Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/47 E. 2018/648 K. 31.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIRKARAR

ESAS NO : 2014/47
KARAR NO : 2018/648

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 04/06/2013
KARAR TARİHİ : 31/05/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne vermiş olduğu 04/06/2013 harçlandırma tarihli dava dilekçesi ile; dava dışı …San. Tic. Ltd. Şti.’nin davalı şirketle aralarındaki taşeronluk sözleşmesi gereği üstlendiği görevi ifa edebilmek için davacı şirketten boya ve kimyasallar satın aldığını ve söz konusu kimyasallar için de ileri tarihli çekler kesildiğini ve faturalar oluşturulduğunu, dava dışı …. İnşaatın davacı şirketten ileri tarihli çek ve vadeli faturalara dayanarak aldığı boya ve kimyasalları taşeronluğunu yaptığı davalıya ait …. projesindeki konut ve alanlarda kullandığını, dava dışı …. İnşaat ile davalı şirketarasındaki söz konusu ticari ilişkiden dolayı doğmuş ve doğacak hak, alacak ve hak edişlerin …. İnşaat ile davacı arasında Kadıköy …. . Noterliği’nin 27/11/2012 tarihli …. yevmiye numaralı temliknamesi ile davacı şirkete devir ve temlik edildiğini, bunun üzerine davalı şirkete Kadıköy …. Noterliği’nin 27/11/2012 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarname tebliğ edilerek dava dışı …. İnşaat’ın davalı şirket nezdinde doğmuş alacaklarının kendisine bildirilmesinin istendiğini, davalının cevabında kendileriyle dava dışı …. İnşaat arasında borçlandırmayı gerektirecek hiçbir akdi bağ ve münasebet bulunmadığını bu sebebeple hiçbir hak ve alacağının da bulunmadığını bildirdiğini, daha sonra Kadıköy … Noterliği’nin 03/04/2013 tarihli ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesi ile dava dışı …. İnşaat’a olan ve muaaceliyet kesbeden borçlarını yasal bir zorunluluk olarak davacı müvekkil şirkete ödemekle mükellef olduklarının ve derhal ödemelerinin ihtar edildiğini ve davalı şirketin ihtarnameye cevap vermediğini, davalı şirket yetkilisinin yapılan görüşmede söz konusu …. İnşaat ile yapmış oldukları bedelin henüz tam hesaplanmadığını, hesaplandığında hakedişlerin ödemelerinin yapılacağını bildirdiğini, davalı ile …. İnşaat arasında yapılan işlere dair “taşeronluk sözleşmesinin” mevcut olduğunu, davacı şirketin …. İnşaat’tan ¨544.901,03 alacağı olduğunu ve …. İnşaat’ın davalıdan alacağı ile bu ödemeyi yapacağını düşündüğünden alacağını temlik ettiğini, bu nedenle davalıya dava açma haklarının doğduğunu beyan ederek …. İnşaatın davalı şirketten olan alacağının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik ¨15.000,00’sinin davalıdan tahsiline,yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili İstanbul …. .Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunduğu 09/07/2013 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalı ile …. İnşaat’ın toplam ¨8.127.262,00’lik sözleşmeler imzaladıklarını, …. İnşaat’ın sözleşme ile davalıya karşı edimlerini zamanında ve tam olarak yapmadığını, sözleşmede avans ödemesi olmamasına karşılık davalının iş sahibi olan…. ‘a karşı temerrüde düşmemesi ve sözleşmeye aykırılığın oluşmaması için her türlü iyi niyetin gösterildiğini ancak muhatabın temerrüdünde ısrarı ile sözleşmenin fesih edildiğini, inşaat iskelelerini ¨200.000,00 + KDV’ye satın aldıklarını, davalı ile dava dışı …. İnşaat arasında akdi bağ sonucunda 15/07/2013 tarihine kadar toplam ¨869.080,47 davalıya borcu bulunduğunu,davalının pasif husumet ehliyetine haiz olmadığını, borçlandırmayı gerektirecek hiçbir akdi bağ ve münasebet bulunmadığını, davacının öncelikle alacaklı olduğu dava dışı 3. Kişi …. İnşaat’a davayı yöneltmesinin gerektiğini, temliknamenin yeniden bir borç doğurmayacağını, temlik edenin temlik etme yetkisinin üzerinde taşıyıp taşımadığının , borcun mevcut olup olmadığının , gerçekte var olan bir borcu aktarıp aktarmadığı hususunun üzerinde durulmasının zorunlu olduğunu, davalının ticari tüzel kişiliğinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yerinin Bakırköy Mahkemeleri yetki çerçevesinde kaldığını ,bu nedenlerle davanın esastan reddi ile dosyanın yetkili Bakırköy Mahkemelerine gönderilmesini talep etmiştir.
İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2013 gün ve …. esas, …. karar sayılı yetkisizlik kararı ile dosya Mahkememize gönderilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, alacağın temliki sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış,bilirkişiler Prof. Dr. …. , …. ve …. tarafından mahkememize sunulan 10/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusunun, davacının davadışı …. İnşaat Ltd. Şti.firmasından alacağına istinaden temlik almış olduğu davadışı firmanın davalıdan alacağının tahsili talebinden ibaret olduğunu, davalının 2012, 2013 ve 2014 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre gerek Kadıköy …Noterliğinin 27/11/2012 tarihli …. yevmiye numaralı temlikname tarihi gerekse dava tarihi (04/06/2013) itibariyle davadışı …. İnşaat Ltd. Şti’ye borcunun olmadığı, aksine davalının dava dışı …. İnşaat’tan temlikname tarihi itibariyle ¨241.465,36, dava tarihi itibariyle de ¨504.620,65 cari hesap alacağının olduğunu, ihtilaf konusu olan iskeleye ait 20/09/2012 tarihli …. nolu ¨236.000,00 tutarlı faturanın davalı yan ticari defterlerinde 20/09/2012 tarihli yevmiye maddesi ile kayıtlı olduğunu, 23/08/2013 tarihinde rayiç değeri ¨2.250,00 olan söz konusu 75.000 m2 iş iskelelerinin, 20/09/2012 tarihinde davalı tarafından ¨200.000,00’sine alınması mümkün olmadığından ve ayrıca İstanbul Anadolu … .İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, …. Karar nolu kararında da konu olan iskele ile ilgili; davacı alacaklı …. Boya’nın davasının kabulüne ve davalı 3.kişi ….İnşaatın istihkak iddiasının reddine karar verilmiş olduuğundan; söz konusu iskelenin karşılığında dava dışı …. İnşaatın davalı şirketten ¨2.250,00 alacaklı olduğunun kabulü gerekeceğini, bu tutardan davalının iskele bedeli olarak dava dışı …. İnşaata ödediğini belirttiği bedelin düşünülmesi gerekeceğini, ….Ltd. Şirketinin aralalıklarındaki hukuki ilişiki çerçevesinde dava dışı …. İnşaat Ltd. Şirketine temlik sözleşmesinin konusu alacaklar açısından borcunun bulunmadığı tespit edildiği cihetle, ….İnşaat Ltd. Şirketinin temlik sözleşmesi konusu alacaklar kapsamında borçlu olmadığı hususunu davacı …. A.Ş’ne karşı ileri sürebileceği, dava dışı …. İnşaat Ltd. Şirketinin iskele bedelinden olan alacağının 27/11/2012 tarihli temlik sözleşmesinin kapsamına dahil olmadığını,bildirdikleri görülmüştür.
Bilirkişiler Prof. Dr. … , …. ve …. tarafından mahkememize sunulan 09/04/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda; Temlik sözleşmesinin kapsamına daihl alacaklar yönünden kök raporda varılan sonuçlarda değişiklik yapılmasına gerektiren herhangi bir olgunun bulunmadığını,bildirdikleri görülmüştür.
Alacağın devri (temliki) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup 183. maddenin birinci fıkrasında kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklının borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebileceği kabul edilmiş, devam eden maddelerde devir sözleşmesinin geçerlilik şekli, yasal veya yargısal devir ve etkisi ile devrin hükümleri düzenlenmiştir.
Alacaklının bir borç ilişkisinden doğan alacağını borçlunun muvafakatine gerek olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak üçüncü bir kişiye devretmesine alacağın temliki adı verilir (Eren, 1212; Reisoğlu, 459; Kocaman, 8). Alacaklı,borçlunun rızası gerekmeksizin alacak hakkını üçüncü bir kişiye devredebilir.Ancak, tarafların anlaşması ile devir yasaklanabileceği gibi, bir kanun hükmü veya hukuki ilişkinin niteliği de alacağın devrine engel olabilir. (BK m.183/I). Alacağın devrinin tarafların anlaşması ile yasaklanmış olmasına rağmen alacağın devredilmesi halinde temlik hükümsüz olur. Devir yasağının anlaşmaya dayalı olması halinde, alacağı devralan iyi niyetli olsa dahi alacak ona intikal etmez. Bu durumun istisnası ise, üçüncü kişinin devir yasağını içermeyen yazılı bir borç ikrarına güvenerek alacağı kazanmış olmasıdır. Bu durumda borçlu, anlaşma uyarınca devrin mümkün olmadığı itirazını bu kişiye karşı ileri süremez (BK m. 183/II)(Tekinay, 1993, 247; Oğuzman, 2000, 907; Eren, 1999, 1225). Alacağın devrinin,devredene ait şahsiyet haklarına zarar verecek nitelikte olması veya nafaka alacaklarında olduğu gibi, ifayı asıl alacaklıdan başkasının istemesinin o borcun amacına aykırı düşmesi halinde, işin mahiyeti devre engel oluşturur.
Alacağın temliki, alacaklının tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşen bir olay olmadığı için alacağı devredecek olan (temlik eden) eski alacaklı ile alacağı devralacak olan (temellük eden) yeni alacaklının bu konuda anlaşmış olmaları gerekmektedir.TBK. m. 183/I‟de yer alan “borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.” hükmünden bu hususun anlaşılması mümkün değildir. Ancak alacağın temlikinin tek taraflı bir işlem olmadığı, alacaklı ile bu alacağı devralmak isteyen üçüncü kişi arasında mutlaka bir sözleşme yapılması gerektiği, TBK. m. 184″Şekli” biçimindeki kenar başlığından anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin konusu, alacağı devretmek isteyen eski alacaklının yerine alacağı devralmak isteyen üçüncü şahsın, yeni alacaklı olarak geçmesinden ibarettir. Bu sözleşmenin geçerli bir şekilde kurulabilmesi veya hüküm ve sonuçlarını doğurabilmesi için temlike konu olan alacağın borçlusunun bu sözleşmeye katılması, muvafakat etmesi, yahut temlik işleminden haberdar edilmesi gerekmemektedir.
Alacağın temliki ile ilgili bu genel açıklamadan sonra somut olay bakımından önemli olan alacağın temliki sözleşmesinin unsurlarının neler olduğunun belirlenmesi gereklidir.
a- Alacak
Alacaklı, mevcut bir alacağını devredebileceği gibi gelecekte doğacak alacağını da devredebilir, alacağın devri için muaccel olması şart değildir. Borçlar Kanunu’nda mevcut ve gelecekteki alacakların kısmen veya bütün olarak devrini yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır. Alacakların toplu olarak devri de mümkündür, bu şekilde bir devrin geçerli olabilmesi için devrin, şahsiyet haklarının kanuna ve ahlaka aykırı olarak sınırlandırılmasını yasaklayan MK m. 23/11 ile BK m. 27 (Eski BK m. 19) hükümlerine aykırı olmaması lazımdır. Mevcut ve müstakbel her türlü alacağın konu ve zaman sınırı olmaksızın toplu devri MK m. 23 anlamında ahlâka aykırı ve batıldır. Buna karşılık konu ve zaman bakımından sınırlı bir toplu temlik, şahsiyet haklarına aykırı sayılmaz ve geçerli olur (Aral, 1991, 123 vd.). Müstakbel alacakların devrinde devredilen alacaklar, temlik sözleşmesinin kurulduğu anda niteliği, miktarı veya borçlunun şahsı bakımından belirli değildir. Ancak, devrin geçerli olması için, alacağın doğduğu anda belirli,yani belirlenebilir olması yeterlidir. Bu görüş, devredenin işletme veya ticari bir faaliyetinden doğan bütün müstakbel alacaklarını devrinin geçerliliğini kabul imkânı verir (Aral, 1991, 109).
b- Devir
Alacağın hukuki bir işlemle devri, alacağı temlik eden kişi ile onu iktisap edecek olan üçüncü kişi arasında akdedilen iki taraflı bir tasarruf işlemi ile gerçekleştirilir, devir işlemi hakkın özünde bir değişiklik meydana getirmez ve bu anlaşmaya borçlunun katılması gerekli değildir (Tekinay, 1993, 241; Eren, 1999, 1225; Reisoğlu, 459; Engin, 1999). Alacağın devri işlemi bu işlemin dayanağı olan temel hukuki ilişkiden açık bir şekilde ayırt edilmelidir.
Temlik sözleşmesi, bir tasarruf işlemidir, borç meydana getiren sözleşmelerden değildir. Bu sözleşme ile birlikte alacak hakkı eski alacaklının malvarlığından çıkmaktadır. Devir sözleşmesi, devri gerçekleştirme borcu yükleyen sözleşmelerle, mesela alacağın satışı sözleşmesiyle karıştırılmamalıdır. Alacağın satımı sözleşmesi bütün satım sözleşmeleri gibi sadece borçlandırıcı bir hukuki işlemdir ve alacak hakkının satıcısına, satım konusu alacak hakkını alıcıya devretme borcu yükler. Borçlu bu borcunu, konusu alacak hakkının devri olan bir alacağın devri sözleşmesi kurmak suretiyle ifa eder. Bu sebeple alacağın devri, temel hukuki ilişkiden doğan alacağı temlik etme borcunun ifası işlevini görmektedir (Engin, 1999, 20). Tasarruf işleminin borçlandırıcı işlemden ayrılığı ilkesinin bir sonucu, alacak hakkı sahibinin borçlandırıcı bir işleme konu etmiş olduğu, mesela satmış olduğu alacağı üzerinde geçerli şekilde bir başka borçlandırıcı işlem ve hatta tasarruf işleminde bulunmasının mümkün olmasıdır. Alacak hakkını satmış olan alacaklı daha sonra bu alacağını bir başkasına satıp geçerli bir şekilde devredebilir. Bu durumda ilk alıcının alacağı kazanan üçüncü kişiye karşı ileri sürebileceği bir hak kural olarak mevcut değildir.
Yukarıda yapılan genel açıklamalar ışığında somut olaya döndüğümüzde;alacağın devrinden söz edebilmek için öncelikle devreden kişinin bir alacağının olması gereklidir.Bu alacağın temliki sözleşmesinin en önemli unsurudur.Yani alacaklı olmadan yapılan bir devir sözleşmesi üçüncü kişiyi bağlamaz.Alacağı devreden kişinin,öncelikle üçüncü kişiden bir alacağının mevcuk olması,bu hususun ispat edilmesi gereklidir.
Somut uyuşmazlıkta,davacı konumundaki alacağı devralan kişi,üçüncü kişi konumundaki davalıdan alacağı devreden dava dışı …. İnşaat’ın alacağı olduğunu öncelikle ispat etmesi gereklidir.Aksi takdirde alacağı devralan kişinin bu alacağı üçüncü kişiden talep etmesi mümkün değildir.Mahkememizce alınan bilirkişi kurulu raporuna göre,dava dışı alacağı devreden …. İnşaat firmasının davalıdan yüklenici sıfatıyla alacaklı olduğu hususu ispat edilememiştir.Hatta davalının ticari defterlerine göre dava dışı …. firması borçlu durumdadır.Alacağı devreden …. firması vekiline ticari defter ve belgelerini inceleme gün ve saatinde hazır etmesi yönündeki meşruhatlı daveti bu şirket vekiline yapılmasına karşın alacağı devreden …. İnşaat firması ticari defter ve belgelerini inceleme gün ve saatinde hazır etmemiştir.Davacı tarafından alacağı devredenin alacaklı olduğu hususu usulüne uygun deliller ile ispat edilememiştir.
Bilindiği üzere, alacağın temliki borçlunun durumunu ağırlaştıramayacağı cihetle, taraflar arasındaki hukuki ilişkiden doğan bu alacakların, temlik alan davacı …. A.Ş, tarafından davalı ….Ltd. şirketinden talep edilebilmesi, söz konusu alacakların varlığını koruması, diğer ifadeyle ….Ltd. şirketinin dava dışı …. İnşaat Ltd. şirketine borçlu olması halinde mümkündür.
Bilirkişi incelemesine göre, ….Ltd. Şirketinin aralarındaki hukuki ilişki çerçevesinde dava dışı …. İnşaat Ltd. Şirketine temlik sözleşmesinin konusu alacaklar açısından borcunun bulunmadığı tespit edilmektedir Dolayısıyla borçlu, alacağın sona erdiği hususunu alacağı temlik alana karşı da ileri sürebileceği cihetle, ….inşaat Ltd. Şirketinin temlik sözleşmesi konusu alacaklar kapsamında borçlu olmadığı savunmasını davacı …. A.Ş.’ne karşı ileri sürmesi mümkündür.Yani dava dışı alacağı devreden …. İnşaat firmasının yüklenici sıfatıyla yaptığı işler karşılığı üçüncü kişi konumundaki davalıdan alacaklı olduğu ispat edilemediğinden davacının da temlik sözleşmesi uyarınca davalıdan alacak talebinde bulunması mümkün değildir.
Somut olayda dava dışı alacağı devreden …. İnşaat firmasının,yüklenici sıfatıyla yaptığı işler karşılığı alacaklı olmadığı anlaşıldıktan sonra üzerinde durulması gereken bir konu dava dışı …. İnşaat firması tarafından davalıya bırakılan ve bilirkişi kurulunca ¨2.250.000,00 değer biçilen iskelenin temlikname ile devredilen alacaklar içinde yer alıp almadığı hususudur.
Davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan 27/11/2012 tarihli temlikname incelendiğinde;hangi alacakların temlik edildiği sınırlı sayıda sayılmıştır.Buna göre dava dışı …. İnşaat firması,davalıda varolduğunu iddia ettiği 4 adet fatura ve 4 adet çekten kaynaklanan alacağını davacıya devretmiştir.
Dava dışı …. İnşaat Ltd. Şirketinin iskele bedelinden olan alacağının, temlik sözleşmesi 2.maddesi dikkate alındığında 27/11/2012 tarihli temlik sözleşmesinin kapsamına dahil olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨35,90 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨256,20 harç ve ¨9.049,40 tamamlama harcından mahsubu ile fazla alınan ¨9.269,70 harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨35.746,04 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan 2 adet posta gideri ¨15,25 yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨744,80 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7-Davalı tarafından yatırılan ¨100,00 yargılama gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, feri müdahil vekilinin yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.31/05/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …