Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/30 E. 2022/151 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/30 Esas
KARAR NO : 2022/151

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i ile Davalı Markasının Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 09/02/2022
KARAR TARİHİ : 14/09/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/10/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i ile Davalı Markasının Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin “…., … kendisine ait “….” ve … üstünde …. figürlü markalarını uzun yıllardır menşe ülke ABD başta olmak üzere dünya genelinde, Türkiye dahil 100den fazla ülkede yoğun ve yaygın bir şekilde kullandığını ve tescil kayıtları ile koruma altına aldığını, davalı firmanın internet sitelerinde ve sosyal medya adreslerinde müvekkili şirketin Türk Patent nezdinde …, …, …, … sayı ile kayıtlı markalarının aynı/benzerini, müvekkili markalarının da tescilli olduğu sınıf ve emtialar arasında yer alan ürünlerden “deri” ve “tekstil” ürünleri üzerinde, izinsiz ve hukuka aykırı bir biçimde kullandığının tespit edildiğini, müvekkili şirkete ait “…” ve “….” markalarının Paris Sözleşmesi ile SMK 6/4 ve 6/5.maddeleri anlamında tanınmış markalar olduğunu, müvekkili markalar ile davalı adına tescilli markaların benzer olduğunu, markaların aynı emtiaları kapsadığını, davalı tarafın “….” şeklindeki markasının esas unsurunun … ibaresi ve bu ibareyle ilişkili at figürü olduğunu, müvekkili markalarındaki esas unsurun da aynı şekilde … ibaresi ve … üstünde …. figürü olduğunu, ayrıca davalıya ait marka tescilinin 2012 yılında başvurusu yapıldığı göz önüne alındığında, davalı tarafın müvekkiline ait tanınmış markadan haberdar olarak, müvekkiline ait markanın tanınmışlığından, prestijinden haksız çıkar sağlama amacıyla dava konusu marka başvurusunda bulunduğunu, yani kötüniyeti kanıtlar nitelikte, müvekkiline ait “…” markasının 2010 yılı ve öncesinde ülkemizde tanınmış marka olarak kabul edildiğine dair çok sayıda mahkeme kararı suretini sunduklarını, davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, kötüniyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle, davalıya ait TPMK nezdinde tescilli …. sayılı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini, müvekkili şirketin TPMK nezdinde tescilli “…” ve “… üstünde …. ” tanınmış markalarına vaki tecavüzün durdurulması, men’i ve ref’i, haksız rekabetin giderilmesi, davalıların haksız eylemlerine son verilerek “….” ibaresini/benzerini taşıyan tüm ürünlerin vs. Tanıtım araçlarının toplatılması, bu ibarelerinin her türlü ürün ve tanıtım aracından çıkartılması, bunun imkansız olması halinde bunların imhasına, davalının müvekkili marka hakkına ihlali neticesinde ortaya çıkan haksız rekabetin men’ine, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın bu davayı takip edebilmesi için öncelikle MÖHUK 48.maddesi gereğince teminat yatırması gerektiğini, davacı tarafın yabancı tüzel kişilik olduğu dikkate alındığında yetkili mahkemelerin tespiti konusunda HMK 9.maddesinin tatbik edilmesi gerektiğini, HMK 9 gereği davalının Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğunu, davalının yerleşim yerinin Sultangazi olduğundan yetkili mahkemenin İstanbul(Çağlayan) mahkemeleri olduğunu, bu sebeple yetkisizlik kararı verilmesini, marka sahibinin, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği yahut bilmesi gerektiği halde bu durumda 5 yıl boyunca sesini çıkarmazsa marka hükümsüzlüğü davası açamayacağını, davacı markaları ile müvekkili markasının benzerliğinden veya aynılığından bahsedilemeyeceğini, davacı tarafı her ne kadar markasının tanınmış olduğunu iddia etse de …. başvuru numarasıyla yapmış olduğu … isimli tanınmış marka başvurusunun reddedildiğini, … ibaresinin bir kişiye özgü olmadığını, ayrıca müvekkiline ait markanın … ismiyle de bir benzerliği bulunmadığını, müvekkiline ait markanın … olduğunu, … markasının ayrıca dava dışı … Giyim Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin … başvuru numaralı tescilli markası olduğunu, davacının iddia ettiği gibi … markası üzeride herhangi bir hak sahipliği bulunmadığını, mahkemenin yetkisiz olması nedeniyle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesine, davanın 5 yıllık süre içerisinde açılmadığı dikkate alınarak davanın reddedilmesine, ayrıca davacının davasının haksız olduğu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan taraflara ait marka sicil kayıtları celp olunmuştur.
Dava; davalının, davacı markasından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti men ve ref’i ile davalıya ait … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
Hükümsüzlük talebi yönünden SMK 156/5 maddesine göre yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri olduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Davaya konu marka tecavüzü ve haksız rekabet yönünden ise HMK’nun genel yetki kurallarına göre davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkili olduğu gibi SMK 156/3 gereği davacının yerleşim yeri veya tecavüz fiilinin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesi de yetkilidir. Somut olay bakımından, davalının üzerine atılı tecavüz fiilinin gerçekleştiği ve etkilerinin görüldüğü yer de yine davalının ticari faaliyetlerini yürüttüğü adresidir. Davacı yerleşim yeri bakımından ise; davacının ABD menşeili firma olup Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması karşısında, dosyaya celbedilen TPMK kayıtlarına göre sicilde kayıtlı vekilin işyeri adresi olan Ankara mahkemelerinin de yetkili olduğu SMK 156/4 hükmü çerçevesinde anlaşılmıştır. Bu durumda seçimlik yetkinin bulunduğu, davalının da yetki ilk itirazında yetkili mahkeme olarak yerleşim yeri mahkemelerini seçtiği anlaşıldığından, İstanbul (Çağlayan) Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerine yetkisizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
-Dosyanın talep halinde yetkili ve görevli İstanbul(Çağlayan) Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri’ne gönderilmesine,
2-6100 sayılı HMK’nun 20.maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,

3-HMK’nun 20b maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesiene tevzi edilmek üzere İstanbul (Çağlayan) Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne gönderilmesine,
4-Mahkememizce verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2 maddesince bir karar verileceğinin ihtarına,
5-Harç, masraf ve vekalet ücretinin HMK’nun 323/1-ğ ve 331/2 maddesi gereğince yetkili mahkemesince değerlendirilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/09/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸