Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1189 E. 2020/405 K. 13.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1189
KARAR NO : 2020/405

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/12/2014
KARAR TARİHİ : 13/07/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili hakkında Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 5.117,26 TL lik icra takibi yapıldığını, ancak müvekkili ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişkinin olmadığını, senetin müvekkilinin iradesi dışında doldurulduğunu, senet üzerinde yer alan imzanın da müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin davalıya borcunun olmadığını beyanla bahsi geçen senedin müvekkilinin gerçek iradesini yansıtmadığının tespiti ile davacıya borçlu olmadığına, icra takibinin haksız ve kötü niyetle yapılması nedeniyle % 40 oranında kötü niyet tazminatının da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Davacının imza itirazı bakımından ilgili kamu kurumlarına bankalara müzekkere yazılmış, müzekkere cevapları dosyamı arasına alınmıştır.
Dosyaya sunulan 05/10/2017 tarihli Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda inceleme konusu senette borçlu imzaları ile …’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’in eli ürünü olmadığının tespit edildiği, dosya davalı vekilinin rapora karşı itirazı üzerine rapor almak üzere yeniden ATK’ya gönderildiği, alınan 25/03/2020 tarihli raporda yeni gelen mukayese belgelerle istem doğrultusunda yeniden yapılan incelemede; İnceleme konusu senette …’e atfen atılı basit tersimli borçlu imzaları ile …’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’in eli ürünü olmadığı hususlarının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dava, İİK 72.madde uyarınca açılan takibe konu senet nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti davasına ilişkindir.
Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir.Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir.Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır.Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Prof. Dr. Hakan Pencanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Doç. Dr. Meral Sungurtekin Özkan, Doç. Dr. Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156-164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m.68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez.
Dosyada mevcut bilgi belgeler, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava konusu bono üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı,taraflar arasında temel bir ilişkinin bulunmadığı, senedin rızası dışında doldurulduğunu herkese karşı ileri sürülebildiği, bu kapsamda ilgili kurumlardan toplanan imza örnekleri ile dava konusu senet üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığının mukayese edilerek rapor tanzimi için dosya ATK a gönderilmiş 25/03/2020 tarihli raporda dava konusu senette …’e atfen atılı basit tersimli borçlu imzaları ile …’in mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel …’in eli ürünü olmadığı hususlarının tespit edildiği anlaşılmakla davacının davasının kabulü ile davacının icra takibine konu edilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin borçlo-davacı yönünden iptaline İİK’ nın 72/5 nci maddesi şartları oluşmadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN KABULÜNE,
1-Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına konu 25.12.2013 tanzim 01.03.2014 ödeme tarihli 4.925-TL’lik bonodan kaynaklı davacı … ‘in borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Davalı taraf aleyhine kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığından bu yöndeki TALEBİN REDDİNE,
3-Alınması gerekli 336,42 TL harçtan peşin alınan 87,40 TL peşin harcın mahsubu ile 249,02 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 3.400 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 116,40 TL harç, 262,20 TL tebligat müzekkere gideri, 520 TL ATK rapor ücreti toplamı 898,60 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılıp harcanmayan masrafın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair tarafların yokluğunda HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/07/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”