Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/510 E. 2021/643 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/510 Esas
KARAR NO : 2021/643

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 20/11/2013
KARAR TARİHİ : 13/07/2021
K.YAZIM TARİHİ : 10/08/2021

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …’ın tehdit edilmek ve hürriyetinden yoksun kılınmak suretiyle davalı şirket tarafından müvekkilinden açık senet alındığı, müvekkilinin bu kapsamda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na … soruşturma numarası ile şikayette bulunduğu, İcra ve İflas Kanunu’nun 72. Maddesi uyarınca senet nedeni ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti talep ve dava edilmiştir..
CEVAP: Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile, harcın davacı tarafından eksik yatırıldığı, öncelikle harcın tamamlatılması gerektiği, savcılık soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiği, davacı …’ın oğlu olan …’ın davalı şirkette çalıştığı sırada müşterilerden tahsil ettiği paraları müvekkil şirkete teslim etmediği, … tarafından bu durumun itiraf edildiği ve … tarafından zarar miktarı kadar senedin imzalanarak Müvekkiline verildiği, davacının da oğlunun borcundan dolayı duyduğu mahcubiyet sebebi ile özgür iradesi ile bonoyu imzaladığı, davacının bonoda kefil değil aval konumunda olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Dosyamız arasına celp edilen Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasında, alacaklı şirket tarafından dava konusu bono dayanak yapılmak suretiyle borçlular … ve … aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı görüldü.
Dava konusu bononun tehdit ve zorla alındığı iddiasına ilişkin yargılamanın yapıldığı Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının mahkememizce bekletici mesele yapılmasına karar verilmiştir.
Dosyamız davacısı tarafından yapılan şikayet neticesinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası ile başlatılan soruşturma neticesinde Bakırköy … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı ceza dosyası ile şüpheliler hakkında kişi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dava açıldığı, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosya ağır ceza mahkemesine gönderilmiştir.
Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının incelenmesinden; katılanların … ve …, sanıkların …., …., …., … ve …. olduğu, sanıklar hakkında kişi hürriyetinden yoksun kılma ve nitelikli yağma suçlarından kovuşturma yapıldığı, yapılan yargılama sonunda sanıkların tüm suçlardan ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği ve söz konusu kararın Yargıtay … Ceza Dairesi’nin … E., … K. Ve 21/12/2020 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği görüldü.
Davacı vekili tarafından tanık olarak bildirilen … ifadesinde; kayınpederi davacının kendisini arayarak oğlunun çalıştığı davalı şirketteki borcuna karşılık şirketteki arkadaşlarının zorla boş senet imzalattıklarını söylediğini beyan etmiştir.
Davacı vekili tarafından tanık olarak bildirilen …’ın ceza yargılaması sırasında dinlenildiğini, söz konusu ifadesinin okunması ile yetinilebileceği beyan edilmiştir.
Dosya kapsamında davalı tarafından bildirilen tanıkların da bir kısımın sanık olarak bir kısmının ise tanık olarak ceza yargılaması sırasında dinlenildiği görülmüştür.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra hemen belirtelim ki bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 691/1). Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehtarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (12/4/1933 gün ve 1933/30-6 sayılı YİBK ).
Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır. Takip kambiyo senedine dayandığı zaman, ispat yükü yer değiştirir ve ispat yükü davacı/borçluda olur.
Dava, bono nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Bonodaki davacı imzası inkar edilmemiştir. Bonoya karşı ileri sürülen iddiaların yazılı delille kanıtlanması gerekir. İspat külfeti davacı taraftadır. (Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2013/13921 Esas – 2013/18008 Karar)

Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı davalı şirket çalışanları tarafından korkutularak zorla elinden senet alındığı iddia edilmiş olup senetteki imza inkar edilmemiştir. Her ne kadar Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince ceza mahkemeleri tarafından verilen beraat kararları hukuk hakimini bağlamasa da Bakırköy …. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında dava konusu uyuşmazlığa ilişkin tüm ilgililerin sanık, katılan veya tanık olarak beyanlarının alınmış olması, davaya konu bononun zorla alındığı iddia edilen zamana yönelik kamera kayıtlarının incelendiği, kamera katılarında bonoda imzaları bulunan müştekilerin şirket dışına girip çıktıkları, sigara içtikleri, telefonda konuştukları, kaçma veya telefonla olayı ihbar ve şikayet etme imkanlarının olduğu halde bu yola başvurmadıkları, zorla alıkonulduklarına dair bir delil bulunmadığı, zorla senet imzalatıldığını kanıtlayamadıkları yönündeki tespitlere mahkememizce de itibar edilmiştir. Ceza yargılaması sırasında dinlenilen ve mahkememize bildirilen tanıkların usul ekonomisi gereğince huzurda dinlenilmesine gerek görülmeyerek ceza yargılaması sırasında vermiş oldukları beyanları mahkememizce yeterli görülmüştür. Davacının dava konusu senedin cebir ve tehdit neticesinde alındığı, kambiyo senedi niteliğinde ve sebepten mücerret bulunan bonolara karşı borçlu bulunmadığının yazılı delillerle ispatı gerektiği ancak senedin davacıya zorla imzalattırıldığı iddiasının tanıkla ispatı mümkün olmasına karşın gerek huzurda gerek ceza yargılaması sırasında dinlenilen davacı tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, duyumlarını beyan ettikleri, bu haliyle ispat yükü üzerinde olan davacının sunduğu delillerin davasını ispatlamaya elverişli olmadığı, suçlamaların mahiyeti itibarıyla konusu suç teşkil eden konularda yemin teklif edilemeyeceğinden yemin deliline dayanılmasının da söz konusu olamayacağından ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN REDDİNE
2-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 4.247,35 TL nispi harçtan mahsubu ile fazla alınan 4.188,05 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf olunan posta/tebligat/müzekkereden ibaret 76 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep edildiğinde ilgili tarafa iadesine,
6- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 25.859,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/07/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı