Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/396 E. 2018/843 K. 19.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/396
KARAR NO : 2018/843

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 14/12/2012
KARAR TARİHİ : 19/07/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/08/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunmuş olduğu 14/12/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirket, davalının eski ticaret ünvanı olan … İnşaat Otomotiv Mümessillik Sanayi ve Tic. Ltd.Şti. -…. Ticaret … Adi ortaklığına ihale edilen …. Belediye Başkanlığı Ulaşım Daire Başkanlığı Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü’nün Avrupa yakası 1. ve 3. Bölge Ana Ulaşım yollarında yağmur suyu hatları ve açık kanalların Teressubat temizlik çalışmaları ile kanal görüntüleme işi kapsamında yaptığı işlerin ücretine ilişkin düzenlenen ve anılan adi ortaklığın ticari defterlerinde kayıtlı bulunan fatura bedellerinden bakiye kalan ¨ 333.999,15 alacağın tahsili için, adi ortaklığın % 90 payına sahip ve aynı zamanda yöneticisi ve pilot ortağı yeni ticaret ünvanı … Kanal Temizleme Görüntüleme ve Rehabilitasyon Taahhüt ve Tic. Ltd.Şti.’ne karşı Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yaptığı takibe karşı davalının yetkiye ve borcun tamamına itiraz ettiğini, bu nedenle, itirazın iptali ile takibin devamını, davalının % 20’den az olmamak üzere inkar tazminatı ödemeye mahkum edilerek, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan 11/02/2013 tarihli cevap dilekçesinde özetle;Yetkili Mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olmasının gerektiğini, müvekkili firma … İnşaat Otomotiv Mümessillik San. ve Tic. Ltd. Şti. iken, …. Belediye Başkanlığı Ulaşım Daire Başkanlığı Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü’nün ihalesini almak ve iş yapmak üzere …. Ticaret – … ile anlaştığını, İstanbul …. Noterliği’nin 16/09/2009 tarih ve … yevmiye nolu ortaklık sözleşmesi akdedilerek, … İnşaat – … Adi Ortaklığı adı ile ortaklık kurulduğunu, bu ortaklığın sermaye pay oranları 100 pay kabul edilip, 90 payının … İnşaat ve 10 payının da … şeklinde kararlaştırıldığını, kurulan bu adi ortaklığın, ihale komisyonunun 09/10/2008 tarih ve 470 / 1 sayılı kararı ile …. Belediye Başkanlığı Ulaşım Daire Başkanlığı Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü’nün Avrupa Yakası 1. ve 3. Bölge Ana Ulaşım yollarında yağmur suyu hatları ve açık kanalların Teressubat temizlik çalışmaları ile kanal görüntüleme işinin ihalesinin ¨5.712.112,00 + KDV bedel ile bu adi ortaklığa verildiği, ihale konusu iş bitirilip, düzenlenen 13 adet hakediş ile bedelin tahsil edildiğini, ihale konusu işin yürütülmesi sırasında, adi ortaklığın kurucularından … İnşaat’ın kendi araçlarını kullandığını, ancak araç sayısı işi yapmaya yeterli olmayınca 3. Kişi veya firmalardan kanal temizleme ve görüntüleme ( kombine ) araç kiralanması ve kullanılması yolunun tercih edildiğini, …’ın araç ihtiyacını karşılamak üzere tanıdığı davacı firmadan araç kiralanmasını tavsiye ettiği ve davacı… İnşaatın … plakalı kanal temizleme ve görüntüleme aracının kullanıldığını, işte davacının talep ettiği fatura alacağının bu aracın çalıştığını iddia ettiği saatlerin karşılığı olduğunu, öncelikle Adi ortaklıktan alacaklı olan davacının niçin sadece Borka aleyhine takip ve dava açtığı araştırılıp, davacı firmanın …’ı neden koruduğunun incelendiğini, İstanbul Ticaret Odası İnternet sitesi kayıtlarına girildiğinde, müvekkili firma yetkililerini adeta şok eden gerçeğe ulaşılıp, en baştan beri kurulan ticari bir oyun olduğunun farkına varıldığını, ayrıca dava dilekçesi ekinde sunulan faturalarda davacı… İnşaatın kaşesinin altına müvekkili şirket ortağı …’ın imza attığının görüldüğü, diğer yandan davacıya verilen 3 adet çekin tediye makbuzunun ( Her ne kadar… İnşaat yetkilisi sıfatı bulunsa da ) … tarafından imzalandığını, tüm bu olgular, …’ın açıkça … İnşaatı yanıltarak, adi ortaklıktan gizleyip,… İnşaat’ın kendi firması olduğunu belirtmeyerek, danışıklı iş yaptığının ve başka firmaya iş vermiş gibi gösterip, aslında kendi firmasına iş yaptırıp, ayrıca maddi kazanç sağladığının göstergesi olduğunu, adi ortaklığın ihale konusu işi bitirmesi, hakedişleri alması ve ortaklar arasında paylaşılmasından sonra, maddi kazanç sağlamak için bu yola başvurduğunun anlaşıldığını, …’ın işin yapılması için gerekli olan ve… İnşaat’tan alınıp kullanılan … plakalı kanal temizleme ve görüntüleme aracı % 10 pay üzerinden hesaplanırsa, ¨571.211,00 bedel kadar iş yapıp ücret alması gerekirken, … plakalı araç 3401 saat çalışmış olup, saat ücreti ¨177,93’den ¨605.139,93 olup, ayrıca % 18 KDV eklendiğinde ¨714.065,11 olması gerekirken dava konusu fatura toplamının ¨944.368,15 olduğunu, görüldüğü üzere …’ın % 10’luk payına oranla çok daha fazla iş yapıp, ancak gene de daha fazla faturalandırarak ortaklığı borçlandırdığını, takip ve davayı ise ortaklık aleyhine değil, sadece müvekkili aleyhine açtığını, takip ve dava dosyasına eklenen faturaların miktar ve içeriklerine bakıldığında, hakedişten gelen rakamın hiç kesinti yapılmadan hesaplanıp, faturalandırıldığını, oysa hakedişten alınan miktar net olmayıp, birkaç kalem ( vergi, gider, masraf vs. ) kesintiler yapıldıktan sonra paylaşılmasının gerektiğini, bir an için fatura içeriğinin ve alacak miktarının gerçek olduğu varsayılsa dahi, dava dilekçesinin ekinde sunulan hesap hareketlerindeki 16/09/2009 tarihinde davacı firmaya verilen … Bankası … şubesinin … nolu ve 30/11/2009 tarih ile ¨150.000,00 tutarlı çeki, … nolu ve 30/12/2009 tarih ile ¨100.000,00 tutarlı çeki, …. nolu ve 30/01/2010 tarih ile ¨150.000,00 tutarlı çeklerin elden ödendiği ve tediye makbuzları alınıp, ilgili bankaya 12/10/2010 tarihinde teslim edildiğini, davacının alacaklı olduğu ( danışıklı düzenlenmiş ) faturaların varlığı kabul edilse dahi, yapılan ödemeler sonucunda, müvekkili firmanın veya ortağının davacıya bir borcu olmayıp, tam tersine alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını, ayrıca takip talebinde geçerli olan ( % 13,50 olan ) reeskont faizi uygulanması gerektiği halde, % 17,75 oranında faiz talep edildiğini, takip tarihinde geçerli olan avans faizinin % 13,75 olduğunu, bu nedenlerle, haksız ve yersiz davanın reddini, davanın … – …. Ticaret’in adresine ihbarına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekilinin Mahkememizin ve İcra Dairesi’nin yetkisine yönelik olarak yaptığı itiraz,15/12/2016 tarihli celsenin (1) nolu ara kararında belirtilen gerekçeler ile reddedilmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,davacının,kanal görüntüleme hizmetine ilişkin faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün…. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhine ¨339.999,15 asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 25/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Tetkik konusu iki adet 150.000 bir adet 100.000 ‘lik toplam üç adet tediye makbuzlarında alt ksıımlarda bulunan imzaların , doyada mevcut mukayese imzalara kıyasla …’ın eli ürünü olmadığını,bildirdiği görülmüştür.
Bilirkişi… tarafından mahkememize sunulan 27/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirketin incelemeye ibraz ettiği ticari defterlerinden görüldüğü üzere, davacının dava dışı şirketten 31/12/2010 tarihi itibariyle ¨ 333.999,15 tutarınca alacağının bulunduğunu, davacının incelemeye ibraz ettiği 2008, 2009 ve 2010 yıllarına ait ticari defterlerinin yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere lehlerine kesin delil vasfına haiz olup olmadıkları konusunda takdirinin mahkemeye ait olduğunu, sonuçta mahkemenizin icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan bakiye mal ve / veya hizmet bedeli alacağı bulunup bulunmadığı yönündeki tespit talebi hakkında ise; davacının ticari defterlerine göre, davacının dava dışı firmadan 31/12/2010 tarihi itibariyle ¨333.999,15 tutarınca alacağının bulunduğunun görüldüğünü, davacının takip tarihi itibariyle olası alacağının karşılaştırmalı tespitinin, ancak dava dışı firmanın da ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak sağlanabileceği ( davalı şirkete inceleme gününün tebliğ edildiği ile ilgili tebligat parçasının dosyada bulunmadığı görüldüğünden ), aksi durumda yapılan tespitin tek taraflı olacağı ve HMK 222/2 ve 3 fıkra hükümlerine aykırılık teşkil edeceğini, HMK 222/3 maddesinde “ikinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi…hükmünün mevcut olduğunu, bu çerçeveden bakıldığında, salt davacı defterleri ile yapılan tespitin, alacağın varlığını HMK hükümleri doğrultusunda kanıtlaması açısından (defter zımnında) yeterli olmadığını, HMK 222/3’e göre ;defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanıp ispatlanmadığı hususunun davalı yan ile dava dışı firmanın ticari defterleri üzerinden yapılacak tespit veya inceleme ile anlaşılabileceğini, ancak son takdir ve kararın mahkemeye ait olduğunu, dava dışı firmanın ticari defterlerini ibraz etmemesi ve / veya ibrazdan kaçınması durumunda ise, dava konusu olay hakkında bilimsel verilere uygun ve denetime elverişli rapor düzenlenebilmesi için, 3 adet çek ile ilgili bankadan gelecek yazının beklenmesi gerektiğini, davalı şirket tarafından dava konusu işin fazla fatura edildiği iddia edilmesine rağmen, bu iddianın değerlendirilmesi benim uzmanlık alanıma girmediğinden, konunun kanal temizleme ve görüntüleme uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerektiği düşünülmekle birlikte, bu konuda takdirin mahkemeye ait olduğunu, tarafların masraf, inkar tazminatı, vekalet ücreti ve benzeri diğer taleplerinin, mahkemenin takdirinde kaldığını bildirdiği görülmüştür.
Bilirkişi … ve … tarafından mahkememize sunulan 28/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle;Davacı şirketin kesmiş olduğu bu 10 adet faturadaki toplam tutarlara nasıl ulaşıldığını (çalıştırılan araçların plakalarını, bu araçların çalışma tarih ve saatlerini, bu araçların saat ücretlerini ve tüm hesaplamaları da gösterir bir şekilde) her bir fatura için ayrı ayrı olacak şekilde detaylı olarak açıklaması gerekeceğini, ancak davacı tarafından sunulacak bu açıklama ve hesaplamaların ardından fatura edilen işin fazla bedelle fatura edilip edilmediği hakkında kanaat belirtilebileceğini bildirmişlerdir.
Bilirkişi … ve … tarafından mahkememize sunulan 11/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle;Hesap tablosundaki … plakalı araca ait 24/10-30/11/2008 arası çalışma saati olan 598 saatin hangi nolu tutanak/tutanaklar dikkate alınarak hesaplanmış olduğu anlaşılamadığını, davacı tarafından açıklamaların ve bu tutanakların dosyaya sunulması gerekmekte olduğunu, hesap tablosundaki … plakalı araca ait 01-31/08/2009 arası çalışma saati olan 150 saatin hangi nolu tutanak/ tutanaklar dikkate alınarak hesaplanmış olduğu anlaşılmadığını, davacı tarafından açıklamaların ve bu tutanakların dosyaya sunulması gerektiğini, hesap tablosundaki … plakalı araca ait 01-30/11/2009 arası çalışma saati olan 381 saatin 75 nolu tutanakta 301 saat yazarken neden 381 saat olarak hesaplamaya katıldığı anlaşılamadığını, davacı tarafından açıklamaların ve ilgili tutanakların dosyaya sunulması gerektiğini, hesap tablosundaki … plakalı araca ait 24/10-30/11/2008 arası çalışma saati olan 386 saatin 8 nolu tutanakta 319 saat yazarken neden 386 saat olarak hesaplamaya katıldığı anlaşılamadığını, davacı tarafından açıklamaların ve ilgili tutanakların dosyaya sunulması gerektiğini, hesap tablosundaki… plakalı araca ait 24/10-30/11/2008 arası çalışma saati olan 397 saatin 9 nolu tutanakta 321 saat yazarken neden 397 saat olarak hesaplamaya katıldığı anlaşılamadığını, davacı tarafından açıklamaların ve ilgili tutanakların dosyaya sunulması gerektiğini, hesap tablosundaki … plakalı araca ait 02-31/05/2009 arası çalışma saati olan 252 saatin hangi nolu tutanak/tutanaklar dikkate alınarak hesaplanmış olduğu anlaşılamadığını, davacı tarafından açıklamaların ve bu tutanakların dosyaya sunulması gerektiğini, davacının… plakalı aracı 24/10/2008 tarihi ile 31/07/2009 tarihleri arasında kiralamış olduğu ile ilgili tüm; kiralama belgeleri, bu kiraların ödenmesi ile İlgili ödeme belgeleri vb. iddiasını ispatlar tüm belgelerin dava dosyasına sunulması gerekeceği görüş ve kanaatine varıldığını, yine bu aracın faturalandırılmasında hangi belgeye dayanılarak ¨39,34 saat ücretinin hesaplanmış olduğu belgeleri ile ispatlanması gerektiğini, davacının … plakalı aracın 15/04/2009 tarihinde trafikten çekildiği halde nasıl 31/05/2009 tarihine kadar konu olan işlerde çalışmış olduğu ile ilgili açıklama yapması ve bu konuyu ispatlar belgeler sunması gerektiğini, yine bu aracın faturalandınlmasında hangi belgeye dayanılarak ¨39,34 saat ücretinin hesaplanmış olduğu belgeleri ile ispatlanması gerektiğini bildirmişlerdir.
Bilirkişi … ve … tarafından mahkememize sunulan 14/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Teknik açıdan yapılan incelemede ve değerlendirmeler neticesinde, davacı tarafın davalıdan 08/10/2012 takip tarihi itibariyle 333.99,15 tutarınca alacağının bulunduğunu ve bu alacağı takipte yıllık %16,50 ve sonraki dönemlerde değişen oranlarda avans faizi isteminin mümkün bulunduğunu bildirdikleri görülmüştür.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Örneğin faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir.Tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp , akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir.Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için hizmetin verildiğine dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir.
Takibe konu faturalar davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlıdır.Davalı şirket defter ibrazından kaçındığı için söz konusu faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı tespit edilememiştir.Ancak davalı vekili cevap dilekçesinde açıkça söz konusu hizmetin alındığını,faturalardaki hesabın yanlış yapıldığını ve borcun verilen çekler ile ödendiğini savunmuştur.Buna göre davalı taraf hizmetin verildiğini kabul ettiğine göre davacı tarafın faturalara konu hizmeti verdiğini ispat ettiği anlaşılmaktadır.
Somut olaydaki temel uyuşmazlık,fatura içeriğine yapılan itirazın yerinde olup olmadığı ve ödeme savunmasının geçerli olup olmadığına ilişkindir.
Davalı tarafından dosyaya ödeme belgesi olarak sunulan belgeler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda,sunulan belgelerdeki imzaların davacı şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edilmiş davalı vekili başkacada ödeme belgesi ibraz etmediği gibi delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmadığı için yemin delili de hatırlatılmamış olup davalı vekili ödeme savunmasını dosya kapsamına göre ispat edememiştir.
Davalı vekili aynı zamanda fatura içeriğine de itiraz etmiştir.Faturaların davalıya tebliğ edildiği davacı tarafından ispat edilemediğinden fatura içeriğinin doğru olup olmadığının denetlenmesi gereklidir.Buna göre aldırılan ek raporda,fatura içeriğinin doğru olduğu belirlenmiştir.Aslında bu tespitin ödeme savunması varken yaptırılmasının sonuca bir etkisi bulunmamaktadır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olaya döndüğümüzde;Davacının, …. Belediye Başkanlığı Ulaşım Daire Başkanlığı Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü’nün Avrupa yakası 1. ve 3. Bölge Ana Ulaşım yollarında yağmur suyu hatları ve açık kanalların Teressubat temizlik çalışmaları ile kanal görüntüleme işi kapsamında,kendisine veya kiraladığı araçlar ile kanal görüntüleme işini yaptığı ve bunun karşılığında fatura düzenlediği,taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir anlaşma ve/veya cari hesap sözleşmesi olmadığı,davacının 10 adet faturadan kaynaklı bakiye cari hesap alacağını tahsil edememesi üzerine 08/10/2012 tarihinde, cari hesap alacağını dayanak göstererek, davalı aleyhine icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı,davacının ibraz ettiği yasal ticari defterlerine göre, takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davalıdan ¨333.999,15 cari hesap alacağının olduğu,davalının ticari defter ve belgelerini incelemeye sunmadığı,davalının ödeme savunmasında bulunduğu ancak bu savunmasını usulüne uygun deliller ile ispat edemediği,davalının ödeme savunması yanında fatura içeriğine de itiraz ettiği alınan bilirkişi raporuna göre fatura içeriğinin doğru olduğu ,davalı vekili fatura içeriğine ve borca itiraz ederken aynı zamanda ödeme savunmasında da bulunduğu,bu durumun çelişkili davranış yasağı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği,neticeten davacının,takibe konu faturalar nedeniyle davalıdan ¨333.999,15 alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne,davalının itirazının iptali ile takibin devamına,a hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olmadığından davacı vekilinin icra ikâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ ile davalının Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨333.999,15 asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin alacak likit olmadığından REDDİNE,
3-Alınması gerekli ¨22.815,48 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨3.290,00 harcın mahsubu ile bakiye ¨ 19.525,48 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨21,15 Başvurma Harcı ile ¨3.290,00 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 36 adet tebligat+ posta ücreti ¨364,10 ,bir bilirkişi inceleme ücreti ¨ 2.300,00 olmak üzere toplam ¨2.664,10 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨25.989,95 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya İADESİNE,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨420,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı vekilinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.19/07/2018

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP ….