Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/487 E. 2020/165 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/487
KARAR NO : 2020/165

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2013
KARAR TARİHİ : 20/02/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben yazmış olduğu 24/10/2013 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle;
Davacı ile davalı arasında 02/07/2010 tarihli iş birliği sözleşmesi mevcut olduğunu, müvekkili şirket ile davalı-borçlu şirket arasında cari hesap şeklinde işleyen ve uzun yıllara dayanan ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirket sözleşmeye taraf olduğu tarihten bugüne kadar üzerine düşen tüm edim ve görevleri yerine getirmiş olmasına rağmen davalı borçlu davacının hak etmiş olduğu hak edişlerini sebepsiz ve gerekçesiz ödemediğini, davalı , davacının 30/10/2012 tarihinde …… fatura no’lu fatura bedelinin tahsilatını yapmış olmasına rağmen sözleşme koşullara göre ödemesini yapmadığını, ayrıca davacının sözleşme koşullarına göre, 15/03/2013 tarih ve ….. seri no’lu faturasını da sebepsiz ve gerekçesiz olarak Bakırköy …. Noterliği’nin 22/03/2013 tarih ve …. yevmiye no’lu ihtarnamesi ile iade edildiğini, ayrıca taraflar arasındaki anlaşmaya göre davacının sözleşme süresince taahhüt ederek yerine getirdiği iş ve işlemler için yapmış olduğu masrafların toplamı olan ¨345.098,34’lik masrafında bugüne kadar sebepsiz ve gerekçesiz ödenmediğini, davalı- borçlu şirkete 26/04/2013 tarihinde sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesi aksi takdirde sözleşmenin feshedileceğine ilişkin ihtar çekilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı borçlu tarafından söz konusu borcun ödememesi nedeni ile iş bu itirazın iptali davasına konu icra takibi yapıldığını ,ancak davalı borçlu tarafça herhangi bir borçlarının olmadığını belirterek itiraz ettiğini, sonuç olarak Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyasına yatırılmış olan peşin harcın düşürülerek, davalı-borçlunun haksız ve kötüniyetli itirazının iptali ile takibin devamını, davalı aleyhin ticari defter kayıtlarında esasen müvekkili şirketin davacı şirketten alacaklı olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu alacak iddiasına konu iş davacı şirket tarafından gerektiği zamanda, gerektiği miktarda ve gerektiği kalitede yerine getirilmediğini, davacı şirket tarafından işin görüldüğü işyerine ilişkin olarak SGK işlemlerinin usulüne ve yürürlükteki mevzuata uygun olarak gerçekleştirilmemiş olması nedeni ile müvekkili şirket aleyhinde idari para cezası yaptırımı uygulandığını ve bu hali ile müvekkili şirketin zarara uğratıldığını, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete gönderilen faturalar yasal süresi içerisinde davacı şirkete iade edildiğini, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete kesilmiş olan faturalar davacı şirket tarafından yasal süresi içerisinde iade edilmediğini, müvekkili şirketten talep edilen ¨ 345.098,34 masrafın herhangi bir hukuki dayanağı olmadığı gibi gerek icra takibi öncesi davacı şirketin göndermiş olduğu ihtarnamelerde, gerek icra takibinde gerekse, dava dilekçesinde hangi alacak kalemlerine istinaden talep edildiği de belirtilmediğini, müvekkili şirket davacı şirketten esasen alacaklı bulunmadığını, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama masraf ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,alt yüklenici davacının,asıl işverene yaptığı iş karşılığı yüklenici ile olan sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ….. icra Müdürlüğünün ….. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Takibe konu cari hesap ekstresinden dolayı ¨1.319.040,61 cari hesap alacağı icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek (Yıllık %10,50 (ticari) değişen oranlarda) faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler Prof. Dr. …… , …… tarafından mahkememize sunulan 03/02/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davacı tarafın 01/08/2013 tarih takip ile talep ettiği ¨ 1.278.22,46 tutar alacak ile ilgili kayıtlarında takip tarihinde ¨909.524,12 davalıdan alacak kayıtlı olduğunu, davalının kayıtlarında ise ¨13.773,82 davacı borcu takip tarihi itibariyle kayıtlı olduğunu, mali kayıtlardaki mevcut uyarınca davacının ¨ 263.500,00 tutarlı faturadan dolayı her iki taraf kayıtlarında alacağının mevcut olduğunu ve alacaklandığını, keza ¨ 23.600,00 ‘lik bakiyenin her iki taraf kayıtlarında tespiti neticesinde malen ¨ 239.000,00 kalan davacı alacağının ihtilafsız olduğunu, teknik olarak ….. ile birlikte …… ve ….. Firmasının birlikte imza altına aldıkları 14/01/2013 tarihli tutanakta yüklenen işin eksiksiz tamamlandığını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler ….. , ….. tarafından mahkememize sunulan 11/04/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının takibe konu ettiği ¨369.698.34 masraf bedelini talep edemeyeceğini, davalının, davacının takibe konu etliği ¨ 263.500,00’lik faturasını kabul ettiğini, bu faturadan önce davalı davacıdan ¨23,600,00 alacaklı olduğu için, dosyanın mevcut hali ile davacının davalıdan ¨239.900,00 alacaklı olduğunu, yine davacının ayriyetten ¨669.624.12′ lik fatura bedelini talep edip edemeyeceğinin ise, davalının ….. ile akdetmiş olduğu 2, Sözleşmedeki işlerin tamamının davacı tarafından yapılıp yapılmadığının ispatında toplandığını,
Davalı Açısından ise; davalının davacıya düzenlediği ¨106.116,00 bedelli ve ¨147,557.82 bedelli Fiyat farkı ve Şantiye hizmet bedeli faturalarının dayanaklarının sunulmadığını, işbu nedenle davalının bu fatura bedellerini davacıdan talep edebileceğinin ispata muhtaç olduğunu, davalının işbu toplam 2 ad. ¨ 253.673,82 bedelli faturalar: davacıdan talep edebileceğini ispatlaması halinde, davacının alacaklı olduğu bedelden mahsubu gerekeceğini,
Teknik Açıdan ise;
Dava konusu ihtilaf olan ”….. Müdürlüğü ….. Sözleşmesi” nin ilk hak ediş tarihi 31/10/2012 tarihi ve bedelinin ¨750.000,00 olduğunu, bu proje ile ilgili olarak ise geriye ¨ 375.000.00 kaldığını ve yine hak edişde + – %10 olarak yazdığını, davalının davacının işi bıraktığı belge olduğunu iddia ettiği belgenin tarihinin ise 14/01/2013 tarihi olduğunu, yani ihtilaf konusu işin ¨1.125.000,00 olduğunu, bu işin ¨750.000.00′ lik kısmının 31/10/2012 tarihine kadar bitirildiğini, kalan kısım için ise davacının 14/01/2013 tarihinde işi bıraktığı iddiası olmakla birlikte, bu işin geçici kabulünün 24/01/2013 tarihi olduğu göz önüne alındığında, davacının işleri eksik bıraktığı düşünülmediğini,Proses İşleri Sözleşmesi” kapsamındaki işlerin 14/01/2013-24/01/2013 tarihleri arasında kimin tarafından tamamlandığının sorulması, yine iş hu sözleşme kapsamındaki işin tamamının davacı tarafından yapılıp yapılmadığının sorulması, ayrıca davalının sunduğu krokinin hangi amaçla ve neyi ifade ettiğine dair bilgi alınması halinde nihai kanaatlerini mahkemeye sunacaklarını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler Prof. Dr. …., …. , …. ve …. tarafından mahkememize sunulan 06/11/2017 havale tarihli bilirkişi ek raporunu özetle;Davacının takip talebindeki talepleri kapsamında , davalıdan takip konusu iki adet faturadan kaynaklanan toplam ¨933.124,12 alacağı olduğunu, davalının da davacıdan , cari hesap ilişkisinden kaynaklanan ¨23.600,00 karşı alacağı olduğunu, davacı alacağı ile davalının karşı alacağının takas edilmesinin gerekli olmadığı hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, iki alacak takas edildiği takdirde, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle (933.124,12-23.600=)¨ 909.524,12 alacağı kalacağını, davacının davalıdan , takip talebine kadar işlemiş temerrüt faiz alacağının varlığının saptanamadığını, davacı alacaklarının talep gibi takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi (yıllık %9) ile birlikte tahsili gerektiğini bildirmiştir.
Bilirkişiler Prof. Dr. …., …. , …. ve …. tarafından mahkememize sunulan 15/03/2019 havale tarihli bilirkişi 2.ek raporunu özetle;
…..’tan gelen verilere göre 110 nolu tank için 6 iş günü çalışıldığını ve 1553 m3 petrol temizlendiği bilgisi olmakla birlikte , gerek …..’tan 2. defa gelen cevaplarda ” …… Müdürlüğü 10D-965/110 Tankları Slaç Geri Kazanım Proses İşleri Sözleşmesi ” kapsamındaki işlerin tamamını davacının mı veya davalının mı yaptığına dair bir bilgi olmaması , gerekse Kocaeli SGK ‘dan gelen cevaplarda, davacının işi bıraktığı tarih olduğu iddia edilen 14/01/2013 tarihinde ve sonrasında davacının davalı taşeronu olarak gözükmemesi nedeniyle , heyetlerinde bulunan teknik bilirkişiler tarafından , ihtilafa konu olan işlerin 14/01/2013 tarihinden sonra davacı veya davalı tarafından yapılıp yapılmadığı tespit edilemediğini, hal böyle olunca , kök raporda varılan sonucun değişmediği ve davacı açısından , davacının takibe konu ettiği ¨369.698,34 masraf bedelini talep edemeyeceğini, davanın , davacının takibe konu ettiği ¨263.500,00 ‘lik faturasını kabul ettiğini, bu faturadan önce davalı davacıdan ¨23.600,00 alacaklı olduğu için , dosyasının mevcut hali ile davacının davalıdan ¨239.900,00 alacaklı olduğunu, yine davacının ayriyeten ¨669.624,12’lik fatura bedeli talep edip edemeyeceğinin ise , davalının ….. ile akdetmiş olduğunu 2. Sözleşmedeki işlerin tamamının davacı tarafından yapılıp yapılmadığının ispatında toplandığını, mevcut durumda dosyaya celp edilen bilgilerin ¨ 669.624,12 ‘lik işin davacı tarafından yapıldığını ispat edemediğini, davalı açısından ise ; davalının davacıya düzenlendiği ¨ 106.116,00 bedeli ve ¨ 147.557,82 bedelli fiyat farkı ve şantiye hizmet bedeli faturalarının dayanklarının sunulmadığını, işbu nedenle davalının bu fatura bedellerini davacıdan talep edebileceğinin ispata muhtaç olduğunu, davalının iş bu toplam 2 ad. ¨253.673,82 bedelli faturaları davacıdan talep edebileceğini ispatlaması halinde , davacının alacaklı olduğu bedelden mahsubu gerekeceğini bildirmiştir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Davacı/alacaklı/alt yüklenici, iş bedeline karşılık olduğunu ileri sürdüğü faturalara ve yaptığı iş sırasında meydana gelen masraflara dayanarak davalı/borçlu aleyhine ilamsız takibe girişmiş; ¨1.319.222,46 asıl alacak ve ferilerinin tahsilini istemiştir.
Somut olayda,davalı vekili,süresinde cevap dilekçesi vermemiştir.Cevap dilekçesi adı altında verdiği beyan dilekçesinde ise,taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi kabul edilerek davacının işin bir kısmını yaptığını,işin gerekli nitelikte yapılmadığını,işin başka firmalara yaptırılarak ….. ile yapılan sözleşmenin yerine getirildiğini belirterek aynı dilekçe de delillerini bildirmiştir.
Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinden sonra süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediğinden savunmanın dayanağı olarak süresinde ileri sürülen bir delil (HMK. m. 129/1-e) bulunmamakta olup davalı vekilinin tanık dahil tüm delillerinin dosya kapsamında değerlendirilmesine ve eksik,ayıplı iş olup olmadığı,işin başka firmalara yaptırılıp yaptırılmadığı hususlarının tartışılmasına gerek bulunmamaktadır.Buna göre davacının fatura içeriğindeki işleri yapıp yapmadığı hususu tartışılacaktır.
…..’a yazılan müzekkereye verilen cevapta,tarafların kabulündeki işin tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiği ve bedelinin davalı firmaya ödendiği hususu sabittir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;davacı ile davalı arasında,davalının …..’tan aldığı tankların temizlenmesi işi ile ilgili olarak alt taşeronluk sözleşmesinni imzalandığı,sözleşme uyarınca …..’tan alınan 965 ve 110 nolu tankların temizlenmesi işinin davacıya taşere edildiği,…..’tan gelen cevabi yazıya göre söz konusu işin tam ve eksiksiz yerine getirilerek bedelinin ….. tarafından davalıya ödendiği,davacının yaptığı iş karşılığı iki adet fatura düzenlediği,bu faturalardan 15/03/2013 tarih ve ….. nolu,¨669.624,12 ‘lik faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, 30/10/2012 tarih, ….. nolu,¨263.500,00’lik faturanın her iki tarafın defterlerinde de kayıtlı bulunduğu,her iki tarafın ticari defterlerine göre uyuşmazlık konusu dönem öncesinde davacının davalıya ¨23.600,00 borçlu olduğu, davalı tarafından düzenlenen yansıtma ve hizmet bedeli açıklamalı iki adet faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı gibi bu faturaların tebliğine ilişkin bir belgenin de dosyaya sunulmadığı,….. ‘tan gelen yazı cevabında davacıya taşere edilen işin bitirildiğinin bildirilmesi ve bu işin davacıya verildiğinin sözleşme ve davalının kabulü karşısında davacının yüklendiği işi eksiksiz yerine getirdiği,bunnu aksinin davalı tarafından süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulup bu dilekçede belirtilen deliller bulunmadığından(Mahkemece süresinde cevap dilekçesi sunulmadığından sonradan verilen cevap dilekçesinde belirtilen delillerin değerlendirilemeyecek olması nedeniyle) ispat edilemediği,buna göre alt yüklenicinin iş bedeline hak kazandığı,iki fatura toplamı olan 933.124,12’den uyuşmazlık dönemi öncesindeki davalı alacağı dolan ¨23.600,00 düşüldüğünde davacı alacağının takip tarihi itibariyle ¨909.524,12 olduğu anlaşıldığından davalının itirazının kısmen iptali ile takibin anılan miktar üzerinden devamına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili,fatura alacağı haricinde masraf adı altında ¨345.098,34 alacak için de icra takibine girişmiştir.Taraflar arasındaki sözleşme maddelerinde davacının masraflarının davalı tarafından ödeneceğine ilişkin bir hüküm olmadığı,yanlar arasındaki ticari ilişki sürecinde davacının masraflarının davalı tarafından ödenmesinin ticari teamül haline gelmemesi ve yapılan masrafların davacıda istenebileceğine ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı gibi davacının yemin deliline de dayanmaması nedeniyle usulüne uygun deliller ile ispat edilemeyen masraf alacağına ilişkin kalem ile ilgili girişilen icra takibinin dayanaksız olduğu anlaşıldığından davacının bu yöne ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili tarafından girişilen icra takibinde işlemiş faiz talebinde de bulunulmuş ve husus davacı tarafından dava konusu edilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Borçlunun Temerrüdü başlıklı 117’nci maddesi hükmü “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.
Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.” şeklinde olup buna göre işlemiş faize hak kazanılması için borçlunun anılan maddeye uygun olarak takip tarihinden önce temerrüde düşürülmesi gerekmektedir.
Dosya incelendiğinde davacı tarafından takip konusu ile ilgili alacağın istenildiği 26/04/2013 tarin ve …. yevmiye numaralı ihtar yazısı bulunmamakla birlikte davalı tarafından dosyaya sunulan Bakırköy …… nci Noterliğinin 24/05/2013 tarih ve …. yevmiye numaralı karşı ihtarnamesi incelendiğinde,davalının kendisine gönderilen Kadıköy …. ncü Noterliğinin 26/04/2013 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesinden bahsederek ve icra takibine konu alacakların bir gün içinde ödenmesi istendiği belirtilerek bu ihtarnameye cevap vermiş olup davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin tebliğ evrakı dosyada bulunmadığından davalının bu ihtarnameden kendisinin ihtarname gönderdiği 24/05/2013 tarihi itibariyle haberdar olduğu ve bir gün sonrası olan 25/05/2013 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü anlaşılmış,basit matematik işlemi olması nedeniyle işlemiş faiz hesabı mahkememizce aşağıda belirtildiği gibi yapılmıştır.
Buna göre işlemiş faiz hesabının ana para X faiz oranı X gün sayısı/36500 olarak yapılması gerektiğinden İşlemiş faiz= ¨909.524,12 X 9 X 69 =¨15.474,37 olduğu,bu miktar üzerinden de davalının itirazının iptaline karar verilmesi gerekmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi,davalı,davacının icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğunu ispat edemediğinden koşulları oluşmayan kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨909.524,12 asıl alacak ve ¨15.474,37 işlemiş faiz olmak üzere toplam ¨924.998,49 yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/1.maddesi uyarıca değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen ¨181.904,82 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
5-Alınması gerekli ¨ 63.186,65 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨15.930,75 harcın mahsubu ile bakiye ¨47.255,90 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
6-Davacı tarafından ödenen ¨24,30 Başvurma Harcı, ¨15.930,75 Peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

7-Davacı tarafından yapılan 47 tebligat + posta ücreti ¨496,00 ,bir bilirkişi inceleme ücreti ¨7.000,00 olmak üzere toplam ¨7.496,00 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨5.256,69’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davalı tarafından yapılan 6 tebligat ücreti ¨53,30 yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan ¨15,92’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
9-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨63.299,92 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
10-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨36.032,95 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
11-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨430,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
12-Davalı tarafından yatırılan ancak sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.. 20/02/2020

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip ……
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”