Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/494 E. 2018/1340 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/494
KARAR NO : 2018/1340

DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :12/09/2014
KARAR TARİHİ :20/12/2018
KARAR YAZIM TARİHİ :20/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 19/11/2012 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalılar arasında imzalanan ” Tek satıcılık Sözleşmesi ”nin davalılar tarafından bir çok madde yönünden ihlal edildiğini, davalıların mal kaçırma hazırlığı içinde olduklarını , müvekkili şirketin yargılama sonunda artık daha fazla mağdur olmaması açısından HUMK, 389-391. Maddeleri gereğince ihtiyati tedbir karar verilmesini, müvekkili şirket ile davalılar arasında …. , …. isimli ürünlerin Türkiye ve tüm dünyadaki satış tekel hakkının müvekkili şirket … ‘a verildiğine dair 11/01/2010 tarihinde bir ”Tek Satıcılık Sözleşmesi” imzalandığını, iş bu sözleşme ile davalıların…. ürünleri için 10 yıl süre ile , …. ürünler için ” 2 Yıl” süreyle tek satıcı olan müvekkili şikret … iç ve dış Tic. Ld. Şti.’ye tüm dünya genelinde münhasır olarak satış , dağıtım ve parlama yetkisi verdiğini, sözleşmenin 6. Maddesi ”Sözleşme” ‘nin hitamından en az 1 (bir) ay öncesine kadar taraflardan her biri iş bu sözleşmenin feshedildiğini karşı tarafa noter vasıtaı ile bildirilmediği sürece , sözleşme kendiliğinden aynı sürelerle uzayacaktır” hükmüne sahip olduğundan sözleşme aynı sürelerle uzadığını,taraflar arasındaki tek satıcılık sözleşmesinin bir çok hükmü, davalılarca ihlal edildiği, sözleşmenin ”üreticilerin hak ve yükümlülükleri” başlıklı 4. Maddesi davalılar tarafından açıkça ihlal edildiğini, davalılardan … , sözleşmeden yazılı söz konusu ürünlerin hiç bir şekilde Tek Satıcı dışında satış, dağıtım ve pazarlamasını yapmayacaklarını taahhüt ettikleri halde, İnternet Siteleri üzerinden ,kendi merkezlerinde, televizyon kanallarında, bayilikler vermek suretiy ile bayilerde satıp dağıtarak sözleşmeyi açıkça ihlal edildiğini, davalılar tarafından üretilen ürünlerin hiç bir bilinirliği yok iken, müvekkili şirket tarafından çok önemli ölçüde bir bütçe ayrılarak tüm Türkiye ve Avrupa ‘da çok yoğun şekilde televizyon reklamları yapıldığını ve sonuçta ürünler önemli satış grafiklerine kavuştuğunu, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.iş sayılı dosyası üzerinden yaptırılan tespit ile de açıkça ortada olduğu üzere davalılar sözleşmeye konu ürünlerin birçok internet sitesi üzerinden satışını yaparak , sözleşmeye aykırı olduğu halde bayilikler vererek sözleşmeyi bir çok yönden ihlal ettiklerini, davalıların sözleşmenin 4.01.2 ,4.01.3. ve 4.01.4. Maddelerini de ihlal ettiklerini, davalılar sözleşmenin 4.015-4.01.6-4.01.7 ve 4.01.8 maddelerine de aykırı davranarak sözleşmeyi açıkça ihlal ettiklerini, ve sözleşmnin davacı müvekkili tarafından haklı sebeple fehine neden olduğunu, sözleşmenin 4.03 maddesinde yer alan üreticilerin ”Tek Satıcı”yı destekleme yükümlüğü davalılar tarafından çok ağır şekilde ihlal edildiğini, müvekkili şirketin pazar payı adeta yok edildiğini, dava konusu tek satıcılık sözleşmesinin 4.05. Maddesine açıkça üreticilerin -davalıların 4. Maddede belirtilen sorumluluklarından herhangi birine aykırı davranmaları halinde , tek satıcının herhangi birine aykırı davranmaları halinde, tek satıcının herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceğini, bununla beraber akdin icrasından vazgeçebileceiğini ayrıca davalıların 1.000.000,00 cezai şart ödeyeceğini gayri kabili rücu olarak kabul , beyan ve taahhüt ettiklerinin düzenlendiğini, davacı (tek satıcı) davalıya ait ürünlerin Türkiye ve Avrupa’da satışı konusunda ürünlerin tanıtımını üstlendiğini, medya yoluyla çok büyük yatırımlar yaparak tanıtımlar yaptığını, büyük reklam faaliyetlerine girişmiş bu suretle de geniş bir satış ağı oluşturduğunu, sözleşme konusu ürünlerin bu ürünlerin piyasasında önemli bir yer tutaması sağlandığını, bu durum sözleşmenin imzalanmasından sonraki satış grafiklerinde açıkça görüldüğünü, neredeyse bütün TV kanallarında reklamlar döndüğünü, bunu da tek satıcı gerek medya dünyasındaki çevresini gerekse mali imkanlarını sonuna kadarkullanarak sağladığını, davalılar ise tek satıcının sağladığı bu olanak ve apzardan yararlanarak tek satıcının aleyhine , adeta tek satıcı-davacıyı arkadan bıçaklayarak kendi menfaatlerine kullandıklarını, tek satıcılık sözleşmesinin ruhuna, iyiniyet ve ahlak kurallarına aykırı davrandıklarını sonuç olarak maddi ve manezi tazminat hakları ile her türlü tazminat talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla , öncelikle davalıların adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir vazına karar verilmesni, davalı -borçlular hakkında başlatılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü …. eass sayılı takibe vaki itirazların iprali ile takibin devamına karar verilmesini, haksız itiraz sebebiyle davalı -borçluların %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini , yargılama harç ve massraflarının karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
SAVUNMA;
Davalılar … ve … Tarım Med.San. Ve Tic.Ltd.Şti. Vekili tarafından Mahkememize sunulan 05/01/2013 tarihli cevap dilekçesinde;Davacı dava dilekçesinde sürekli davalıların edimlerini yerine getirmediğinden bahsetedip kendi edimlerinden hiç söz etmediğini,davacının iddia ettiklerini kabul etmemekle birlikte davalılar edimlerini yerine getirmemiş olsa bile bu sözleşme iki taraflıdır ve davacı tarafında yerine getirmediği sözleşmenin temeline ilişkin bir çok edimin olduğunu,davacının tek satıcılık sözleşmesini sözleşmenin süresi bitmeden 09/01/2012 tarihinde Bakırköy …. Noterliğinden … yevmiye numaralı ihtarnameyi göndererek sözleşmeyi sona erdirdiğini,müvekkillerinin ise bu ihtarnameye cevaben10/02/2012 tarihinde …. yevmiye numaralı Adana …. Noterliğinden davacının edimlerini yerine getirmediğine dair cevabı ihtarnameyi gönderdiğini,taraflar arasında yapılan tek satıcılık sözleşmesinin 3.maddesinin a bendinde tek satıcı mal bedelini alım şeklinin gereğine göre ödeme yapar ibaresi bulunduğunu,bu yükümlülüğün yerine getirmediği takdirde üreticiler teslimata devam edip etmemekte serbestir denildiğini,tek satıcı malları teslim almasına rağmen kendilerine ¨19.170,00’yi ödemediğini,cari hesap borcu bulunduğunu,ayrıca davacı tarafın müvekkillerinden sipariş ettiği malları sözleşmede beyan ettiği üzere satamadığını,satamadığı bu ürünleri de iade etmediğini,davacı tarafın 02/04/2011 tarihinde davacıya ait seri …. y.nolu fatura ile ¨162.000,00 ve yine 17/09/2010 tarihli seri a …. y.nolu fatura ile ¨199.800,00’lik malı iade ettiğini,bu durumun davacı tarafın defterleri incelendiğinde ortaya çıkacağını,bir diğer hususun ise sözleşmenin 4.02.2 numaralı maddesinde üreticiler iş bu sözleşme konusu ürünleri yıllık asgari 300.000 adet üretmek ve her ay talep ettiği tarihlerde tek satıcıya teslim etmekle yükümlüdür ibaresinin bulunduğunu,ancak incelendiğinde görüleceği üzere tek satıcı yıllık 300.000 adet mal siparişinde bulunmamış ve bu maddeye ilişkin yükümlülüğünü de yerine getirmediğini,üstüne aldığı malların yukarıda belirtildiği üzere çoğunu iade etmiş ve sattığı mallarında bedelini ödemediğini,davacı taraf yukarıda da kısaca açıklandığı üzere sözleşmenin bir çok maddesine aykırı davranarak sözleşmenin bitmesine kendi kusuru ile sebep olmasına rağmen ceza-i şart talep ettiğini,bunun usul ve yasaya aykırı olduğunu,davacı tarafından malların iade edilmesi, sözleşmedeki yıllık sipariş adetlerine uyulmaması satılan malların bedellerinin ödenmemesi ve üstüne birde malları iade ederek malların depolarda beklemesine sebep olunması müvekkillerin mağduriyetine sebep olduğunu,üstüne bir de haksız yere ceza-i şart talep edilerek müvekkiller iyice mağdur edilmeye çalışıldığını,bu nedenlerle haksız davanın reddini,yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … …. Gıda Tarım Bitki ve …. ve Tic.Ltd Şti. Vekili tarafından Mahkememize sunulan 04/01/2013 tarihli cevap dilekçesinde;Müvekkilleri aleyhine açılan davaya yetki yönünden itiraz ettiklerini,müvekkillerin ikametgahı ve şirket merkezinin Adana olduğunu,bu nedenlerle davanın Adana Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerektiğini,müvekkilleri ile davacı arasında Tek Satıcılık sözleşmesi imzalandığını,bu sözleşmeye göre her iki tarafın edimleri mevcut olduğunu,davacı edimlerini yerine getirmemesine rağmen açtığı dava hukuka aykırılık teşkil ettiğini,davacı tek satıcılık sözleşmesini,sözleşme süresi bitmeden 09/01/2012 tarihinde Bakırköy ….. Noterliği …. yevmiye sayılı ihtarnameyi göndererek sona erdirdiğini bildirdiğini,müvekkillerinin ise davacının göndermiş olduğu ihtarnameye cevaben 10 Şubat.2012 tarihli …. yevmiye sayısı ile Adana ….. Noterliğinden cevabi ihtarname gönderildiğini,dava konusu cezai şartın hüküm tesis edebilmesi için öncelikle sözleşmedeki edimlerin karşılıklı olarak yerine getirilmesi ve sözleşmenin icrasında davacının iradesi ile gerçekleşmesi gerektiğini,tek satıcılık sözleşmesine konu olan malları davacı teslim almasına rağmen müvekkillerine cari hesap borcu bulunduğunu,taraflar arasında yapılan tek Satıcılık sözleşmesinin 3. Maddesinin a bendinde “Tek satıcının yükümlülüğü” başlığı altında “Tek satıcı mal bedelini alım şeklinin gereğine göre ödeme yapar.Bu yükümlülüğü yerine getirmediği taktirde şirket teslimata devam edip etmemekte serbesttir,” şeklinde kaleme alındığını,davacı bu maddeye aykırı hareket ettiği için davacının davasının reddi gerektiğini,tek satıcılık sözleşmesine konu olan malların pazarlanması ve satışı ile ilgili olarak davacı yükümlülüklerini yerine getirmediğini,davacı 2011 yılının mayıs ayından sonra ürün siparişinde bulunmadığını, sözleşme hükümlerine göre davacı düzenli ve kotasını dolduracak miktarda ürün siparişi vermesi gerektiğini,ancak davacı bu yükümlülüğe aykırı hareket ederek müvekkillerini zarara soktuğunu,davacı müvekkillerinden sipariş ettiği malları satamadığını,edimini yerine getiremediğini,satamadığı ürünleri de iade etmediğini,en son , davacıya 02/04/2011 tarihinde fatura ile gönderilen ürünler müvekkillerine iade edilmediğini,sözleşmenin 4.02.2 bendinde “üreticiler,İş bu sözleşme konusu ürünleri yıllık asgari 300.000(Üçyüzbin) adet üretmek ve her aya talep ettiği tarihlerde -TEK SATICI-ya teslim etmekle yükümlüdür.” Maddesine davacının aykırı davrandığını,Ticaret Kanunu ile Borçlar Kanunun ilgili maddeleri ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında sözleşme taraflarından biri,doğruluk ve dürüstlük kurallarından ayrılarak karşı yanın güven duygusunu zedelemişse,sözleşmenin o yan bakımından çekilmez hale geldiğinin kabulü gerektiğini,feshe kusuru ile neden olan taraf,karşı yandan kâr yoksunluğu zararı ve cezai şart isteyemez” demek sureti ile davacının sözleşme hükümlerini yerini getirmemesinden dolayı cezai şartı istemesi ve bunun için icra takibine geçmesi olanaksız olduğunu,bu nedenlerle davanın reddine,yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmilini karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı…. Tarım Med.San. Ve Tic.Ltd.Şti. Hakkında açılan dava 20/09/2018 tarihli duruşmada bu dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmiştir.
Davalı …’un yargılama sırasında vefat etmesi üzerine davacı vekili davayı mirasçılarına yönelkmiş ancak mirasçılardan sadece … mirası kabul ettiğinden dava bu mirasçı yönünden devam etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, tek satıcılık sözleşmesinin ihlali nedeniyle cezai şart alacağınıntahsili için girişilen icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy …. ncu İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalılar aleyhine ¨1.000.000,00 asıl alacak , ¨83.368,05 işlemiş faiz ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için tek satıcılık sözleşmesine dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış,Bilirkişiler ….., Prof.Dr. …..ve Yr.Doç.Dr……. tarafından mahkememize sunulan 13/01/2015 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle: Cezai şart olarak belirlenen ¨1.000.000,00’sine davalıların temerrüt tarihine kadar geçen süreler için 3095 Sayılı Kanunun 4489 Sayılı kanunla değişik 2.maddesi uyarınca TC Merkez Bankası tarafından dönemde kısa vadeli avanskredilerine uygulanan faiz oranlarını geçmemek üzere basit usulde temerrüt faizi tahakkukunun gerekeceği, nazara alındığında 03/07/2012 takip tarihi itibariyle davacı alacağının; … yönünden asıl alacak 1.000.000,00, 18/01/2012-03/07/2012 arası faiz (1.000.000.00 x %17,75 x 167 gün:36000) 82.340.28 = 1.082.340.28, Dr. … yönünden asıl alacak 1.000.000.00 19/01/2012- 03/07/2012 arası faiz (1.000.000.00 x %17,75 x 166 gün: 36000) 81.847.22= ¨1.081.847.22 şeklinde tezahür edeceği, talep edilen inkar tazminatının mahkemenin takdirinde bulunduğu görüş ve kanaati ile rapor sunulmuştur.
Bilirkişiler Prof.Dr……, …..ve….. tarafından mahkememize sunulan 07/11/2016 havale tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle:Davacının 07/01/2012 tarihli fesih beyanının haklı sebeple fesih niteliği taşıdığı, dolayısıyla, sözleşmenin 8.maddesinde öngörülen ¨1.000.00,00’lik cezai şartı talep edebileceği, fesih beyanını içeren ihtarnamenin davalılardan …, ……Med. San. ve Tic.Ltd.Şti’ne 18/01/2012 tarihinde Dr. … ….. Ve Tic.Ltd.Şti.’ne 19/01/2012 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu nazara alındığında, davalıların bu tarihler itibariyle mütemerrit oldukları, buna göre davalılardan …, …… Ve Tic.Ltd.Şti.’nin takip tarihi itibariyle asıl alacak ve temerrüt faizi olarak ¨1.082.340,22 borçlu olduğu, tarafların masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğu sonuç ve kanaati ile rapor sunulmuştur.
Bilirkişiler…., …… ve …… tarafından mahkememize sunulan 27/10/2017 havale tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda özetle;Dosya içeriği itibariyle davalılardan … ve … açısından cezai şartın talep edilmesinin, davalıların ekonomik yıkımına yol açıp açmayacağı hususunda değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, davalılardan …….ve Tic.Ltd.Şti’nin 17/02/2015 tarihi itibariyle tasfile edildiği dikkate alındığında cezai şartın talep edilmesinin davalının ekonomik yönden yıkıma sebep olup olmayacağının değerlendirilmesinin mümkün olmadığı; davalılardan …….ve Tic.Ltd.Şti açısından talep edilen cezai şartın davalıyı ekonomik yönden yıkıma uğratacak derecede fahiş olduğuna ilişkin herhangi bir olgu tespit edilemediği sonuçlarına vardıklarını, tarafların masraf, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin mahkemenin takdirine ait olduğu kanaati ile ek bilirkişi kurulu raporu sunulmuştur.
Doktrinde; kendisine özgü yapısı olan isimsiz bir sözleşme olarak nitelendirilen tek satıcılık sözleşmesi; yapımcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde ve sürekli öyle bir sözleşmedir ki, bununla yapımcı ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede inhisari olarak satmak üzere sadece tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık tek satıcıda sözleşme konusu malları kendi adına ve kendi hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmak yükümlülüğünü üstlenir. Buradaki ürün veya mal kapsamının içerisine tüketiciye sunulabilecek hizmetler de girer.
Tek satıcılık sözleşmelerinin tarafları genellikle sözleşme konusu olan ürün ya da ürünlerin yapımcısı ile bu ürünlerin belli bir bölgede satışını yapacak olan firmadır. İstisnai olarak yapımcı yerine ürünün ana dağıtıcısının da tek satıcılık sözleşmesi yaptığı görülmektedir. Bu tür sözleşmelerde diğer taraf; belirlenen bölge içinde toptan satışları ya da dağıtıcılığı yürütmeyi taahhüt eden firmadır.Tek satıcılık sözleşmelerinin kendisine özgü bir yapısı vardır. Tek satıcının hukuki bakımdan bağımsız olarak kendi adına ve hesabına hareket etmesi,ancak ekonomik bakımdan yapımcının satış organizasyonuna bağlı olması,satılacak mal miktarının başlangıçta kesin olarak saptanamaması ve yapımcının mallarının sürümünü artırma yükümlülüğünün tek satıcı üzerinde olması gibi hususlar, tek satıcılık sözleşmesinin kendisine özgü yapısının başlıca göstergeleridir. Tek satıcının sözleşme konusu ürünleri yapımcıdan kesin olarak satın alıp kendi adına ve hesabına satması onu benzer ticari kurumlardan ayırır. Tek satıcının kendi adına davranması sözleşmeyi acente sözleşmesinden,kendi hesabına davranması ise komisyonculuk sözleşmesinden ayırt eder.
Tek satıcılık sözleşmesinde yapımcının tek satıcıya belli bir bölgede satış tekeli tanıması, tek satış hakkı vermesi gerekir. Satış tekeli hakkının zaman, yer ve konusu olan mallar bakımlarından sınırlanması gerekir. Tek satıcılık sözleşmesinin süre, bölge, mal çeşidi ve miktarı bakımlarından yeterli derecede sınırlanmaması, ancak sözleşme şartlarının tarafl ardan birinin ekonomik özgürlüğünü felce uğratması, onu mengene gibi bağlayarak karşı tarafın eline teslim etmesi hallerinde ahlaka aykırı bir nitelik taşıyabilir.Tek satıcılık sözleşmesinde sürekli olan bir çerçeve ilişki içinde taraflararasında belirli mal tutarları için birel (münferit) satım sözleşmeleri yapılır.Tek satıcılık sözleşmesinin bu özelliğinden, bu sözleşmeden doğan sözleşmeilişkisinin sürekliliğini, bu sözleşmenin unsuru olarak kabul etmek gerekir.
Üretici tarafından tek bir seferlik mal gönderimi, satıcı tarafından bu ürünün ya da hizmetin bir kereye mahsus pazarlanması ile tek satıcılık sözleşmesi doğmaz. Sözleşmenin amacını oluşturan mallarla ilgili pazarlama çalışmaları ve sözleşme konusu malların sürümünün artırılması faaliyetleri yalnızca yapımcı ile tek satıcı arasında sürekli bir sözleşme ilişkisinin var olması halinde gerçekleştirilebilir. Tek satıcılık sözleşmesinin altı ay bir yıl gibi belirli süreli yapılması bu durumu değiştirmez.Üretici ile tek satıcılık sözleşmesi yapan satıcı, üçüncü kişilerle yaptığı muameleleri kendi adına yapar. Bu durum yapımcıya, üreticiye herhangi bir yük altına girmeksizin mallarını pazarlama ve tüketiciye ulaştırma imkânı tanır. Bunun sonucu olarak da tek satıcı üreticiyi temsil etmez, yapımcı karşısında hukuki bağımsızlığı vardır. Ancak uygulamada genellikle tek satıcılar piyasaya yapımcının markası ile girdiklerinden, müşteri çevresi tarafından, kısmen yapımcının temsilcisi olarak bilinmekte ve satış faaliyetlerini yapımcı adına yürüttüğü sanılmaktadır. Hatta bu nedenle bu sözleşmenin münhasır (ya da tek) temsilcilik sözleşmesi olarak isimlendirildiği de görülmektedir.Tek satıcı, üreticiden aldığı ürünleri pazarlamakla birlikte, bunların satış ve sürümünü artırma faaliyetinde de bulunmalıdır. Burada üreticinin de ilan, reklâm yolu ile desteğini alabilir.(Arş.Gör……,Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XII, Y. 2008, Sa. 1-2)
Yukarıda yapılan genel açıklamalardan sonra somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; öncelikle taraflar arasında imzalanan 11/01/2010 tarihli “Tek Satıcılık Sözleşmesi”nin davacı tarafından Bakırköy …. nci Noterliği aracılığı ile keşide edilen 09/01/2012 tarih ve ….. yevmiye no’lu ihtarnamesi ile feshinin haklı sebeple fesih niteliği taşıyıp taşımadığı önem kazanmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin giriş bölümünde yer alan davacının “İşbu sözleşmenin taraflarından … İç ve Dış Tic. Ltd.Şti üreticiler tarafından üretilen ve işbu sözleşmede belirtilen ürünlerin yurt içi ve yurt dışındaki tek satıcısıdır”; “Üretici olarak geçen her iki firma da bu ürün gruplarının marka ve tescili ile başka ürün gruplarının satışını yapmayacakları gibi, farklı marka tescil ve Tarım Bakanlığı izinleriyle bu ürün grupları ile aynı içerikte olan ve / veya aynı amaca hizmet eden diğer ürün gruplarını da sözleşme süresi boyunca satıp- dağıtamayacaklarını ve pazarlayamayacaklarını gayrikabili rücu olarak kabul , beyan ve taahhüt ederler” hükümleri, ayrıca sözleşmenin 40.01.1, 40.01.2, 40.01.3 maddelerinde yer alan hükümler karşısında, davalılar tarafından tek satıcılık sözleşmesine konu olan dava konusu ürünlerin sözleşme hükümlerine uygun olmadan son tüketiciye ve piyasaya arzının yapıldığının tespit edilmesi, davalıların sözleşmeye aykırı davrandığını ortaya koymaktadır. Bu sebeple, davacının fesih beyanının haklı sebeple fesih niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin m. 8 hükmünde yer alan “Üreticiler işbu sözleşmeyi ihlâl ettiği takdirde tek satıcıya ¨1.000.000 (Bir milyon Türk lirası) bedelini cezai şart olarak ödemek zorundadır” hükmü uyarınca, yukarıda belirtilen sözleşmeye aykırı davranış hallerinde davacı tek satıcıya cezai şart talep etme hakkını tanımaktadır. Bu çerçevede, davacının 09/01/2012 tarihli fesih beyanının haklı sebeple fesih niteliği taşıdığı, dolayısıyla, sözleşmenin 8. maddesinde öngörülen ¨1.000.000,00’lik cezai şartı talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
Davalılardan… Bitki ve …. ve Tic.Ltd Şti. Tacir diğer davalılar ise tacir niteliğini haiz değildir.
Sözleşmenin fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 161 nci maddesi hükmü “Akitler, cezanın miktarını tayinde serbesttirler.
Ceza, kanuna veya ahlaka (adaba) muğayir bir borcu teyit için şart edilmiş veya hilafına mukavele olmadığı halde borcun ifası borçlunun mesuliyetini icap etmeyen bir hal sebebiyle gayri mümkün olmuş ise, şart olunan cezanın tediyesi talep edilemez.
Hakim, fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir.” şeklinde olup tacir olmayan kişiler yönünden belirlenen cezai şartın fahiş olması hâlinde kanun koyucu hâkime cezai şartı indirme mecburiyeti getirmiştir.Mahkememizce tacir olmayan davalıların sosyal ve ekonomik durumları araştırılmış olup buna göre sözleşmede kararlaştırılan cezai şart davalı … için ¨150.000,00’ye davalı-mirasçı … için ise ¨15.000,00’ye indirilmiştir.
Yine,sözleşmenin fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 24 ncü maddesi hükmü “Tacir sıfatını haiz bir borçlu,Borçlar Kanununun 104 üncü maddesinin 2 nci fıkrasiyle 161 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında ve 409 uncu maddesinde yazılı hallerde,fahiş olduğu iddiasiyle bir ücret veya cezanın indirilmesini mahkemeden istiyemez.” şeklindedir.Her ne kadar tacir, kural olarak sözleşmede kararlaştırılmış cezai şartın indirilmesini isteyemez ise de, kararlaştırılan cezai şart, davalının ekonomik olarak mahvına yol açacak derecede fahiş ise durumuna uygun bir indirim yapılabileceği Yargıtayca kabul edilmektedir. Bu yönden davalı… Bitki ve …. ve Tic.Ltd Şti. bilançosu ve ticari defterleri incelenip bu yönden rapor alınmış alınan rapora göre davalının cezai şartı ödemesinin ekonomik olarak mahvına neden olmayacağı ,kaydi olarak öz varlığının cezai şartı karşılayabilecek nitelikte olması nederiyle sözleşmede kararlaştırılan cezai şarttan indirim yapılmamıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;davacı ile davalılar arasında 11/01/2010 tarihli “Tek Satıcılık Sözleşmesi” bulunduğu,bu sözleşmenin davacının 09/01/2012 tarihli ihtarnamesi ile feshedildiği,davalılar tarafından tek satıcılık sözleşmesine konu olan dava konusu ürünlerin sözleşme hükümlerine uygun olmadan son tüketiciye ve piyasaya arzının sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil ettiği ve davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu,sözleşmenin 8 nci maddesinde belirtilen cezai şartı talep etme hakkının doğduğu,sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın davalı … Bitki ve …. ve Tic.Ltd Şti.’nin ekonomik olarak mahvına neden olmadığının belirlenmesi nedeniyle bu davalı yönünden cezai şart alacağından indirim yapılmasına yer olmadığına,taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer alan cezai şartın fahiş olduğu anlaşıldığından tacir olmayan davalılar yönünden indirim yapılması gerektiği sonucuna varılarak davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalıların icra takibine yaptıkları itirazın kısmen iptali ile takibin devamına,tenkise tabi tutulan cezai şart alacağı likit kabul edilemeyeceğinden davacının davalılar … ve … aleyhine istediği icra inkar tazminatı talebinin reddine,tenkise tabi tutulmayan cezai şart alacağı bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın icra takip tarihi gözönüne alındığında % 40’ı oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği,davacının fazlaya ilişkin işlemiş faiz alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile;
a)Davalı… Bitki ve …. ve Tic.LTD ŞTİ’nin Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨1.000.000,00 asıl alacak ve ¨82.340,28 işlemiş faiz olmak üzere toplam ¨1.082.340,28 yönünden İPTALİ ile takibin takip talepnamesindeki şartlara göre DEVAMINA,
b)Toplam alacağın % 40’ı üzerinden hesap edilen ¨432.936,11 icra inkâr tazminatının davalı … Bitki ve …. ve Tic.LTD ŞTİ’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
c)Davalı …’ın Bakırköy …. .İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın TBK’nın 182/2.maddesi göz önüne alınarak ¨150.000,00 asıl alacak ve ¨12.351,04 işlemiş faiz olmak üzere toplam ¨162.351,04 yönünden İPTALİ ile takibin takip talepnamesindeki şartlara göre DEVAMINA,
d)Tenkise tabi tutulan cezai şart alacağı likit kabul edilemeyeceğinden davacının davalı … aleyhine istediği icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
e)Davalı … mirasçısı …’un Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın TBK’nın 182/2.maddesi göz önüne alınarak ¨15.000,00 asıl alacak ve ¨1.227,70 işlemiş faiz olmak üzere toplam ¨16.227,70 yönünden İPTALİ ile takibin takip talepnamesindeki şartlara göre DEVAMINA,
f)Tenkise tabi tutulan cezai şart alacağı likit kabul edilemeyeceğinden davacının davalı … aleyhine istediği icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talplerinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli ¨73.934,66 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨10.671,25 harcın mahsubu ile bakiye ¨63.263,41 harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye İRAD KAYDINA,(Alınması hükmedilen harçtan …’ın ¨11.090,20’lik harçtan ,… mirasçısı …’un ¨1.108,51’lik harçtan sorumlu tutulmasına)
4-Davacı tarafından yapılan 47 tebligat + posta ücreti ¨739,40, bilirkişi inceleme ücreti ¨10.600,00 olmak üzere toplam ¨11.339,40 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨11.328,64 ‘nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,(Alınması hükmedilen yargılama giderinden …’ın ¨1.703,62’sinden ,… mirasçısı …’un ¨170,28’sinden sorumlu tutulmasına) kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨56.420,21 ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,(Alınması hükmedilen vekalet ücretinden …’ın ¨15.691,06’sinden ,… mirasçısı …’un ¨2.180,00’sinden sorumlu tutulmasına)

6-Davalılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨1.027,72 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara VERİLMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨591,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 20/12/2018

BAŞKAN … ÜYE … ÜYE … KATİP…