Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/457 E. 2018/848 K. 31.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/457
KARAR NO : 2018/848

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 12/05/2015
KARAR TARİHİ : 31/07/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/08/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 12/05/2015 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ;
Davalıların yöneticisi ve denetçisi olduğu … Konut Yapı Kooperatifinin 30 yıl önce kurulmuş ve …. Ofisinden Villa Yapmak için bir arsa temin ettiklerini, ancak aradan bir çeyrek asır geçtiği halde bir tek adım ileri gidilmediğini, üstelik arsanın vasfının tarlaya dönüştüğünü, kooperatife hâkim olanların ev veya villa yapmak gibi bir amacının bulunmadığını ve bir iki üye haricindeki üyelerin de güçlerinin bulunmadığı ve tek gayenin diğer üyelerin hisselerini müsadere yoluyla ele geçirmek olduğunu, her üyenin yılda bir kez ¨100,00 ‘si aidat ödemesi halinde kooperatif harcamalarını fazlasıyla karşılanacağı halde, Kooperatif Genel Kurulu araç edinerek yüksek aidat borçlan çıkarıldığını, Kooperatif yönetimi ve denetçisi işbirliği halinde kooperatif ile ilgili bilgileri müvekkilinden gizlediklerini, davalıların kooperatifin arsa büyüklüğü ile her bir üyenin bu arsaları hangi kriterlere göre sahip olduğu, aidatların bu büyüklüğe göre alınıp alınmadığını, arsa bedelini ödeyip ödemediği, kaç parselin boş olduğu ve bunların büyüklüğüne yönelik bilirkişi incelemesinin sorumluluk açısından önemli açıklıklar sunacağının kuvvetli bir ihtimal olarak ortaya çıktığını, davalıların kooperatiften çekilen paraları perdelemek adına bu tabloları bilinçli bir şekilde gerçeğe aykırı şekilde düzenlediklerini, bir kooperatif üyesi için en önemli bilginin o yıl içerisinde tahsil edilenin bilinmesi olduğunu, Kooperatif gelir tablosunda “Bürüt Satışlar (Diğer Gelirler] sütununda gösterileceğini, ancak davalıların bu güne kadar düzenlemiş oldukları bütün gelir tablolarında söz konusu sütuna tahsil edilen tutarları değil, tahakkuk eden yani üyelerin borçlu olduğu tutarları yazdıklarını, bazen de tahsilat yaptıkları halde bu sütununu boş bıraktıklarını, böylelikle bir taraftan bütün aidatları tahsil etmiş gibi göstererek kendilerini ve kontrolleri altındaki üyeleri korumaya alırken diğer taraftan müsadere konusu ettiklerine her türlü kanunsuz işlemi uygulamış olduklarını, Kooperatifin 2014 yılı Yönetim Kurulu Yıllık çalışma Raporu’nun 2. Sayfasında ” Harcamaların tamamı geçmiş yıllardan devreden üye alacaklarından tahsil edilen ¨34.300.00 ‘sı ile ¨ 6.220.00 ‘sı gecikme zammı, ¨ 779.00 ‘sı repo faizi gelirinden karşılanmıştır” denildiğini, bu ifadeye göre 2014 yılı Gelir Tablosunun Diğer Gelirler hesabının karşılığında en az ¨34.300.00’sı kadar bir tutarın yer alması gerektiği halde böyle bir tahsilatın görülmediğini, Kooperatifin sadece 2014 yılı değil, önceki mali tablolarının da gerçeği yansıtmadığını, Kooperatifin 2003-2009 yılları arasında tam 7 yıl boyunca gelir tablosunda bir tahsilatın görülmediği, buna karşın bütçelenmiş alacak 2005 yılında ¨48.000.00’sı, 2006 Yılında ¨44.160,00 ‘sı, 2007 yılında ¨ 19.200,00’sı, 2008 yılında ¨ 32.000.00’sı, olduğunu ancak 2005-2006-2007-2008 yıllarında ortaklardan alacağın bulunmadığı halde kooperatif tarafından toplanan paraların mali tablolarında gerçeği yansıtmadığını, durumun 2003 ve 2004 yıllarında da geçerli olduğunu, Kooperatifin 2008 yılı kasasında ¨ 3.719.63 ‘si Banka Hesabında ¨11.390.15’si paranın mevcut olduğu halde bu paralarında nerelere harcandığının belli olmadığını, Kooperatifin 2008 yılı bilançosunda Ortaklardan alacaklar hesabında ¨1.170.01 ‘sinin görülmekte olduğunu, 2008 ve 2009 yılları Gelir tablolarında her hangi bir tahsilat olmadığı gibi 2009 yıl sonu bilançosunda alacak miktarının 20.00’si olarak görülmekte olduğunu, bu durumda ¨ 1.150.01 ‘lik tahsilatın yapıldığı fakat kooperatif hesaplarına kayıt edilmediğinin, yani zimmete geçirildiğinin anlaşılmakta olduğunu, 2009 yılında aidat tahsil edileceğine ilişkin genel kurul kararı bulunmadığı halde, hukuka aykırı şekilde aidat toplandığını ancak toplanan bu paraların kooperatif gelir tablolarında gösterilmediğini, 2010 yılında bütçelenen alacakların ¨10.200,00’si olduğu, gelir tablosunda gelirlerin ¨11.446,00’si olarak gösterildiğini, 2010 yılı bilançosunda Ortaklardan Alacaklar hesabında ¨5.790.00 ‘si olarak gösterildiğini, alacağın toplamından fazlası tahsil edildiğine göre ¨ 5.790.00 ‘lik ortak alacağının ne olduğunu, 2011 yılında bütçelenen alacak ¨30.600.00 ‘si olduğu, gelir tablosunda ¨30.600.00’si olduğu halde Ortaklardan alacaklar hesabında ¨21.600.00 ‘si olarak görüldüğünü, alacağın tamamı tahsil edildi ise ¨15.810.00 ‘lik alacağın nereden çıkmış olduğunu, 2012 yılında bütçelenen alacak ve diğer gelirler tam tamına ¨40.800.00 ‘siı iken, alacak ¨35.900.00 ‘sine yükselmiş olup ¨14.300.00 ‘lik fazlalığın nereden kaynaklanmakta olduğunu, 2013 yılında bütçelenmiş alacak ¨18.200.00’si iken bunun iki mislinden fazla ¨37.400.00 ‘si tahsil edildiğini, yinede alacak tutarı ¨41.300.00 ‘sine yükselmiş, alacak tutarındaki ¨5.400.00’lik artışın nereden geldiğinin belirgin olmadığını, 2014 yılı gelir tablosunda genel yönetim giderleri ¨ 28.514.45’si, Kısa Vadeli Borçlanma Giderleri ¨237,71 ‘si olmak üzere gider kalemleri toplamı ¨ 28.751.45’si olduğu halde, Yönetim kurulu raporunda 2014 yılı giderleri toplamı ¨35.202,00’si olarak gösterildiğini, Ada ve parsel tespit ve işaretleme gideri olan ¨ 6.450.00 ‘sine gelir tablosunda yer verilmediğini, Kooperatif genel kurul kararlarında yönetim kurulu üyelerine bir ödeme yapılacağına ilişkin bir karar olmadığı halde Yönetim kurulu üyesi …’a ¨8.547.00 ‘si ödeme yapıldığını, Harici edinilen bilgilere göre …’a 2005 yılında ¨5.000.00 ‘si, 2006 yılında ¨6.000.00 ‘si, 2007 yılında ¨7.000.00’si, 2008 yılında ¨5.300.00 si, 2009 yılında ¨6.000.00 ‘si, 2010 yılında ¨ 6.000.00 ‘si, 2012 yılında ¨6.000.00’si, 2014 yılında ¨8.800.00 ‘si olmak üzere toplamda ¨50.100.00 ‘si ücret ödemesi yapıldığını, bu paraların zimmet suçu kapsamında kooperatife kazandırılmasının gerektiğini,Kooperatif hesapları üzerinde yapılacak bir çalışmada, kooperatif başkan üyeleri ile bunlara yakın kişilerin aidat ödemediği veya eksik ödediği ve bu kişilere faiz hesaplatılmadığının görüleceğini, müvekkili tarafından kooperatif yönetimine gönderilen 17/04/2014 tarihli …. yev. Nolu ve 18/11/2014 tarih …. yev. Nolu iki ihtarnamede çoğunluk olarak hareket eden üyelerden aidatların tahsil edilmediğini, faiz hesaplanmadığı somut olgularla açıklandığı halde bu yazıya cevap verilmediğini, kooperatif üyelerinden …. borçları nedeniyle kooperatif üyeliğinden çıkarıldığını, kooperatif yönetimi tarafından mahkemeye verilen savunma yazısında ….’un ilk ¨500.00 ‘si tutar dışında başkaca bir aidat ödemediğinin belirtildiği ve çıkarma kararının İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesince kaldırıldığını, bu karardan sonra denetçi …’ün divan başkanı olduğu 09/05/2008 tarihli 2008 yılı olağan genel kurul toplantısında ……..’un borcunun ¨57.500.00’si olarak açıklandığını, yine aynı kişinin divan başkanlığını yaptığı 12/03/2011 tarihli 2010 yılı genel kurulu toplantısında, 26/05/2012 tarihli 2011 yılı Genel Kurul toplantısında da üyelikten çıkarılması gündeme getirildiği ve …. hisselerinin … ve eşi tarafından ele geçirildiği ve ¨ 100.000.00 ‘sini aşan borcun silindiğini öğrendiklerini ve bu devir işleminden birkaç ay sonra ….’un vefat ettiğini, kooperatif denetçisi …’ün 28/02/2015 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının 5. Maddesinde geçen ifadesinde ” ….’un kooperatif kayıtlarında görünen borçlarıyla birlikte faizlerini de ödeyerek hisseyi devir aldıkları” belirtilmekte, kooperatifin 2008-2014 zaman aralığı içerisindeki mali tablolarında böyle ¨57.500.00’si ile ¨100.000.00’si arasına tekabül eden bir alacak ve tahsilatın gözükmediğini, yani mali tablolarda bu şekilde bir ödemenin olmadığını, sonradan kooperatife ortak olan muhasebecisi …..’nın bu hisseyi nasıl ve kimden devir aldığını, bir başkasından devir almış ise önceki borçların silinip silinmediğini, kooperatiften satın alınmış ise kaç liraya satın alındığını, üyeliğe ilişkin hukuken geçerli bir genel kurul kararı alınıp alınmadığını, müvekkilinin kooperatif yönetimine çeşitli tarihlerde bilgi ve ikaz amaçlı yazılar gönderdiğini, ancak bunların tamamının cevapsız bırakıldığını, kooperatif işlerinin hiçbir üye için yılda ¨100.00’si görüleceğine dair yönetime ve denetime defalarca yazı gönderdiği yazıların dikkate alınmadığı, bunun dışında göndermiş bulunduğu 17/04/2014 tarih ….. yev. no.lu, 18/11/2014 tarih … yev. no.lu iki ihtarnamenin de cevapsız kaldığını, ayrıca kooperatif denetçisine gönderilen 14/08/2014 tarih bilgi ve uyarı amaçlı yazınında cevapsız kaldığı gibi bu yazı karşılığında kooperatif üyeliğinin silindiğini, mali tabloların ise bütününün gerçek dışı ve yanıltıcı olduğunu, kooperatif faaliyet raporları ve denetçi raporlarının müvekkiline verilmediğini, bu durumda zarar tutarının müvekkili tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını” beyanla davalıların kanuna aykırı şekilde kooperatiften çektikleri paranın tutar olarak tespiti ile yasal faizi ile birlikte kooperatife iadesinin sağlanması ile davalıların kooperatifteki yönetim yetkilerini kötüye kullanmaları sonucu kooperatifi yoksun bıraktıkları kazanç, kar ve kar payı ile başka adlarla haksız çektikleri paraların kooperatife iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekilinin 04/09/2015 havale tarihli dilekçesini özetle;…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında davacı tarafından 28/02/2015 tarihli Genel Kurul Kararlarının iptaline ilişkin açılan davanın derdest olduğu, iptali talep edilen Genel Kurul Kararları içinde bulunan 21. Madde ile davacının Ocak 2009 tarihinden bugüne dek tüm ihtarlara rağmen tek kuruş aidat ödemediği için davalı müvekkillerinin üyesi olduğu Kooperatif Yönetimince kooperatif ana sözleşmesi gereğince usul ve yasaya uygun olarak ihracına karar verildiğini, davalının mezkur davasının da sırf bu ihraç kararından ötürü, tamamen hakkın kötüye kullanımı mahiyeti taşıdığını, MK 2.mad. dürüstlük kuralına aykırı ve kooperatifi işlemez hale getirmeye matuf olduğunu, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 16/06/1983 Tarih … sayılı kararında davanın cereyanı sırasında ortak, ortaklık sıfatını yitirirse davaya devam edemez denildiğini, davacının kooperatifin tüm geçmiş yıllardaki gelir giderlerine ilişkin afaki haksız usul ve yasaya aykırı afaki iddialar ile davalıların kooperatifi zarara uğrattığına ilişkin asılsız iftira ve iftira mahiyetinden öteye geçmediğini, davacının davalılar hakkında ki sorumluluk davasına ilişkin dayanak yaptığı dönemler itibariyle dava hakkının zaman aşımına uğradığını, TTK. 560. Maddesinde zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren 2 yıllık zaman aşımı süresinin öngörüldüğünü, davacının mali muhasebeci ve kooperatif ortağı olduğu ve enson 2012 yılı Genel Kurulan katıldığı ve bu toplantıda Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulunun ibrasına ilişkin oybirliği ile alınan kararlarda olumlu oy kullandığı dikkate alındığında dava konusu süre ile ilgili öğrenme tarihi olarak 2 yıllık zaman aşımı süresi başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiğini, Yine TTK 558/2. Fk hükmü gereğince ” Şirket Genel Kurulunun Sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak, şirketin ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap eden pay sahiplerinin dava hakkını kaldırır, diğer pay sahiplerinin dava hakları ibra tarihinden itibaren 6 ay geçmesiyle düşer” denildiğini, davalı kooperatif kayıtlarında yaptıkları incelemede 2003 yılından bu yana çoğunluklu olarak Yönetim Kurulu ile Denetim kurulunun ibrasına ilişkin kararların alındığını, 2004-2005-2006-2007-2009-2012 yılları genel kurul toplantılarına katılmış ve oy birliği ile ibra kararları alındığının görüldüğünü, yine davacının mazeretsiz olarak katılmadığı 2008-2010-2011-2013 yılları genel kurul toplantılarına ilişkin olarak Yönetim Kurulu ve denetim kurulunun ibrasına ilişkin alınan kararlar hakkında 6 aylık hak düşürücü süre içerisinde bir sorumluluk davası açmadığını, bu yön itibariyle dava konusu edilen talepler 6 aylık hak düşürücü süreyi geçtiğini, davacının sorumluluk davasına esas olmak üzere geçmiş dönemlere ilişkin olarak ibra kararına karşı açtığı bir iptal davasının bulunmadığını. Ancak Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulunun ibrasına ilişkin alınan karar yönünden açtığı iptal devasının derdest olduğunu, davacı ile davalı müvekkillerinin 03/07/1197 tarihinde aynı dönemde kooperatife olarak olduklarını , henüz üyeler adına belirlenmiş, tescil edimli bir parselin olmadığını, Parsel tapularının halen kooperatif adına tescilli olduğunu, ortaklar adına tescilin daha sonra Genel Kurul Kararı ile usul ve yasaya uygun şekilde alınacak bir kararla belirleneceğini, bununda kuvvetle muhtemel olarak kura usulü ile olacağını, dolayısıyla üyelerden alınan aidatların eşit olarak alınmakta olduğunu, parseller arasında en küçük yüz ölçümlü olanı 1493 m2 en büyüğü 1632 m2 olup çoğunluğu 1530 m2 civarında olduğunu, yani davacının iddia ettiğinin aksine parseller arasında m2 farkı haksız ve adil olmayan bir oranlama olmadığını, Davacının 31.12 : 2014 tarihli gelir tablosunun gerçeği yansıtmadığı yönündeki iddasının haksız usul ve yasaya aykırı afaki bir iddia olduğunu, davacı dava dilekçesinde “harcamaların tamamı geçmiş yıllardan devreden üye alacaklarından tahsil edilen ¨34.300.00 ‘sinden tahsil edilmiştir” bu ifade doğru olmakla birlikte geçmiş yıldan devreden alacaklar Gelir Tablosunda Yer almaz, bilançoda yer alır, yani davalının iddia ettiğinin aksine 2014 yılı gelir tablosunda bu kalemler yer almaz, 31/12/2013 tarihli bilançodan devir eden bu alacaklar tahsil edilerek kooperatif masraflarının yapılmış olduğunu, Taşınmazın ada, parsel, tespit işaretleme gideri olan ¨ 6.450,00 masrafın gelir tablosunda yer almadığı iddiası yönünden bu masrafın bilançoda yer aldığını ve bu hususların 2014 yılı Tahmini Bütçede “İmalat katılım” başlığı altında yer almakta olduğunu, 2014 yılı öncesi davacı iddiaları için ise hak düşürücü süre yönünden itiraz ettiklerini, kooperatif arsasının davacı iddialarının aksine kısıtlı bulunmadığını, Çerkezköy Belediyesinden İmar Durumu çıkarılmış olduğunu, Elektrik, su, yapı projeleri çalışmalarının devam etmekte olduğunu, yine kooperatif arsasının geçmişten buyana tarla vasfında olmadığı arsa vasfında olduğuna ilişkin olarak arsa vergisi ödendiğine ilişkin 2004 tarihli emlak vergisi bildirimlerini ibraz ettiklerini, davacı tarafından 17 üyeden yıllık ¨1.700.00 ‘si aidat toplanması ile kooperatif harcamalarının fazlası ile karşılanacağı iddia edilmekte oysaki kooperatif arsasının yıllık emlak vergisinin ¨7.600.00 ‘si olduğunu, Kooperatif mali tablolarının gerçeği yansıttığı, 2014 yılı çalışma raporunda bahsedilen ¨34.300.00 2013 yılı Gelir Tablosunda tahakkukun yapılarak yer aldığı, 2014 yılında ise üyelere aidat tahakkuku yapılmadığından 2014 yılı gelir tablosunda bu tutarın yer almamasının gerçekçi bir durum olduğunu, 2003-2009 döneminde bütçelenmiş alacaklardan yönetim kurulunun toplanmasına karar verdiği aidatlar mali tablolar incelendiğinde bilançolarda gösterildiğinin anlaşılacağını, 2003 yılı bilançosunda sermaye yedekleri ¨32.865,00’si iken 2008 yılı sonu ¨56.865,00’si olduğunun görüleceğini, 2008 yılı harcamalarının belirsiz olmasının mümkün olmadığını, arsa vergisinin o yılda ¨1.800.00’si olduğu, kooperatifin muhasebe, vergi, genel kurul masrafları, yönetici gideri dahi bur harcamaların yapıldığını göstermekte olduğun, 2009 yılı kabul edilen bütçesinde 3 ay ¨150.00’si olarak toplanmasına karar verilmiş ve toplanan ¨6.600.00 ‘si gelir tablosunda yer almakta olduğunu, davacının Yönetim Kurulu üyelerine ödeme yapılması ile ilgili genel kurul kararı olmadığı iddiasının asılsız olduğunu, üye …. hakkındaki iddialarında gerçeği yansıtmadığını, üyenin hissesini usul ve yasaya uygun olarak üyeliği devretmek suretiyle üyelikten çıktığını, kooperatifin … ve …. gibi komşu kooperatiflerle bir kısım masrafların bölüşülmesi ve maliyetlerin azaltılması amacına yönelik olunan kararların bu koperatiflerle birleşme, ya da devir olarak gösterilmesinin karar içeriğine bakıldığında gerçeği yansıtmadığının görüleceğini ” beyanla davanın reddine karar verilemesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava hukukî niteliği itibariyle, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin tazminat davasıdır.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 30/07/2018 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.Davadan feragat,davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için bunun davalı veya mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur.Somut olayda,davacı vekilinin feragat beyanı nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 307-312. maddeleri gereğince,davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Feragat yargılamanın ilk celsesinden sonra vuku bulduğundan Harçlar Kanunun 22. maddesi gereğince alınması gereken ¨35,90 karar ve ilam harcının 2/3’üne tekabül eden ¨23,93’nin peşin yatırılan ¨27,70 harçtan mahsubuna, fazla yatan ¨3,77’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalılar vekili, davacıdan vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirdiğinden, davalılar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨267,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 31/07/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …