağı … talimatıyla yapıldığı ve onayında olduğunu,bildirdiği görülmüştür.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Örneğin faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir.Tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp , akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir.Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için teslime dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir.
Davacı yan icra takibinde ödenmediğini iddia ettiği alacak için takibe girişmiştir.Taraflar arasında yazılı bir akit olmadığı sözlü olarak ticari ilişkiye girdikleri anlaşılmıştır.Kendisi lehine bir olaydan hak çıkaran taraf ispat külfeti altındadır.Davacı yanın tek taraflı olarak tanzim ettiği fatura davalı yanca itiraza uğramıştır.
Buna göre davacının takibe konu fatura içeriğindeki malları davalıya teslim ettiğini ve borç para verdiğini yazılı olarak ispat etmek zorundadır.
Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere verilen cevapta,davalının,davacı tarafından düzenlenen faturaları BA (Bilanço Alış) bildirimlerinde bildirdiği ,buna göre davalı söz konusu faturaları defterlerine işlediğini kabul ettiği dolayısıyla fatura içeriğindeki malların davacı tarafından davalıya teslim edildiği sabitttir.Bunun dışında davacı tarafından sunulan mutabakat belgeleri uyarınca davalı şirketin isticvabına karar verilmesine ve isticvap davetiyesinin tebliğ edilmesine rağmen duruşmaya gelerek beyanda bulunmadığından mutabakat belgeleri ile de borcun varlığı sabit hale gelmiştir.
Davacı fatura karşılığı mal satışı dışında,davalı firmaya ait bir kısım borcu da ödemiş olup bu hususta alınan bilirkişi raporu ile sabit hale gelmiştir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı ile davalı arasında, davacının mal satışına ve davalı adına borç ödenmesine dayalı bir ticari ilişkinin olduğu, ancak taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir anlaşma ve/veya cari hesap sözleşmesi olmadığı,davacının cari hesap alacağını tahsil edememesi üzerine 16/04/2015 tarihinde, cari hesap alacağını dayanak göstererek, davalı aleyhine Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası ile icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davalarının açıldığı,davacının ibraz ettiği yasal ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu,davacının dava konusu alacağını teşkil eden davalı yana tanzim etmiş olduğu faturaları yasal ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği ,davacının yasal ticari defterlerine göre, takip tarihi (16/04/2015) ve dava tarihi (14/10/2015) itibariyle davalıdan ¨410.780,24 cari hesap alacağının olduğu,davalının inceleme gün ve saatinde yasal ticari defter ve belgelerini incelemeye hazır etmediği için davalıya ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılamadığı,yukarıda yapılan ayrıntılı açıklamalara göre malların davalıya teslim olgusunun ve davalı şirket adına kredi kartı ile yapılan ödemelerin ihtilafsız olduğu,neticeten davacının cari hesaptan kaynaklı olarak davalıdan olan bakiye cari hesap alacağının takip ve dava tarihi itibariyle ¨410.780,24 olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Davalının aleyhine girişilen icra takiplerinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği,dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği,davacının icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğu davalı tarafından ispat edilemediğinden davalının koşulları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Büyükçekmece … .İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨410.780,24 asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen ¨ 82.156,04 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
5-Alınması gerekli ¨28.060,40 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨5.214,83 harcın mahsubu ile bakiye ¨22.845,57 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan 21 tebligat + posta ücreti ¨265,65 bir bilirkişi inceleme ücreti ¨792,85 olmak üzere toplam ¨1.058,50 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨1.007,02 ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨30.381,21 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨2.520,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨485,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.04/10/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …