Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/446 E. 2022/697 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2012/446
KARAR NO : 2022/697

ASIL DAVA : Menfi Tespit
ASIL DAVA TARİHİ : 27/07/2012

BİRLEŞEN BAKIRKÖY (KAPATILAN) 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2012/90 ESAS SAYILI DOSYASI )

BİRLEŞEN DAVA : Menfi Tespit
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 13/09/2012

BİRLEŞEN BAKIRKÖY (KAPATILAN) 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2012/17 ESAS SAYILI DOSYASI )

BİRLEŞEN DAVA : Menfi Tespit
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 03/09/2012
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
ASIL DAVADA
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği 27/07/2022 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Davalı alacaklı ….. San. Tic. Ltd. Şti.nin davacı borçlusu ….. San. Ve Tic. Ltd. Şti. hakkında Küçükçekmece …. lcra Mdr. ….. E. sayılı dosyası ile iera takibi yaptığını, taraflar arasında 15.03.2012 tarihinde protokol düzenlendiğini, borca karşılık 5 adet senedin davalı ….. Ltd’e teslim edildiğini, 5 senet karşılığı içinde faiz ve vekalet ücreti mevcut olarak 705.000,00 TL ödeme yapılacacğını, bu meblağın ödendiğinde dosya borcunun tamamen kapanacağını ve davacı borçlunun tahsil harcını ödeyeceğini, Davacı …. Ltd.’ın 45.05.2012 tarihli ilk taksidi tahsil harcı ile 155.940,00 TL. olarak ödediğini, Davalının protokolü icra dosyasına sunarak 17.05.2012 tarihinde ilk taksit için eksik ödendiği iddia edilen 24.077,15 TL için haciz ve muhafaza kararı aldırarak hacze geldiğini, Dosya borcunun protokol ile sabitlendiğini, protokol tarihinde icra dosyası asıl alacağı 656.552,72 TL, 15.03.2012 tarihinde kadar işlemiş faiz 4.532,00 TL, vekalet ücreti 37.112.265 TL, masraf 534,45 TL olmak üzere toplam 698.731,42 TL. olduğunu, buna karşılık 705.000,00 TL. üzerinde taksitlendirme yapılarak senetler verildiğini, tahsil harcının davacı borçlu tarafından ödeneceğinin protokolde kararlaştırıldığını, protokole göre 15.07.2012 tarihine kadar ödenmesi gereken miktarın 505.000,00 TL asıl alacak, 19.998,00 TL. tahsil harcı olmak üzere 524.998,00 TL. olduğunu, haciz tehdidi attında 549.748,00 TL. dava tarihi itibarı ile ödendiğini, 24.750,00 TL. fazla ödeme yapıldığını, 26,07.2012 tarihl İtibarı İle 181.229,35 TL. dışında borçlu olmadıklarının tespitine, 15.07.2012 tarihinde ödenecek 200.000,00 TL. senet bedeli ödendiktan sonra senedin geri verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA,
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy 9. Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 03/09/2013 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; 15.08.2012 vade tarihli 200.000,00 ‘TL bedelli senedin ödenmiş olması nedeniyle davacının bu senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA,
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy 10. Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 13/09/2013 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Senet bedellerinin icra dosyasına ödenmesine rağmen davalıların 15.07.2012 vadeli ve 150.000,00 TL tutarlı senedin kendilerine iade edilmediğini, Protokole göre ödenmesi gereken meblağ tahsil harçları dahil toplam 739.999,35 TL olmasına rağmen dosyaya ödenen takamın 741.853,25 TL olduğunu, fazla ödenen bedelin iadesini 15.07.2012 vadeli 150,000,00 TL miktarlı senet nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ve senedin iptaline karar yerilmesini talep ve etmiştir.
ASIL DAVADA
SAVUNMA:
Davalılara usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadıkları anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN DAVADA,
SAVUNMA:
Davalı … Bakırköy 10. Asliye Ticarct Mahkemesi 2012/90 Esas sayılı Dosyasına sunduğu 15/11/2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin iyi niyetle iktisap ettiği senedin vade ve miktarının aynı olması, bu senedin davacıların iddia ettiği İcra dosyası ve protokole istinaden verildiğinden bihaber olduğu, tamamen iyi niyetli hareket ederck vadesinde ödenmesi için protesto keşide ettiğini, Müvekkilinin sahip olduğu senedin davacıların iddia ettikleri senetle hiçbir alakası olmayıp tamamen bağımsız bir senet olduğunu, davacılar tarafından usul ve yasaya aykırı olarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA,
SAVUNMA:
Davalı ….. Bakırköy 10. Asliye Ticarct Mahkemesi 2012/90 Esas sayılı Dosyasına sunduğu 15/11/2012 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin iyi niyetle iktisap ettiği senedin vade ve miktarının aynı olması, bu senedin davacıların iddia ettiği İcra dosyası ve protokole istinaden verildiğinden bihaber olduğu, tamamen iyi niyetli hareket ederck vadesinde ödenmesi için protesto keşide ettiğini, Müvekkilinin sahip olduğu senedin davacıların iddia ettikleri senetle hiçbir alakası olmayıp tamamen bağımsız bir senet olduğunu, davacılar tarafından usul ve yasaya aykırı olarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) ’nun 72.maddesine dayalı icra takibinden sonra açılmış borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi …. ın 07/04/2013 havale tarihli bilirkişi raporunda; Protokol ile İcra takip borcu 705.000,00 TL icra harcı ile sınırlandırıldığı, Protokole göre senetlerden birinin ödenmemesi halinde, icra takip borcu değil, “kalan senet bedellerinin muaccel olacağı, Protokol gereği Düzenlenen senetle ödeme taahhüdüne göre yapılan ödemeler nazara alınarak, Harçlar Kanun’un 28 Md (1) sayılı Tarife B-1/3-a bendine göre 2012 haciz öncesi % 3,96 icra tahsil harcı oranı x 656.552,76 TL takip çıktısı harca esas müteabih = 26.000,00 TL olduğu, 3.278,00 TL harç olarak icra dosyasına ödenmekle bakiye (26.000,00 TL – 3.278,00 TL) 22.722,00 TL harçtan borç kaldığı gözetilerek, muacceliyet tarihinde anapara senet kalanına son menfi tespit dava tarihi 13.09.2012 tarihine kadar takip talebi ile bağlılık ilkesi 3095 Sayılı Faiz K. 1. Md. göre yasal faiz yürütülerek, en son açılan tevhitli Bakırköy 10. As, Tic. Mahkemesi 2012/90 Menfi Tespit Davasının 13.09.2012 dava tarihinde icra dosyası kapak hesabı alacak kalanının, 119.377,75 TL. anapara kalanı, 22.722,00 TL icra tahsil harcı kalanı 853,63 TL 15.08.2012 muacceliyet tarihinde anapara kalanının 13.09.2012 tarihine kadar yasal faizi olmak üzere toplam 142.953,38 TL. olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi …’ ın 20/09/2013 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; 705.000,00 TL. protokole bağlanan alacaktan ve cetvel ödemelerin tarihlerine göre mahsup edilerek, icra nispi harç kalanı ilave edilerek, son 06.08.2012 bonodan eksik ödenen anapara kalanına 3095 S. Faiz K. 1. Md. Göre açılan mantfi tespit dava tarihlerine kadar yasal faiz ilave edilerek, Bakırköy …. ATM … İlk menfi tespit davasının 30.07.2012 tarihi itibarı ile alacak kalanının 334.202,00 TL, 03.09.2012 tarihli Bakırköy 9. ATM 2012/17 menfi tespit davasında, dava tarihinde alacağın 142.923,94 TL, 13.09.2012 Bakırköy 10 ATM 2012/80 esas sayılı dosyasında dava tarihi 13.09.2012 itibarı ile alacak kalanının 143.233,66 TL olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi ….’ ın 01/02/2014 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; Protokol ile icra dosyası borcu 705.000,00 TL ile sınırlandırılmış, protokolle belirlenen borcun ve İcra tahsil harçlarının borçlu şirket tarafından ödenmesi halinde tarafların birbirlerinden hiçbir hak ve alacak talep etmeyeceği ve birbirlerini ibra etmiş sayılacaklarının belirlendiği, taksitlerden birinin geç ödenmesinde ayrıca faiz uygulanacağının protokolde kararlaştırılmadığı, müteakip taksitlerin muaccel olacağının vurgulandığı değerlendirilerek, 705.000,00 TL protakole sınırlandırılan borç tutarı, 22.722,00 TL Ödenmesi gereken icra tahsil harcı 727.722,00 TL harç dahil toplam ödenmesi gereken. 745.150,25 TL (741.872,25 TL borca mahsuben K, Çekmece … İcra Mahkemesi ….. Esas icra dairesinin 09.12.2013 tarihli yazısı ekindeki tahsilat makbuzları ile ödeme +3.278,00 TL. Harç olarak) ödenen toplamın mahsubu 17 428,30 TL 06.08. 2012 son ödeme tarihinde, davacı borçlu ….. San. ve Tic. Ltd. Şti., davalı alacaklı ….. San. ve Tic, Ltd. Şti. adına icra dosyasına fazla ödeme yaptığı, Temerüt tarihi ve istirdada uygulanacak temerrüt faiz cins ve oranının mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi ….’ ın 25/04/2014 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; İcra dosyasına yapılan toplam ödeme tutarının (01.02.2014 tarihli inceleme V-2/cc) 741.872,25 TL, Protokol gereği ödenmesi gereken alacağın 705.000,00 TL, % 3,96’dan ödenecek İcra Tahsil harcının 25.999,35 TL olmak üzere toplam ödenmesi gereken 730,999,35 TL, Davacı borçlunun yaptığı fazla ödemenin 10.872,90 TL olduğu, icra takibi açılışında davalı alacaklının % 05 peşin harç 3.554,70 TL’ yi ödediği, borçlunun müteabih üzerinde icra nispi harcın tamamını icra dosyasına ödeyeceği, takip alacaklısına en son reddiyat anında bu peşin harcın mahsup edilerek, sonuçta borçludan alınmış olacağı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi ….’ ın 19/06/2015 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; Mahkeme dosyası içinde bulunan icra fotokopi dosyasının sayfalarının ve ödeme makbuzlarının eksik olması sebebi ile daha sonra K. Çekmece …. İcra ….. E. İcra fotokopi icra dosyasında olmayan, taraf vekillerinin dilekçelerinde dökümü yapılarak belgelendirilmeyen, İcra Dairesinin 09.12.2013 tarihli yazı ekinde belirttiği ödemelere göre düzenlenen 17.04.2014 tarihli ek raporda bir isabetsizlik olmadığı 06.08.2012 ödeme tarihi itibarı ile 10.872,90 TL. fazla ödeme yapıldığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi …,..,… tarafından 06/01/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda; Dava tarihi itibariyle dosyaya fazla ödenen miktar 24,247,55 TL olup, dava tarihinden sonra 06.08.2012 tarihinde yapılan ödeme ile dosyaya yapılan fazla ödeme miktarının 13.902,80 TL olduğu, (davacı 10.527,90 TL fazlaca ödeme olduğunu beyan etmiştir.) görüş ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi ..,…,… tarafından 12/07/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda; Taraflar arasında düzenlenen protokole göre davalı Borçlunun dava tarihi itibariyle 3.935,58 TL borçlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukukî ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Başka bir deyişle hukukî bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukukî ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir.
İİK’nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara 2007, s. 803). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K., sayılı kararında da benimsenmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için ispatın hukukî niteliği üzerinde de durmakta fayda bulunmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklindedir.
Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddî hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Maddede aksine düzenleme olmadıkça ibaresi eklendiğinden, kanunda ispat yükü ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verildiğinde, ispat yükü genel kurala göre değil de kanunda belirtilen özel düzenlemeye göre belirlenecektir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Menfi tespit davasında kural olarak, hukukî ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukukî ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Keza açılan menfi tespit davasında alacaklı (davalı) nın senedin ihdas (veriliş) nedenini değiştirmesi (tâlil etmesi) hâlinde de kanıt yükü alacaklı davalıya düşer (Çavdar, 755).
Borçlu bir hukukî ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukukî ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukukî ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukukî ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukukî ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukukî ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Borçlu (davacı) menfi tespit davasına konu senedin teminat, hatır senedi olduğunu veya alacaklı (davalı) ya avans olarak verildiği iddiasıyla menfi tespit davası açabilir. Bu şekilde açılan menfi tespit davasında, kanıt yükü borçlu (davacı) dadır (Çavdar, 766).
Kıymetli evrak ve bu bağlamda bir kambiyo senedi olarak bono, içerdiği hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülemediği ve başkalarına da devredilemediği vasıflı ve soyut bir borç ikrarıdır (eTTK m.557, TTK m.645 ve Öztan, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, 2.b., Ankara 1997, s.975; Kınacıoğlu, N.: Kıymetli Evrak Hukuku, 5.b., Ankara 1999, s.247). Bononun keşidecisi, bonoda gösterdiği belirli bir bedeli kayıtsız ve şartsız olarak bizzat ödemek konusunda soyut bir vaadde bulunmaktadır. Soyutluk (mücerretlik) ise senedin içerdiği hakkın doğumuna sebep olan temel hukuki ilişkinin senet metninden anlaşılamaması anlamına gelir. Soyutluğun senede yüklediği ilk özellik, hamilin artık senette gösterilen alacağın alacaklısı olduğu konusunda, senetten başka bir delil sunmasına gerek bulunmaması; alacağını sadece bu senetle ispatlayabilmesidir (Öztan, s.173; Poroy, R./Tekinalp, Ü.: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 15.b., İstanbul 2001, s.25).
Bonolar kural olarak, birer kredi vasıtasıdır. Aksine sözleşme veya âdet bulunmadıkça edimlerin aynı anda ve karşılıklı olarak ifa edilmesine ilişkin genel ilkenin (TBK m.96) bir istisnası olarak, alt hukuki ilişkinin karşı edimini alan borçlu, para borcunu derhal ödemek yerine bir bono düzenleyerek karşı âkide verebilir. Hatta bu ödemeleri taksitler hâlinde ve ardışık vadelerde düzenlediği bonolara bağlayabilir. Böylelikle bono, keşidecisine ödeme konusunda zaman kazandırırken, lehdarına da ciro suretiyle ticari ilişkisini sürdürmek olanağı sağlar. Uygulamada bonoların teminat amacıyla da düzenlendiği görülmektedir. Gerçekten de taraflar arasındaki alt ilişkiden bir borç doğup doğmayacağı ve doğacaksa bunun tutarının ne olduğunun belli olmadığı hâllerde dahi taraflar bono düzenleyebilir ya da mevcut bir bonoyu bu amaçla ciro edebilirler (TTK m.689). Hemen belirtmek gerekir ki, kambiyo senetleri kural olarak mevcut bir borç için düzenlendiklerinden, teminat maksadıyla düzenlenmeleri istisnaidir ve bu durumun da soyutlukla yakından ilişkisi bulunmaktadır. Nitekim bono metnine teminat amacıyla verildiğinin yazılması hâlinde senedin soyutluğu ortadan kalkmakta ve devir kabiliyeti sınırlanmakta, bu ibarenin yazılmaması hâlinde ise keşidecinin teminat iddiasının ispatlanması, lehdarla sınırlı olmak üzere, yazılı delile ihtiyaç göstermektedir; lehdar dışındaki kambiyo alacaklılarına karşı teminat iddiası ise, bunlar bonoyu kötü niyetle veya ağır kusur ile iktisap etmiş olmadıkça, ileri sürülememektedir (kıyasen TTK m.680).
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili dava dilekçesinde,davalı ….. Alüminyum tarafından girişilen icra takibi sırasında alacaklı ile yapılan anlaşma neticesinde borcun sabitlenerek davacıların keşideci ve müteselsil kefil oldukları bonoların verildiğini,bu bonoların gününde ödenmesine rağmen müvekkiline iade edilmediği gibi davalı ….. Alüminyum vekilinin protokole aykırı olarak müvekkilinin işyerinde haciz yaptığını ve fazladan para tahsilatı yaptığından bahisle fazla ödemenin istirdadı ile senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile protokole konu senetlerin iadesine,birleşen davalarda ise protokol kapsamında alınan bonoların birleşen dosya davalılarına verildiği ve bu kişilerin müvekkilerine protesto keşide ettiklerini bu nedenlerle birleşen dosya davalılarına da borçlu olmadığının tespitine karar verilmesine talep etmiştir.
Davalı ….. Alüminyumun,davacı … aleyhine Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün ….. eses sayılı takip dosyası üzerinden icra takibine giriştiği,taraflarca imzalanan 15/03/2022 tarihli protokol ile borcun yenilenerek dava konusu bonoların davalı ….. Alüminyuma verildiği,protokole göre borcun sabitlendiği ve faiz talebinin bulunmadığı,ilk bono ödemesinin icra dosyasına yapılmasından sonra alacaklı vekilinin talebi üzerine davacının işyerinde haciz yapıldığı ve eksik kaldığı belirtilen borç miktarının ödendiği,birleşen davalarda ise 150.000,00.-TL ve 200.000,00.-TL bedellerin birlaşen dosya davalılarına davalı ….. Alüminyum tarafından verildiği,bu davalıların bonoları protesto ederek davacılara ihtarname gönderdiği,icra dosyasına konu alacağın davalı ….. Alüminyum tarafından temlik alan davalı … İç ve Dış Ticaret Limited Şirketine temlik edildiği,ancak protokole konu bonoların verilmediği gibi temlik tarihinin haksız yapılan ihtiyati haciz için tahsil edilen paradan sonra olduğu,birleşen dosya davalıları … ve …. ‘ın dava konusu bonoları iktisap ederken davacılar ile davalı ….. Alüminyum arasındaki protokolü bilebilecek durumda olmadıkları ve bonoların savcılık soruşturmasının başlaması ve protokol hükümlerinin davalılar tarafından öğerinilmesi üzerine bu kişiler tarafından ….. Alüminyum firması yetkilisi ….’e iade edildiği ve bu kişi tarafından da bonoların Mahkeme kasasına teslim edildiği,tüm bu belirlemelere göre asıl davada davalı ….. Alüminyum’un fazladan tahsil ettiği paranın icra dairesi tarafından yaşanan hukuki süreç sonunda iade edilmesi nedeniyle istirdat talebinin konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına,protokol kapsamında verilen bonoların vadesinde ödenmesi nedeniyle davalı ….. Alüminyum tarafından iade edilmesi gerekirken iade edilmemesi nedeniyle bu bonoların davacılara iadesine,birleşen davalarda protokol kapsamındaki bonoların ödenmesi nedeniyle davacıların davalılara borçlu olmadığı anlaşıldığından davacıların davalılara borçlu olmadığının tespiti ile bonoların iptaline,asıl davada temlik alan davalıyı istirdata ilişkin kısım ilgilendirdiğinden ve istirdada konu paranın davalı ….. Alüminyum tarafından alınması temlik alan davalı … ‘in bir sorumluluğunun bulunmaması nedeniyle temlik alan davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,birleşen davalarda davalılar … ile… ‘ın taraflar arasında imzalanan protokolden haberleri olarak bonoların protesto edildiği ispat edilemediğinden ve bonoların öğrenmenin akabinde davalı ….. Alüminyum şirketi yetkilisine teslim edilmiş olması hususları değerlendirildiğinde bu davalılar aleyhine de yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,yine davacının davasının kabul edilmesi dikkate alındığında bu aynı davalılar lehine de vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVADA
1-a)Davacı tarafından açılan menfi tespit davasının konusu kalmadığından konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
b)Davacı tarafından ödeme nedeniyle protokol kapsamında verilen bonoların iadesine ilişkin davanın KABULÜ ile;15/05/2012 vade tarihli,150.000,00.-TL bedelli,25/05/2012 vade tarihli,55.000,00.TL bedelli,15/06/2012 vade rarihli,150.000,00.-TL bedelli ve 15/08/2012 vade tarihli,150.000,00.-TL bedelli bonoların davalı ….. San.Tic.Ltd.Şti tarafından Mahkeme kasasına teslim edildiği anlaşıldığından sözü geçen bonoların karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
2-Alınması gerekli 35.496,55 TL karar ve ilam harcından 156,35 TL peşin harç, 57,63 TL ıslah harcı ve 8.624,14-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 8.838,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 26.658,43 TL harcın davalı ….. San.Tic.Ltd.Şti’den alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen 21,15 TL Başvurma Harcı ile 156,35 TL Peşin Harcın davalı ….. San.Tic.Ltd.Şti’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 25 adet tebligat + posta ücreti 512,10 TL ile bilirkişi inceleme ücreti 1.850,00-TL olmak üzere toplam 2.362,10- TL olan yargılama giderinin davalı ….. San.Tic.Ltd.Şti’den tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 42.995,00 TL ücreti vekaletin davalı ….. San.Tic.Ltd.Şti’den tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 420,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
BİRLEŞEN BAKIRKÖY (KAPATILAN) 9.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2012/17 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
1- Davanın KABULÜ ile;Davacının,15/08/2012 vade tarihli ve 200.000,00.-TL bedelli bonodan dolayı davalılara borçlu olmadığının TESPİTİNE,15/08/2012 vade tarihli ve 200.000,00.-TL bedelli bononun İPTALİNE,
2-Alınması gerekli 13.662,00 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.970,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.692,00 TL harcın davalı ….. San.Tic.Ltd.Şti’den alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacılar tarafından ödenen 21,15 TL Başvurma Harcı ile 2.970,00 TL Peşin Harcın davalı ….. San.Tic.Ltd.Şti’den alınarak davacılara VERİLMESİNE,
4-Davacılar tarafından yapılan 9 adet tebligat+posta ücreti olmak üzere toplam 121,00 TL, yargılama giderinin davalı ….. ….. San.Tic.Ltd.Şti’den alınarak davacılara VERİLMESİNE,
5-Davacılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 22.450,00 TL ücreti vekaletin davalı ….. ….. San.Tic.Ltd.Şti’den tahsili ile davacılara VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 260,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
BİRLEŞEN BAKIRKÖY (KAPATILAN) 10.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2012/90 ESAS SAYILI DOSYASINDA;
1- Davanın KABULÜ ile;Davacının,15/07/2012 vade tarihli ve 150.000,00.-TL bedelli bonodan dolayı davalılara borçlu olmadığının TESPİTİNE,15/07/2012 vade tarihli ve 150.000,00.-TL bedelli bononun İPTALİNE,
2-Alınması gerekli 10.246,50 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.227,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.246,50 TL harcın davalı ….. ….. San.Tic.Ltd.Şti’den alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacılar tarafından ödenen 21,15 TL Başvurma Harcı ile 2.227,50 TL Peşin Harç olmak üzere toplam 2.248,65-TL davalı ….. ….. San.Tic.Ltd.Şti’den alınarak davacılara VERİLMESİNE,
4-Davacılar tarafından yapılan 6 adet tebligat+posta ücreti olmak üzere toplam 111,40 TL, yargılama giderinin davalı ….. ….. San.Tic.Ltd.Şti’den alınarak davacılara VERİLMESİNE,
5-Davacılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 18.200,00-TL TL ücreti vekaletin davalı ….. ….. San.Tic.Ltd.Şti’den tahsili ile davacılara VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 661,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere asıl ve birleşen davada davacılar vekili ile asıl ve birleşen davalarda bir kısım davalılar vekili ve asıl ve birleşen davalarda davalı ….. Alüminyum yetkilisinin yüzlerine karşı,oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.23/06/2022

Başkan ..
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip ….
☪e-imzalıdır.☪