Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1101 E. 2020/567 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1101
KARAR NO : 2020/567

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2015
KARAR TARİHİ : 24/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben yazmış olduğu 04/12/2015 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; ….. İlçesinde turizm yatırımı yapmak isteyen davalı şirketin müvekkili ile “taşınmaz bulunması sürecinden başlayarak, her türlü saha etüdü çalışması, plan ve proje yapma ve yaptırma, ilgili kurumlardan onaylatma ve yapı ruhsatı alarak uygulama süresini yürütme” konularında sözlü anlaşmaya vardığını, davalı şirketin 10.12.2012 tarihinde ….. İlçesinde içinde bir fırın, bir ev, bir lokanta da bulunan altı dükkandan ibaret … ada, … sayılı parseldeki taşınmazı satın aldığını, iki gün sonra davacı şirketin o tarihteki yetkilisi olan …..’e İstanbul … Noterliğinde düzenlenen 12.12.2012 tarih ve … yevmiye sayılı vekaletname ile “mevcut yapıların yıkılması ve yerine otel inşa edilmesi amacıyla mevcut yapıların risk tespitinin yapılması, yapılacak yeni yapının projelerinin hazırlanması, yapı ruhsatı alınması için gerekli her tür yetkilerin verildiğini, vekilin yaptığı başvuru sonucu Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 25.03.2013 tarihli ve 6461 sayılı yazısı ile ….. Belediye Başkanlığına parseldeki yapının 6308 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak tespitinin yapıldığının, durumun tapu kütüğüne şerh edilmesi ve ilgililere tebligat yapılması gerektiğinin bildirildiğini, taşınmazdaki binaların elektrik, su, doğalgaz bağlantılarının kesildiğini ve belediyece 06.08.2013 tarihli yapı yıkım izin belgesinin düzenlendiğini, taşınmazda bulunanlarının tahliyesinin sonrasında alınan yıkım ruhsatına dayalı olarak yıkım işleminin gerçekleştirildiğini, durumun raporla belirlendiğini, 10.03.2014 tarihinde taşınmazın cins tashihinin yapılarak arsa tapusuna dönüştürüldüğünü, bu süreç sonrasında davacı şirket ortağı mimar …. tarafından 28 odalı 56 kişilik otel projesinin davalıya sunulduğunu, davalı şirketin ticari nedenlerle projeyi beğenmeyerek yeni bir proje hazırlanmasını istediğini, bunun üzerine farklı mimarlık ve mühendislik şirketleri ile bir araya gelinerek oluşturulan bir ekip tarafından 37 odalı 60 kişi kapasiteli yeni bir mimari proje hazırlandığını, bu aşamada 1/1000 ve 1/5000 ölçekli koruma amaçlı uygulama ve nazım imar planları İstanbul 10. İdare Mahkemesinin karar ile iptal edildiğini ve buna bağlı olarak bölgedeki tüm imar uygulamalarının durduğunu, bu aşamaya kadar müvekkili şirket tarafından yapılan resmi harcamaların davalı şirket tarafından müvekkile faturalar karşılığı ödendiğini, İmar uygulaması sonucu duran çalışmalar nedeni ile arsa halindeki taşınmazın kış koşullarında çevre yapılara zarar vermesinin önlenmesi, şantiye binası olarak kullanılmak üzere sahada çelik koruma kafesi ve katlı konteyner şantiye binası inşa edildiğini, bu işlerle ilgili tasarım, danışmanlık, imalat ve denetim hizmetlerinin müvekkili şirket tarafından yürütüldüğünü, İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 12.02.2014 tarihinde alınan 2074 sayılı kararın 3. bendinde; “koruması gerekli kültür varlığı olarak tescilli bulunmayan parsellere İlişkin imar durumu taleplerinin ….. Belediyesince, ölçekli bir çizim üzerinde gösterilerek ve görüş bildirilerek Kurula İletilmesi, İmar durum istemlerinin değerlendirilebilmesi için taşınmazın bulunduğu adaya ve cephe verdiği sokağa ilişkin yasal teşekkül üstesi, sokak silüeti ve fotoğraf albümü ile taşınmazın kot kesit belgesi ve halihazır haritasının kurula iletilmesinin gerektiğine… karar verildiğini, bu karar ile dava konusu öncesinde korunması için tescil kaydı bulunmayan parselde yapılacak yeni yapıya yapı ruhsatı alınabilmesi için ayrıca Koruma Kurulunun onayının da bulunması koşulunun geldiğini, bu amaçla davalı adına 28.12.2013 tarihinde yeni bir başvuru yapılarak yasal teşekkül listesinin hazırlanması ve öneri imar durumunun istenildiğini, belediyece başvurudan 3 ay sonra 19.03.2014 tarihinde yasal teşekkül listesini hazırladığını, 21.03.2014 tarihinde de öneri imar durumunu düzenlediğini, söz konusu belgelerin 25.03.2014 tarihinde İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kayıtlarına girdiğini, kurulunun 30.04.2014 tarihinde ….. Belediyesine verdiği verdiği yanıtta; “geçiş dönemi yapılaşma koşulları çerçevesinde yapılması gereken silüet değerlendirmesinin Müdürlüklerince yapılabilmesi için gerekli ölçümleri yapabilecek donanım ve personelin bulunmadığı, parsele ilişkin kot kesit belgesinin yukarıda açıklanan haliyle, komşuluğunda kalan parsellerin yol ve saçak kotları i/e birlikte düzenlenerek… “iletilmesinin istenildiğini,
Belediyece söz konusu işlerin mal sahibi adına müvekkili şirket tarafından yapılması ve parselin cephe aldığı …. Caddesi ve …. Sokak ile … Sokak cepheli yapıların fotoğraflarının çekilerek bir albüm oluşturulması ve bu yapıların silüet rölevelerinin hazırlanılmasının istenildiğini, bu hikmetlerin de davalı adına müvekkili tarafından yürütülerek belediyeye teslim edildiğini,
Belediye tarafından belgeler revize edilmiş şekli ile 29.05.2014 tarihinde bir yazı ekinde Koruma Kuruluna gönderildiğini,
Kurul’ca 27.08.2014 tarihinde “çevre yapılaşma koşulları ile Kemerhatun caddesi ve Balık sokak silüetinde cephe veren yapıların gabari ve boyutlarını referans alarak hazırlanacak mimari projenin iletilmesinden sonra istemin değerlendirileceğine…” karar verildiğini,
Bu süreç içinde davalı şirket tümü ile kendi isteği doğrultusunda bir başka mimara 24 odalı 46 kapasiteli üçüncü bir mimari proje hazırlattığını, bu projenin de belediye tarafından 11.12.2014 tarihi yazı ekinde Kurula gönderildiğini, projenin 21.01.2015 tarihinde kurulca onaylandığını,
Müvekkilinde kendilerine iletilen bu projeye uygun olarak, statik, elektrik ve mekanik projeleri ile kuyu temel projelerini yaptırdığını ve belediyeye davalı adına sunulduğunu, söz konusu projelerin yapı denetim şirketi tarafından da denetlenerek uygun görüldüğünü, Yapı Denetim Şirketi tarafından 07.03.2015 tarihli Yapıya İlişkin Bilgi Formunun düzenlediğini,
10.03.2015 tarihinde belediyece davalı adına proje tescil harcı tahsil edildiğini,
20.03.2015 tarihinde Yapı Denetim Ücretinin Mal Müdürlüğüne yatırıldığını,
İmar planının iptalinden sonraki dönemde yapı ruhsatı alınmasına yönelik proje çalışmaları ile imalat süresince dönük piyasa araştırmaları müvekkili şirket tarafından yürütüldüğünü, aynı süreç içinde inşaatın yapımını üstlenecek yüklenici, kaba inşaat, işçilik, malzeme ve hafriyat işlemleri için piyasa araştırmaları yapıldığını, birçok şirket ile görüşülüp teklifler alındığını, tüm bu işlemlerin 10.02.2105 tarihli vekaletnamede tanınan yetkiler uyarınca müvekkili şirket tarafından davalı adına yürütüldüğünü,
Müvekkili şirketin davalının vekili olarak bu hizmetleri belirli bir aşamaya getirdiğini, yapı ruhsatının alınması aşamasına gelindiğinde o ana kadar yerine getirilen hizmetler için düzenlenen ve kendisine posta ile gönderilen 08.05.2015 tarihli altı adet faturada yazılı toplam hizmet bedeli olan ¨ 305.308,20’yi davalı şirket tarafından ödenmeyerek müvekkili şirketi İstanbul …. Noterliğinden 20.05.2015 tarihinde gönderdiği azilname ile vekillikten azil ettiğini, gönderilen faturaları da 20.05.2015 tarihli noter ihtarnamesi ekinde iade ettiğini, sözlü görüşmelerden sonuç alınamaması üzerine davalı şirket hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, borca itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğunu, bu nedenle dava açılmak gerektiğini,
Düzenlenen faturalarda yazılı proje bedellerinin ilgili meslek örgütlerince hazırlanan tarifelere uyduğunu, yapılacak bilirkişi incelemesi ile ücretlerin piyasa rayiçlerine uygun olduğunun ortaya çıkacağını belirterek;
Davalı şirketin hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlattıkları icra tabine davalı şirketin itirazının iptalini, ¨305.3108,20 alacaklarının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile kötüniyetli davalıdan alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili süresinden sonra cevap dilekçesi adı altında sunduğu beyan 20/01/2015 tarihli beyan dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava konusu taşınmazı satın aldıktan sonra içindeki kiracıların tahliyesi aşamasında şirket ortağı ….’un akrabası olan davacı şirketin yetkilisi …..’in ricası üzerine binanın tahliye sonrası yıkımı ve yerine inşa edilecek otel projesinin hazırlanılmasının istenildiğini, dava dilekçesindeki farklı şekildeki iddiaların gerçek olmadığını, davacı şirket tarafından mimari projenin hazırlandığını, iki yıllık süreç içinde projenin belediye onayından geçirilemediğini, bu nedenle eksik iş yapıldığını, taraflar arasında iş-fiyat konusunda bir sözleşme olmamasına, faturaların fahiş tutarda bulunmasına rağmen davacı tarafından gönderilen faturaların arada akrabalık ilişkisi de olması da gözetilerek ödendiğini,
Ödenen bu faturaların;
30.04.2013 tarihli ¨ 10.348,60 bedelli rölöve, kazı faturası,
08.11.2013 tarihli ¨32.733,20 bedelli 1 adet elektrik tesisat proje faturası,
09.11.2013 tarihli ¨ 59.764,54 bedelli 1 adet statik proje faturası,
09.11.2013 tarihli ¨25.478,56 bedelli 1 adet mekanik tesisat proje faturası olduklarını,
Davacı tarafından düzenlenen ve kendilerince ödenen başkaca değişik isimler altında faturaların da bulunduğunu, dava konusu olmadığı için gerektiğinde dosyaya sunulacağını,
söz konusu fatura bedellerinin ödenmiş olmasına rağmen yapı ruhsatının alınamadığını, davacı şirketin kusurlu işleri ve izinsiz bina yıkım işlemi yapması nedeniyle müvekkili şirket yetkilileri hakkında İstanbul ….. ACM. nin …. Esas sayılı dosyasında 2863 sayılı yasaya aykırı davranmak suçlaması ile kamu davası açıldığını,
davacıdan yıkım ve yapıya ait mimari projenin hazırlanması dışında herhangi bir iş ve hizmet istenilmediğini, davacının aradaki eser sözleşmesi uyarınca yüklendiği işleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yerine getirme borcuna uymadığını, iki yılı aşkın sürede projenin belediyeden onaylattırılamaması ve müvekkili şirketin yetkilileri hakkında ceza davası açılması üzerine davaya konu işler bir başka mühendislik şirketine yaptırıldığını ve davacı şirketin tahsil ettiği iş bedelinin 1/5 ne isabet eden ¨ 59.224,20 yeni bir proje çizdirilmek zorunda kalındığını, bu projenin belediye onayından geçtiğini, bu nedenle uğradıkları zararın tespitini istediklerini,
icra takibine konu:
05.05.2015 tarihli ”iki adet statik proje bedeli” açıklamalı KDV dahil 109.605,00 bedelli faturadan kaynaklı alacağın daha önce 08.11.2013 tarihli 32.733,20 bedelli fatura ile ödendiğini, mükerrer ödeme talebinin reddini gerektiğini, kaldı ki davacının hazırladığı projenin belediye tarafından onaylanmadığını, bir yapıya ait bir adet statik proje çizilmesi için bir istemlerinin olmadığını, onaylanmayan projenin sorumluluğunun ve maliyetinin davacıya ait olacağını, davacının imalat hatalarını müvekkiline yıkmak istediğini,
08.05.2015 tarihli “bir adet statik-kuyu temel proje bedeli” açıklamalı ¨23.600,00 bedelli faturanın da 08.11.2013 tarihli ¨32.733,20 fatura karşılığında davacıya ödendiğini, bu faturaya konu projenin belediye tarafından onaylanmadığını ve işleme alınmadığını, beyhude yere davacıya ödeme yapıldığını, mükerrer ödeme isteminin reddi gerektiğini, 08.05.2015 tarihli ¨109.605,48 bedelli faturaya konu statik proje bedeli içinde ayrıca kuyu temel projesi adı altında ayrıca bedel istenilmesinin de haksız olduğunu, bu hizmetin davacı tarafından verilmediğini, iddia edilen şekilde birden çok proje çiziminin istenilmediğini, statik proje bedelinin 09.11.2013 tarihli ¨59.764,54 bedelli davacı faturasına dayalı olarak davacıya ödendiğini, davacının belediyeden onaylatılacak bir projeyi hazırlaması gerektiğini, üç ayrı proje hazırlanmasında bilgi ve onaylarının bulunmadığını,
08.05.2015 tarihli 1 adet saha çalışması rölöve bedeli açıklamalı 17.700,00 bedelli faturadaki hizmetin karşılığının 30.04.2013 tarihli ¨ 10.348,60 bedelli fatura karşılığında ödendiğini, mükerrer ödeme isteminin reddi gerektiğini, davacı tarafından hazırlanan projenin belediye tarafından onaylanmadığını ve işleme alınmadığını, beyhude yere davacıya ödeme yapıldığını, bir yapının bir tek röleve çalışması olacağını, birden çok rölöve çalışması yapmasının davacıdan istenilmediğini, bir koyundan iki post çıkarılmak istenildiğini,
08.05.2015 tarihli 2 adet mekanik tesisat proje bedeli açıklamalı ¨ 43.381,52 bedelli fatura bedelinin 09.11.2013 tarihli ¨ 25.478,56 bedelli fatura karşılığında davacıya ödendiğini, mükerrer ödeme istemini kabul etmediklerini, benzer gerekçelerin bu fatura içinde geçerli olduğunu, hangi gerekçe ile iki adet mekanik tesisat proje bedeli istenildiğini anlayamadıklarını,
08.05.2015 tarihli 2 adet elektrik tesisat projesi bedeli açıklamalı ¨35.801,20 bedeli faturanın 08.11.2013 tarihli ¨32.733,20 bedelli fatura karşılığı davacıya ödendiğini, mükerrer ödeme istemlerini kabul etmediklerini, diğer faturalarla ilgili itirazlarının bu fatura içinde geçerli olduğunu,08.05.2015 tarih ve piyasa araştırma bedeli açıklamalı ¨ 75.520,00 bedelli faturada yazılı alacağın hangi hizmet karşılığı istenildiğinin belli olmadığını, müvekkilinin davacıya bu yönde bir istemi ve onayı bulunmadığını, davacının neyin piyasa araştırmasını yaptığını açıklaması gerektiğini, kanıt yükünün davacıda olduğunu, 16 aylık bir süre için aylık KDV hariç ¨ 4.000,00’den istenilen toplam ¨ 75.520,00 tutarındaki alacağın haksız ve kötü niyetli istenildiğini, istemin reddi gerektiğini, davacının işlerinde gösterdiği eylem ve eylemsizlikler nedeniyle yaklaşık 2,5 yıl yapı ruhsatının alınamadığını, vekalet görevini kötüye kullanan davacı şirket yetkilisinin vekalet görevinden azil edildiğini, haksız kazanç sağlamak amacıyla ne amaçla istenildiği belirsiz faturaların hazırlanarak icra takibine konulduğunu, belediyeden gelecek bilgilere göre iddialarının doğruluğunun ortaya çıkacağını, biran için davacının verdiğini ileri sürdüğü hizmetler nedeniyle ücrete hak kazandığını ispatlaması halinde aralarında yazılı bir sözleşme olmaması nedeniyle rayiç bedellinin bilirkişi tarafından tespiti gerekeceğini, fahiş miktarlarda kesilen faturaları kabul etmediklerini belirterek; açılan davanın reddini, haksız ve kötü niyetle icra takibi açan davacı şirketin %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,yüklenici davacının,işverene yaptığı iş karşılığı yüklenici ile olan sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy …. icra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Takibe konu cari hesap ekstresinden dolayı ¨05.308,20 cari hesap alacağı icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek (Yıllık %10,50 (ticari) değişen oranlarda) faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler … , … ve …. tarafından mahkememize sunulan 25/04/2018 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;İnceleme günü taraflardan talep edilen ticari defter ve belgelerin bir kısmı ibraz edilmekle birlikte özellikle davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının büyük bir kısmının ibraz edilmediğini, bununla birlikte uyuşmazlık konusu davacı faturalarının davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarında yer almadığının tespit edildiği ve noter vasıtası ile davacı şirkete iade edildiğini, davacı vekilince hangi gerekçe ile aynı kişilerle iki ayrı proje çizimi konusunda sözleşme imzalandığı ve kendilerine hangi gerekçe ile iki ayrı proje hazırlattırıldığı ve bu kişilere her bir proje için sözleşme ile belirlenen bedelin ne şekilde ödendiğinin açıklattırılmasından ve ret ile sonuçlanan yapı ruhsatı alınma dilekçesine eklenen statik, mekanik ve elektrik projelerinin gelmesinden sonra her üç alacak istemi ile ilgili kurulumuzca daha sağlıklı bir değerlendirme yapılabileceğini, dava konusu elektrik, statik ve mekanik projelerinin hangilerinin yapı ruhsatı alınması için ….. Belediyesine verilen dilekçeye eklendiğinin öğrenilebilmesi için bu projelerle ile birlikte yapılan ruhsat başvurusunun ret edildiği imar işlem dosyasının ilgili bölümlerinin ….. Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünden istenilmesini, davacı vekilince dava konusu otel inşaatı ve yapı ruhsatı alınabilmesi için kaç kez mimari, statik, mekanik ve elektrik projesi hazırlattırdığının açıklanması ve buna ilişkin onaysız taslak projelerin sunulması halinde, yapı ruhsatı alınmasında kullanılan projeler ile karşılaştırılmasının mümkün olabileceği ve buna bağlı olarak yapı ruhsatı alınmasına olan katkılarının daha sağlıklı belirlenebileceğini, dava konusunu oluşturan KDV dahil ¨17.700,00 bedelli “yeni röleve” çalışmasına ilişkin fatura bedeli ile, KDV dahil ¨ 23.600,00 bedelli “Kuyu Temel Proje” bedelinden kaynaklı davacı alacaklarının uygun ve yerinde olduğunu, mahkemece davacı şirketin davalı şirket yararına gerçekleştirildiğini kabul etmesi koşulu ile davacı şirket tarafından 2015 Mart ve Şubat ayları içinde gerçekleştirilen inşaata yönelik piyasa araştırması, piyasadan teklifler alınması ve bunların birer rapor ekinde mail ortamında davalı şirketin yetkisine gönderilmesi şeklindeki vekaletsiz iş görme hizmetlerinden dolayı davacı şirketin aylık ¨ 4.000,00 ‘lik istemine bağlı kalınarak KDV dahil toplam ¨ 9.440,00 hizmet bedeli isteyebileceğini, davacı şirketin ve yetkilisi kişilerin 12.12.2012 tarihinden 14.05.2015 tarihleri arasında gerçekleşen davalı şirkete ait otel inşaatı için verdikleri vekillik hizmetlerinden dolayı kendilerine bir ücret ödemesi yapılıp yapılmadığının dosya içeriğinden ortaya çıkmadığı, bu konuda açık bir istemde bulunmadığı için, davacı şirketin kalan 14 aylık bir süre için aylık ¨ 4.000,00 üzerinden istediği kalan alacağının varlığının taktirinin Mahkemeye ait olacağını bildirmiştir.
Bilirkişiler …., …. ve … tarafından mahkememize sunulan 10/04/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;Dava konusunu oluşturan KDV dahil 17.700,00 bedeli ”yeni röleve” çalışmasına ilişkin fatura bedeli ile , KDV dahil 23.600,00 bedelli ” Kuyu Temel Proje” bedelinden kaynaklı davacı alacaklarının uygun ve yerinde olduğu yönündeki görüşün aynı şekilde korunmakta olduğunu, davacı şirket tarafından 2015 Şubat ve Mart ayları içinde gerçekleştirilen inşaata yönelik piyasa araştırması , piyasadan teklifler aınması ve bunların birer rapor ekinde mail ortamında davalı şirketin yetkisine gönderilmesi şekilindeki vekaletsiz iş görme hizmetlerinden dolayı davacı şirketin KDV dahil toplam 9.440,00 hizmet bedeli isteyebileceği yönündeki görüşün aynı şekilde korunmakta olduğunu, davacının huzurdaki davada ikişer kez çizdirdiğini belirttiği satatik , mekanik ve elektrik projelerinin bedelleri ile ilgili olarak bilirkişi heyetlerince görüş belirtilmesi için davacı tarafından dava dosyasına bir adedi sunulan mekanik tesisat projesi sözleşmesinin ikincisinin gerekeceğini , hangi sebeple birbirine çok yakın tarihlerde aynı kişilerle proje çizimi için iki ayrı sözleşme imzalandığının açıklanması gerekeceğini, her biri ile ikişer sözleşme imzalandığı belirtilen kişilere yapılan ödemelere ait tüm ödeme belgelerin dava dosyasına sunulması gerekeceğini bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …. , …, ….., …. tarafından mahkememize sunulan 23/10/2019 havale tarihli bilirkişi 2. Ek raporunda özetle; Davacı yan … MİMARLIK ‘IN hak edişe hak kazanmış olduğu kalemlerin;
Saha çalışması bedeli olarak 2 aylık zaman dilimini içerir nitelikte KDV dahil ¨ 9.440 00 olduğunu,
1 adet kuyu temel proje bedeline yönelik bedel KDV dahil ¨23.600,00 olduğunu,
”sokak cadde siluetleri röleve çalışması” bedeli olan KDV dahil ¨17.700,00
Davacı Royal Mimarlık’ın hizmet vermiş olduğu üçüncü mimari projeye istinaden çizilen elektrik/mekanik/statik proje ve üçüncü mimari projenin revizyonu sonrasında çizilen elektrik/mekanik/statik proje işlerine yönelik;
Dosyada sunulan cd içeriğinde yeterli bilgi bulunmadığını, …’ın mimari çizimine yönelik 1 adet statik 1 adet elektrik 1 adet mekanik projenin ve ayrıca İlker Kavtas’ın revizyon çizimine dair 1 adet statik 1 adet elektrik 1 adet mekanik projenin sunulması gerektiği Bu sekli ile tarafımızca hak edişe yönelik bir hesap yapılamayacağını, dosyaya sunulması halinde hesaplama yapılabileceğini,
Yukarıdaki hizmetler olan elektrik/mekanik/statik projelerin iş gücü harcanarak oluşturulduğunu, bununla beraber projelerin belediyeden ret cevabı almış olduğunu, bu nedenle ruhsat alınamamağından ötürü edimin tamamlanamadığını, hakkaniyet çerçevesinde eksik ifanın da bulunduğunu, dosyaya ihtilaf konusu tüm işlerin sunulması halinde yapılacak hesaplama doğrultusunda eksik ifaya yönelik de nefaset e gidilmesi gerekeceğini,
yönünde kanaat bildirir taraf sayısından bir fazla rapor HMK 282 maddesi “Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir” hükmüne istinaden mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler … , ….., …, … tarafından mahkememize sunulan 23/10/2019 havale tarihli bilirkişi 3. Ek raporunda özetle;
Saha Çalışması bedeli olarak 2 aylık zaman dilimini içerir nitelikte KDV dahil 9.440,00 , 1 Adet kuyu temel proje bedeli olarak KDV dahil 23.600,00 , Sokak cadde siluetleri röleve çalışması bedeli olarak KDV dahil 17.700,00 , 2. Ve 3. Kez hazırlanan elektrik , statik ve mekanik projelerden dolayı hesaplanan 79.102,05 olmak üzere icra takip tarihi itibariyle toplam KDV dahil ,
(9.440,00+23.600,00+17.700,00+79.102,05=) ¨129.842,05 olabileceğini,
Mahkemece davacının hazırladığı ikinci ve üçüncü projelerinin belediye tarafından onaylanmamasında davacıya yüklenebilir bir kusur bulunmadığı kabul edildiği takdirde davacının icra takibi itibariyle toplam alacağının bu kez (9.440,00+23.600,00+17.700,00+17.800,60+21.690,76+54.802,74+27.401,37=)¨ 172.435,47 olabileceğini,
Davacı vekilinin icra takibinde ise 6 ayrı faturaya dayalı olarak toplam ¨ 305.308,20 tutarında bir istem yer aldığını bildirmişlerdir.
Davalı şirkete ait ….. İlçesi sınırları içinde kalan ve öncesinde üzerinde bir fırın, bir ev, bir lokanta da bulunan 6 dükkanın yer aldığı taşınmaz üzerindeki binaların yıkılıp yerine bir otel inşası için gerekli tüm işlemlerin davalı arsa sahibi şirketin vekili olarak davacı şirket ve yetkilileri tarafından yerine getirilmesi amacıyla taraflar arasında sözlü bir anlaşmaya varılmıştır.
Öncelikle eser sözleşmesi ve hizmet sözleşmesine ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
Dava tarihinde yürürlükte olan ve uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde eser sözleşmesi;”Yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları yüklenici ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir.
Bir sözleşme ilişkisinin kurulabilmesi için sözleşme yapmaya ehil (ehliyet) olanlar arasında, öneri ve kabulün gerçekleşmesi, yani tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları (tarafların anlaşması), sözleşme içeriği ve amacının kanunda kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi tutulmamış yani yasaklanmamış (meşru içerik) ve sözleşmenin kanunda öngörülen biçimi varsa buna uyularak (şekil) yapılması, sözleşmenin genel unsurlarıdır.
Sözleşmeye ilişkin bu temel unsurlar yanında her sözleşme türünün kendine özgü unsurları bulunmaktadır. Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir.
Eser sözleşmesinde tarafların edimleri birbirinin karşılığını oluşturmakta olduğundan tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Ayrıca niteliği itibariyle sürekli bir sözleşme olmayıp ani edimli bir sözleşmedir.
Bu sözleşmenin unsuru olan meydana getirilecek eser, aynı zamanda sözleşmenin konusunu oluşturur. Ayırt edici diğer bir temel unsuru ise bedeldir. Meydana getirilecek bir sonuç bulunmasına rağmen bedel ödenmeyeceği kararlaştırılmış ise eser sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Bedel, eser sözleşmesinin unsuru ise de tarafların anlaşırken bedeli kararlaştırmamış olmaları sözleşmenin kurulmasına etki etmez. Taraflar kararlaştırmamış olsa da bedel ödeneceğini taraflar biliyor veya bilmesi gerekiyor ise eser sözleşmesinin bulunduğu yine kabul edilecektir.
Eser sözleşmesinin konusu, meydana getirilmesi istenen sonuçtur. İstenen sonuç, bir şeyin yapılmasına ilişkin olabileceği gibi, ortadan kaldırılmasına, iyileştirilmesine veya montajına ilişkin de olabilecektir. Diğer bir ifadeyle baştan yeni bir eser meydana getirilmesine ilişkin olabileceği gibi mevcut bir eserde yapılacak değişiklik veya ilavelerle farklı bir hale getirilmesine de ilişkin olabilir.
Eser sözleşmesi tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulur ve sözleşmenin geçerliliği kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı değildir.
6098 sayılı TBK’nın 393. maddesinde hizmet sözleşmesi;”Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.İşçinin işverene bir hizmeti kısmi süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeler de hizmet sözleşmesidir.Genel hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler, kıyas yoluyla çıraklık sözleşmesine de uygulanır; özel kanun hükümleri saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bir sözleşme ilişkisinin eser sözleşmesi mi yoksa hizmet sözleşmesi mi olduğunun belirlenmesine gelince; 6098 sayılı TBK’nın 393. maddesinde hizmet sözleşmesi emek ağırlıklı iken, eser sözleşmesi beceriye dayalı sonuç ağırlıklıdır. Hizmet sözleşmesinde ortaya konan emek nedeniyle ücrete hak kazanılır. Eser sözleşmesinde ise ortaya konan beceri ile oluşturulan eser nedeniyle ücret alınır. Hizmet sözleşmesinde; zamana bağlı süreç ağırlıklı çalışma söz konusu iken, eser sözleşmesinde sonuca bağlı çalışma esastır.
Eser sözleşmesinde yüklenici, iş sahibinin istemi üzerine kural olarak bir şey meydana getirmeyi ve bedel karşılığında teslim etmeyi üstlenmektedir.Sözleşmede beceriye dayalı sonuç unsuru yerine emek verilmesi üstün ise eser sözleşmesi değil, hizmet sözleşmesi söz konusu olacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde; davacı,davalı şirkete ait ….. İlçesi sınırları içinde kalan ve öncesinde üzerinde bir fırın, bir ev, bir lokanta da bulunan 6 dükkanın yer aldığı taşınmaz üzerindeki binaların yıkılıp yerine bir otel inşası için gerekli tüm işlemlerin yapılması işini üstlenmiştir.Buna göre taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde,bir taraf (yüklenici)-davacı istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi-davalı) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmesi ve sözleşmenin niteliği itibariyle sürekli bir sözleşme olmayıp ani edimli bir sözleşme olması gözönüne alındığında taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişkinin olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu amaçla davacı şirketin yetkilisi …..’e 12.12.2102 tarihinde yapılacak işleri kapsayan yetkileri taşıyan bir vekaletname verildiği, taşınmaz üzerindeki binaların yıkımı işlemlerin gerçekleştiği, tapuda cins düzeltmesi işleminin yapıldığı, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ait imar planlarının idare mahkemesi kararı ile iptal edilmesi üzerine ortaya çıkan yeni durum karşısında İstanbul II numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulundan yapı ruhsatı alınması aşamasında uygun görüş alınması gerektiği, buna uygun olarak davacı şirket tarafından yeniden röleve çalışması yapıldığı, yeni mimari, statik vb. projeler hazırlattırıldığı, kurulca kendilerine gönderilen mimari projenin 2683 sayılı yasa uyarınca uygulanmasına sakınca bulunmadığına 21.01.2015 tarihinde karar verildiği, davacı şirketin Şubat 2015 ayı içinde yapılacak inşaat ile ilgili piyasadan alınan tekliflerin ve bunlara ilişkin açıklamaları taşıyan raporların davalı şirket yetkilisine gönderildiği,istem üzerine davalı şirketin inşaatla ilgili yeni bir vekaletnameyi bu kez davacı şirketi vekil atayarak verdiği, davacı şirketin inşaatla iligili projeleri hazırlayacak mühendis ve mimarlarla sözleşmeleri bağıtladığı, resmi kurumlarda bilirkişi raporunda yazılı işlemleri gerçekleştirdiği, hazırlanan statik projenin ….. Belediyesince kabul edilmemesi üzerine taraflar arasında sorunların yaşanmaya başladığı, davacı şirketin dava konusu faturaları düzenleyip davalı şirkete göndermesinden hemen sonra davacı şirkete verilen vekillik yetkilerinin 14.05.2015 tarihinde aynı noterlikten gönderilen azilname ile sona erdirildiği,aynı gün ise davalı şirket tarafından bir başka vekile inşaatla ilgili işlemleri gerçekleştirmesi için vekaletname verildiği, yeni vekilin 24.06.2015 tarihinde yapı ruhsatı alınması için yaptığı başvurunun belediye tarafından 09.07.2015 tarihinde kabul edilerek yapı ruhsatının alındığı, yeni yapı denetim şirketi ile ruhsata dayanak mimari proje dışındaki projeleri hazırlayanlarının isimlerinin farklı oldukları görülmektedir.
Davanın dayanağını oluşturan toplam KDV dahil toplam ¨305.308,20 . bedelli 6 adet fatura davacı şirket tarafından hazırlanmış 08.05.2015 tarihini taşıyan faturalarda davacı tarafından yapılan işler ve bedelleri yazmaktadır.
Davalı şirket vekili, davacı tarafından hazırlattırılan proje bedellerinin daha önce ödendiğini, bu nedenle mükerrer ödeme istenemeyeceğini, söz konusu projelerin belediye tarafından onaylanmadığını, kuyu temel projesi adı altında ayrıca bir proje ücreti istenemeyeceğini, davacıdan birden çok proje hazırlatmasının da istenilmediğini ileri sürerek, dava konusu faturaların iade edilmesi ve bedellerinin ödenmemesi gerekçelerini açıklamıştır.
Davacı vekili davalı şirket adına önce 28 odalı 56 kişilik bir otel inşaatı projesinin sunulduğunu, davalı şirket yetkilileri tarafından bu projenin beğenilmemesi üzerine bu kez 37 odalı 60 kişilik bir yeni proje çizdirildiğini ileri sürmektedir.
Tüm bu açıklamalardan sonra davacı tarafından düzenlenen ve davalı tarafından kabul edilmeyen faturaların irdelenmesi gerekmektedir.
Davaya dayanak alacaklardan bir tanesini oluşturan 08.05.2015 tarihli KDV dahil ¨17.700,00 bedelli fatura İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından yeniden yaptırılması istenen röleve çalışmasına ilişkin düzenlenmiş faturadır. Söz konusu röleve çalışmalarının davacı şirket yetkililerince yaptırıldığı ve buna dayalı olarak sonradan yapı ruhsatı alındığı, davalı şirket tarafından da söz konusu röleve çalışmasının kendilerince yeniden yaptırıldığı da ileri sürülmediğinden, bilirkişi raporuna göre yapılan işin niteliği ve yapım tarihlerindeki piyasa rayiçleri dikkate alınarak dava konusu bu alacağın haklı ve yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
“Kuyu Temel Proje bedeli” açıklamalı KDV dahil ¨23.600,00 tutarlı fatura ile ilgili olarak davacı şirketin İsmail Alaçam ile iki adet sözleşme imzalamış olduğu görülmektedir. ….. Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından Mahkememize gönderilen 20.07.2016 kayıt tarihli yazı ekinde yer alan 09.07.2015 tarihli Yapı Ruhsatında geoteknik projesinin ….tarafından çizildiği anlaşılmaktadır. Yine belediye tarafından gönderilen 22.06.2015 tarihli Proje Tescil Belgesinde geoteknik projesinin İsmail Alaçam tarafından çizildiği, bu kişi tarafından çizilen kuyu temel projelerinin yapının ruhsat aşamasında işlev görmüş olduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, söz konusu faturada yazılı ¨23.600,00 KDV dahil fatura bedelinin,bilirkişi kurulu raporuna göre yapılan işin niteliği ve yapım tarihlerindeki piyasa rayiçleri dikkate alınarak haklı ve yerinde bir alacak olduğu görülmektedir.
Davaya konu 08.05.2015 tarihli “piyasa araştırma bedeli” açıklamalı KDV dahil 75.520,00 TL. tutarlı faturada aylık KDV hariç 4.000,00 TL. den 16 aylık bir süre için toplam KDV dahil ¨₺75.520,00 hizmet bedeli istenilmektedir. Fatura içeriğinde ise “Kaba inşaat malzeme ve imalat/montaj işçiliği tedarikleri” açıklamaları yer almaktadır. Bu açıklamalara ilişkin hizmetler bilirkişi raporunda belirtildiği gibi 2015 yılı Şubat ve Mart aylarında yapılan piyasa araştırmaları, piyasadan alınan teklifler ve bu teklifler üzerine hazırlanan raporlar şeklinde davalı şirket yetkilisine mail ortamında gönderilmesi şeklinde gerçekleşmiştir.
Davacı şirket ve yetkilisi kişilerin dava konusu otel yapımı projesi için 12.12.2012 tarihinden başlayan ve 14.05.2015 tarihinde gerçekleşen azil ile sona eren yaklaşık 2 yıl 5 aylık bir süre içinde davalı şirkete vekil olarak bilirkişi raporunda açıklanan hizmetleri verdikleri söylenebilecektir. Söz konusu bu hizmetler karşılığında kendilerine veya davacı şirkete vekillik ücreti adı altında bir ödeme yapıldığına ilişkin davalı tarafından bir delil sunulmamıştır.
Davacı şirketin davaya konu bu faturada yazılı “Kaba inşaat malzeme ve imalat/montaj işçiliği tedarikleri” hizmetleri, iki ay içinde gerçekleşen bu hizmetlerden dolayı ancak iki aylık bir süre için istemde bulunulabileceği gözönüne alındığında davacı şirketin aylık KDV hariç ¨4.000,00 hizmet bedeli istemi ile bağlı kalınarak iki ay karşılığı (2 x 4.000,00) ¨8.000,00, KDV dahil ise ¨9.440,00 ücret istenilebileceği anlaşılmaktadır.
Diğer 3 adet fatura ise davacı tarafından çizilen statik,elektrik ve mekanik projeler ile bir adet revize projelere ilişkin olup projelerin belediye tarafından da onaylanmaması gözönüne alınarak davacının ücrete hak kazanıp kazanmadığının tespiti gerekmektedir.
Davacı … mimarlığın sunmuş olduğu projeler ile davalı yanın belediyeye onaylatmış olduğu projelerin karşılaştırılması, ayrıca ikinci kez hazırlandığı iddia olunan projelerin de bilirkişilerce karşılaştırılması neticesinde;
Davalının belediyeye onaylattığı projelerin davacının hazırladığı projeler ile aynı olmadığı,Davacının 1 adet statik .proje, 1 adet elektrik projesi, 1 adet mekanik proje ve bu projelere ek olarak 1 er adet revizyötı projeleri hazırlamış olduğu, proje revizyonlarından yalnızca yeni statik projenin fazlaca emek ve mesai gerektirmesi sebebi ile 1 adet statik projenin yan bedeli oranında hak edişe hak kazandırabileceği,bilirkişi kurulunca değerlendirilmiş ve değerlendirmede mahkememizce uygun bulunmuştur. Buna göre;
1 adet elektrik projesi: (¨35.601,20 : 2=) ¨17.800,60
1 adet mekanik projesi: (¨43.381,52 :2=) ¨21.690,76
1 adet statik projesi: (¨109.605,48 :2=) ¨54.802,74
1 adet statik proje revizyonu (¨54.802,74 :2=) ¨27.401,37 olmak üzere;
(¨17.900,60 + ¨21.690,76 + ¨54.802,74 +¨27.401,37=) Toplam: ¨121.695,47 TL. tutarında ek projeler çizim hizmet bedeli istenebilecektir.
Davacı … Mimarlık tarafından hazırlanan projelere yönelik harcanan emek ve mesainin karşılığı bilirkişi kurulunca ¨121.695,47 olarak taktir edilmiş ise de anılan projelerin belediye tarafından onaylanmaması karşısında, hakkaniyet çerçevesinde toplam bedeli üzerinden % 35 oranında indirim uygulanmasının yerinde olacağı, buna göre toplam projeler bedeli üzerinden (¨121.695,47 : 100 x 35=) ¨42.593,41 indirim yapılması ile davacı şirketin açıklanan projeler için (¨121.695,47 – ¨42.593,41=) ¨79.102.05 tutarında bir bedel isteyebilecektir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Davacı/ yüklenici, iş bedeline karşılık olduğunu ileri sürdüğü faturalara dayanarak davalı/borçlu aleyhine ilamsız takibe girişmiş; ¨305.308,20 asıl alacağın tahsilini istemiştir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davalı şirkete ait ….. İlçesi sınırları içinde kalan ve öncesinde üzerinde bir fırın, bir ev, bir lokanta da bulunan 6 dükkanın yer aldığı taşınmaz üzerindeki binaların yıkılıp yerine bir otel inşası için gerekli tüm işlemlerin davalı arsa sahibi şirketin vekili olarak davacı şirket ve yetkilileri tarafından yerine getirilmesi amacıyla taraflar arasında sözlü bir anlaşmaya varıldığı,bu anlaşma çerçevesinde davacı-yüklenicinin bir kısım işler yaptığı ve bu işler karşılığı 6 adet fatura düzenleyip davalıya gönderildiği,davacı tarafından çizilen projelerin belediye tarafından onaylanmaması nedeniyle davalının faturaları kabul etmeyerek itiraz ettiği,dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda,¨17.700,00,¨23.600 ve ¨75.520,00 miktarındaki faturanın talep ile bağlı kalınarak ¨9.440,00’sinin kabul edilmesi gerektiği,diğer üç fatura içeriğine konu projeler dolayısıyla davacının,¨121.695,47 alacağı olmakla birlikte anılan projelerin belediye tarafından onaylanmaması nedeniyle bu iş bedelinden takdiren %35 oranında hakkaniyet indiriminin yapılması gerektiği,neticeten davacının yaptığı işler karşılığı ¨129.842,05 alacağı olduğu anlaşıldığından davalının itirazının kısmen iptali ile takibin anılan miktar üzerinden devamına,davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olması gerekli olup davacı alacağının bilirkişi raporu ile tespit edilmesi nedeniyle alacağın likit olmadığı anlaşıldığından davacının icra inkâr tazminatı talebinin reddine,,davalı,davacının icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğunu ispat edemediğinden koşulları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine,Mahkememizce,davacının yaptığı işler karşılığı hesap edilen iş bedeli üzerinden takdiri hakkaniyet indirimi yapılması nedeniyle,yargılama gideri ve vekâlet ücreti hesabında davacı yararına bu indirim yapılmamış gibi hesaplama yapılarak karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün .. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨129.842,05 asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-İcra takibine konu alacak likit olmadığından davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
5-Alınması gerekli ¨8.869,51 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨ 3.687,37 harcın mahsubu ile bakiye ¨ 5.182,14 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından ödenen ¨27,70 Başvurma Harcı, ¨3.687,37 Peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

7-Davacı tarafından yapılan 18 tebligat + posta ücreti ¨ 233,60 ,bir bilirkişi inceleme ücreti ¨4.000,00 olmak üzere toplam ¨4.233,60 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre(Mahkeme tarafından yapılan hakkaniyet indirimi dikkate alınmaksızın) hesaplanan ¨2.391,10 ‘nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davalı tarafından yapılan 11 tebligat ücreti ¨75,50 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına(Mahkeme tarafından yapılan hakkaniyet indirimi dikkate alınmaksızın) göre hesaplanan ¨32,86’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
9-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨16.284,99 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
10-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden(Mahkeme tarafından yapılan hakkaniyet indirimi dikkate alınmaksızın) hesap edilen ¨16.572,91 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
11-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨485,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
12-Davalı tarafından yatırılan ancak sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilnin yüzlerine karşı,oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 24/09/2020

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”