Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/6 E. 2023/17 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/6
KARAR NO : 2023/17

DAVA : Markadan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması
ve Önlenmesi ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 03/01/2022
KARAR TARİHİ : 18/01/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması ve Önlenmesi ile Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … tescil numaralı “…” markasının sahibi olduğunu, müvekkilinin tescilli markasını işyerlerinde, reklam panolarında, tabelalarında, sosyal medyada ve araç üzerlerinde kullandığını, davalı tarafın, müvekkili şirket ile aynı faaliyetler olan personel taşımacılığı, öğrenci taşımacılığı, tur ve geziler alanlarında faaliyet gösterdiğini, davalı yanın her ne kadar ticari faaliyetlerinde … … ibaresini kullanıyor olsa da “…” ibaresini ön palana çıkartarak “…” ibaresini kimi zaman hiç kimi zaman ise son derece küçük, hiç okunamayacak puntolarla kullandığını, müvekkili şirketin tescilli “… ” markası ve ticaret unvanı ile iltibas yaratacak şekilde kullanarak, müvekkili şirkete ait marka hakkını ihlal ettiğini ve haksız rekabete yol açtığını, bu hususlara ilişkin olarak Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. değişik iş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile davalı şirketin müvekkilinin tescilli markasını taklit edip ticari faaliyetlerinde kullanarak haksız kazanç ettiğinin tespit edildiğini, davalı şirket yetkilisi …. hakkında marka hakkına tecavüz suçundan Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, açıklanan nedenlerle, tecavüzün tespitini, önlenmesini, durdurulmasını, davalının, SMK 151.maddesi, TBK 50.maddesi ve TTK 56.madde haksız rekabet hükmü ve sair maddeler gereği bilirkişi marifetiyle tespit edildiğinde artırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini, hükmün ilanını, Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … değişik iş sayılı dosyasında yapılan masraflar, tüm dosya masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili firmanın … unvanını uzun yıllardan beri kullandığını ve davacının bunu bilmesine rağmen bu kullanıma sessiz kaldığını, bu nedenle davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı itirazları doğrultusunda davanın usulden reddine karar verilmesini, müvekkili şirket yetkilisinin kızının isminin … olduğunu, 2005 yılında kardeşi ile birlikte kurdukları … Taşımacılık … Gıda ve Sanayi Ticaret Limited Şirketi’ndeki … ibaresinin kızının ismi olduğu için verildiğini, müvekkilinin kardeşi ile yaşadığı sorunlar nedeni ile şirketten ayrıldığını ve 2013 yılında kızının ismini şirketinde devam ettirebilmek için … … Taşımcılık Gıda Temizlik Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi isimli firmayı kurarak ticari faaliyetlerine devam ettiğini, davacının tescilli markası olduğu iddia edilen … isminin müvekkili firmaya herhangi bir şekilde ticari olarak maddi faydası ve katkısının bulunmadığını, davacı firmanın 14/04/2011 tarihinde kurulduğunu, tarihsel süreç bakımından müvekkili firmanın daha önce ticari faaliyetlerine başladığını, davacı firma ile müvekkili firma şirket merkezleri itibari ile farklı şehirlerde olduğunu, davacının Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyinin de bulunmadığını, davacı ile müvekkili firma arasında Ticaret Kanunu anlamında haksız rekabet oluşturacak herhangi bir ticari faaliyetinin de bulunmadığını, müvekkili firmanın faaliyetlerinin herhangi bir tecavüze ve karıştırılmaya yol açmayacağını, davacının haksız kazanç elde etme amacı bulunduğunu, davacının davasının MK. 2 kapsamında dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğunu, hakkın kötüye kullanımı anlamını taşıdığını, bunun yaptırımının da kanuni himayeden yoksunluk olduğunu, davacının, müvekkilinden istediği tazminatın karşılığı olarak zararın ne olduğunu açıklamadığını ve net olarak ortaya koymadığını, müvekkili firmanın davacıdan daha eski ve köklü bir firma olduğunu, dava nedeni ile davacının varlığından haberi olduğunu, açıklanan nedenlerle iltibas oluşmaması ve kötüniyet bulunmaması nedeni ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizin …. değişik iş sayılı dosyası uyap suretleri dosya içerisine alınmış, tetkikinde; talep eden … tarafından, … aleyhine tespit talebinde bulunulduğu, tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda; “aleyhine tespit istenilen işletmenin ticaret ünvanının “… … Taşımacılık Gıda Temizlik Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti.” olduğunu, 14/06/2013 tarihinde işe başladığını, Avcılar V.D…. vergi kimlik no ile kayıtlı olduğunu, ana faaliyet kodunun …. ve faaliyet adının “Şehir içi, Banliyö ve Kırsal Alanlarda Kara yolu ile personel, öğrenci vb. Grup taşımacılığı (Şehir içi Personel ve Okul Servisler vb.)” olduğunun tespit edildiğini, tespit talep edenin marka tescilindeki esas unsurun “…” ibaresinde olduğunu, … ibaresinin tescilli olduğu sınıf itibariyle ayırtedici olduğu ve tanımlayıcı nitelik arz etmediğini, … ibaresinin ise tali unsur olduğunu, aleyhine tespit istenilen tescilsiz kullanımında da aynı şekilde “…” ibaresinin esas ve ayırtedici unsur olduğunu, … ve … ibaresinin ise tali unsur olduğunu, taraf markalarının “…” esas ve ayırtedici unsurunu ve “…” tali unsurunu ortak şekilde içermelerinden, aynı sektörde yer almalarından dolayı karıştırılma ihtimalinin söz konusu olabileceği” hususlarını bildirdiği görülmüştür.
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyası uyap üzerinden celp olunmuş, tetkikinde; müştekinin …, şüphelinin …, yetkilisi …. olduğu, suçun marka hakkına tecavüz olduğu görülmüştür.
Dosya, davalının, davacıya ait … tescil nolu markadan doğan haklara tecavüzün bulunup bulunmadığı, tecavüz nedeniyle maddi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, oluştuysa miktarının ne olduğu, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğrayıp uğramadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 31/10/2022 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “Davalı yanın tespit edilen kullanımlarının, Davacı …a ait … kod numaralı markaya tecavüz ve davacı yan ile haksız rekabete sebebiyet verir mahiyette olduğunun değerlendirilebileceği, Davalı tarafın incelenen ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, Davalı tarafın, dava konusu markaya yönelik dava tarihinden önceki 3 yıllık (davacı marka tescil tarihi dikkate alınmıştır) mali tablolarında görülen, Genel Yönetim Giderleri öncesi Faaliyet Karlılık Oranı üzerinden yapılan hesaba göre, toplam 2.208.078,11 TL.’ sı muhtemel kazanç elde ettiği, dava konusu markanın kazanca olan muhtemel etkisi üzerinden yapılan hesaba göre, dava konusu marka kullanımı nedeni ile davalı tarafın elde ettiği muhtemel kazancın 662.423,43 TL.’ sı olarak hesap edildiği, davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalı vekili 20/11/2022 tarihli dilekçesi ile, davacının, marka hakkını kötüye kullandığını ve kendisine gelir kapısı oluşturma çabası içinde olduğunu, bilirkişi raporunda sessiz kalma yolu ile de marka sahibinin hak kaybına uğrayacağının kabulüne dair verilmiş olan Yargıtay içtihatları nedeni ile huzurdaki davanın da buna göre değerlendirilmesi gerektiği kısmını kabul etmediklerini, Yargıtay kararlarının her olaya birebir emsal olamayacağını, her davanın kendi içerisinde ele alınarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacının markasının müvekkili ticari satışlarına etkisinin bulunmadığını, aksi tespite itiraz ettiklerini, müvekkilinim arka tescilinden önceki yıllar kazançları da tespit olunarak marka tescilinin satışlara etkisinin araştırılması gerektiğini, davacı markasının ülkede ve yerelde tanınmışlık durumu söz konusu olmadığından müvekkili firma kazançlarına bir etkisinden söz edilemeyeceğini, bu bakımdan markanın kazanca etkisi olduğundan bahisle yapılan hesabı kabul etmediklerini ve rapora itiraz ettiklerini, davacının marka kullanımı ile oluşan zararını ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin kullanımını eskiye dayalı olduğundan tecavüz ve iltibas nedeniyle haksız rekabet oluştuğu şeklindeki raporu kabul etmediklerini, açıklanan nedenlerle aynı bilirkişiden, ya da yeni bilirkişi heyetinden rapor aldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili 05/01/2023 tarihli dilekçesi ile, talep ettikleri 1.000,00 TL maddi tazminat taleplerini 661.423,43 TL artırılarak, toplamda 662.423,43 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminat miktarı üzerinden hüküm kurulmasını, hükmedilecek tazminata tespit tarihinden itibaren işleyecek yılın en yüksek mevduat faizi uygulanarak hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalının, davacıya ait markadan doğan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.

Somut olayda, davacının, davaya dayanak … tescil numaralı markası “…” ibarelerini havidir. Markada “…” ibaresi büyük ve ön planda; “…” ibaresi ise küçük ve alt köşede konumlandırılmıştır. Gerek “…” kelimesinin konum ve boyutu, gerekse, markanın tescilli olduğu sınıflar bakımından tanımlayıcı olması nedenleri ile markanın asli ve ayırdedici unsuru “…” kelime unsurudur. Davalı …ın değişik iş dosyası kapsamında tespit olunan ve raporda görsellerine yer verilen fiili markasal kullanımları ise “… …” şeklindedir. “…” ibaresinin markanın ayırdediciliğine katkı sağlamadığı, markanın ayırdedici unsurunun “…” kelimesi olduğu ve davalının fiili markasal kullanımları ile davacı markasının tescilli olduğu hizmet sınıfları bakımından sınıfsal ayniyet bulunduğu hususu dikkate alındığında taraf markaları arasında yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu, marka hakkına tecavüz fiilinin hukuki koşullarının oluştuğu kanaatine ulaşılmıştır.
Davalı …., her ne kadar, davacının, tecavüz fiiline uzun süre sessiz kalarak hak kaybına uğradığını beyan ve iddia etse de, davalı ..ın fiili markasal kullanımlarını 5 yıldan uzun süredir devam ettirdiğine ilişkin dosyada yeterli delil bulunmadığından davacının sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğramadığının kabulü gerekmiştir.
Davacı yan SMK’nun 151/2-b maddesinde belirtilen “Sınai Mülkiyet Hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç”a göre hesaplama yapılmasını talep etmiştir. Söz konusu maddenin gerekçe metnine göre: “Maddede yoksun kalınan kazanç ve bu kazancın nasıl hesaplanacağı düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen hesaplama metotları arasına, önceki düzenlemelerde yer alan “hakkın kullanılması ile” ibareleri alınmamıştır. Önceki düzenlemede, tecavüz suretiyle yapılan satışlardan elde edilen kazanca, markanın katkısı oranında tazminata hükmedilmekte ve bu durum, oldukça düşük tazminatlara hükmedilmesine yol açmaktaydı. Türk Ticaret Kanununun haksız rekabete ilişkin hükümlerinin, tecavüz edilerek elde edilen net kazancın hak sahibine verilmesini sağlayacak şekilde düzenleme getirmesi nedeniyle uygulamada sınai mülkiyet hakkı sahipleri, sınai mülkiyet hakkı koruması yerine haksız rekabet korumasını tercih etmekteydi. “Hakkın kullanılması ile” ibaresine metinde yer verilmeyerek hüküm, Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu şekilde düzenlenmiş, metinden “tecavüz suretiyle elde edilen gelire sadece sınai mülkiyet hakkının sağladığı katkı” anlamının çıkmaması gerektiği düşünülmüş, ayrıca AB direktifinde de “hakkın kullanılması ile” ibaresine karşılık gelecek ifade bulunmadığı gözetilerek anılan ibarelere fıkrada yer verilmemiştir. Yapılan düzenleme ile davalıların davaların ve tazminat sorumluluğunun daha etkin hale getirilmesi amaçlanmıştır. Yine fıkranın (c) bendine göre yapılacak hesaplama sonucu hükmedilecek tazminatta dikkate alınacak kazancın “net kazanç” yani “kâr” olduğu vurgulanmıştır.” denilmek suretiyle maddenin amaç ve kapsamı belirlenmiş ve mahkememizce de söz konusu madde çerçevesinde herhangi bir indirim yoluna gidilmeksizin davalı yanın elde ettiği net kar üzerinden davacı yanın talep ettiği tazminatın kabulü cihetine gidilmiştir.
Davacının haksız rekabete ilişkin iddiaları yönünden ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/03/2022 tarih, 2019/5189 esas ve 2022/1852 karar sayılı içtihadı nazara alınarak TTK’nun 55/1-a-4 bendinin somut olayda uygulama yeri olmayacağı, özel kanun olan SMK’nun uygulanması ve özel kanun hükümlerinin korumasının yeterli olduğu kanaatiyle haksız rekabetten kaynaklanan davanın da reddine karar verilmiştir.
İhlal edilen hakkın boyutu, kusurun derecesi ve tarafların mali durumları nazara alınarak talep olunan 10.000,00 TL manevi tazminatın yeterli ve dengeleyici olacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının, dava dilekçesinde “yılın en yüksek mevduat faizini” talep ettiği; bu itibarla usulüne uygun bir şekilde mevcut faiz seçeneklerinden birini belirtmediği anlaşıldığından yasal faize ve taleple bağlılık ilkesi gereği en yüksek mevduat faiz oranını geçmemek üzere şeklinde sınırlandırılmasına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının davacıya ait … tescil numaralı markasından doğan haklarına tecavüzünün tespiti ile; söz konusu tecavüzün durdurulmasına ve önlenmesine,
-662.423,43 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın 12/07/2021 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiz oranını geçmemek üzere yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davacının haksız rekabet davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 45.250,14 TL ilam harcından, davacı tarafça yatırılan 187,86 TL peşin harç ve 11.295,46 TL tamamlama harcının mahsubu ile, bakiye 33.766,82 TL harç giderinin, davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen tecavüzün tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat davası yönünden 90.866,58 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat davası yönünden 10.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen haksız rekabetin tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 141,50 TL posta/tebligat masrafı, Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. değişik iş sayılı dosyası üzerinden yapılan 1.190,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 4.331,50 TL yargılama giderinden, davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 3.248,63 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 187,86 TL peşin harç ve 11.295,46 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 11.564,02 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/01/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸