Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/257 E. 2019/129 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/257
KARAR NO : 2019/129

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 16/12/2008
KARAR TARİHİ : 07/02/2019
KARARINYAZILDIĞI TARİH : 10/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptal davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili 16/12/2008 tarihli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; Müvekkil firmanın “….A.Ş.” ünvanı ile 2005 yılında kurulduğunu ve firma hisselerinin Almanya’lı hissedarı tarafından 2007 yılında alındığını ve ünvanının …Tic. olarak değiştirildiğini, davalıların …. firmasının ortakları olarak devredilen şirkette ortaklık sıfatlarını bir süreliğine koruduklarını,davalılardan …’ın ortaklık durumunun devam ettiği sırada 10/04/2008 tarihinde bir anlaşma yaparak her türlü ilişkiden bağımsız olarak ¨1.650.000 ödünç para aldığını, diğer davalı …’ın da kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığını, ödünç paranın davalı …’e ödendiğini ve davalıların müvekkil şirketten 23/06/2008 tarihinde tamamen ayrıldığını, sözleşmenin F/5 maddesine göre davalı …’in 2 hafta içinde müvekkil firma lehine ipotek tesis etmediği gibi, D/2 maddesi gereğince faiz mutabakatı da yapmadığını bu nedenle sözleşmenin F/5 maddesi uyarınca 24 ay beklemeksizin paranın derhal iadesini talep etme haklarının doğduğunu, ihtarname tebliğine rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalılar hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyası ile takip yaptıklarını, davalıların ingilizce bilmediklerinden dolayı sözleşmenin anlaşılmadan imzalandığı ve yapılan tüm ödemelerin şirket devir borcuna karşı yapılan kısmı ödemeler olduğundan bahisle itiraz edildiğini, davalılardan Hüseyin’in bir çok ortamda kendisini ingilizce bilen biri olarak tanıttığını bu nedenle sözleşmenin hata veya hile ile imzalandığı iddialarının doğru olmadığını, davalılar tarafından imza inkarı olmamakla beraber alınan paraların sözleşme devrine karşılık olarak alındığına dair yazılı bir belge ibraz edilemediğini belirterek itirazın iptali ile %40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkillerinin ikametgah adresleri Büyükçekmece/ İstanbul olmakla davaya bakma yetkisinin Bakırköy Ticaret Mahkemesine ait olduğunu, davacı şirketin bir dönem … A.Ş. olarak müvekkillerinin aile şirketi olduğunu, 15/10/2007 tarihli birleşme anlaşmasına göre yine müvekkillerine ait olan …Ltd. Şti ve …. Ltd. Şirketlerinin %51 hissesinin …. A.Ş. devri ve bu şirketinde isim değiştirerek… A.Ş. ismini alacağı konusunda anlaştıklarını, daha sonra kalan % 49 hisseninde devrinin yapıldığını, ancak bu devir sebebi ile bir kısım ödeme yapılmasına karşın ödenmeyen bakiye alacakları için Bakırköy … Ticaret Mahkemesinde alacak davası açtıklarını, bu dava ile talep edilen tutarın %49’luk hisse devrine karşılık yapılan kısmi ödeme olduğunu müvekkillerinin davacı şirkette yönetici ve ortak olarak çalıştıkları dönemde yabancı dilde yazılmış olan sözleşmeyi, yabancı dil bilmediklerinden dolayı hata ve hile imzaladıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkememizin ….Esas, …. Karar sayılı hükmü davalı vekilince temyiz edilmiş olup, Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin 16/06/2014 tarih ve ….Esas, ….Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilerek dosya yeniden mahkememizin …. Esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizin 16/10/2014 tarihli celsesinde Usul ve yasaya uygun olan Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin 16/06/2014 tarih ve … Esas,….4 Karar bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmeden doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün …. sayılı takip dosyasının incelenmesinde ; davacı tarafından davalılar aleyhine 10/04/2008 tarihli cari hesap kredi sözleşmesine dayalı olarak ¨1.650.000,00 asıl alacak, ¨111.029,96 işlemiş faiz olarak toplam ¨1.761.029,96 üzerinden ilamsız takipte bulunulduğu, çıkartılan ödeme emrinin …’a 06/09/2008 tarihinde, …’a ise 12/09/2008 tarihinde tebliğ edildiği, davalı – borçlular tarafından 08/08/2008 tarihinde süresi içerisinde sözleşmenin hata ve hile imzalandığı, bugüne kadar yapılan ödemelerin hisse devrine karşılık olarak yapıldığından bahisle borca ve faize itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Davacı ve davalı … arasında 10/04/2008 tarihli İngilizce olarak düzenlenmiş sözleşmenin bulunduğu ihtilafsız olup, sunulan tercümesine göre içeriğinde ; taraflar arasında cari hesap kredi sözleşmesi başlığı altında …’ın kişisel ihtiyaçları için şirket hesaplarından ¨1.650.000,00 çektiği, hali hazırda bunu ödeyecek durumda olmadığı belirtilerek vade , faiz ve teminat şartlarının düzenlendiği, davalı …’ın da sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladığı anlaşılmıştır.
Sözleşmenin imzalandığı tarihte davacı şirket ortağı olan davalının yabancı dil bilmediğinden bahisle hata ve hileye dayalı olarak sözleşmenin geçersizliğine yönelik savunmasına basiretli bir tacirden yabancı dil bilmediği durumda tercüme yaptırmak sureti ile sözleşme imzalamasının bekleneceği ve davacı tarafça sunulan davalının yabancı dil bildiğine ilişkin diğer belgelerde dikkate alınarak itibar edilmemiştir.
Taraf vekillerince delil olarak ticari defterlere de dayanılmakla davalının ticari defterleri incelenmek sureti ile alınan bilirkişi raporunda ; davalı defterinin 2008 kayıtları itibarı ile usulüne uygun tutulduğu TTK. nun 66-72/son maddeleri uyarınca kesin delil vasfına haiz olduğu açıklanarak, davalı defterinde …’a ait işlemlerin 2008 yılında Ortaklara Borçlar- … hesabı altında kaydedilmiş olup 11 kalem altında belirtilen işlemler sonucu ¨1.649.999,63 olarak kaydedildiği ancak sözleşmeden sonraki tarihli 11 kalem işlem içinde bir kısım ödemelerin…. isimli kişiye yapılması hususunda bankaya verilen talimat, bir kısım ödemelerinde şirketin yabancı para hesaplarından yine şirketin Türk Lirası hesabına yapılan virman işlemleri, diğer bir kısım işlemlerinde … firmasına yapılan gönderi ile ilgili olduğu, direkt olarak davalı …’e yapılan herhangi bir ödeme kaydının olmadığı belirtilerek davalının borçlu olduğunun tespit edilemediği belirtilmiştir.
Davacı şirket, davalılardan …’ın davacı şirkette ortaklığının devam ettiği sırada davacı şirket ile yaptığı 10/04/2008 tarihli anlaşma ile şirketten diğer her türlü ilişkisinden bağımsız olarak ¨1.650.000,00 ödünç para aldığını, diğer davalı …’ın da bu sözleşmenin kefili olduğunu, davalı …’ın sözleşme hükümlerini ihlal etmesi nedeniyle sözleşmedeki vade beklenmeksizin paranın tamamının iade edilmesini talep haklarının doğduğunu ancak davalıların ödemede bulunmadıklarını ileri sürerek, yapılan icra takibine vaki davalı itirazlarının iptalini talep etmiştir. Davalılar ise yaptıkları savunmalarda, davacının işbu dava ile talep ettiği tutarın gerçekte kendilerinden devraldığı hisselere karşılık yaptığı kısmi ödemeden ibaret olup, davacıdan hala alacaklı olduklarını ileri sürmüşlerdir. Buna göre davacı, takip ve dava konusu borcun davalı …’e ödünç olarak verildiğini; davalı taraf ise takip ve dava konusu borcun kendilerine borç olarak verilmeyip, davacının aldığı hisselere mahsuben yaptığı kısmi ödeme niteliğinde olduğunu ileri sürmektedir. Davalı taraf davaya konu parayı aldığını kabul etmiş ise de borç olarak değil, kendi alacağına karşılık aldığını savunarak, vasıflı ikrarda bulunmuştur.Vasıflı ikrar bölünemeyeceğinden ispat yükü davacının üzerinde ise de somut olayda davacı şirket defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, ortaklara borçlar-… hesabına 2008 yılı içinde 11 kalem işlemde toplam ¨1.649.999,63 borç kaydının verildiği yönünde tespit yapılmış olup, davalı …’ın davacı şirketten 23/06/2008 tarihinde ayrıldığı, ayrılmadan önce yönetim kurulu başkanı olduğu hususları nazara alındığında yönetici olduğu dönemde tutulan defter kayıtlarında bile davalı … aleyhine borç kaydı bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, çözümlenmesi gereken temel uyuşmazlık davacı tarafından verilen paranın hisse devir bedeline mahsuben davalı tarafa yapılan bir ödeme niteliğinde mi yoksa hisse devir bedelinden ayrı olarak davalı tarafa verilen borç para niteliğinde mi olduğu hususunun açıklığa kavuşturulmasıdır.Bu kapsamda yapılan araştırmada davalılar tarafından davacı ile bir şirket ve gerçek kişiler aleyhine anonim şirket hisse devrinin iptali olmadığı takdirde hisse hisse bedellerinin ödenmesi istemi ile Bakırköy … nci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….esas sayılı dosyası ile dava açıldığı,yapılan yargılama sonunda tahkim itirazı nedeniyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş,ilgili kararın davacılar (mahkememiz dosyasındaki davalılar) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine,Yüksek Yargıtay …. nci Hukuk Dairesi’nin 05/10/2015 gün ve … esas,…. karar sayılı ilamı ile kısmi olarak davacılar … ve ….yararına bozulmuş,Mahkememi dosyasındaki davalılar(diğer davada davacılar) … ve … vekilinin temyiz itirazının reddine karar verilerek tahkim itirazı nedeniyle verilen görevsizlik kararı kesinleşmiştir. Sözü geçen dosya incelendiğinde,uyuşmazlığın, dava dışı şirketlerin birleşmeleri konusunda imzalanan 16/10/2007 tarihinde imzalanan sözleşmeden kaynaklandığı,bu davada davacılar (Mahkememiz dosyasında davalılar) vekili tarafından açıkça Bakırköy… nci Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyasında davalı olan …. şirketine müvekkillerinin uhdesinde kalması planlanan %49’luk hissenin rehin amaçlı olarak davalıya devredildiğini,şirketin tamamı yabancılara ait olamayacağından müvekkillerinin yabancı şirket tarafından gösterilen kişilere devredilğini,hisselerin devir amacının satış olmadığını beyan etmiş olup buna göre davalılar tarafından Mahkememiz dosyasında savunulduğu gibi verilen paranın hisse devir bedeline mahsuben verildiğinin kabulü mümkün olmayıp davalıların icra takibine yaptıkları itirazın kısmen iptali ile takibin ¨1.649.999,63 asıl alacak ve ¨97.910,83 işlemiş faiz olmak üzere toplam ¨1.747.910,46 üzerinden devamına,dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın icra takip tarihi gözönüne alınarak % 40’ı oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalıların İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün ….esas sayılı takip dosyasında yapmış oldukları itirazın ¨1.649.999,63 asıl alacak ve ¨97.910,83 işlemiş faiz olmak üzere toplam ¨1.747.910,46 yönünden İPTALİ ile takibin icra takip talebindeki koşullar çerçevesinde DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Toplam alacağın % 40’ı üzerinden hesap edilen ¨699.164,18 icra inkâr tazminatının davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalılar vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken ¨119.399,76 peşin harcın davacı tarafından yatırılan ¨14.968,90”den mahsubu ile bakiye ¨104.430,86 harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat KAYDINA,
6-Davacı tarafından ödenen ¨14,00 Başvurma Harcı ile ¨14.968,90 Peşin Harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan 39 tebligat+posta ücreti ¨99,40 iki bilirkişi inceleme ücreti ¨2.400,00 olmak üzere toplam ¨2.499,40 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨2.480,78’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen kısım üzerinden hesap edilen ¨76.387,31 ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalıların kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen kısım üzerinden hesap edilen ¨2.725,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara VERİLMESİNE,
Dair,6100 sayılı HMK’nun geçici 3 üncü maddesinin 2 inci fıkrası yollamasıyla mülga 1086 sayılı HUMK’nun 26/09/2004 gün ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.07/02/2019

BAŞKAN …
☪e-imzalıdır.☪
ÜYE …
☪e-imzalıdır.☪
ÜYE …
☪e-imzalıdır.☪
KATİP …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”