Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/751 E. 2020/909 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/751
KARAR NO : 2020/909

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 30/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili ile davalılardan … arasında dış cephe izolasyonu ve boya uygulaması sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin işbu sözleşme gereği üzerine düşen tüm edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve işin yapımı için belirlenen 138.000 TL ücreti sözleşmenin 8. maddesinde belirtildiği şekilde ödendiğini, söz konusu izolasyon işinin … tarafından tamamlanarak teslim edildiğini, izolasyon uygulamasında kullanılan mantosür hazır yalıtım sıvasının, davalılarca belirtilen nitelikte olmadığını ve vaat edilen % 60 oranındaki ısı tasarrufunun sağlanamadığını, davalılardan … İnş. Isı Yalıtım İzolasyon San. Tic. Ltd. Şti.’ nin web sayfasında tanıttığı ve reklamını yaptığı mantosür hazır yalıtım sıvası adlı ürünün; tek bir işlemle % 60 enerji tasarrufu sağladığını, TS EN 998-1 standardının T1 ısı yalıtımı harcı grubunda yer aldığını, TS EN 998-1 (Tl) standartlarında en iyi geçirmezlik ve su iticilik özelliğine sahip olduğunu, yanmama özelliği sayesinde üstün bir şekilde binaların yangın yalıtımını sağladığını, basınç dayanımı yüksek bir ürün olup bu özelliği sayesinde darbelere karşı yüksek direnç gösterdiğini, esnekliği sayesinde çatlama ve kırılma yapmadığını, bu sayede tutunma ve taşıyıcılık özelliğinin en üst seviyede olduğunu,15 db’ lik ses yalıtımı sayesinde dışarıdan gelen gürültüyü azaltmada üstün başarı sağladığını, İç mekânlarda sağlıksız yaşam ortamlarına ve küflenmeye sebep olan yoğuşma ve rutubetlenme oluşumunu engellediğini, kansorojen madde içermediğini, inorganik yapısıyla uzun ömürlü olduğunu, ısı yalıtımının belli bir süre değil binanın ömrü boyunca özelliğini koruduğunu, sera gazı salınımı yapmadığını, doğal ve çevreci yapısıyla sağlıklı mekânlar sunduğunu, her türlü zeminde üstün bir tutunma ve taşıma özelliği olduğunu, üstün özellikleri sayesinde binalarda ideal yalıtım sağladığı gibi binaların daha uzun ömürlü olmasını da sağladığını belirterek ürünün tanıtım ve reklamının yapıldığını, müvekkilinin bu tanıtımlarda sayılan niteliklere itibar ederek ve yine davalı …’nin de ürünü olumlu ve verimli tanıtması, yanıltıcı ve aldatıcı beyanlarda bulunması, müvekkilini bu ürünün kullanılması konusunda inandırması üzerine bu ürünü tercih ettiğini, yanıltıcı ve aldatıcı reklam tanıtımlarda ve hileli beyanlarda bulunan davalıların ağır kusurlu olduklarını ve her iki tarafında müvekkiline karşı sorumlu olduklarını, bununla birlikte ürünü müvekkiline tanıtan ve % 60 tasarrufu sağladığına ikna eden ve uygulayan … kadar gerek web sitesindeki tanıtım ve reklamları, gerekse de ürün üzerindeki ambalajlarıyla % 60 tasarruf garantisi vererek müvekkilini yanıltan imalatçı firma … İnş. Isı Yalıtım İzolasyon San. Tic. Ltd. Şti.’ nin müvekkiline karşı sorumlu olduklarını, davanın kabulüne, ayıplı mal nedeni ile bedelin iadesi, sözleşme gereği ödenen 138.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 47.000 TL maddi zararlarının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayıplı malların üretimi ve satışının durdurulmasını ve satış amacıyla elinde bulunduranlardan toplatılmasına, karar suretinin ilanına karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesi ile davacı ile diğer davalı … – …. İzolasyon arasında Borçlar Kanunu Hükümlerine göre Eser Sözleşmesi ilişkisi kurulduğunu, müvekkilinin davaya konu Eser Sözleşmesini gerek taraf olarak gerekse kefil olarak imzalamadığı hususunun sabit olduğunu, ayrıca müvekkiline davacı tarafından hiçbir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin ne yazılı ne de sözlü davacıya bir taahhütte bulunmadığını, müvekkili yönünden, davanın esasa girmeden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, müvekkili ile taraflar arasında Eser Sözleşmesinin 21.05.2011 tarihinde akdedildiğini, müvekkiline 1 aylık süre içinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, 2 yıllık zamanaşımı süresinin de dolduğunu, davacının baştan sona diğer davalı ile yaptığı eser sözleşmesine dayanarak iddialarda bulunduğunu, işin verilmesinde, yapılmasında, eser sözleşmesinin imzalanmasında, şartların belirlenmesinde müvekkili ile hiçbir irtibatlarının olmadığını tevilli olarak kabul ettiklerini, müvekkilinin de, sözleşmeyi ne taraf ne de kefil olarak imzalamadığını, davacıdan da hiçbir ödeme almadığı gibi davacıya hiçbir yazılı ya da sözlü taahhüdünün olmadığını, bu nedenle davanın esasa girmeden reddine karar verilmesini, dava dilekçesinde, kötü niyetli olarak müvekkilin de davaya dahil edildiğini, davacının iddialarında aktardığı sorunların tamamının uygulama ve işçilik hataları, zemin sorunlarından kaynaklandığını, uygulama yapılacak zeminin YTONG tuğla, eski yapı, yeni yapı, bims sair inşaat malzemelerinin durumuna göre değişebileceğini, bu hususların uygulayıcılar tarafından teknik olarak değerlendirilip ona göre ürünün kalınlığını, yoğunluğunu ayarlanacağını, uygulayıcılardan kaynaklanan sorunların müvekkiline fatura edilmesinin kabul edilemeyeceğini, davacının işin yapımı sürecinde, müvekkili ile hiçbir teması, irtibatı olmadığı gibi müvekkilinin de ne inşaat alanını ne de davacıyı görmediğini, aynı şehirde dahi binanın durumuna göre uygulamaların farklılık göstereceğini, müvekkilinin hiçbir zaman uygulama garantisi vermediğini, müvekkilinin görevinin üretmek olduğunu, müvekkilinin ürettiği ürünlerin, üretiminin, satışının durdurulması, toplatılması gibi talepleri olan davacının kötü niyetli olduğunu, yaşadıkları sorunları müvekkiline fatura etmeye çalışmalarının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin sektörde en ciddi öncü firmalardan biri olduğunu, manevi tazminat taleplerinin de kabul edilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … – …. İzolasyon vekili cevap dilekçesi ile müvekkilinin ikametgahı …’da olduğu için, ….’de açılmış olan davanın yetki bakımından reddi gerektiğini ve davanın yetkili olan Bursa Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, davacının da belirttiği gibi müvekkilinin …. İzolasyon ile yaptıkları sözleşme gereği müvekkilinin sözleşmenin gereği olan tüm edim yükümlerinini sözleşme gereğince yerine getirdiğini ve dava konusu işi kararlaştırılan süreden 15 – 20 gün önce gerçekleştirip teslim ettiğini, davacı kooperatif yönetimi ve taşınmazı kullanmakta olan paydaşlar tarafından iş beğenilerek müvekkili ile memnuniyet ifadeleri kullanılarak herhangi bir ihtirazı kayıt ileri sürülmeden iş tesliminin yapıldığını, müvekkilinin ürününün uygulayıcısı olarak performasyonu konusunda herhangi bir vaatte bulunmadığını, davaya konu işte uygulanan Mantosür Hazır Isı Yalıtım Sıvası devlet tarafından TSE 825 standartlarına göre yalıtım malzemesi olduğu konusunda 998-1 standardında TSE belgesi ve Resmi ihalelerde uygulanabilirliğini gösteren poz numarası verilen bir ürün olduğunu, bahse konu sözleşmenin 2. maddesinde yapılacak olan uygulamanın üç cephede 12-13 mm, kuzey cephede 13- 15 mm, bodrum tavanlarında 8-10 mm yapılacağı sarahaten zikredilmiş olup her iki tarafça da kabul edildiğini, bu kabulün iktizası olarak sağlanacak performans da peşin olarak kabul edilmiş sayılacağını, müvekkilinin sözleşme ile kendisine düşen tüm edimleri yerine getirmesine karşın dava diğer davalının tüm iyi niyeti ile iddia edilen ancak gerçeği asla yansıtmayan eksiklikleri bertaraf etme teklifini hemen reddetmesi ile kötü niyetli olduğunu ve adeta sebepsiz zenginleşme amacında olduğunu, davacı tarafın binalarına C sınıfı EKB belgesi almak istediğini, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıtır.
Bakırköy … Tüketici Mahkemesinin …. Esas Sayılı dosyası üzerinden verilen görevsizlik kararı ile iş bu dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Dosyaya sunulan 22/07/2015 tarihli bilirkişiler …., …., …., … tarafından düzenlenen raporda davaya konu taşınmaz üzerinde ölçülen kalınlıklarda öngörülen % 60 oranındaki ısı tasarrufunu sağlanmasının mümkün olmadığı, hesaplama sonucu bulunan değerlerin hedeflenen değerlerden çok düşük olduğu, davalı …’nin ayıba karşı tekeffül sorumluluğu kapsamında davacı tarafından ödenen tutarı iade etmek ve davacının ayıplı ifa sebebi ile uğradığı zararları tazmin etmek yükümlülüğü altında olduğu, diğer davalı … İnş. Isı Yalıtım İzolasyon San. Tic. Ltd. Şti’nin davacıya karşı 21/05/2011 tarihli sözleşme uyarınca sorumluluğu bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 19/12/2018 tarihli bilirkişiler …., …., …. tarafından düzenlenen raporda davaya konu mahalde uygulanan ürünün sözleşmede ve kullanım kılavuzunda belirtilen özellikleri sağlamadığı, uygulamada ayıplar bulunduğu, satış bedelinden indirim yapılabileceği, davacının 115.800,00 TL sini geri isteyebileceğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Tanık … beyanında; “Ben davacı kooperatifin yöneticiliğini yaptığı sitede oturuyorum, oturduğum daire 5. Katta, kooperatif yönetimi ile ….nin izolasyonun yapılması ile ilgili yapmış olduğu toplantıya ben de katıldım, o toptantıda … İzolasyonda kullanılacak ürünün yaklaşık % 60 oranında olduğunu, söyledi bunu ispat etmek içinde su ve mermer kullanmak suretiyle ürünün uygulamasını yapıp test yaptı, bize göstermeye çalıştı, yine ürünün intaententtete tanıtıldığını beyan eti, bunun üzerine biz de internetteki görselleri araştırdık, inceledik, ve ordaki tanıtımlarda da aynı şeyler belirtiliyordu, internetteki görseller ve iğer tanıtımlar ise … şirketi tarafından yapılıyordu, bunun üzerine davacı … ile anlaştı, binaların dış cephe izolasyonları … yaptı, ancak tahaaüt ettiği ısı tasarrufun sağlanmadığı hemen ilk yıl anlaşıldı, muhasebecilerin yaptığı hesaplamalarda doğalgazda hiç bir azalma olmadığını tespit ettiler, ben kendi evimde boya badana yaptığımdan izolasyonon yapılmasından sonra benim evimde nemlenme olmadı, ancak diğer komşuların evlerinde izolasyondan sonra nemlenmede olmaya başladı, bunun üzerine şirket yönetimi … ve … şirketi yetkilisi ile fuarda görüşüldü, bu görüşmede ben de vardım, … yetkilisi üründe hata olmadığını, uygulamanın yanlış yapıldığını, söylemesine rağmen … ise uygulamanın doğru olduğunu üründe hata olduğunu söyledi, aralarında tartıştılar, bunun üzerine … yetkilisi yeniden ürünü biz verelim, ve izolasyon yeniden yapılsın dedi ancak bunu da … kabul etmedi, kendi gücünün yetemeyeceğini söyledi, bildiğim bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … beyanında; ” Ben davalı … İzolasyonda alçı ustalığı, dış cephe, mantolama ustasıyım. Davacı kooperatife ait …. deki konutların dış cephesinin ısı yalıtım uygulamasını yaptık, biz davacı kooperatifin istediği şekilde ve istedikleri malzeme ile uygulamamızı yaparak işi tamamlayıp teslim ettik, ücretini de aldık, biz yaptığımız işi gereği şekilde ve kusursuz yaparak teslim ettik, yaptığımız işte herhangi bir ayıp söz konusu değildir. Bizim uyguladığımız yalıtım malzemesi yeni çıkan bir üründü, ben davacı şirket ile anlaşmanın ne şekilde yapıldığını bilmiyorum, zira ben sadece ustayım ve bana gösterilen işi yapıyorum bu olayda da istenilen şekilde işimi yaparak teslim ettim, başkaca bilgim yoktur” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeni ile maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme 21.05.2011 tarihli olup sözleşmenin kurulduğu tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470.) ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 359. maddesinin 1 fıkrasında bulunan “İmal olunan şeyin tesliminden sonra iş sahibi, işlerin mutat cereyanına göre imkânını bulur bulmaz o şeyi muayeneye ve kusurları varsa bunları müteahhide bildirmeye mecburdur.” hükmü gereğince ayıp ihbarı yapılması gerekli bulunmaktadır. Açık ayıp, eserde dikkatli bir inceleme sonunda görülebilen ve anlaşılabilen bozuklukları, gizli ayıp ise dikkatli bir inceleme ile ortaya çıkmayan ve sonradan kullanılmakla ortaya çıkan ayıpları ifade eder. Yüklenicinin açık ayıplar nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için teslimden itibaren makul sürede (işlerin olağan akışına göre geç sayılmayacak bir zaman süreci içinde) eserin muayenesini yaptırıp varsa ayıplarını ihbar etmesi gerekir (BK. md. 359). Aksi halde yüklenici ihtirâzi kayıtsız eseri kabul etmiş sayılacağından ayıba bağlı hakları yitirir (BK. md. 362). Sonradan ortaya çıkan gizli ayıpların da ayıba vakıf olunur olunmaz derhal bildirilmesi gerekir. Aksi halde iş sahibi eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır ve ayıba bağlı hakları düşer (BK. md. 362). Sözleşmede garanti (teminat) süresi kararlaştırılmışsa ayıp ihbarı bu süre içinde de yapılabilir. Süresinde ayıp ihbarı yapılmışsa, açık ayıplı imalâtın bedeli eserin teslim edildiği ve ayıp ihbarının yapıldığı, gizli ayıplı imalâtın bedeli de gizli ayıbın ortaya çıktığının anlaşıldığı tarihteki rayiçlerle istenebilir.
Eğer eser iş sahibinin beklediği amacı karşılamıyorsa kural olarak ayıplı yapıldığı kabul edilir. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. (YHGK’nın 02.02.1979 gün ve 1977/11-393 E., 1979/80 K. sayılı ve Dairemizin 16.01.2013 tarih ve 2012/5835 E., 2013/129 K. sayılı ilamında bu ilke ve esaslar ayrıntıları ile açıklanmıştır.)
Ayıp, yasa ya da sözleşme hükümleri gereğince, bir eser veya malda bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenici, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imâlini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; açık ayıplarda Borçlar Kanunu’nun 359., gizli ayıplarda ise 362. Maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 360.maddesinde tanınan haklardan yararlanabilir. Ancak Borçlar Kanunu’nun 360. maddesi gereğince, eser; eser sahibinin kullanamayacağı veya nısfet kurallarına göre kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşmeye önemli ölçüde aykırı olursa, eser sahibi, bu eseri kabulden kaçınabilir. Ne var ki, eserdeki kusur veya sözleşmeye aykırılık yukarıda belirtilen ölçüde önemli değilse, eser sahibi, eserin değerindeki eksiklik oranında, bedeli indirebilir; eğer kusurların giderilmesi büyük harcamalar gerektirmiyorsa yükleniciyi onarıma zorlayabilir.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı …-…. İzaolasyon arasında 21.05.2011 tarihli dış cephe ısı izolasyonu ve boya uygulaması sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme kapsamında davacının edimi ifa etiği ancak kullanım ile ortaya ayıpların çıktığı ve sözleşmede taahhütlerin eksik yerine getirildiğinden bahisle davacı ödenen bedelin iadesini, maddi ve manevi zararının tazminini talep etmiş olup, yukarıda da belirtildiği gibi sözleşmenin kurulduğu tarihin 21.05.2011 olması nedeni ile yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerekmekte olup, mahkememizce iki defa keşif yapılmak sureti ile birden fazla rapor ve ek rapor alınmıştır. Öncelikle davalı her ne kadar … İnşaat Isı Yalıtım İzolasyon’a karşı da tazminat talebinde bulunmuş ise de, bu davalının yapılan sözleşmede taraf olmadığı, ürünlerin kalitesi bakımından davacıya taahhütte bulunanın bu davalı olmadığı, aksi düşünülse dahi bu hususun ürün satan … İnşaat Isı Yalıtım İzolasyon ile diğer davalı … arasındaki iç ilişki mahiyetinde olduğu anlaşılmakla bu davalı yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Diğer davalı bakımından ise, yapılan keşifler ve alınan bilirkişi raporu ile yapılan izolasyon işleminin sözleşmeye uygun olarak yapılmadığı, ayıplı olarak aypıldığı ve bu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiştir. Davacıların ayıpların ortaya çıkması ile davalı tarafla görüştüğü ancak davalının ayıbı kabul etmediği alınan tanık beyanlarından da anlaşılmaktadır. Tanıklardan …’ın 26.11.2014 tarihli duruşmada açık beyanında da nemlenmenin başlaması ile şirket yönetiminin … ve … yetkilisi ile görüştüğünü açıkça beyan etmiş olup YHGK’nın 02.02.1979 gün ve … E., … K sayılı ilamı da dikkate alınarak davacı tarafça ayıp ihbarının derhal yapıldığı kabul edilmiştir. Dosyada mevcut 30.07.2016 tarihli rapor dışında tüm raporlarda uzman bilirkişi raporları yalıtım malzemelerinin sökülmesi gerektiği yönünde rapor tanzim etmişlerdir. Dosyada mevcut 19.12.2018 tarihli kök rapor, 19.02.2019 tarihli 1. Ek rapor,30.20.2020 tarihli 2. Ek rapor ve 16.05.2016 tarihli rapor da dikkate alınarak davacının ayıplı ifa nedeni ile zararın tazminini isteyebileceği sabit olup davacının davacının kısmen kabulü ile 127.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … -… İzalasyon’dan tahsiline, davacının maddi zarar olarak talep ettiği 20.000-TL sökme bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Manevi tazminat davası bakımından ise, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda manevi tazminata karar verilebilmesi için davacının kişilik haklarının ihlalini oluşturan bir eylem veya işlemin bulunması gerektiği, dava konusu olan ayıplı iş nedeni ile uyuşmazlığın olmasının ise tek başına davacının kişilik haklarının ihlali olarak değerlendirilemeyeceği, davacının yargılamada manevi tazminat talebinin ispatına yönelik delil de ibraz etmediği anlaşılmakla, mahkemece manevi tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı … İnşaat Isı Yalıtım İzalasyon’a karşı açılan davanın husumet yokluğundan REDDİNE,
Davalı … -… İzalasyona karşı Açılan Davanın Kısmen Kabulüne,
1-Bilirkişi raporunda tespit edilen 127.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … – … İzalasyon’dan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Davacının maddi zarar olarak talep ettiği 20.000-TL sökme bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine,
3-Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
4-Alınması gerekli 10.041,60 TL harcın davalı …-…. İzalasyon’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5- Davacı tarafından yatırılan 3,30-TL vekalet harcı, 775,70- TL keşif harcı toplamı 779,00 TL harcın davalı …-… İzalasyon’dan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT gereğince 17.915,00-TL vekalet ücretinin davalı …-…. İzalasyon’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı …-…. İzalasyon kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen miktar üzerinden AAÜT gereğince 5.700,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7- Davalı … İnşaat Isı Yalıtım İzalasyon kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden husumet yokluğundan red kararı verilmiş olması nedeni ile AAÜT gereğince 4.080,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8- Davalı … -… İzalasyon kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen manevi tazminat talebi bakımından AAÜT gereğince 4.080,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … -…. İzalasyon’a verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 1.031,30 TL tebligat müzekkere gideri, 7.000 TL bilirkişi ücreti toplamı 8.031,30- TL’nin kabul ve red oranı göz önüne alındığında 6.023,47 TL’nin davalı … -…. İzalasyon’dan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye 2.007,83-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK madde 333 gereğince taraflarca yatırılıp harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”