Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/47 E. 2022/279 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/47
KARAR NO : 2022/279

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti, Kaldırılması
DAVA TARİHİ : 11/06/2021
KARŞI DAVA : Marka Hükümüszlüğü

BİRLEŞEN BAKIRKÖY …. FSHHM …. ESAS SAYILI DOSYADA

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti, Maddi ve Manevi Tazminat ile Davalı Markası’nın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 23/06/2022
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/01/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili mahkememizin …. esas sayılı dosyasına tevzi olunan dava dilekçesi ile, müvekkilinin “…….” markasının salt ve mutlak sahibi olduğunu, başka hiç kimsenin bu markayı kullanamayacağını, davalının bu markanın başına ……. ibaresini ekleyerek asla hukuki ve cezai mesuliyetten kaçamayacağını, davalının müvekkili markasını uzun süredir bildiğini, bu işyerini açmadan evvel ve açtıktan sonra da müvekkilinin alışveriş yaptığı, yani ekler siparişi verip düzenli ticaret yaptıkları bir ticari partneri olduğunu, ihtilafın hem cezai hem de hukuki boyutu olduğunu, davalının markayı hem işyerinde hem tabelada hem de sanal ortamda noter ihtarlarına rağmen ısrarla kullanmaya devam ettiğini, markalarına tecavüz kastını ve eylemini sürdürdüğünü, açıklanan nedenlerle, marka haklarına yapılan tecavüzün hem marka iltibası hem de bizzat markalarını da kullandığından kaldırılmasını, kullandığı bu sahte markanın da iptalini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ve KARŞI DAVA : Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile, müvekkili …… ’ın, davalı …’ı 2016 senesinden bu yana tanıdığını, 2017 yılında yaptığı anlaşma ile marka hakkı ile birlikte mezkur dükkanı satın aldığını ve ekteki dekontlardan da görüleceği üzere hem iş yerinin hem de markanın parasını da …’a 2018 tarihinde gönderdiğini, müvekkilinin sonrasında dükkanda satmış olduğu ürünleri davalı …’dan aldığını, ….. markasının bedelini ödemesine ve devir konusunda anlaşmasına rağmen defalarca davalıdan devrini istemişse de davalının resmi devre yanaşmadığını, müvekkilinin Büyükçekmece Mimaroba’da ve Bakırköy’de işyeri açarak faaliyetlerini arttırarak devam ettirdiğini, ticari açıdan müvekkilinin kendisinin üretim yapmasının daha uygun olacağını düşünerek imalathane açmaya karar verdiğini, bu durumu Davacıya bildirdiğini, bu duruma davacının kızdığını, hatta parası peşin gönderilen siparişleri dahi göndermediğini, kendisi tarafından yaklaşık 6 yıldır hiç kullanılmayan; müvekkilinin yıllardır kullandığı ve bedelini ödeyip satın aldığı ….. markasını kullanmamasını istemiş ve sanki aralarında mezkur markanın devri konusunda hiç bir ilişki ve satış olmamış gibi marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet ettiğine ilişkin müvekkile zikredilen ihtarname göndererek kötü niyetli davranmış olduğunu, Müvekkilinin ise bu durum karşısında daha fazla ticari itibarı ve maddi kaybı olmaması açısından sahibi olduğu ….. markasına ek olarak kendi markasını oluşturmuş ve … tescil numaralı “…… ” adlı markayı kullanmaya başlamış olduğunu, bir an için müvekkili davalının davacı adın kayıtlı bulunan markanın sahibi olmadığını düşünsek bile davacının yıllarca sessiz kaldığını, Müvekkilinin yeni oluşturduğu markanın ise zaten davacının markası ile görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik de göstermediğini, nitekim mini kelimesinin vasıf ve boyut bildiren bir durum arz ettiğinden zayıf bir markasal kullanım olmakla birlikte müvekkilinin markasının ana unsurunun da kendi ismi olan …. olduğunu, müvekkilinin, davalının markasını satın almış ve üretimde, reklamda, satışta, tabelasında, faturasında, online satışta, sosyal medyada, yerel medyada, kartvizitinde, tanıtım araçlarında ve sair tüm ticari ve üretim mecralarında yıllarca davacının markasını kullanmış olduğunu, Marka Patent kurumu nezdinde ….. marka sahibi Davalı gözükse de olay örgüsünde izah edildiği üzere hakikatte markanın sahibinin müvekkili olduğunu, davalının markasal; ciddi bir kullanımı tescil tarihinden bu güne hiç bir zaman olmadığını ve davalının markasının iptali gerektiğini belirterek davacının davasının reddini ve davalı adına tescilli markanın iptalini talep etmiştir.
Davalının karşı davasını harçlandırmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin ….. esas sayılı dosya üzerinden 25/02/2022 tarihli ara karar ile, davalının, davacıya ait ….. tescil numaralı markasından doğan haklarına tecavüzünün bulunup bulunmadığı yönündeki davanın dosyadan tefriki ile mahkememizin başka bir esasına kaydına karar verilmiş ve dosyanın mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 25/02/2021 tarih, …. esas, …… karar sayılı kararı dosya içerisine alınmış, tetkikinde; “Davacının maddi tazminat yönündeki talebinin USULDEN REDDİNE, Davacının sair talepleri yönünden davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA” karar verildiği anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN DOSYADA DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin TPMK nezdinde tescilli “…..” markasının salt ve mutlak hak sahibi olduğunu, davalının bu markayı sanki kendi ihdas ettiği bir marka imiş gibi “…….” ibaresini eklemek suretiyle haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullandığını, müvekkilinin “…..” markasını uzun süredir bildiğini, iş yerini açmadan evvel ve açtıktan sonra da müvekkilinden alışveriş yaptığını, müvekkilinin pek çok pastahane ve yemek sektöründen kuruluşa düzenli ekler dağıttığını ve tüketici nezdinde tanındığını, davalının da bu durumda faydalanarak bu ticari markayı hem iş yerinde hem internet ortamında kullandığını, davalının bu eyleminin müvekkilinin markadan doğan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, davalı eyleminin müvekkilinin markadan doğan haklarına tecavüzün tespitini, davalı adına olduğu bildirilen …… tescil numaralı markanın hükümsüzlüğünü, şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DOSYADA CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davacıyı 2016 senesinden bu yana tanımakta olduğunu, davacı şirket yetkilisi …’ın ortağı ile birlikte geçmişte sütlü tatlı, ekler ve profiterol üretimi ve satışı faaliyetinde bulunduklarını, müvekkilinin ise 2017 yılında yaptığı anlaşma ile marka hakkı ile birlikte mezkur dükkanı satın aldığını ve hem iş yerinin hem de markanın parasını …’a 2018 yılında gönderdiğini, davacının sonrasında ticari hayatına devam ettiğini ve müvekkilinin de dükkanında satmış olduğu ürünleri davacıdan aldığını, müvekkilinin …’a ait olan ve tescil edildiği tarihten itibaren kullanılmayan “…..” markasını bedelini ödemesine rağmen davacının devir işlemlerine yanaşmadığını, davacının uzun yıllarca sessiz kaldığını, müvekkilinin yeni oluşturduğu markanın ise zaten davacı markası ile görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik göstermediğini, davacı ile aralarında derdest dava da bulunduğunu, öncelikle davanın usulden reddini, aksi halde esastan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk patent ve Marka Kurumu’ndan dava konusu markaya ilişkin sicil kayıtları ve Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ….. soruşturma sayılı dosyası celp olunmuştur.
Dosya, davalının, davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzünün bulunup bulunmadığı hususlarında olduğunun tespitiyle”, “dosyanın bir marka bilirkişisine tevdi ile davalının, davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzünün bulunup bulunmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 06/10/2022 havale tarihli raporunda; “Tecavüz açısından gereken iltibasın mevcut olmadığı tespit edilmiş olup, belirtilen bu sebeplerle, davalı tarafın eylemlerinin, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince, davacının marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmayacağına dair nihai hukuki nitelendirme ve takdirin Mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davacı vekili 13/10/2022 tarihli dilekçesi ile, raporun son derece yetersiz, eksik, yanlış bir bakış açısı ile hazırlandığını, tarafgir, ilmen ve teknik olarak zayıf bir rapor olduğunu, orta zeka sahibi bir vatandaşın bile çıplak gözle iki marka veya işyeri tabelasına baktığında markalar arası iltibasın olduğunu, ceza mahkemesi dosyasında mevcut lehlerine gelen raporu ibraz ettiklerini, doğru, objektif raporun o rapor olduğunu, dosyanın avukat olmayan asli ve tek mesleği marka ve patent uzmanlığı olan ve mümkünse TPE personeli veya üniversite hocası-akademisyen bilirkişiye dosyanın tevdini talep etmiştir.
Ana dosyada asıl dava, davalının, davacıya ait markasından doğan haklara tecavüzünün tespiti, kaldırılması talebine; karşı dava, karşı davalıya ait markanın hükümsüzlüğü talebine; birleşen dosyada dava, davalının, davacıya ait markasından doğan haklarına tecavüzün tespiti, kaldırılması, maddi ve manevi tazminat ile birleşen dosya davalısına ait markanın hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
Asıl dosyada asıl dava yönünden markadan doğan haklara tecavüzün tespiti talebine yönelik yapılan değerlendirmede;
“Karıştırma ihtimalinin varlığı değerlendirilirken, markaların birbirlerine olan görsel, sescil ve kavramsal benzerlikleri yanında, markaya konu unsurların ayırdedicilik gücü de dikkate alınmalıdır. Bu anlamda, markalarda yer alan ve tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden kimsenin tekeline verilemeyecek olan tanımlayıcı ibareler karşılaştırmada dikkate alınamaz. Tanımlayıcı olmamakla birlikte tanımlayıcılığa yakın ve tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden herkesin kullanımına açık olan ve bu sebeple ayırt edicilik düzeyi zayıf ibareler yönünden ise koruma düzeyinin düşük tutulması ve bu hususta kimseye tekel hakkı verilmemesi gerekir. Zira marka kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı veya tanımlayıcıya yakın ibareleri esas unsur olarak içeren markalar baştan itibaren ayırdedicilik gücü zayıf marka konumunda olup, bu tür zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceği göz önüne alınmalıdır.” (11 HD. 12/10/2020 T., 2020/92 E., 2020/3984 K.)
Davacının ana ve birleşen davaya dayanak markası siyah oval şekil içerisine konumlandırılmış “…… ” harf unsurlarının altında büyük harf karakterleri ile “…..” ve altında daha küçük konumlandırılmış ” ….” ve “….” ibarelerinden oluşmaktadır.
Markanın asli ve ayırdedici unsuru konumlandırıldığı yer ve punto itibariyle “…..” kelime unsurudur söz konusu unsur markanın tescilli olduğu “30.sınıfta; Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler.Makarnalar,mantılar, erişteler.Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar.Bal, arı sütü, propolis.Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar.Mayalar, kabartma tozları.Her türlü un, irmikler, nişastalar.Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar.Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler.Sakızlar.Dondurmalar, yenilebilir buzlar.Tuz.Hububat (tahıl) ve mamulleri.Pekmez. 43.sınıfta; Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.Geçici konaklama hizmetleri.Gündüz bakımı (kreş)hizmetleri.Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri.” emtiaları ve hizmetleri bakımından sunulan hizmeti ve emtiayı tanımlayan, refere eden ayırdediciliği düşük ve zayıf bir marka olduğu hususu mahkememizce mütalaa edilmiştir. Davalı markası ise aynı kelime unsurlarını havi olmakla birlikte ” … …” kelimeleri, ekler pasta şekilleri ve bu şeklin solunda “…. “, sağında “….. ” altında da “….. ” harfinini içine konumlandırılmış “….. ” harfinden müteşekkildir. Markasına asli unsur olarak zayıf ibare seçen, dolayısıyla zayıf markayı tescil ettiren davacının esaslı olmayan değişiklikler ile markasal kullanıma ve tescile katlanması gerektiği mevzuat ve uygulamada kabul edilmektedir. Bu durumda, davacı markasında farklı olarak kelime, rakam ve şekil unsurları ihtiva eden davalı markasının, “zayıf” olan davacı markasından yeterince farklılaştığı; koruma kapsamı dar olan davacı markasına göre ayırdediciliğinin bulunduğu, bu itibarla tecavüz ve hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı hukuki kanaatine ulaşılmıştır.
Ana dosyada davalı tarafça süresi içerisinde karşı dava harcını yatırmadığı, bu haliyle usulüne uygun olarak açılarak harçlandırılmış bir karşı dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmkiştir.
Birleşen Bakırköy …… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …… esas sayılı dosyada davacının marka hakkına tecavüzün tespiti, bu tecavüzün ref ve men’i ve tazminat talepleri bakımından ise; davacının aynı markasının dayanak yapıldığı ve davalının aynı fiillerine ilişkin, aynı talepler ile 11/06/2021 tarihinde mahkememizin ….. esas sayılı dava dosyasının açıldığı, söz konusu dosyada 25/02/2022 tarihinde “Davacının maddi tazminat yönündeki talebinin USULDEN REDDİNE, Davacının sair talepleri yönünden davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA” karar verildiği ve bu kararın kesinleşmediği, aynı şekilde ilgili dosyadan tefrik olunan tecavüzün tespitine yönelik davanın ise işbu yargılamada ana dosyanın konusu olduğu, bu itibarla hem tecavüzün tespiti, hem de ref, men ve tazminat taleplerinin daha önce kesinleşmeyen dosyalara konu edildiği anlaşıldığından derdestlik nedeniyle usulden red kararı vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ana dosyada davacının davasının reddine, usulüne uygun olarak açılarak harçlandırılmış bir dava bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına; birleşen dosyada davacının marka hakkına tecavüzün tespiti, men, ref ve tazminat taleplerinin derdestlik nedeniyle reddine, davalı yana ait markanın hükümsüzlüğü talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
ANA DOSYADA :
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN :
-Usulüne uygun olarak açılarak harçlandırılmış bir karşı dava bulunmadığından, bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

BİRLEŞEN BAKIRKÖY ….. FSHHM’nin …… ESAS SAYILI DOSYASINDA;
1-Davacının marka hakkına tecavüzün tespiti, bu tecavüzün men ve ref’i ile tazminat taleplerinin, derdestlik nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davalı yana ait ….. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü talebinin REDDİNE,
3-Peşin alınan 1.024,65 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile arta kalan 943,95 TL harcın, karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen tecavüzün tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2 maddesine göre reddedilen maddi tazminat davası yönünden 10.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen marka hükümsüzlüğü davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
9-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/12/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸