Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/50 E. 2023/58 K. 24.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/50 Esas
KARAR NO : 2023/58

DAVA : Kullanılmama Nedeniyle İptal
DAVA TARİHİ : 03/03/2022
KARAR TARİHİ : 24/02/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/03/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Kullanılmama Nedeniyle İptal davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkil şirket, davalının marka sahibi olmasından ya da böyle bir markanın daha önce sahibinin olduğundan habersiz olarak … markası ile alakalı yaptığı tescil başvurusunun kurum tarafından reddedildiğini ancak davalı adına tescilli …,… numaralı markalar öncelikle tescilli olduğu 39 ve 41. Sınıfta kesintisiz, yoğun ve ciddi bir şekilde kullanılmadığını, SMK’nın ilgili maddeleri uyarınca iptal edilmesi gerektiğini, bu kapsamda davalı …., … nolu markalarının tescil tarihlerinden bu yana tescilli olduğu sınıfta kesintisiz, yoğun ve ciddi bir şekilde kullandığını ispat ile yükümlü olduğunu, davalı anılan markalarını dava tarihinden önceki beş sene içerisinde ülkede kullanmadığını bu nedenlerle davalıya ait …., …. markaların 39 ve 41. sınıflarda SMK’nın ilgili maddeleri uyarınca kullanmama sebebi ile iptaline, marka iptali kararı verilmesi halinde müvekkil adına tescil edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirket’in işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmayıp aslen iyi niyet kurallarına aykırı biçimde müvekkil adına tescilli markayı elde etmeye yönelik bir eylem içerisinde olduğunu, davacı, dava konusu ettiği, müvekkil üzerine tescilli markalar için herhangi bir tescil başvurusunda bulunmadığını, kurumdan herhangi bir ret cevabı da almadığını, bir an için “….com” başvurusunun kabul edildiği düşünülse dahi, bu markayı kullanıp kullanamayacağının belli olmadığını, zira, markanın işlerliğini sağlayacak olan www…..com domain alanın davacıya ait olup olmadığı, bir üçüncü kişiye ait ise bu domaini ifade eden markanın nasıl kullanılacağı hususunun muamma olduğunu, başvurusu reddedilen davacı, itiraz hakkı bulunmasına rağmen, ilgili ret kararına itiraz etmediğini, müvekkil adına tescilli markaların iptalini talep etme yoluna gittiğini, davacı şirketin huzurdaki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını ve kötü niyetli olduğunu, zira iptalini talep ettiği 41. Sınıf için faaliyet konusu dahi uygun olmadığını, ayrıca covid-19 pandemisi nedeniyle, kanun koyucunun belirlediği birbirine eklenmeyen 5 senelik sürenin henüz dolmadığını, bu nedenlerle davanın reddi ile yargılama ve vekalet ücretlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent Kurumu’ndan davalıya ait … ve … tescil nolu markaların sicil kayıtları celp olunmuştur.
Dosya, davalıya ait …ve …tescil numaralı markaların 39 ve 41.sınıflar yönünden iptal koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti 25/01/2023 tarihli raporu ile, “davalının sunduğu faturaların; alan adı ve marka yenileme ile ilgili masraf faturaları olduğu, evrakların; … tanıtımına ilişkin bilgi ve açıklamaları kapsadığı, davalının ticari faaliyetinin bulunmadığı ve dava tarihinden geriye doğru 5 yıl içerisinde, davalı adına tescilli … ve … numaralı markaların tescil edildikleri mal ve hizmetler bakımından, kesintisiz olarak ve pazar payı yaratacak şekilde, ciddi ve yoğun bir biçimde kullanılmadığı, davalı tarafından markanın kullanımına ilişkin sunulan delillerin, hakkı devam ettirecek nitelikte bir kullanım için SMK madde 9’da belirlenen esasları sağlamadığı, marka sahibinin ilgili piyasada ticari bir konum elde edebilmek veya bu konumu sürdürebilmek için ciddi bir çabada bulunduğunu göstermediği” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davacı vekili 07/02/2023 tarihli dilekçesi ile, raporda yer alan aleyhe hususları kabul etmediğini, lehe hususlar doğrultusunda davalıya ait …, … markaların 39. Ve 41. Sınıflarda SMK’nin ilgili maddeleri uyarınca kullanmama sebebi ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 08/02/2023 tarihli dilekçesi ile, 29 Nisan 2021 tarihinden 17 Mayıs 2021 tarihine kadar tam kapanma genelgelerinin yayınlandığı, yalnızca 2020 değil 2021 yılı boyunca işbu dava konusu markanın tescil edildiği alanlarda faaliyet gösterilemeyeceğini, bu nedenle markanın yeniden faaliyete geçirilmesi için yapılan fizibilite, mali durum raporu, hazırlanan kısa tanıtım ve rutin gider faturalarının sunulabildiğini, bu nedenle dosyanın ek rapor düzenlemek üzere yeniden heyete gönderilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise, raporun lehe hususlarına istinaden davanın reddine ve yargılama ücret ve masraflarının davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davalı adına tescilli markaların kullanılmama nedeniyle iptali talebine yöneliktir.
SMK’nun markanın kullanım külfetine ilişkin 9. Maddesi hem geçmişte tescil edilen markalar için hemde gelecekte tescil edilecek markalar için kullanma külfeti getirmiştir. Dolayısıyla davalıya ait markada kullanma külfeti altındadır. Markanın kullanımının SMK’nun 7. Maddesinin ikinci fırkasının a,b.c bentlerinde ön görülen modelde olmak üzere anılan maddenin 3. Fırkası ile 9. Maddenin 2. Ve 3. Fıkrasında açıklandığı şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir.
Kullanmama nedenine dayalı iptal davası açabilmek için hak düşürücü bir süre bulunmamaktadır. Önemli olan dava tarihinden geriye doğru tescil anına kadar 5 yıllık sürenin dolmuş bulunmasıdır, bu nedenle dava süresindedir.
İptali istenen markanın kullanımının söz konusu markanın tescil edildiği mal ve hizmetler için pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlemine uygun olarak anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu kullanımın markanın tüketiciye yahut son kullanıcıya ürün veya hizmetin menşeini bu ürün yada hizmetin diğer kaynaklardan gelenlerden ayırt etmesine izin verecek ve karıştırmaya mahal vermeyecek biçimde yalnızca ilgili teşebbüs nezdinde değil piyasaya ulaşacak ve belirli müşteri çevresi yaratacak şekilde ciddi olarak gerçekleşmelidir. Doğal afetler, savaş, ağır bir ekonomik buhran, ambargo, ithalat kısıtlamaları gibi durumlar markanın kullanılmaması için haklı bir neden olabilir ancak somut olayda davalının böyle bir iddia ve beyanı bulunmamaktadır.
Olumsuz vakıaların ispatının davacıya düşmemesine ilişkin genel hukuk ilkesi uyarınca yargılama konusu markayı tescilli olduğu sınıflarda kullandığını ispat yükü davalıdadır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/5260 Esas, 2020/3381 Karar, 01/07/2020 Tarih) Bir markayı kullanan ve ileride kullanmama sebebine dayalı iptal tehdidi ile karşılaşmak istemeyen basiretli tacir gibi hareket etmesi gerekli olan davalının kullanıma ilişkin kanıtları özenle saklaması gerekmektedir. Markanın iptal müeyyidesinden kurtulabilmesi için tescil edildiği her bir emtia için bağımsız olarak ayrı ayrı kullanılması gerekir. Buna göre bir markanın bir ürün için kullanımının diğer bir ürün için kullanım sayılmaz.

Davalının sunmuş olduğu deliller üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre davaya konu markanın tescilli olduğu sınıf ve emtialarda yukarıda anılı ilkeler çerçevesinde ciddi ve kesintisiz bir kullanımın isatlanamadığı anlaşılmıştır.
Kanun koyucu davayı açabilecek, yani davacı olabilecek kişiler için “ilgili kişiler” tanımını kullanmıştır. Hukuki yarar tespit edilirken “ilgili kişi” kavramına ticari rakiplerin de girdiğinin kabulü gerekir. Somut olayda tarafların aynı sınıflar bakımından ticari faaliyette bulunuyor olmaları, davacının hukuki yararının varlığını kabule yeterlidir. “Tescil tarihinden itibaren doğan tekel hakkı, marka sahibine, markanın üçüncü kişiler tarafından markaya tecavüzü engelleme ve markanın kullanımını yasaklama imkanı sağlamaktadır. Fakat, marka sahipleri tarafından kullanılmayan, ancak diğer yandan marka hakkı sahiplerine tekel hakkı tanımaya devam eden ve üçüncü şahısların kullanımına kapatılan markaların ölçüsüz artışı, marka sicilini gereksiz yere şişirecektir. Şüphesiz bu durum aynı veya benzer mal veya hizmetler için, aynı veya benzeri işaretleri tescil ettirmek isteyen diğer işletme sahipleri için ticari alanda özgürlüğü sınırlayıcı bir durum teşkil edecektir. Bu bağlamda markanın kullanılmaması nedeniyle iptal edilmesinde kamu yararı da vardır.” (Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2004, s.423)
Bu nedenle davalının hukuki yarar bulunmadığı yönündeki itirazlarının kabulü yoluna gidilmemiştir.
Her ne kadar davalı taraf mücbir sebep iddiasında bulunmuş ise de; mücbir sebep olarak sunduğu pandemi nedeniyle 2020 yılı içerisinde çoğu zaman sokağa çıkma yasakları uygulandığı ve ticari faaliyetlerin aksamış olduğu gibi olaylar tüm Türkiye çapında tüm sektörlerin yaşadığı ve etkilendiği olaylardır ve bunların tek tek ya da hep birlikte kullanılmama nedeni iptal davalarında mücbir sebep olarak kabulü bu dava türünü fiiliyatta işlevsiz bırakacak mahiyette hakkaniyete uygun olmayan sonuçlar doğuracağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki tüm bu ileri sürülen olay ve gelişmeler ile birlikte ülkede ticari faaliyetler devam etmiş, tamamen durmasına ya da durma noktasına gelmesine sebep olmamıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalıya ait … ve … tescil numaralı markaların, tescilli oldukları 39. ve 41.sınıflar yönünden kullanılmama nedeniyle iptaline, karar kesinleştiğinde bu sınıflar yönünden markaların sicilden terkinine,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın, davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 4.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 210,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 4.371,40 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır