Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/171 E. 2023/96 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/171
KARAR NO : 2023/96

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü, Markadan Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti, Men ve Ref’i
DAVA TARİHİ : 20/07/2022
KARAR TARİHİ : 24/03/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü, Markadan Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti, Men ve Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketlerin … San ve Paz Tic A.Ş. İle …. Gıda San. A.Ş.’nin kardeş şirketler olduğunu, birçok ticari faaliyet sergileyen müvekkili şirketlerin dünyaca ünlü hale gelen, bilinir, tanınır ve sevilen marka …’nun ilk önemli adımını … Pastanesini kurarak attıklarını, davalı …’nun, … Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin kurucusu olduğunu, ticaret sicil gazetesinde yer alan ilanda incelendiğinde, davalı tarafın, müvekkili şirketler adına tescilli ..,..,… ve …. numaralı markalarında yer alan ve markaların esas unsuru olan görseli kendi adına tescilli … tescil numaralı marka ve … tescil numaralı markasında kullandığını, müvekkili markalarına iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, müvekkili markalarına tecavüz teşkil ettiğini, davalı markalarının hükümsüz kılınması gerektiğini, bu nedenle dava konusu …. ve …. numaralı tescilli markalarının dava sonuna kadar kullanımının önlenmesi gerektiğini, müvekkil şirket markaları tanınan, bilinen markalar olup davalı taraf müvekkil şirket markalarının bilinirliğinden faydalanarak SMK 6/5. madde kapsamında haksız kazanç elde etme gayesi içerisinde olup kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davalı adına tescilli … ve … sayılı markaların SMK madde 25/1 kapsamında hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, tecavüzün tespit edilmesine, mütecaviz eylemlerinin gerçekleştirilmesinin önlenmesine, refine ve men’ine, davalılar aleyhine karar verilecek mahkeme kararının, masrafları davalı … tarafından karşılanmak suretiyle Türkiye çapında yayın yapan tirajı yüksek 3 gazeteden birinde ilan yoluyla yayınlanmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, hükümsüzlüğü istenen … ve …numaraları markalar YİDK kararı ile hukuka uygun bir şekilde incelemeden geçmiş bir marka başvurusunun sonunda elde edilmiş markalar olduğunu, marka görselinde yer alan …. olmakla beraber müvekkil markasını 2018 yılından itibaren aktif olarak kullanmakta ve işbu beyan konusu marka başvurusunu ise zaten kurum nezdinde tescilli olan markasına sınıf eklemesi yapmak amacıyla gerçekleştirildiğini, nitekim marka logosunda yer alan yöresel kıyafetli görselin bir kişinin tekeline verilmesi de kabul edilemeyeceğini, müvekkil markasında ön plana çıkarılan ve dikkat çeken esas unsur “….” ibaresi olduğunu, karşı taraf markasında bulunan esas ibare ise “….” olduğunu, müvekkil markasında beyaz ve kahverengi tonları kullanılmışken, itiraz sahibi markasında …, …, …, … renkleri kullanıldığını, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacıya ait ..,..,… ve …. tescil numaralı markalar ve davalıya ait … ve …. tescil nolu markaların tescil belgesi celp olunmuştur.
Dosya, davalıya ait … ve … tescil numaralı markaların hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı, davalının davacıya ait …, …, …. ve … tescil numaralı markalarından doğan haklarına tecavüzünün bulunup bulunmadığı, men ve ref koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 30/01/2023 tarihli raporu ile “davacının Türk Patent nezdinde …, …, … ve … tescil nolu markalarının hak sahibi olduğu, davalının … ve …. numaralı tescilli markalarının hak sahibi olduğu, davalı markalarının hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığı, davalının eylem ve kullanımlarının davacının markalarından doğan haklara tecavüz koşullarını içermediği” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili 27/02/2023 tarihli dilekçesi ile, aleyhe hususları kabul etmediklerini, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 03/03/2023 tarihli dilekçesi ile, öncelikle bilirkişi tarafından dosya kapsamlı olarak incelenmeden rapor oluşturuduğunu, eksik ve yetersiz inceleme yapılan rapor, somut uyuşmazlığı aydınlatmak için yeterli olmadığını, bilirkişi raporunda markalardaki şekil unsuru incelenmediğini, davalıya ait, davaya konu markalar müvekkil şirkete ait tescilli markalar nezdinde iltibas teşkil ettiğini, gerekli ve yeterli inceleme yapılmaksızın hazırlanan işbu bilirkişi raporunun taraflarınca kabulü mümkün olmadığını, bu nedenlerle bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarının kabulüne, dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine gönderilmesine, mahkemenin aksi kanaate olması halinde aynı bilirkişi heyetine göndererek taleplerini karşılar ek rapor alınmasına, davanın kabulüne, her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı adına kayıtlı …ve …. tescil numaralı markaların hükümsüzlüğüne ve davalının, davacı markalarından doğan haklarına tecavüzün tespiti, refi ve meni talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/5 maddesine göre: “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.”
Her ne kadar davacı tanınmışlık iddiasında bulunmuşsa da her somut olayda ayrıca bu iddiaya dayanan tarafın ispat yükümlülüğünde bulunduğu, bu iddiasını ispata yarayacak delillerini sunamadığı ve bu hususu ispatlayamadığı anlaşılmıştır.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/2-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Somut olayda davalıya ait markalar ile fiili markasal kullanımlar uyumludur. Buna göre davalı markaları ve fiili markasal kullanımları …. alanda kalan … alanda “….” ibaresi ve geleneksel giysi ile … simgesi olan … görseli ve bu görselin altında görece daha büyük fontla “…” kelimesi ile bu kelimenin altında daha küçük formda “… ibaresinden oluşmaktadır. Davacının davaya dayanak markalarında ise geleneksel giysi ile … simgesi olan uzun …. görseli ile “…” veya “….” kelime unsurlarından ibarettir.
Markalar arasında benzerlik değerlendirmesi, unsurların tek tek diğer markanın unsurları ile karşılaştırarak değil, bir bütün olarak yapılmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/1569 E., 2013/7750 K.sayılı 22/05/2013 tarihli kararına göre de, markayı oluşturan unsur o markanın diğer markalardan ayırdedilebilmesini sağlayan kelime, harf, sayı, şekil vb. işaretlerden oluşur. Markanın birden fazla unsuru ihtiva etmesi halinde, asıl unsuru markanın bütünü itibarı ile bıraktığı izlenim, tümüne hakim olan görünüş ve ayırıcılığını vurgulayan imajda aramak gerekir.
Markalar kıyaslanırken öncelikle asli ve ayırdedici unsurlarının ne veya nelerden ibaret olduğu da tespit edilmelidir. Genel kabule göre kelime unsurunun, şekil unsuruna göre akılda kalıcılığı yüksek olduğundan kelime ve şekil kombinasyonlarından oluşan markalarda kelime unsurunun asli unsur olarak kabul edilmesi gereklidir. Elbetteki, orijinal ve dikkat çekici şekil unsurları bu kuralın istisnasıdır. Taraf markalarında yer alan … , markaların tescilli oldukları ve fiilen kullanıldıkları emtialar bakımından orijinal ve benzersiz olmadıkları, kelime unsuruna baskın gelecek dikkat çekiciliklerinin olmadığı, markalarda yer alan ve asli unsur olarak kabul edilmesi gereken kelime unsurları arasında ise herhangi bir benzerlik bulunmaması nedeni ile davalı markalarının davacı markalarından farklılaşarak ayırdedicilik kazandığı kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm bu nedenlerle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın, davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen marka hükümsüzlüğü talebine yönelik 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen tecavüzün tespiti talebine yönelik 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır