Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/223 E. 2018/835 K. 18.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/223 Esas
KARAR NO : 2018/835

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2015
KARAR TARİHİ : 18/07/2018
K.YAZIM TARİHİ : 03/08/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen 01/10/2009 tarihli sözleşme gereğince ,davalının müvekkiline ait İzmir hipodrumu ve….. Aşım İstasyonu’nda bulunan …. Elektrik Dağıtım A.Ş.’ne ait …, ….. , …. abone nolu tesisleri ile Bursa Hipod- rumu ve….. ‘da bulunan…Elektrik Dağıtım A.Ş.’ne ait…. , …. , … , … , …. , ….., …. ,…. abone nolu tesis- lerine gerekli elektrik enerjisinin 1 yıl süreyle sevk edilmesi işini üstlendiğini, davalı tarafça tahakkuk ve tebliğ edilen elektrik enerjisi tüketim bedeline ilişkin faturalarda ”Kayıp Kaçak Bedeli ‘ adı altında haksız ve yasaya aykırı bir şekilde kesinti yapıldığını beyanla HMK 107 md gereğince söz konusu alacaklara karşılık şimdilik 1.000,00 TL’nin her bir haksız kesin- tinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. Elektrik Enerji İth. İhr. ve Toptan Tic. A.Ş. vekili cevap dilek- çesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; dava konusu edilen alacak tebliğ edilen faturalarda belli olduğundan belirsiz alacak davası açılamayacağını, alacağın zaman aşımına uğradığını, söz konusu kesintilerin yürürlükteki elektrik mevzuatına ve yönetmeliklere uygun olduğunu, haksız olarak yapılmış bir kesinti bulunmadığını ayrıca uyuşmazlığın 6446 sayılı EPK’nin 17.md ile geçici 19. ve 20 md hükümlerine göre çözümünün gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan …. Elektrik Dağıtım A.Ş. Vekili ihbara cevap dilekçesinde ; dava konusu faturaların …. Elektrik Perakende Satış A.Ş. ve Akenerji Elektrik Eenjisi İth. İhr. Toptan Tic. A.Ş. tarafından yansıtıldığını , müvekkili şirketin dava konusu talep- lerin muhatabı olmadığını beyanla husumet yönünden itirazda bulunmuş ve davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan…Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili ihbara cevap dilekçesinde ; dava konusu alacak ile ligili bilirsiz alacak davası açılamayacağını, talebin zamanaşımına uğradığını, faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedelinin yürürlükteki elektrik mevzuatına ve yönetmeliklere uygun olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava; davalı tarafça davacıdan ”Kayıp Kaçak” adı altında tahsil edilen kesintilerin (istirdatı) talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki abone sözleşmeleri ekleri vs deliller celp edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yüksek Yargıtay 3’ncü Hukuk Dairesi’nin kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçe- vesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenle- menin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki,17/06/2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişede etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konulun- caya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Davacının iddiası, davalının savunması ve mevcut delillere göre yapılan inceleme sonucu davacının tahsil edilen ”Kayıp Kaçak” bedellerinin kurumun düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu yönünde bir iddiası bulunmadığından 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanun’la değişik 17. maddesinin 10.fıkrası hükmü ve geçici 20. maddesi gereğince konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri dikkate alındığında; Enerji Piyasası Düzenleme Ku- rumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Bu noktada uyuşmazlık; davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan (aleyhine hüküm verilen) tarafa yükletilir. (HMK m. 326/I). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkûm edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükle- tilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargı- lama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.)
Somut olayda; yapılan bilirkişi incelemesine göre davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Yani; davaya konu kayıp kaçak bedelini tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.Davacı tarafından, davalı- dan kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin talep edildiği davada, “konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişikliğinin bir sonucudur. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmiştir.(Yüksek Yargıtay 3’ncü Hukuk Dairesi’nin 28/03/2017 gün ve 2017/2534 Esas, 2017/3956 karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3’ncü Hukuk Dairesi’nin 13/04/2017 gün ve 2017/195 Esas, 2017/280 karar sayılı ilamları)
Bu nedenlerle ; yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine tesisine yer olmadığına, davanın açıldığı anda davasında haklı olan davacı yararına yargılama gideri ve maktu vekâlet ücreti takdirine karar verilip aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-) Konusuz kalan davanın esası hakkında karar tesisine yer olmadığına,
2-)Harçlar Kanunu’na göre hesaplanan ve tahsili gereken 35,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu sonucu bakiye 8,20 TL’nin davalı taraftan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına,
3- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm altına alınan dava değerine göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
4- a.) Davacı tarafından sarf olunan ( 27,70 TL başvurma harcı + 27,70 TL nispi peşin harç + 4,10 TL vekalet harcından ibaret ) 59,50 TL harç ile (posta/tebligat ve bilirkişi ücretinden ibaret) 2.864,25 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
b.) Davalı tarafça sarf olunan 500,00 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c.) Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine dair,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri gereğince,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı ,davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
18/07/2018
Katip …

Hakim …