Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/446 E. 2019/282 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2014/446
KARAR NO : 2019/282

BİRLEŞEN DAVA : TAZMİNAT
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 04/12/2013

KARAR TARİHİ : 07/03/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
ASIL DAVADA
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 28/03/2013 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin acentelik sözleşmesi çerçevesinde, faaliyet gösterdiği türkiye sınırları içindeki tüm il ve ilçelerde davalı şirket tarafından üretilen çocuk giyim ürünlerine ilişkin alım ve satım emirleri alarak işbu emirlerinin davalılara iletilmesine ve gerçekleşen emirlerin tasfiyesine ve tahsilatına aracılık etmek üzere kurulduğunu, ….Tekstil Ürünleri Ve Dış Tic. Ltd. Şti., davalı şirket ürünlerinin türkiyedeki tek acentesi olduğunu, davalı şirketleri, türkiyede faaliyette bulunduğu çocuk giyim sektöründe saygın ve tanınmış bir kuruluş haline getirdiğini, davalı şirketlerin türkiyede hiç müşterisi yok iken davalı şirkete 2008 yılından bu yana binlerce müşteri ve trilyonlar kazandırıldığını, davalı şirket ……… tarafından müvekkili şirketin kazandırdığı müşterilere doğrudan satış yapmak ve komisyon ücretlerini müvekkilinin şirkete ödemek üzere türkiyede faaliyet gösterecek olan diğer davalı … Tekstil Ürünleri ve Dış Tic. Ltd. Şti. kurulduğunu,davalı şirket …ya, usul işlemlerinde kolaylık olması adına diğer davalı şirket …Tekstil Ürünleri ve Dış Tic. Ltd. Şti’nin kurulmasının teklif edilmesi üzerine kurulduğunu, aynı zamanda , diğer davalı … Tekstil ‘in faaliyet merkezi olarak kendilerinin teklifi üzerine müvekkili şirket tarafından çok daha büyük metrekareli , daha lüks ve daha masraflı bir işyerine taşınıldığını, diğer davalı … Tekstil ile müvekkili şirket arasında diğer davalı … Tekstil ‘in alt kiracı olduğu bir alt kira ilişkisi kurulduğunu, müvekkili şirket ile ….., ….. arasında akdedilen 01/07/2008 tarihli Acentelik Sözleşmesi üyarınca, müvekkili şirketin ……..’nun türkiyedeki tek acentesi olduğu ve satışlardan %20 komisyon hakkının mevcut olduğunu, işbu sözleşme ile kararlaştırıldığı üzere tarafların uzlaşması üzerine belirsiz süreli sözleşmeye dönüştürülebileceğinden 01/12/2009 tarihli yine aynı taraflar arasında akdedilen acentelik sözleşmesi ile işbu acentelik sözleşmesi TTK m. 121/f.2 uyarınca belirsiz süreli hale geldiğini ve 10/12/2012 tarihine kadar devam ettiğini, 01/12/2009 tarihli Acentelik Sözleşmesi uyarınca; müvekkili şirket, …. …….’nun çocuk giyim ürünleri için türkiyedeki tek acentesi olduğunu, müvekkili şirketin türkiyedeki ilk ve tek acente olması davalı şirketlerin tüm müşterilerinin müvekkili şirket tarafından kazandırıldığının en açık ispatı olduğunu, her ne kadar müvekkili tarafından hiçbir görev veya sorumluluk ihlal edilmemiş olmasına rağmen davalı şirket ….tarafından 10/12/2012 tarihli fesih ihtarnamesiyle Acente Sözleşmesi tek taraflı ihbar öneli verilmeksizin ve haklı bir neden olmaksızın feshedildiğini, davalı şirketin satış artışlarının veya yatırımların yapılmadığı gerekçesi gerçeği yansıtmadığını, her iki tarafın ticari defterlerinin, maillerin ve alınan siparişler ile yapılan yatırımların incelenmesi halinde davalı şirket tarafından hedeflenen miktarların katlarca üzerinde sipariş alındığını, yatırım yapıldığı tespit edileceğini, anılan nedenle, müvekkili şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun 121. Maddesi ile düzenlenen denkleştirme tazminat alacağının tazminini talep hakkı doğduğunu, diğer davalı … Tekstil tarafından 17/12/2012 tarihli ihtarname ile geçmişe dönük olarak 2012 tarihinden itibaren geçeni olmak üzere ait kira ilişkisinin feshedildiği bildirildiklerini, hiçbir ihbar önelinde ve haklı nedeninde bulunmaksızın alt kira ilişkisinin sona erdirilerek kiralayana karşı oldukça yüklü miktardaki kira sözleşmesinin sonuna kadar doğmuş olan kira borcunun tamamından müvekkili şirketin tek başına sorumlu bırakmaları kabul edilemeyeceğini, davalı şirketler müvekkilinin uğramış olduğu zararı karşılamak zorunda olduğunu, davalı tarafın müvekkili şirket ile arasındaki 01/07/2008 ve 01/12/2009 tarihli belirsiz süreli Acentelik Sözleşmesi’nin davalı şirketler tarafından 10/12/2012 tarihinde herhangi bir ihbar önelinde bulunulmaksızın, tek taraflı ve haksız feshi nedeniyle: müvekkili şirkete ödenmemiş olan 2012 kış dönemine ait tutarındaki komisyon bedeli, müvekkili şirkete ödenmemiş olan 2012 kış dönemi haricindeki komisyon ve hak ediş bedeli 2013 yaz dönemine ait ¨ 657.000,00 tutarındaki sipariş üzerinden hak edilen komisyon bedeli, sözleşmenin devamına olan inancın meydana getirdiği yatırımlarına başlanan işlerden doğan yatırım zararı bedeli, işten çıkarılmak zorunda kalan işçilere ödenmiş olan kıdem ve ihbar tazminatı alacağının, yok pahasına satılmak zorunda kalınan araçların piyasa değeri ile satış bedeli arasındaki fark bedeli, kira alacağı, denkleştirme tazminatı alacağı davalı şirketler tarafından tazmin edilmesi gerektiğini,davalı şirketler yasal yükümlülüklere ve akti sorumluluklara aykırı davranmış olduklarından müvekkili şirketin uğramış olduğu zararları tazmin etmek borcu altında olduklarını, davalı şirketler tarafından işbu belirsiz süreli Acentelik Sözleşmesinin Feshi için 3 ay önceden ihbarda bulunulmadığından haksız fesih söz konusu olduğunu, davalı şirketler tarafından öne sürülen fesih sebebi, ki feshi haklı gösterme çabasından başka bir amacı ifa etmediğini, maddi gerçeklere aykırı olduğunu,fesih haklı nedene dayanmadığından davalı şirketler başlanmış işlerin tamamlanmaması nedeniyle diğer tarafın uğradığ zararı tazmin etmek zorunda oluduğunu, fesih haklı nedene dayanmadığndan davalı şirketler işten çıkarılmak zorunda kalan ve işçilere ödenen kıdem ve ihbar tazminatlarını müvekkili şirkete ödemek zorunda olduğunu, fesih haklı nedene dayanmadığından sözleşmenin devamına olan inancın meydana getirdiği yatırımına başlanan işlerden doğan yatırım zarar bedeli müvekkili şirkete ödemek zorunda olduğunu, zira, müvekkili şirketin başka türlü yatırımlardan yararlanma olanağanın olmadığını, Bakırköy …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. D.İş sayılı dosyası ile gerçekleştirilen inceleme neticesinde müvekkili şirketin sadece işyerine ¨ 52.885,00 yatırım yapmış olduğu tespit edildiğini, fesih süresinde veya haklı nedenle feshedilmediğinden yok pahasına satılmak zorunda kalman araçların piyasa değeri ile satış bedeli arasındaki fark bedeli davalı şirketler tarafindan müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini, davalı şirketlerin ürünlerinin satışını artırmak için temin edilen 4 adet araç, müvekkili şirket tarafından piyasa değerinin oldukça altında, yok pahasına satılmak zorunda kaldığını, söz konusu araçların piyasa değeri ile satış bedeli arasıdaki farkın davalı şirketler tarafından müvekkiline ödenmesi gerektiğini, satılan araçların listesi ve satış rakamlarının mahkeyemeye sunulduğunu,2008-2012 yılları arasında müvekkilinin tarafından siparişi alınan ve fakat davalı şirketlerin kusuru nedeniyle sevkiyatı gerçekleştirilemediğinden tahsilatı yapılamayan ürünlerin sipariş tutarı üzerinden müvekkiline %20 komisyon bedeli ödenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin 2012 yılı kış dönemi için davalı şirketten tahsil edilen ödemelerin %20’ si tutarında komisyon alacağının ödenmesi gerektiğini, haksız fesih nedeniyle davalı şirketin türkiyedeki ilk ve tek acentesi olan müvekkili şirketin denkleştirme tazminatı hakkı doğduğunu, davalı şirket, müvekkili şirket ile arasındaki akdi sona erdirdikten sonra müvekkilinin kazandırdığı müşterilere doğrudan kendisi ürünlerini satmaya başladığını,müvekkilinin hakkı olan %20 komisyon bedelini ise ürünlerini satmak amacıyla pazarlanma tekniği olarak müşterilere ürünlerde %20 indirim uygulayacağını söyleyerek sattığını, davalı şirket, müşterileri kaybetmemek için şimdilik müvekkilimin hakkını müşterilerine dağıttığını, müvekkili şirketin kazandırmış olduğu müşteriler üzerinden davalı şirketlerin hala menfaatler elde etmesi nedeniyle müvekkili şirketin portföy tazminatı alacağının ödenmesi gerektiğini, sonuç olarak; müvekkili şirkete ödenmemiş olan 2012 kış dönemine ait ¨ 5.000 tutarındaki komisyon bedeli, müvekkili şirkete ödenmemiş olan 2012 kış dönemi haricindeki KDV dahil ¨ 5.000 tutarındaki komisyon ve hak ediş bedeli, 2013 yaz dönemine ait ilgili sipariş üzerinden hak edilen ¨ 5.000 tutarındaki komisyon bedeli, sözleşmenin devamına olan inancın meydana getirdiği yatırımlarına başlanan işlerden doğan ¨ 5.000 tutarındaki yatırım zararı bedeli, işten çıkarılmak zorunda kalan işçilere ödenmiş olan ¨ 5.000 tutarındaki kıdem ve ihbar tazminatı alacağını, yok pahasına satılmak zorunda kalınan araçların piyasa değeri ile satış bedeli arasındaki ¨ 5.000 tutarındaki fark bedeli, ¨5.000 tutarındaki kira alacağının,¨ 20.000 tutarındaki denkleştirme (portföy) tazminatı alacağını, toplamda fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik ¨ 55.000’nin temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı şirketten tazmin ve tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA;
Davalı … Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti. vekilinin 07/08/2013 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; İşbu davanın dayanağının davacı ….Tekstil Ürünleri ve Dış Tic. Ltd. Şti. ile diğer davalı ……. arasında imzalanan bir sözleşme olduğu davacı tarafından belirtiliğini, müvekkili …Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti. ise söz konusu sözleşmenin tarafı olmadığını bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilmesi mümkün olmadığını, müvekkili …Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti.’nin ortakları arasında diğer davalı ……. mevcut olmadığını, kaldı ki davacı tarafın sözleşmenin devam ettirilmesini, yenilenmesi ve sona ermesine ilişkin tüm süreçlerde doğrudan diğer davalı ……. ile görüşmüş olduğu da bizzat davacının sunduğu belgelerden anlaşıldığını, buna rağmen müvekkili …Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti.’ne husumet yöneltilmesi doğru olmadığını, müvekkili …Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti. ise alım , satım ve gümrük operasyonlarının yürütülmesi ödemelerin aktarılması ve sözleşme dışında kalan muhtelif faaliyetlerin yürütülmesi ile iştigal eden bağımsız bir tüzel kişilik olduğunu ,nitekim davacı ile diğer davalı ……. arasındaki acentelik sözleşmesi feshedildiğinde müvekkili …Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti. davacıya iletilmesinde aracılık ettiği numunelerin kendi üzerinden fatura edilmesinden kaynaklanan davacıdan olan alacağını da sözleşme ilişkisinin asıl tarafı olan …’ya temlik ederek uyuşmazlığın tarafı olmadığını gösterdiğini, … ile sadece aynı şirketler grubuna bağlı olan müvekkili …Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti. doğrudan bağlantısının yahut herhangi bir hiyerarşik bir ilişkisinin bulunmadığı … şirketinin hiçbir zaman temsilcisi yahut acentesi gibi hareket etmediğini, kesinlikle kabul anlamına gelmeksizin bir an için müvekkilinin böyle acente ya da temsilci gibi hareket ettiği varsayılsa dahi kendisine doğrudan husumet yöneltilemeyeceğini ancak izafeten husumet yöneltilebilir, halbuki işbu davada husumet doğrudan yöneltildiğinden, bu ihtimalde dahi davanın müvekkili açısından pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, dava taleplerinin çoğu kısmi dava şartlarını taşımamalarına rağmen kısmi olarak talep edildiğini, davanın esasına yönelik iddia ve taleplerin çelişkili veya temelsiz olduğunu, dava dilekçesinde yer alan talepler delillendirilmeksizin soyut iddialara dayalı olarak yuvarlak ifadelerle talep edildiğini ,
sonuç olarak davacı tarafın müvekkili …Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti.’ne husumet yöneltemeyeceği hususunun sabit olduğunu , ayrıca usule aykırı olarak kısmi dava yolu ile talep edilemeyecek talepleri kısmi dava yolu ile talep ettiği görüldüğünden davanın müvekkili …Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti. açısından usulen reddi gerektiğini,
davacı tarafın esasa yönelik iddialarının hukuksuz, temelsiz ve çelişkili olması, taleplerinin delilden yoksun ve soyut iddialara dayalı olması nedeni ile esastan reddi gerektiğini, sonuç olarak davanın husumet eksikliği nedeni ile müvekkili …Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti. açısından reddini; buna karar verilmediği takdirde ,davacının şartları oluşmadan kısmi dava yolu ile öne sürdüğü taleplerinin usulen reddini, buna karar verilmediği takdirde, davacının davasının esasen temelsiz ve delilsiz olması, acentelik sözleşme feshinin haklı nedene dayanması dolayısı ile davanın esastan reddini talep etmiştir.
Davalı …vekilinin 09/06/2014 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava taleplerinin çoğu kısmi dava şartlarını taşımamalarına rağmen kısmi olarak talep edilmesinin usulsüz olduğunu, dava dilekçesinin talep kısmının “a,b ve c” bentlerinde davacı 2012 kış dönemine ait ¨5.000 komisyon, 2012 kış dönemi dışında ve 2013 yaz dönemine ait ¨5.000,00 komisyon ve hakediş bedeli alacağını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak , yani kısmi dava yolu ile talep ettiğini, ancak davacının fatura kesmek sureti ile talep ettiği söz konusu alacakları eğer tahakkuk etmiş yahut muaccel olmuş ise bunların net rakamını bilmemesi düşünülemeyceğini buna rağmen söz konusu alacakların kısmi dava yolu ile talep edilmesi, ya söz konusu alacakların henüz tahakkuk etmediği veya muaccel olmadığı anlamına gelecektir ki bu dahi henüz dava konusu olabilecek bir ihtilafın olmadığı anlamına geleceğini, ya da söz konusu alacak rakamı tahakkuk etmiş olmasına ve belli olmasına rağmen kısmi dava yolu ile talep edildiğini bu ise açıkça HMK md. 109/2 hükmüne aykırılık teşkil ettiği anlamına gelecektir ki bu talebin reddi gerekeceğini, yine benzer dava dilekçesinin talep kısmının “d” bendinde şekilde yatırımına başlanan işlerden doğan ¨ 5.000 yatırım zarar bedeli de aynı şekilde kısmen talep edildiğini, bizzat davacının kendi elinde olan bilgilerle açıkça belirli olması gereken bu talep kaleminin de açıklanan gerekçelerle kısmen talep edilmesinin reddi gerektiğini, öte yandan davacı dilekçesinin talep kısmının “e” bendinde işten çıkarılan işçilere ödenen tazminat nedeni ile ¨5.000 zarar bedeli de kısmi dava yolu ile talep ettiğini, iddia edilen işçilere bizzat ödeme yapan davacı tarafın kendisinin ne kadar ödeme yaptığını bilmemesi düşünülemeyeceğinden bu talebin de aynı gerekçelerle reddi gerektiğini, davacı tarafın dilekçesinin “g” bendinde ise ¨5.000 tutarındaki kira alacağı da kısmi dava yolu ile talep edildiğini, bu alacak kaleminin de eğer böyle bir zarar gerçekten tahakkuk etmişse açıkça belirli olmaması düşünülemeyeceğinden bu şekildeki talebin yine reddedilmesi gerektiğini, dava dilekçesinin “h” bendindeki portföy tazminatına ilişkin talebin kısmi olarak talep edilmesi mümkün olmadığını, zira tek veya ana gelir kalemi olan komisyon gelirlerine dayanan bu alacağın miktarın davacı tarafından bilinmemesinin mümkün olmadığını, öte yandan davacının ileride işbu alacak kaleminin bakiyesine ilişkin ayrı bir dava açıp bunu işbu dava ile birleştirmeye çalışması dahi davacının kısmi talep hususunda bizzat kendisi ile çeliştiğini gösterecek bahsi geçen bu alacak kaleminin kısmen talebinin reddi için haklı gerekçe teşkil edeceğini, davanın esasına yönelik iddia ve talepler çelişkili ve/veya temelsiz olduğunu, davacı taraf acentelik sözleşmesinin feshedilmesinin haksız olduğunu bu nedenle zarara uğradığını iddia ettiğini, ancak bizzat davacı tarafça dosyaya ibraz edilen belgelerden de görüleceği üzere acentelik sözleşmesinin dava dilekçesinde davacının ikrar ettiği satış rakamları düşmesi nedeni ile feshedildiği görüldüğünüi nitekim davacı taraf ile müvekkili davalı ……. arasındaki sözleşmenin 5. Maddesinde ise davacı taraf açıkça her yıl satışların bir önceki yıla göre en az %10 arttırılmasını taahhüt ettiğini, bu taahhüdünü yerine getirmeyen davacının feshin haksız olduğunu iddia etmesinin kabul edilemeyeceğinin ortada olduğunu, öte yandan davacı şirketin aracılık yaptığı sözleşmelerde müşterilerin kredibilitesi hakkında yanlış bilgiler vermesi nedeni ile satışı yapılan mal bedellerinin tahsil edilememesinden kaynaklı yüzlerce bin liralık zararların oluştuğunu, davacı taraf satış rakamlarının düşmesine neden olarak siparişlerin gecikmesi olduğunu iddia etmekte olduğunu ve buna ilişkin delil olarak sadece içeriğini ve varlığını kesinlikle kabul etmediği birtakım e-posta çıktılarını delil olarak gösterdiğini , kaldı ki bu e-postaların içeriği dahi davacı tarafın iddialarını destekler nitelikte olmadığını, davacı tarafın 2013 yaz dönemi için ¨657.000’lik sipariş aldığını ve bunun üzerinden %20 komisyon bedeli alması gerektiğini iddia ettiğini, öncelikle belirtmek gerekir ki davacının dosyaya sunmuş olduğu ve davacı ile müvekkili davalı ……. arasındaki sözleşmenin 3. Maddesine göre acente komisyona ancak “faturalanan ve ödemesi tahsil edilen” sipariş bedelleri üzerinden hak kazanacağını, davacının ¨ 657.000 olarak beyan ettiği sipariş rakamı doğru olmadığını, bu siparişlere ilişkin fatura dökümleri bilahare sunulacağını, nitekim bu dönem için alınan siparişlerin ödenmesine dair bir ihtilaf da mevcut olmadığını, sözleşme koşulları uyarınca gerçekleşen satış ödemelerine göre davacı tarafa komisyon ödemesi yapılacağı müvekkili davalı ………. tarafından keşide edilen 28/01/2013 tarihli ihtarnamenin 3. ve 4. maddelerinde açıkça belirtildiğini, öte yandan alınan siparişler vadeli ödeme şartı ile alındığından ödeme vadelerinde tahsil edilen sipariş bedelleri üzerinden davacıya komisyon bedeli ödemeleri düzenli olarak yapıldığını buna ilişkin müvekkili davalı …….’ya davacının kestiği komisyon faturaları ve ödeme dekontları da sunulacağını, davacı tarafın işbu dava tarihi itibarı ile halen muaccel olmamış rakamları dava konusu etmesi hukuken mümkün olmadığı halde, talep etmelerinin hukuka aykırı olduğu her türlü izahtan vareste olduğunu, davacının söz konusu komisyon alacaklarını bizzat kendi kestiği komisyon faturalarına istinaden tahsil ettiğini, davacı tarafın şu ana kadar ödenmemiş tek bir faturası dahi olmadığını, buna rağmen böyle bir iddiada bulunulması davacı tarafın iddialarının afakiliğini ve kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, sonuç olarak usule aykırı olarak kısmi dava yolu ile talep davacının şartları oluşmadan kısmi dava yolu ile öne sürdüğü taleplerinin usulen reddini, buna karar verilmediği takdirde, davacının davasının esasen temelsiz ve delilsiz olması, acentelik sözleşme feshinin haklı nedene dayanması dolayısı ile davanın esastan reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA;
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 04/12/2013 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan 01/07/2008 ve 01/12/2009 tarihli belirsiz süreli Acentelik Sözleşmesi’nin davalı şirket tarafından 10/12/2012 tarihinde herhangi bir ihbar önelinde bulunulmaksızın tek taraflı haksız feshedildiğini beyanla davanın kabulünü, ¨360.316,65 tutarındaki denkleştirme tazminatı alacağının temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı şirketten tazminine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini ve ayrıca mahkememiz dava dosyasının Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin …esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Asıl ve birleşen davalarda,acentelık sözleşmesinın haksız feshinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi Prof. Dr. …. , Prof. Dr. …. ve …. tarafından mahkememize sunulan 16/11/2016 havale tarihli bilirkişi raporunu özetle: Davalı … tarafından gerçekleştirilen feshin haklı sebeple fesih niteliği taşıyıp taşımadığının belirlenmesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin m.5 hükmünde acente için öngörülen yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediğinin tespitinin önem taşıdığını, dosya içeriğindeki ticari defterler ve diğer belgeler itibariyle bu husustaki tespite bağlı olarak, davacı tarafın talep ettiği zarar kalemlerinin hesaplanmasının gerektiğini, mali ve teknik açıdan yapılacak değerlendirme açısından , sözleşme kapsamında değerlendirme sonuçlarına göre davacının talep ettiği alacak kalemleri ile fiiliyata dayalı bir tespitin mümkün olmayacağını bildirmişlerdir.
Bilirkişi Prof. Dr. …. , Prof. Dr. ….. ve …. tarafından mahkememize sunulan 12/04/2017 havale tarihli bilirkişi ek raporunu özetle:… , …Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti. Tarafından gerçekleştirilen feshin haklı sebeple fesih niteliği taşıyıp taşımadığının belirlenmesinde taraflar arasındaki sözleşmenin M.5 hükmünde acente için yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediğinin tespitinin önem taşıdığnı, feshin haklı nedenlerle dayanmaması durumunda, davacı ….Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nin ¨ 299.149,85 denkleştirme (portföy tazminatı) talep ¨360.316,65 , ¨ 52.885,50 yatırım zararı bedeli talep ¨5.000,00 hakkaniyet indirim ve kararı mahkemeye ait olduğunu, davacı tarafından talep edilen diğer alacakların fiiliyaa dayanmadığını ve tespit edilen kıdem ihbar tazminatı , muhtemel araç satış zararlarının ise denkleştirme tazminatı kapsamında yer aldığını bildirimişlerdir.
Bilirkişi ……….. in tarafından mahkememize sunulan 20/12/2017 havale tarihli bilirkişi raporunu özetle: tespit edilen tüm komisyon gelirleri kayıtları değerlendirildiğinde , portföy tazminatına esas ortalama komisyonun ¨332.495,74 TL hesaplandığını, davacının hesaplanan komisyonları 2013 yılında tanzim edilen komisyon faturaları dahil olduğunu, davalı tarafından dava dosyası eki mavi klasör içeriğinde sunulan kayıtlarına ilişkin dökümler içeriği incelendiğinde 2013 yılı için tespit edilen komisyon faturalarının mevcut olduğu ve ödemesinin de mevcut olduğu belirlendiğini, davacının diğer kalem talepleri ile ilgili kıdem ve ihbar toplam ¨22.501,27 olduğunu , davacının yaptırmış olduğu tespit raporunda yer alan tutara ilişkin takdirin mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişi ….. tarafından mahkememize sunulan 08/01/2019 havale tarihli bilirkişi ek raporunu özetle:davacı ve davalının itirazlarının kök rapordaki tespitlerin aksine ve yahut yeniden değerlendirilmesine mahl somut husular içermediğini bu nedenle kök rapor tespitlerinin değiştirici mahiyette olmadığını bildirmişlerdir.
Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 122. maddesinde “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.” hükmü düzenlenmiş olup, denkleştirme tazminatı talep koşulları belirlenmiştir. Ayrıca, fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve uyuşmazlığa uygulanması gereken 5684 sayılı Sigorta Kanunu’nun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin faaliyeti sonucu önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesinin sigorta şirketinden tazminat talep edebileceği düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 122/3 maddesi gereğince, müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz. Yine fesih ve dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23/16. maddesi gereğince, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması hâlinde tazminat hakkı düşecektir.
…. kökenli ……… (TEDARİKÇİ) Şirketiyle ….Tekstil Ürünleri ve Dış Tic.Ltd.Şti. arasında 01/07/2008 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalanmıştır.
Bu sözleşmeye 01/12/2009 tarihinde ek yapılmıştır.
Sözleşmede
“1.Madde-Davacı Türkiye’de tek yetkili acentedir.
4.Madde – Acente ödenen tutar üzerinden %20 komisyon alır.
5.Madde–Yaz 2009 sezonu için asgari satış tutarının 100.000 Euro olacağı ve takip eden sezonlarda bir önceki satış dönemleri üzerinden minimum %10 artış yapılacaktır.”şeklindedir.
Tedarikçi 10/12/2012 tarihli ihtarname ile acentelik sözleşmesini tek taraflı olarak feshetmiştir.
İhtarnamede ”sözleşme ve eki kapsamında ise bölgedeki satışların artması için gerekli yatırımların yapılması ve önceki sezonlara göre satışların artmasının temin edilmesi gibi yükümlülükler ise acente sıfatı ile firmanız için öngörülmüştür. Ancak firmanızın sözleşmede çok yüksek bir komisyon oranı öngörülmüş olmasına rağmen … yükümlülükleri yerine getirmediği görülmektedir ”denilmektedir.
Feshi takiben dava süreci başlamıştır.
Fesihten sonra tedarikçinin,Türkiye’de doğrudan satışlara başladığı belirtilmiştir.
Davalı … tarafından gerçekleştirilen feshin haklı sebeple fesih niteliği taşıyıp taşımadığının belirlenmesi için, taraflar arasındaki sözleşmenin m. 5 hükmünde acente için öngörülen “Tedarikçinin ürünlerinin tanıtılması ve satışlarının artırılması için Acente tüm olanaklarını kullanmayı taahhüt eder. Yaz 2009 sezonu için yapılacak asgari satışında 100.000 Euro’da daha az olmaması konusunda mutabakata varılmıştır. Takip eden sezonlarda bir önceki satış dönemleri üzerinden minumum % 10 artış yapılacaktır” yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediğinin tespiti önem taşımaktadır.
Acente iddiasına göre tedarikçi(….) sipariş edilen malları Türkiye’ye sevk etmemiş ve acentanın cirosunun düşmesine neden olmuştur.Tedarikçi iddiasına göre ise acente satış cirosunda başarısız olmuştur.Acente 03/05/2013 tarihinde iddiasını destekleyecek delilleri sunmuştur.Delil listesi Ek -7 de tedarikçi ile görüşmelere ilişkin e- mailler yer almaktadır.Bu e-maillerde Acente, siparişlerin zamanında veya hiç gelmediğini; bu nedenle alt acentelerine karşı zor durumda olduğunu, müşterilerden gelen telefonları dahi cevaplayamadıklarını, prestij kaybettiklerini ifade etmektedir.Tedarikçi firma cevabi yazılarında da bu durumu teyit eden ifadeler kullanmıştır.
Diğer taraftan, hayatın olağan akışına/ticari teamüllere göre, tüm acente/bayi satış organizasyonlarında münhasıran, sadece bir firmanın ürünlerini satmak üzere kurulmuş bir acente/bayinin satış verileri, hedefleri tedarikçi firma tarafından düzenli olarak, aylık takip edilir. Eğer hedeften sapma varsa bu konuda acente/bayi uyarılır.Fesih sonucu ortaya çıkacak mutabakatsızlıklar ortadan kaldırılır/en aza indirilir. Fesih sürecinden önce bilgi akışı olur.
İşbu dosyada da davacı-acente, münhasıran davalı-tedarikçi firmanın ürünlerini satmak üzere kurulduğu ve bu şekilde çalıştığı tespit edilmiştir. Yukarıda belirtilen kural bu taraflar için de geçerlidir. Tarafların yazışmalarında; teslimat sıkıntısı nedeniyle tedarikçinin acenteyi zor durumda bıraktığı ve bu nedenle ödeme vadelerini esneteceği açıkça ifade edilmiştir. Yani belirtildiği gibi ana kural çerçevesinde, taraflar sıkı bir diyalog ile, sıkıntılarının farkındalardır.
Bu bilgiler ışığında,mevcut dosyada ürünlerin teslimindeki gecikme ve de bazı durumlarda hiç teslimat yapılmadığı gözönünde bulundurulduğunda; tedarikçi firma ……. nun kusurlu olduğu ve taraflara arasındaki sözleşmeyi haksız olarak feshettiği sonucuna varılmıştır.
Davalı ……. firmasının sözleşmeyi feshetmesinin haksız olması nedeniyle davacının talep edebileceği tazminat tutarının belirlenmesi önem kazanmaktadır.
Davacı asıl ve birleşen davada portföy tazminatının yanında,asıl davada müvekkili şirkete ödenmemiş olan 2012 kış dönemine ait ¨ 5.000 tutarındaki komisyon bedeli, müvekkili şirkete ödenmemiş olan 2012 kış dönemi haricindeki KDV dahil ¨ 5.000 tutarındaki komisyon ve hak ediş bedeli, 2013 yaz dönemine ait ilgili sipariş üzerinden hak edilen ¨ 5.000 tutarındaki komisyon bedeli, sözleşmenin devamına olan inancın meydana getirdiği yatırımlarına başlanan işlerden doğan ¨ 5.000 tutarındaki yatırım zararı bedeli, işten çıkarılmak zorunda kalan işçilere ödenmiş olan ¨ 5.000 tutarındaki kıdem ve ihbar tazminatı alacağını, yok pahasına satılmak zorunda kalınan araçların piyasa değeri ile satış bedeli arasındaki ¨ 5.000 tutarındaki fark bedeli, ¨5.000 tutarındaki kira alacağının tahsilini de talep etmiştir.Bilirkişi kurulu tarafından yapılan incelemede davacının portföy tazminatı alacağının ¨332.495,74 olduğu belirlenmiştir.Davacı her ne kadar portföy tazminatı dışında davalı şirketlerden yukarıda belirtilen alacak kalemlerini istemiş ise de,portföy tazminatı dışındaki alacakları ile ilgili olarak davasını ispatlayamamıştır.Davacı kıdem tazminatı ve araçların bir an önce elden çıkartılması ile ilgili ne tür bir zararda olduğunu ispat edememiştir.Kaldıki sözleşmenin haksız feshi nedeniyle bu tür zararların istenebilmesi de mümkün değildir.Ayrıca davalı … Tekstil Ürünleri ve Dış Ticaret Ltd. Şti. aleyhine kira alacağı dışında bir davanın da açılması mümkün olmayıp bu davalının acente sözleşmesinin tarafı olmaması nedeniyle kira alacağı dışında açılan davalar yönünden pasif husumeti bulunmamaktadır.Bu nedenlerle,asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile ,asıl davada davalı … Tekstil aleyhine açılan davalardan,kira alacağı davası dışındaki taleplerle ilgili olarak açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, kira alacağına ilişkin davanın ise esastan reddine,yine asıl davada davacının davalı ……. aleyhine açtığı denkleştirme (portföy) tazminatı davasının kabulüne ,birleşen davada davacının …Tekstil Ürünleri ve Dış Tic. Ltd. Şti. aleyhine açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,diğer davalı aleyhine açtığı davanın ise kısmen kabulüne,fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVADA;
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİNE;
a)Davacının davalı … Tekstil Ürünleri ve Dış Tic. Ltd. Şti. aleyhine açtığı kira alacağı davası dışındaki taleplerle ilgili olarak açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, kira alacağına ilişkin davanın ise esastan REDDİNE,
b)Davacının davalı ……. aleyhine açtığı denkleştirme (portföy) tazminatı davasının kabulü ile ¨ 20.000,00 denkleştirme (portföy) tazminatı alacağının dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi lile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
c)Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨1.366,20 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨939,30 harcın mahsubu ile bakiye ¨426,90 harcın davalı …dan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen ¨24,30 Başvurma Harcı ile ¨939,30 Peşin Harcın davalı davalı …dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 37 adet tebligat + posta ücreti ¨350,60, istinaf gider avansı ¨294,00 , iki bilirkişi inceleme ücreti ¨5.700,00 olmak üzere toplam ¨6.344,60 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨2.307,13 ‘nin davalı …dan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨2.725,00 ücreti vekaletin davalı …dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨4.200,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara VERİLMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨470,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,

BİRLEŞEN DAVADA;
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİNE;
a)Davacının davalı … Tekstil Ürünleri ve Dış Tic. Ltd. Şti. aleyhine açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
b)Davacının davalı …… aleyhine açtığı denkleştirme (portföy) tazminatı davasının KISMEN KABULÜ ile ; ¨ 312.495,74 denkleştirme (portföy) tazminatı alacğaının dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
c)Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨21.346,58 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨6.153,35 harcın mahsubu ile bakiye ¨15.193,23 harcın davalı …dan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen ¨24,30 Başvurma Harcı ile ¨6.153,35 Peşin Harcın davalı …dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨24.699,74 ücreti vekaletin davalı …dan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨5.610,30 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨784,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere asıl ve birleşen davada davacı ile asıl ve birleşen davada davalı vekilinin yüzlerine oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 07/03/2019
BAŞKAN …
E-imzalı
ÜYE …
E-imzalı
ÜYE …
E-imzalı
KÂTİP …
E-imzalı

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”