Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/99 E. 2022/77 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/99 Esas
KARAR NO : 2022/77

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz Nedeniyle Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/04/2022
KARAR TARİHİ : 27/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/04/2022

Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin kuyumculuk sektöründe faaliyet gösteren, kuyumculuk sektöründeki ürünlerindeki yüksek kalite ile tanınan ve tüm Türkiye’de tanınmış saygın bir şirket sahibi, kuyumculuk sektörüne yıllardır hizmet eden ve adeta kendini bu sektöre adamış bir kişi olduğunu, müvekkilinin uzun çalışma ve denemeler neticesinde …… başvuru numarası ile TPE nezdinde buluşu ile ilgili başvuruda bulunduğunu ve tescillendiğini, bu buluşun kuyumculuk sektöründe kullanılan altın, gümüş vb.değerli madenlerden elde edilecek takıların üretimi aşamasında oluşan kalem çapaklarının toplanması için kullanılacak bir sistem ile ilgili olduğunu, davalının ise 2019 yılının sonuna dek(kesintili şekilde) müvekkilinin yetkilisi olduğu ….. Pazarlama A.Ş.unvanlı şirkette çalıştığını, müvekkilinin buluşa ilişkin çalışma ve denemelerinin hepsi fiilen …’ın da bulunduğu bölümde yapıldığından kendisinin birebir gözlemlemiş olduğunu, buluştan haberdar ve buluşa ilişkin de görgü sahibi olduğunu, davalının müvekkili yanından ayrıldıktan sonra …… Kuyumculuk-….. isimli şirkette çalıştığını ve bu şirkette de müvekkiline ait buluşu/patente konu ürünü tamamen taklit etmek suretiyle üreterek kullanıldığının tespit edildiğini, bunun üzerine Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi …… değişik iş sayılı dosyası nezdinde tespit talebinde bulunulduğunu, müvekkilinin sarfetmiş olduğu çaba, üretim aşamasında yaşadığı zorluklar ile davalının patente tecavüz fiili işleyerek müvekkiline adeta ihanet etmiş olması, maddi menfaati için kendisine ait olmadığını ve nasıl uğraşlar verildiğini bildiği ürünü üretip kullanmasının, piyasada başka firmalara para karşılığı ürünü üretip kullanımına sunduğu duyumları alınması, yine piyasada bu ürünün ulaşılabilir/kolay üretilebilir olduğu gibi yanlış bir fikrin yayılmasına sebep olması neticesinde müvekkilinin son derece üzüldüğünü, müvekkilinin patentine ilişkin itibarının zedelendiğini, açıklanan nedenlerle, HMK 107 gereği müvekkili lehine fiili zarar ve yoksun kalınan kazanç için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın tespit tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, masraf ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce 22/04/2022 tarihli muhtıra ile davacı vekiline 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıkları Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesi uyarınca arabuluculuk tutanağını sunmak üzere 1 haftalık kesin süre verildiği, verilen süre kesin olduğu için bu süre sonunda arabuluculuk tutanağını ibraz edilmediği takdirde bu yönde beyanda bulunma ve tutanak ibraz etme hakkından vazgeçmiş sayılacağı ve bu hususta dava şartları yönünden inceleme yapılarak karar verileceği hususu ihtaratının yapıldığı, dosyaya sunulan 27/04/2022 tarihli beyan dilekçesi ile davacı tarafın arabuluculuk kanun yoluna başvurulmadığının bildirildiğini, dosyanın usul yönünden reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür
TTK’nun 5/A md’sinde açıkça “dava açılmadan önce” arabuluculuğa başvurma şartının öngörülmüş olması, arabuluculuk dava şartının HMK’da sayılan dava şartlarından farklı ve özel bir dava şartı olarak düzenlenmesi; Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesinde arabuluculuk tutanağının dava dilekçesine eklenmemesi halinde bu hususta 1 haftalık kesin süre verileceğinin ve davanın usulden reddedileceğinin yer alması ve bu usulün HMK’da düzenlenen dava şartı yokluğunda izlenecek usulden farklı olması ve son tahlilde sonraki kanunun öncekine; özel kanunun genel kanuna göre uygulama önceliğinin olması genel prensipleri gereği arabuluculuk yoluna başvurulması dava şartının sonradan tamamlanabilir nitelikte bulunmadığı aksi halin kabulünün, yani yargılama sırasında tamamlanabilir olduğunun kabulünün kanunun getirmek istediği değişikliğin özüne aykırı olacağı, kanunun amacının mümkün olduğunca dava yoluna gitmeksizin uyuşmazlıkları arabuluculuk safhasında çözmek olduğu, zaten yargılaması devam eden uyuşmazlıkta davalının arabuluculuk yolu ile çözüme yanaşmasının zor oluşu, devam eden yargılamada davacıya bu imkanın tanınmasının arabuluculuğu yalnızca tamamlanacak bir formaliteye dönüştüreceği, kanun koyucunun amacının bu olmadığı, bu nedenle “dava açılmadan önce” şeklinde açık ve net bir düzenleme tercih edildiği hukuki ve vicdani kanaatiyle, davacının arabuluculuk yoluna dava açılmadan önce başvurmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Peşin alınan 187,86 TL harçtan, alınması gereken 26,90 TL harcın mahsubu ile arta kalan 160,96 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.27/04/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸