Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/190 E. 2022/248 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/190 Esas
KARAR NO : 2022/248

DAVA : Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i
DAVA TARİHİ : 02/03/2022
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/12/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davacı vekili Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …….. esas sayılı dosyasına tevzi olunan dava dilekçesi ile, Davalı …….. ve yetkilisi olduğu davalı şirketin faaliyetleri kapsamında, müvekkilinin uzun yıllardır oluşturduğu müşteri portföyünü 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen haksız rekabet hallerinin pek çoğunu oluşturan eylemlerle müşterileri yanıltma, müvekkili firmayı kötüleme, aldatıcı reklamlar yapma vs. hallerle müvekkili müşterileri ile iş yapmaya çalışmakta ve müvekkilinin ticari zararına kusurlu biçimde sebebiyet verdiğini, davalıların haksız rekabet oluşturan eylemlerinin önlenmesi ve haksız rekabetin ortadan kaldırılarak müvekkili hakkında yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine dair ihtiyati tedbir karar verilmesini, davanın kabulü ile davalıların gerçekleştirdikleri haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davalılar vekili cevap dilekçesi ile ……. San. Ve Tic.Ltd.Şti.’nin ana iştigal konusunun başta tekstil ve çelik olmak üzere çeşitli sektörlerde kullanılan kauçuk ve poliüretan kaplamalı çeşitli çelik merdanelerin üretim ve bakım işi olduğunu, müvekkilleri ile başlayan iş birliği sürecinden önce kauçuk esaslı ya da herhangi başka bir malzemeden üretilmiş ray bağlantı sistemi tecrübesi asla bulunmadığını, Davacı ile müvekkilleri arasında iş birliğinin Davalı Müvekkillerinin daveti üzerine ilk defa 2012 yılında imzalanan ekteki sözleşme ile fiilen başlandığını, söz konusu sözleşmenin iş bazlı olduğu halde, sonraki yıllarda iki firma arasında vuku bulan ve güven esasına dayalı olarak sürdürülen tüm sözlü anlaşmalar için de yetki ve sorumlulukların belirlenmesi amacıyla rehber olmaya devam ettiğini, ana iştigal konusu raylı sistemlerden farklı işler olan Davalı …….. firması ile Müvekkillerinin iş birliği süresince ya da onun öncesinde aralarında herhangi bir rekabet söz konusu olmadığını, Müvekkillenin Davacı ……. firmasının aslî herhangi bir müşterisini tanımadığı gibi onlarla temas da etmediğini, davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2022 tarih, ….. esas, …… karar sayılı kararıyla ” taraflar arasındaki uyuşmazlık davalının 2015 yılında patentini aldığı ….. ray bağlantı sistemleri tasarımının davacıya ait olduğu iddiası ile Bakırköy ……. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesine ve Bakırköy ….. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinde dava açarak marka tescilinin devri ile davalının marka hükümsüzlüğünün tespitini talep ettiği, davalı asilin 2012-2020 yılları arasında davacı firmada çalışıp çalışmadığı, davacının müşteri portföyüne davalının yanıltması, kötülemesi, aldatıcı reklamalar yapması gibi faaliyetinin olup olmadığı, bu yol ile kendisine menfaat davalıya zarar vermeye çalışıp çalışmadığı haksız rekabetinin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. İhtisas mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, somut olayda tescilli tasarımın kullanılmasına dayanarak oluşan haksız rekabetin önlenmesi istendiği, talebin temelini tescilli tasarımın haksız iltibasının oluşturduğu uyuşmazlığın özel görevli ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi alanına girdiği…”nden bahisle görevsizlik kararı verildiği, hükmün kesinleşerek mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Davacı taraf, dava dilekçesinde davalılardan ……..’ın, davacı şirket bünyesinde iş takipçisi-pazarlamacı olarak kimi dönemlerde yazılı sözleşme ile kimi dönemlerde ise yazılı bir sözleşme bulunmaksızın uzun yıllar çalıştığını, bu sayede davacının müşteri portföyüne, özellikle kauçuk ray bağlantı sistemlerine ilişkin tüm çalışma ve tasarımlarına, ticari sırlarına, know-how ve teknik bilgilerine erişme imkanına sahip olduğunu, sahip olduğu bu bilgi, belge, veri ve sırları davacı şirket aleyhine haksız menfaat sağlama amacı ile kullandığını, bu kapsamda davacının ……. Belediyesi’nin kauçuk ray bağlantı sistemi işine teklif verdiği sırada davalı yanın haksız iddia ve ithamları nedeniyle bu işi alamadığını, bu minvalde yaratılan haksız rekabet nedeniyle davacı yanın mağduriyet yaşadığını beyan ve iddia etmiştir.
Görevsizlik gerekçesi olarak gösterilen kauçuk ray bağlantı sistemleri tasarımı ile ilgili taraflar arasındaki uyuşmazlığın işbu davalının konusu olmadığı, dava dilekçesinde yalnızca bu uyuşmazlık nedeniyle Bakırköy …….. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ……. esasında kayıtlı davanın bulunduğu hususunun bildirildiği, yine görevsizlik kararına gerekçe olarak gösterilen markaya ilişkin uyuşmazlığın da Bakırköy ……. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ……. esas sayılı dosyasında görülmeye devam edildiğini, dava dilekçesinde anlatılan bu hususların taraflar arasındaki anlaşmazlığın ve uyuşmazlığın gelişim sürecini hikaye ederken anlatıldığı, zaten esasen söz konusu sınai mülkiyetlere ilişkin uyuşmazlıkların da halihazırda derdest devam eden dosyalara konu olduğu, işbu davaya konu uyuşmazlığın ise temelinin herhangi bir sınai mülkiyete ilişkin olmadığı, doğrudan davalı yana atfedilen ve haksız rekabet oluşturduğu beyan olunan yukarıda ayrıntısı yazılan fiillere ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Esasen davacı yan da, dava dilekçesinde herhangi bir sınai mülkiyet hakkına dayanmamış, doğrudan davasını TTK hükümlerine ve haksız rekabet fiil ve olgusuna dayanarak açmıştır.
“Dava, TTK 54 vd. maddeleri uyarınca haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı, davalının facebook sayfasında kendi hizmeti ile davacı hizmetini kıyaslayarak, davacı hizmetini kötülediğini, facebook sosyal medya paylaşımları ile yayınlanan reklamların haksız rekabete sebep olduğunu iddia etmiştir. Davada 556 sayılı KHK kapsamında kalan bir hukuki koruma talebi bulunmadığından, fikri sınai haklar hukuk mahkemesinin görev alanına giren bir dava olmayıp TTK. 4 ve 5. maddeleri uyarınca ticaret mahkemesi görevli olduğundan, mahkemece, fikri sınai haklar hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.”(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29/11/2017 tarih, 2016/4657 E., 2017/6701 K)
“Davacı vekili, müvekkilinin kurucu ortağı olan …….. ‘un, özellikle geri kazanımı zor olan ambalaj ve üretim atıklarının boya, lak, plastik ve kağıt laminasyonlarının giderilmesi için yaptığı termal uygulamalarda çıkan gazları ısı enerjisine dönüştürülen yöntemi bulup sistemini geliştirdiğini, bulduğu ve geliştirdiği üretim sistemlerine ek döner tip gazlaştırma fırınlarında oluşan gazların yakılması için geliştirdiği yönteme ilişkin TPE nezdindeki ……. sayılı patent başvurusunun kabul edilip yayınlandığını, davacı şirketin ticari sır oluşturan bir dizi çalışmalarının bulunduğunu, davalılardan ………’ın 7 yıl süre ile davacı şirkette çalıştığını, bu süreçte üretim ve iş sırları ile ticari sırları öğrendiğini, davalının 2014 yılında müvekkilinden ayrılmasını müteakip davalı ……… ile davalı şirketi kurduğunu, davalıların etik olmayan davranışlarına başladıkları, davalı ………’ın müvekkilinin üretim sorumlusuna kendi firmasında çalışma teklifinde bulunduğunu, müvekkilinde öğrendiği her türlü bilgiyi haksız rekabet oluşturacak tarzda müvekkili aleyhine kullandığını, müvekkili aleyhine kamu kurumlarına haksız şikâyetlerin yapıldığını, davalıların da ………. sayılı patent başvurusu yaptıklarını, bu patent başvurusundan müvekkiline ait üretim ve iş sırlarının kullanıldığının öğrenildiğini, davalıların patent başvurusundaki “tarifname ve istemler” bölümünde yer alan bilgilerin müvekkiline ait ……. dosyasında, ….. yapılan lisans dosyalarında, ……. gibi projelerde yer alan ve davacı tarafından halen kullanılan üretim ve iş sırları olduğunu, yine …… sunmak üzere hazırlanan …….. dosyasında müvekkilinin üretim ve iş sırlarının kullanıldığını, davalıların müvekkilinin hammadde olarak kullandığı atıkların üreticilerine ulaşarak tedariğin önemli bir bölümünü azalttıklarını, yasal düzenlemelere aykırı olarak üreticilerden atık tedarik ettiklerini, müvekkilinin müşteri sayısını azalttıklarını, tüm bu eylemlerin TTK’nın 54 vd. maddeleri uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve ref’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
…/…
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, ref’i davasının açıldığı, iş bu davanın fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinin görev alanına girdiği, bir ya da iki asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bir numaralı asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, yukarıda da özetlendiği gibi haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmiştir. İddianın ileri sürülüş biçimine göre davacının patente dayalı bir talebi bulunmadığı gibi dava dilekçesinde sözü edilen …… sayılı patentin başvurusu davacı şirket adına değil davacının ortağı olan …….. adına yapılmıştır. Bu itibarla ihtisas mahkemeleri olan fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinin görev alanına giren bir uyuşmazlık söz konusu olmadığından mahkemece işin esasına girilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/05/2016 tarih, 2016/5109 E., 2016/5570 K)
“..1-Dava, 6102 sayılı TTK’ya dayalı haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemlerine ilişkin olup, mahkemece davacının TPE’de tescilli marka hakkına dayandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde, davalıya husumet yöneltilmesinin nedeni olarak gösterilen fiiller üç ana başlıkta toplanmaktadır. Birincisi davalının internet sitesinde Türkiye’nin ilk ve tek online markası olduğunu, 5.000 m2’lik üretim alanında 69 kişilik ekiple hizmet verdiğini söylemesi gibi gerçek dışı ve yanıltıcı beyanlarda bulunmak nedeniyle 6102 sayılı TTK’nın 55/a-2. bendinin ihlali, ikincisi bazı malların tedarik fiyatının altında satılması suretiyle aynı Yasa’nın 55/a-6. bendinin ihlali, üçüncüsü ise davalının internet sitesinde davacıya ait internet alan adının kullanılması nedeniyle davacıyı arayan müşterilerin önce davalıya ulaşmaları, davalının internet sitesinin ise bilgi paylaşımına yönelik ve satış yapılmayan bir site olması nedeniyle bu isimle satış yapılmadığını düşünen müşterilerin, davacıya ait internet sitesine de ulaşmaktan vazgeçmesi dolayısıyla 6102 sayılı TTK’nın 55/a-4. bendinde düzenlenen, başkalarının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak suretiyle haksız rekabet fiilidir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesinin sebebi de bu son iddiada bahsi geçen internet alan adının, aynı zamanda davacı adına marka olarak tescilli “……com” ibaresinden oluşmasıdır.
Oysa davacı vekilince 22.10.2014 tarihli oturumda anılan ibarenin müvekkili adına marka olarak tescilli olduğunu bildirilmişse de, 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca tescilli markadan kaynaklanan öncelik ya da üstünlük haklarına dayanmamış, tüm iddialarını 6102 sayılı TTK’nın 54 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerine dayandırmıştır. Kaldı ki aynı eylemle birden fazla yasa ile korunmakta olan hakların ihlali iddiasının varlığı halinde, kural olarak hakların yarışması hali söz konusu olmayıp, hakların yığılması durumu mevcuttur. Hak sahibinin bu halde koruma talebi bakımından seçimlik hakkı bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta da davacı taraf davasını, TTK’da düzenlenen haksız rekabetin önlenmesi yönünde kullandığından, davaya bakma görevi ticaret mahkemesine aittir.
Bu durum karşısında mahkemece, davacının marka hakkına dayanmadığı, 6102 sayılı TTK’da düzenlenen haksız rekabet hükümlerine dayandığı gözetilerek, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.”(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/12/2015 tarih, 2014/19065 E., 2015/13291 K)

Yukarıda anılı istikrar kazanan yüksek yargı içtihatları ışığında mahkememizce yapılan tespitler doğrultusunda mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğu hukuki kanaatiyle karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın görevli ve yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, daha önce görevli mahkemece görevsizlik kararı verilmiş olması sebebiyle oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın ilgili istinaf dairesine gönderilmesine,
2-Yargılama gideri ve harcın görevli mahkemece nazara alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2022

Katip ……
¸

Hakim …….
¸