Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/245 E. 2022/229 K. 24.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/245 Esas
KARAR NO : 2022/229

DAVA : Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/10/2022
KARAR TARİHİ : 24/10/2022
K.YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2022

Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin hidrolik ve gazlı kırıcı üretmekte olup, birçok ülkeye ihracat gerçekleştirmiş tanınmış bir marka olduğunu, bu ürünleri TPMK tarafından 04, 07, 16, 37, 39, 42 sınıflarında 15/12/2021 tarihinde tescillenmiş “….” markasıyla ürettiğini, davalının ise müvekkilinin rakip firması olup …. markalı ürünler ürettiğini, müvekkili tarafından, alıcı … adına tanzim edilmiş 19/07/2022 tarihli fatura ve sipariş uyarınca Hırvatistan’a gönderilecek “…” için …. numaralı ihracat beyannamesinde bulunulduğunu, Ticaret Bakanlığı Muratbey Gümrük Müdürlüğü tarafından FSHM Programından (Ticaret Bakanlığı Fikri ve Sınai Haklar Programı) yazılan Cimer başvurusuna istinaden beyannamenin kırmızı hatta sevkini talep ettiği, konunun incelenmesi neticesinde Gümrük İşlemlerinin Durdurulması ve konunun İzin/Hak sahibi firmaya tebliğ edilmesine 02/08/2022 tarihinde karar verildiği, müvekkilinin, beyannameye konu ürünler müzekkerelerin yazılmasından sonra ürünleri teslim almak istediğini, ancak aynı nakliye şirketine ait tır tarafından ürünlerin teslim alınması ve taşınması gerektiğinden ürünlerin 24/08/2022 tarihinde teslim alınabildiğini ve dolayısıyla 22 gün boyunca antrepoda muhafaza edildiğini, bunun karşılığında 33.925,00 TL fatura tanzim edildiğini ve verilen 100.000 TL’lik teminattan mahsup edilerek kalan 66.075 TL’nin müvekkiline iade edildiğini, davalı tarafından haksız Cimer başvuru yapılarak veya çıkar sağlanarak ve ticaret bakanlığına başvurulması sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığının açık olup işbu zararlardan davalının sorumlu olduğundan davalı tarafından müvekkiline karşı yapılan fiiller nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu şimdilik fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 61.971,22 TL tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce 21/10/2022 tarihli muhtıra ile davacı vekiline 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıkları Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesi uyarınca arabuluculuk tutanağını sunmak üzere 1 haftalık kesin süre verildiği, verilen süre kesin olduğu için bu süre sonunda arabuluculuk tutanağını ibraz edilmediği takdirde bu yönde beyanda bulunma ve tutanak ibraz etme hakkından vazgeçmiş sayılacağı ve bu hususta dava şartları yönünden inceleme yapılarak karar verileceği hususu ihtaratının yapıldığı, dosyaya sunulan 24/10/2022 tarihli beyan dilekçesi ile davacı tarafın arabuluculuk yoluna başvurulmaksızın dava açılmış olduğundan arabuluculuk tutanağının sunulamayacağını bildirdiği görülmüştür.
TTK’nun 5/A md’sinde açıkça “dava açılmadan önce” arabuluculuğa başvurma şartının öngörülmüş olması, arabuluculuk dava şartının HMK’da sayılan dava şartlarından farklı ve özel bir dava şartı olarak düzenlenmesi; Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesinde arabuluculuk tutanağının dava dilekçesine eklenmemesi halinde bu hususta 1 haftalık kesin süre verileceğinin ve davanın usulden reddedileceğinin yer alması ve bu usulün HMK’da düzenlenen dava şartı yokluğunda izlenecek usulden farklı olması ve son tahlilde sonraki kanunun öncekine; özel kanunun genel kanuna göre uygulama önceliğinin olması genel prensipleri gereği arabuluculuk yoluna başvurulması dava şartının sonradan tamamlanabilir nitelikte bulunmadığı aksi halin kabulünün, yani yargılama sırasında tamamlanabilir olduğunun kabulünün kanunun getirmek istediği değişikliğin özüne aykırı olacağı, kanunun amacının mümkün olduğunca dava yoluna gitmeksizin uyuşmazlıkları arabuluculuk safhasında çözmek olduğu, zaten yargılaması devam eden uyuşmazlıkta davalının arabuluculuk yolu ile çözüme yanaşmasının zor oluşu, devam eden yargılamada davacıya bu imkanın tanınmasının arabuluculuğu yalnızca tamamlanacak bir formaliteye dönüştüreceği, kanun koyucunun amacının bu olmadığı, bu nedenle “dava açılmadan önce” şeklinde açık ve net bir düzenleme tercih edildiği hukuki ve vicdani kanaatiyle, davacının arabuluculuk yoluna dava açılmadan önce başvurmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Peşin alınan 1.058,32 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile arta kalan 977,62 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 24/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸