Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/21 E. 2022/233 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/21
KARAR NO : 2022/233

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti, Men ve Ref’i
DAVA TARİHİ : 26/01/2022
KARAR TARİHİ : 26/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti, Men ve Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının …. ve … ibareli marka tescil belgelerinin sahibi olduğunu, davacının tekstil – giyim sektöründe yıllardır faaliyet göstermekte ve …. esas unsurlu markaları aktif bir şekilde kullandığını, “…” markalı ürünleri Merter’de bulunan toptan satış mağazaları ile …. üzerinden müşterisi ile buluşturduğunu, ayrıca davacı çok sayıda takipçisi bulunan…. sayfalarının da sahibi olduğunu, karşı tarafın …. kod no’lu … ibareli ve …. ibareli markaların tescilini almak için başvuru yaptığını, askı aşamasında başvurulara itiraz edildiğini, ancak karşı tarafın … online satış sayfalarında …. ibareli markaları kullanmaya başladığını, Bakırköy … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. .iş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını, bilirkişi raporu alındığını, karşı tarafın aynı/benzer ürünleri satışa sunması, davacının markadan doğan haklarının ihlali anlamına geldiğini, karşı tarafın eylemlerini suç teşkil ettiğini iddia ederek; marka hakkına tecavüzün tespit ve menine, karşı tarafın “….” ibaresini giyim ürünlerinde, markasal olarak internet ortamında ticari etki yapacak şekilde kullanılmasının önlenmesine, Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. D.iş sayılı dosyasında yapılan giderlerin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilleri … ve …’nın giyim sektöründe faaliyet göstermek için ilk adım olarak Sinai Mülkiyet Kanunu kapsamında hak sahibi olabilmek adına 10.08.2021 tarihli … başvuru numaralı … ibareli marka ile, 10.08.2021 tarihli …. başvuru numaralı … ibareli marka başvurusunda bulunduklarını, söz konusu başvuruların Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde değerlendirilerek başvurulan bütün sınıflarda … markası 27.08.2021 tarihli 379 Sayılı Resmi Marka Bülteninde, …. markası ise 27.10.2021 tarihli 383 Sayılı Resmi Marka Bülteninde yayıma çıktığını, müvekkillerinin markaları yayıma çıktıktan sonra bir kaç örnek görsel ile davacının da belirttiği internet sitesi ve sosyal medya hesabında başvurmuş oldukları markayı, başvurdukları şekilde kullandıklarını, ancak müvekkillerinin bu kullanıma ilişkin herhangi bir satış ya da pazarlama işlemi yapmadıklarını, markalara gelen itirazlar sonucunda da markaların tescil sürecinin bitmesini beklemek amacıyla, markanın kullanımına ilişkin bütün süreçleri ortadan kaldırdıklarını, herhangi bir üretim ya da satış müvekkiller tarafından yapılmadığını, davalıların, marka haklarını kullanmaya karar vermek için marka başvurularının tescil sürecinin sonuçlanmasını beklediklerini, söz konusu internet sitesini ve sosyal medya hesabını kapattıklarını, her iki marka karşılaştırıldığında, davacının markası ile müvekkillerinin markasının bütünsel anlamda farklı olduğu görüleceğini, davacının markası düz yazı halinde … şeklinde olup, davacının sunmuş olduğu görsellerden de görüleceği üzere küçük harfli düz yazı şeklinde raw olarak davacı tarafından kullanıldığını, müvekkillerin başvurusunu yaptıkları marka ibaresi ise yazı olarak … şeklinde olduğunu, her ne kadar davacının markası ile ortak harfler söz konusu olsa da davacın markası iki adet … harfi söz konusu olduğunu ve logoda bu harfler …. harfine benzer bir şekil oluşturmadığını, ayrı oldukları belli olduğunu, ayrıca davacının, dava dilekçesinde belirtmiş olduğu itiraz ve dosyalarında belirtilen marka ibarelerinin içerisinde davacının markası olan …. ibarelerinin geçtiği görüldüğünü, ancak müvekkillerinin markasının davacının markası ile birebir aynı olmadığını, kaldı ki, davacının 35.sınıfta marka tescili söz konusu olmadığını, bu nedenle itiraz ettiği dosyaların içerisinde aynı sektörde faaliyet gösteren ve 35.sınıftan tescil alan markalar da olduğunu, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, müvekkillerinin, davacının markasına tecavüz etme kastı taşımadıklarını, markaların birbirinden bütünsel anlamda farklı olduğunu, davacının 35.sınıftan tescilinin söz konusu olmadığı, eksik bilgi ve araştırma ile bilirkişi raporu alındığı göz önüne alındığında, markalar arasında görsel, işitsel, bütünsel olarak benzerliğin olup olmadığının, markaların sınıf tespitinin, bütün faktörlere göre global bir değerlendirmenin yapılmasının zorunluluğu hasıl olduğunu iddia ederek, haksız ve mesnetsiz açılmış davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı adına kayıtlı marka sicil kayıtları celp olunmuştur.
Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. değişik iş sayılı dosyası celp olunmuş, tetkikinde; talep eden … Şirketi tarafından, karşı taraf … ve … aleyhine delil tespiti talebinde bulunulduğu, tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda; “… internet sitesinde ve ….. …. sayfasında rastlanan markasal kullanımın, delil tespiti talep edene ait …. numaralı ve …. numaralı markalarının tescilli olduğu 25. Sınıfa dahil giyim ürünlerine ilişkin olup, tespit isteyenin markaları gibi “….” şeklinde okunduğu, işitsel ve görsel olarak tespit isteyenin markaları ile benzerlik arz ettiği, incelenen internet sitesinin ve instagram sayfasının aleyhinde tespit talep edilenler … ve …’ya ait olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlanmadığı” hususlarının bildirildiği görülmüştür.
Dosya, davalının, davacı adına tescilli “…” esas unsurlu markalardan doğan haklarına tecavüzünün bulunup bulunmadığına ilişkin rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 06/10/2022 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “Davacıya ait olarak belirtilen …. alan adının yapılan …. sorgusunda söz konusu alan adının 13.07.2010 tarihinde tescil ettirildiği, alan adının …. adına kayıtlı olduğu, web sitesinin iletişim bilgileri bölümündeki bilgilerden alan adının davacı … İNŞ.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ. tarafından işletildiği anlaşıldığı, …. Alan Adının Yapılan …. Sorgusunda, alan adının 08.07.2021 tarihinde tescil edildiği, alan adı sahiplik bilgilerinin gizlenerek kayıt edildiği görülmüş olup, alan adı sahiplik bilgileri net olarak tespit edilemediği, cevap dilekçesinde davalı beyanlarından … … hesabı ile …. adresli internet sitelerinin sahiplerinin davalılar olduğunun anlaşıldığı, davalıya ait olduğu tespit edilen sosyal medya hesabı ile internet sitesinde kullanımların bulunduğunun tespit edildiği, her iki firmanın da 25 yaş ve üzeri genç ve çalışan bayan kitlesine hitap eden, ceket, elbise, pantolon kategorilerinde, benzer tarzda ürünler sattıkları dolayısıyla aynı müşteri kitlesini hedef aldıkları, tecavüz açısından gereken iltibasın mevcut olduğu tespit edilmiş olup, belirtilen bu sebeplerle, davalı tarafın eylemlerinin, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince, davacının marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmayacağına dair nihai hukuki nitelendirme ve takdirin Mahkemeye ait olduğu, davalının, davacının markası ile karıştırılmaya yol açacak bir kullanım sergilediği bu sebeple, yukarıdaki tespitler ışığında, karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanım yönünden TTK m. 55/1-a-4 kapsamında haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağına dair nihai hukuki nitelendirme ve takdirin Mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalı vekili 18/10/2022 tarihli dilekçesi ile, davacının markası ile müvekkilleri markasının bütünsel olarak bakıldığında birbirinden farklı olduğunu, kabul etmemekle birlikte markalar arasında benzerlik olduğu düşünülse de bu markaya tecavüz durumu oluşturmadıklarını, davalı müvekkillerinin marka kullanımlarının haklı bir sebebe, meşru bir bağlantıya dayandığını, görsel ve bütünsel olarak davacının markasından farklı olan müvekkilinin markası için her ne kadar internet sitesi açılsa da, açılan bu internet sitesinden herhangi bir satış yapılmadığını, davalı müvekkillerinden davacının markasından habersiz olarak tamamen iyiniyetle hareket ettiklerini, haksız rekabet ve marka hakkında tecavüz kastı taşımadıklarını, müvekkillerinin, davacının marka tescilinden bağımsız 35.sınıfta da tescil başvurusu yaptıkları markayı kısa süreliğine haklı bir nedene dayanarak kullandıklarını, bununla birlikte davacının dava dilekçesinde örnek olarak sunduğu ve başvurularının reddedildiğini belirttiği markaların asıl ibarelerinin hep davacının markası ile aynı olan …. ibaresi olduğunu, müvekkilinin markasının farklı olduğunu ve tecavüz kastı taşımadan kendi marka başvurusuna dayanarak markayı kısa bir süre kullandığını, bu nedenle markaya tecavüz ve haksız rekabet durumunun oluşmadığını, ayrıca, davacı dava dilekçesinde davalı müvekkillerinin markasının internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde kullanılmasının önlenmesine dair talepte bulunduğunu, ancak davalı müvekkillerinin bu yönde bir kullanımı söz konusu olmadığından ve bilirkişi raporunun sonuç kısmında da müvekkillerinin haklı bir nedene dayanarak kullandığı site ve sosyal medya hesabının aktif olmadığını, kullanmadığı hususu haricen belirtilmediğinden davacının bu talebinin sonuçlanması adına bu hususun da bilirkişilerce sonuç kısmında belirtilmemesinin hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, rapora itirazları doğrultusunda dosyanın yeniden bilirkişiye gönderilerek ek rapor alınmasını talep etmiştir.
Dava, davalının, davacı markasından doğan haklarına tecavüzün tespiti, men ve ref’i talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Davacı markalarının asli ve ayırdedici unsuru “….” kelime unsurudur. Davalının fiili markasal kullanımları baskın ve büyük puntolar ile “…” ibaresini içermektedir. Söz konusu kelime unsurları işitsel ve görsel yüksek oranda benzerlik içermektedir. Sınıfsal olarak ise davalının fiili markasal kullanımlarının, davacı markasının tescilli olduğu 25.sınıfta “koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış giysiler” emtiasında olması nedeniyle ayniyet olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda yüksek orandaki işitsel ve görsel benzerlik ve sınıfsal ayniyet nedenleri ile markalar arasında, hitap ettikleri ortalama tüketici nezdinde iltibasın gerçekleştiği hukuki kanaatine varılmıştır.
Davalı, söz konusu markasal kullanımı yalnızca internet adreslerinde ürün tanıtımlarında yaptığı, ürün satışının gerçekleşmediğini beyan etmiş ise de, SMK’nun 29.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendine göre “Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.” marka hakkına tecavüz sayılır. Bu durumda davalının, markasal kullanımının bir şekilde ticari amaçla elde bulundurmak ve ticaret alanına çıkarmak olarak davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğu anlaşılmıştır.
Davalı her ne kadar marka başvurusu nedeniyle kullanımın haklı nedene dayandığını iddia etmiş ise de SMK’nun 155.maddesine göre “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.”
Buna göre davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalıların davacıya ait …. ve … tescil numaralı markalardan doğan haklarına tecavüzün tespiti ile bu tecavüzün men’ine, davalıların tecavüz oluşturan …. ve … ibarelerini ürünler ve …. …. hesabı ile …. adresinde kullanılmasının men’ine,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 80,70 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 143,50 TL posta/tebligat masrafı ve Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. Değişik İş sayılı dosyasında yapılan 1.741,20 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2.046,10 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸