Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/919 E. 2018/94 K. 02.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/919 Esas
KARAR NO : 2018/94

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/04/2014
KARAR TARİHİ : 02/02/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında özetle; davalının zo- runlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın, yaya olan müvekkillerinin desteği ‘a çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, davalı … şirketi tarafından müvekkillerine 14.345,97 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin eksik olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi olan 18/03/2010 gününden itibarn işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, müvekkili sigorta şirketince ,davacı tarafın başvurusu üzerine … nolu hasar dosyası üzerine 08/06/2010 tarihinde 14.345,97 TL ödeme yapıldığını,müvekkilinin sigorta poliçesinden kaynaklanan sorumlulu- ğunun sona erdiğini, ayrıca müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini beyanla davanın reddini savunmuştur.

Dava , trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkememizce yapılan yargılama sonunda iddia, savunma ve toplanan delillere göre tesis olunan … Esas, … karar nolu 10/03/2015 tarihli ilamında “davacılara davalı tarafından 08.06.2010 tarihinde ödeme yapıldığı, bu durumda 2918 sayılı Kanun’un 111. maddesine göre tazminat miktarının yetersiz olduğu iddiasına dayalı istemlerin iki yıl içinde dava konusu yapılması gerektiği, ödeme tarihinden itibaren hesaplandığında iki yıllık sürenin dava tarihi itibariyle dolduğu, iki yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine” karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay …. HD’nce yapılan temyiz incelemesi sonunda tesis olunan ….Esas, …. karar nolu 18/06/2015 tarihli ilamda :
“Somut olayda, 18.03.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davacıların murisi vefat etmiştir.
818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 41 (6098 Sayılı TBK’nun 49.maddesi) maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60.maddesinde (TBK’nun değişik 72. maddesi) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK’nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür.) tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 Sayılı KTK’nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (dava- cı, davalı veya dava dışı 3.kişi) yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir. Görüldüğü gibi, BK’nun 60 ve 2918 Sayılı KTK’nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Arala- rındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK’nun 72.maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.) 2918 Sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar içinde geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nun 10.10.2001 gün 2001/19-652 ve HGK’nun 16.04.2008 gün ve 2008/4- 326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.) Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında, kaza sonucu davacıların murisi vefat etmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 Sayılı TCK’nun 66. maddesine göre zamanaşımı süresi 15 yıldır.
Davaya konu trafik kazası 18.03.2010 tarihinde meydana gelmiş, davacılar vekili tarafın- dan ceza zamanaşımı süresi içinde 19.06.2014 tarihinde iş bu dava açılmıştır. Davalı tarafından davacıya yapılan ödeme, davacının 22.06.2010 tarihli ihbarnamasinde belirtildiği üzere yapılan ödeme fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kabul edildiği bildirilmiştir.
Bu durumda taraflar arasında bir uzlaşma ve ibradan sözedilemeyeceğinden mahkemece, davada uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması ve davanın süresi içinde açıldığının kabulü ile işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davanın hakdüşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyularak davanın esasına girilmiştir.
Olayla ilgili davalı … şirketine sigortalı …plakalı araç sürücüsü ….hakkında ‘ın taksirle ölümüne sebebiyet verdiği iddiasıyla Bakırköy…. Asliye CM’nde açılan … Esas sayılı kamu davası sonunda sanık sürücü tali kusurlu bulunarak mahkumiyetine karar verilmiş, karar temyizde onama sonucu 30/09/2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Müteveffanın nüfus kaydı, veraset ilamı, kaza tarihinden öncesine ait …kayıtları, araç kaydı, kaza tespit tutanağı ,poliçe örneği, ….. nolu hasar dosyası,davalı … şirketince yapılan ödemeleri gösterir belgeler celp edilmiştir.
Mahkememizce atanan kusur bilirkişisi ….’den aldırılan 05/02/2016 tarihli raporda meydana gelen kazada davacıların murisi müteveffa yaya ‘ın % 70 , sigortalı aracın sürücüsü ….’ün % 30 oranında kusurlu olduğu, Aktüerya bilirkişisi … tarafından düzenlenen 04/05/2016 tarihli nesap raporunda ise raporunda davacılardan … için 26.481,16 TL , … için 102,18 TL , … için 102,30 TL olmak üzere toplam 26.685,65 TL maddi zararın tespit edildiği, reşit olan …’ın destek zararının oluşmadığı belirtilmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinde 10.000,00 TL olarak belirttiği dava değerini 05/09/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda 26.685,65 TL’ye yükseltmiş, ıslah dilekçesinin usulen tebilğine rağmen davalı taraf ıslaha ilişkin beyanda bulunmamıştır.

Toplanan deliller ile dosyadaki bilgi ve belgeler göre yapılan yargılama sonunda ; davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu …plakalı aracın, 18/03/2010 tarihinde yaya olarak yolda yürümekte olan davacıların murisi ‘a çarparak ölümüne sebebiyet verdiği, geride mirasçı olarak sağ eşi …ile çocukları …., … ve …’ın kaldığı, davalı … şirketi tarafından davacılara toplam 14.345,97 TL tutarında destek tazminatı ödendiği, davacıların yapılan ödemenin eksik olduğundan bahisle açtıkları iş bu davada aldırılan bilirkişi raporuna göre yapılan ödemelerin mahsubundan sonra mütevveffanın desteğinden mahrum kalan davacı eş ….’in 26.481,16 TL, çocuklarından …’ın 102,18 TL, ….’nun 102,30 TL bakiye tazminat alacağının kaldığı, reşit olan …’nın destek zararının oluşmadığı tespit edilmekle davacılar …, … ve … tarafından davalı aleyhine açılan davanın kabulüne, davalının temerrüdünün oluştuğu 27/05/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davacı … tarafından açılan davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-A-Davacılar …,… ve … tarafından davalı aleyhine açılan DAVANIN KABULÜNE,
Davacıların murisi ‘ın dava konusu 18/03/2010 tarihli trafik kazası sonucu yaşamını yitirmesi nedeniyle desteğinden mahrum kalan ,
Davacı eş … için 26.481,16 TL, davacı çocuk … için 102,18 TL ve diğer davacı çocuk … için 102,30 TL olarak takdir ve tespit olunan toplam 26.685,65 TL tutarındaki maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 27/05/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacılara ödenmesine,
B- Davacı çocuk … tarafından açılan davanın reddine,

2- Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 1.822,90 TL karar harcından mahkememiz vezne- sine yatırılan 170,78 TL peşin harç ile 284,94 TL ıslah harcının mahsubu sonucu bakiye 1.367.18 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,

3-a.) Davacı tarafından sarf olunan (900,00 TL bilirkişi ücreti + 352,50 TL posta/tebligat/ müzekkereden ibaret ) 1.252,50 TL yargılama gideri ile 488,52 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Sarf olunmayan gider/delil avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

4-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av. … ve AAÜT gereğince takdir olunan 3.202,28 TL TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine dair,

Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay’a gönderilmek üzere mahkemmize hitaben yazılacak dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/02/2018

Katip …

Hakim …