Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/159 E. 2018/26 K. 16.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

BAKIRKÖY (3) NO’LU ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2014/159
KARAR NO : 2018/26

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 08/05/2014
KARAR TARİHİ : 16/01/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne vermiş olduğu 08/05/2014 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, bu ticari ilişki içerisinde müvekkilinin davalı yana mal satarak teslim ettiği malları ve davalının yapmış olduğu ödemeleri kayıtlarına işlediğini, taraflar arasındaki ticari ilişki içerisinde teslim edilen malların ödemelerinin Euro bazında yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkili şirketçe taraflar arasında yapılan mutabakat çerçevesinde satılan malların faturalarının fiili sevk tarihinde TCMB döviz alış kuru üzerinden düzenlendiği, ancak davalı tarafından yapılan ödemelerin Türk Lirası üzerinden ve kimi zaman da vadeli çeklerle Türk Lirası olarak yapıldığını, bu nedenle müvekkili şirketin kur faklarından doğan alacağının ortaya çıktığını, bunun üzerine kur farkı faturalaraı düzenlendiği ve bu faturaların davalı yana Silivri …. Noterliği’nin 26/02/2014 tarih,….yevmiye numaralı ihtarnamesi ekinde tebliğ edildiğini,ancak davalı tarafından ¨64.014,99’lik kur farkı alacağının ödenmediğini, akabinde davalıya ikinci bir ihtarname ile 2 adette toplam ¨8.292,16 bedelli kur farkının ödenmesi için ihtarname çekildiğini ancak davalının bu tutarı da ödemediğini, davalı tarafın kur farkından kaynaklanan toplam ¨72.307,15’lik tutarı ödemediğini, taraflar arasındaki sözleşmelerde de davalı tarfından yapılacak ödemelerin Euro olarak yapılacağının yazılı olduğunu, bununla birlikte davalının kur farkı borcunun yanısıra ¨21.454,98 cari hesap borcunun bulunduğunu, müvekkili şirketin ¨72.307,15 kur farkı, ¨21.464,98 cari hesap olmak üzere toplamda ¨93.772,13 alacaklı olduğunu, davalarının kabulü ile ¨72.307,15 kur farkı, ¨21.464,98 cari hesap alacağı olmak üzere toplam ¨93.772,13’nin davalı tarafından alınarak müvekkili şirkete ödenmesini, ¨64.014,99 kur farkı alacağı ve ¨21.464,98 cari hesap alacağı olmak üzere toplam ¨85.479,97’ye Silivri …Noterliğinin 26/02/2014 tarih,….yevmiye numaralı ihtarnamesinin tebliğ tarihi olan 28/02/2014 tarihinden ve ¨8.292,16 kur farkı alacağına ise Silivri ….Noterliğinin 14/03/2014 tarih, ….. yevmiye numaralı ihtarnamelerinin tebliğ tarihi olan 14/03/2014 tarihinden itibaren ticari faiz işletilerek davalı tarafından müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan 18/07/2014 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacı ile yazılı olarak ne bir cari hesap sözleşmesi ne de başkaca bir sözleşme akdetmediğini, müvekkilinin sadece davacıdan fatura karşılığı mal satın aldığı ve malların bedelini ödediğini, taraflar arasında kur farkı ödeneceğine dair yazılı bir anlaşma veya teamül bulunmadığını, davacının kur farkı talebinin redde mahkum olduğunu, davacı yanın aksi iddiada ise dayandığı belgelerin aslını ibraz etmesinin gerektiğini, müvekkili şirket adına işlem yapma yetkisinin ticaret sicil kayıtlarından anlaşılacağı üzere ….’e ait olduğunu ve şirket temsilcisinin böyle bir belge imzalamadığını, huzurdaki davada faturayla gönderilen malların bedelinin ödendiğinin her iki tarafın kabulünde olduğunu, davacının fatura bedellerini tahsil ederken kur farkı alacağını saklı tuttuğunu ve müvekkiline bildirilmediğini,kur farkı alacağı olduğuna dair ihtirazi kayıt koymadığını, bu nedenle daha sonradan kur farkı talebinde bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, davacı tarafından gönderilen kur farkı faturalarının müvekkili şirketçe ihtarnamelerle iade edildiğini, davacının haksız davasının reddi ile tüm mahkeme giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava yabancı para cinsinden doğan satış ilişkinden kaynaklanan kur farkı ve cari hesap alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış,bilirkişi ….tarafından düzenlenen 24/11/2014 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak ; her ne kadar davalı aksini iddia etse de ihtilaf konusu faturalar öncesinde davacı tarafından düzenlenen gerek kur farkı ve gerekse vade farkı faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olduğu görülmekle, taraflar arasındaki kur farkı ve vade farkı uygulamalarının mevcut olduğu, davacının kur farkı faturalarına istinaden ¨72.307,15 ile taraf defterlerinin karşılaştırılması sonucunda tespit edilen ¨8.253,50 açık hesap bakiyesi olmak üzere toplam ¨80.560,65 davalıdan alacaklı olduğu, mahkemece davacı talebinin kabulü halinde ¨80.560,65 asıl alacak+ ¨1.535,46+¨101,43=) ¨1.636,89 faiz=) olmak üzere toplam ¨82.197,54 davacının davalıdan alacaklı olduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi ….tarafından mahkememize sunulan 07/07/2015 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; sözleşme ve davalı tarafından teslim alınan faturalar üzerinde kur farkına ilişkin ibarelerin mevcut oludğu, buna göre taraflar arasında kur farkı ve vade farkı uygulamalarının mevcut olduğu, davacının kur farkı faturalarına istinaden ¨41.328,34 den (31/12/2013 tarihli 191952 seri nolu ¨25.162,43’lik kur farkı faturasının davacının davalıya düzenlemiş olduğu hangi faturalardan kaynaklı kur farkı olduğu anlaşılamadığından tenzili ile) taraf defterlerinin karşılaştırılması sonucunda tespit edilen ¨8.253,50 açık hesap bakiyesi olmak üzere toplam (¨41.328,34+¨8.253,50=)¨49.581,84 asıl alacak tutarında davalıdan alacaklı olduğu mahkemece davacı talebinin kabulü halinde (¨49.581,84 asıl alacak+(¨1.000,84 + ¨30,30=) ¨1.031,14 faiz=) olmak üzere toplam ¨50.612,98 davacının davalıdan alacağı olduğunu bildirmiştir.
Bilirkişiler ….tarafından düzenlenen 29/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide geçmişten beri oluştuğu anlaşılan özel teamül ve ülkedeki ticari yaşamda mevcut genel teamüller karşısında davacının vade ve kur farkına ilişkin taleplerinin yerinde olduğu, ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan kur farkından kaynaklanan ¨72.307,15 asıl alacak ve ¨1.498,91 faiz olmak üzere toplam ¨73.806,06 alacaklı olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …tarafından düzenlenen 19/06/2017 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda özetle; kök raporda varılan sonuç ve kanaatten farklı bir tespitte bulunulmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkide geçmişten beri oluştuğu anlaşılan özel teamül ve ülkedeki ticari yaşamda mevcut genel teamüller karşısında davacının vade ve kur farkına ilişkin taleplerinin yerinde olduğu, ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan kur farkından kaynaklanan ¨72.307,15 asıl alacak ve ¨1.498,91 faiz olmak üzere toplam ¨73.806,06 alacaklı olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …tarafından düzenlenen 27/11/2017 tarihli 2.ek bilirkişi kurulu raporunda özetle; Taraflara ilişkin 2012-2013 ve 08/05/2014 (dava tarihi itibarıyla) yılı ….hesap ekstreflrinin karşılaştırmalı tetkiki neticesinde 2012 yıl sonu itibarıyla taraflar arasında İhtilaf bulunmadığı; ihtilafın 2013 yılından itibaren başlayarak 2014 yılı da dahil olmak üzere devam ettiğinin anlaşıldığını,dava tarihi itibarıyla davacı şirket ticari defter ve belgelerine göre davalı borç tutarının ¨80.560,65,davalı şirket ticari defter ve belgelerine göre ise davacı alacak tutarının ¨390,46 olarak görüldüğünü,bu kapsamda taraflar arasında 2013 yılında başlayan ihtilaf unsurlarının Tablo-1 ‘de ayrı ayrı irdelendiğini; 08/05/2014 dava tarihi itibarıyla davacı şirket ticari defterlerinde davalı şirket adına borç kaydedildiği anlaşılan ¨83.656,52 bedelli 13 adet faturanın davalı şirket ticari defterlerinde kaydına rastlanmadığını,Tablo-1’de ver alan ¨83.656,52 bedelli 13 adet faturadan ¨11.349,37 bedelli 4 adedinin davalı şirkete tesliminin ispata muhtaç kaldığını,davalı yana teslimi ispata muhtaç kalan 4 adet fatura bedelinin mahsubu ile davacı şirketin davalı şirketten ispatlanan (¨83.656,52 – ¨11.349,37)= ¨72.307,15 kur farkı alacağının olduğunun görüldüğünü,bununla birlikte davalı şirket tarafından davacı şirkete yapılan ödemeler ile işbu ödemelerin davacı şirket ticari defterlerindeki kayıtları da çapraz incelemeye tabi tutulduğunu, taraflar arasında tahsilat/tediye tutarlarında ihtilaf olmadığını ve tahsilat/tediye tutarlarının birbiri ile uyumlu olduğun tespit edildiğini,Tablo-1 ve Tablo-2 ile yapılan tespitler neticesinde davacı şirketin davalı şirketten kur farkı faturalarından doğan alacağının olduğu anlaşıldığını,Tablo-3. Tablo-4 ve Tablo-5 ile yapılan tespitler ve yer alan açıklamaları davacı şirket ticari defterlerine göre, davacı şirketin davalı şirketten işbu vade farkı/kur farkı faturaları haricinde davalı yandan cari hesap alacağının bulunmadığının görüldüğünü,davalı şirket ticari defter ve belgelerine göre ise davacı şirketin davalı şirketten ¨390,46 alacaklı olduğunun görüldüğünü,taraflar arasındaki ticari ilişkide geçmişten beri oluştuğu anlaşılan özel teamül ve ülkedeki ticari yaşamda mevcut genel teamüller karşısında davacının, vade ve kur farkına ilişkin taleplerinin yerinde olduğunu,Ticari defter kayırlarına göre davacının davalıdan, kur farkından kaynaklanan ¨72.307,15 asıl alacak ve ¨1.498,91 faiz olmak üzere toplam ¨73.806,06 alacaklı olduğunu bildirdikleri görülmüştür.
Somut uyuşmazılkta,davacı, davalıya yapılan satış bedellerinin gününde Ödenmemesi nedeniyle vade ve kur farkları ile cari hesap alacağının tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı vekili davanın reddini savunmuştur.Davacı vekili alacağını 12 adet kur farkı 1 adet vade farkı faturasına dayandırmakta,bu faturalardan 9 adet kur farkına ilişkin faturaların davalıya tebliğini ispat etmekte,diğerlerinin tebliğini ispat edemediği gibi bu faturaların davalının yasal ticari defterlerinde de kayıtlı bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık davacının,davalıdan kur farkı nedeniyle bir alacak talebinde bulunup bulunamayacağı hususudur.Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için ticari ilişkinin yabancı para cinsinden olması ve faturanın yabancı para üzerinden düzenlenmesi gereklidir.Borcun kararlaştırılan gündeki döviz kuru üzerinden ödenmiş olması halinde kur farkı istenemeyeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, kararlaştırılan günde ödenmesi gereken döviz karşılığı borcun, Vergi Usul Kanunu gereğince zorunlu olarak TL üzerinden faturalandırılıp ödeme günü yerine daha sonraki bir günde ödenmesi halinde ise fiili ödeme günündeki kur ile sözleşme uyarınca ödenmesi gereken tarihteki kur arasındaki kur farkının istenebileceğinin kabulü gerekir. Bunun için taraflar arasında bir teamül oluşmasına da gerek bulunmamaktadır.(Yüksek Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 10/12/2015 gün ve 2015/413 esas,2015/16682 karar sayılı ilamı)
Taraflar arasındaki bu ilişkide satış işlemleri, davalı tarafından verilen sipariş üzerine davacı tarafından tanzim ve imza edilerek faks yoluyla davalıya gönderilen ve karşı imza atılarak yine faks yoluyla davacıya iade edilmek suretiyle bağıtlanan satış sözleşmeleri gereğince gerçekleştirilmekte olup, vaki sözleşmelerde satış bedellerinin Euro bazında peşin ödeneceği belirtilmektedir. Nitekim dava konusu satışlar öncesi geçmişte yapılan satışların da Euro bazında yapıldığı ve davalı tarafından ödemelerin de Euro bazında olduğu bilirkişi raporu ile sabittir. Satış bedellerinin Euro üzerinden yapılması gerektiği konusunda tereddüt yoktur. Uyuşmazlık ise Euro bazında peşin yapılması gereken ödemelerin, TL olarak ve ileri tarihli olması nedeni ile doğmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, taraf defterlerinde bilirkişi kurulu tarafından yapılan tespite göre; geçmişte yapılan satışların bedellerinin de Euro bazında peşin ödendiği ve gecikme halinde vade ve kur farklarının davacı tarafından faturalandırılıp, davalı tarafından da ödenerek kendi defterlerine kaydedildiği görülmekte olup, bu durumda kur ve vade farkı ödemesi uygulamasının taraflar arasında süregelen ve teamülleşmiş bir durum olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, taraflar arasında bir teamül oluşmasına da gerek bulunmamaktadır. Bu itibarla sonuç olarak davacının, kur farkı alacağına ilişkin talebinin yerinde olduğu ancak kur farkına ilişkin 9 adet faturanın davalıya tebliğ edildiği ve ödenmesinin istendiği,diğer 4 adet kur ve vade farkı faturalarının davalıya tebliğ edildiği davacı tarafından ispat edilemediği gibi bu faturaların davalının ticari defterlerinde de kayıtlı olmadığı anlaşıldığından davacının kur ve vade farkı alacağına ilişkin talebinin kısmen kabulü ile kur farkı alacağına ilişkin ¨72.307,15’nin ihtarnamelerin davalıya tebliğ ve sonrasında verilen mehilde gözönüne alınarak belirlenen temerrüt tarihlerinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte(talep ile bağlı kalınarak) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili kur ve vade farkı alacağının dışında cari hesapta oluşan alacak nedeniylede talepte bulunmuş olup davalının yasal ticari defterlerine göre davacının cari hesap alacağının ¨390,46 olduğu,fazlaya ilişkin cari hesap alacağının olduğunun davacı tarafından ispat edilemediği anlaşıldığından davacının cari hesap alacağına ilişkin davasının kısmen kabulü ile ¨390,46’nin ihtarnamelerin davalıya tebliğ ve sonrasında verilen mehilde gözönüne alınarak belirlenen temerrüt tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte(talep ile bağlı kalınarak) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile; ¨64.405,45 (¨64.014,99+¨390,46) kur farkı alacağı ile cari hesap alacağının temerrüt tarihi olan 02/03/2014 tarihinden, ¨8.292,16 kur farkı alacağının ise temerrüt tarihi olan 18/03/2014 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Alınması gerekli ¨4.965,97 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨1.601,40 harcın mahsubu ile bakiye ¨3.364,57 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨25,20 Başvurma Harcı ile ¨1.601,40 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan 10 adet tebligat + posta ücreti ¨86,00 ,iki bilirkişi inceleme ücreti ¨ 2.000,00 olmak üzere toplam ¨2.086,00 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨1.617,19’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından yapılan 6 adet tebligat + posta ücreti ¨50,00 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨11,24’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 58.346,74 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen ¨2.528,94 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨512,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
10-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.16/01/2018

KÂTİP …

HÂKİM ….