Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/164 E. 2022/286 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/164
KARAR NO : 2022/286

DAVA : Markadan Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti Men ve Ref’i
DAVA TARİHİ : 06/07/2022
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti Men ve Ref’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasındaki iş bu davaya konu olan markanın ABD menşeli, oto cam filmi ve bina güvenlik filmi işleriyle iştigal eden … adli firmanın sahibi olduğunu ve Türkiye’de de tescil ettirdiği aynı isimli …. markası olduğunu, müvekkili şirketin halihazırda firmanın Türkiye’deki tek yetkili distribütörü olduğunu, … markasının lisans sahibi olduğunu, davalının yetkililerinin önceki yıllarda … firmasının Türkiye distribütörlüğünü yürüttüğünü, ancak görülen lüzum üzerine söz konusu ilişkinin üretici tarafından yenilenmeyerek sonlandırıldığını, ancak buna rağmen davalı şirketin aradan geçen iki yıldan fazla sürede halen kendilerine … distribütörü olarak lanse etmeye devam ettiğini, bu lansman sayesinde ciddi bir ticari kazanç elde ettiği gibi üretici firmanın sektördeki en kuvvetli birkaç uluslararası aktörden biri olmasının sağladığı saygınlığı kullanarak ticari itibar devşirdiğini, davalı şirket yetkililerinin internet sitelerinden ve sosyal medya hesaplarından müvekkilinin lisans sahibi olduğu işaretleri kaldırmayarak ve gerçeği yansıtmayan hak sahipliği iddiaları ile iltibas yaratarak reklam ve pazarlama yapmak suretiyle alıcı ile iletişim kurduğunu, söz konusu eylemlerin öğrenildiği tarihte davalının, taraflarınca önce sözlü olarak sonra yazılı olarak ihtar edildiğini, ancak davalı şirket yetkililerinin karşılık olarak sadece firmasının ana internet sitesi olarak kabul edilecek https://www…com.tr/ adlı internet sitesinden tecavüz oluşturan ifadeleri kaldırmakla yetindiğini, bunun yanında sosyal medya hesaplarında ve kendi sahibi oldukları https://www…com.tr/ gibi diğer internet sitelerinde yine müvekkilinin tek lisans sahibi olduğu marka ve işaretleri kullanmaya devam ettiği gibi davalı şirket yetkililerinin, kendilerini aslında müvekkilinin distribütörü olduğu firmanın tek yetkilisi gibi göstererek reklam ve pazarlamaya devam ederek ticari kazanç sağladığını, bu hukuksuzluğu halen sürdürdüğünü, bu nedenle davalı şirketin müvekkiline ait markaya tecavüzünün önlenmesi ve men’ine, müvekkiline ait tescilli markanın kullanıldığı, tüm alanlardan … markasına ait işaret ve ifadelerin kaldırılmasına, masrafı davalıdan alınarak hükmün tirajı en yüksek gazetelerden birinde ilanına, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, işbu davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, dava konusu … ibareli … ve …. numaralarıyla TPMK nezdinde tescilli markaların münhasıran …, Inc.adlı üçüncü kişi konumundaki şirkete ait olduğunu, SMK md.156 gereği yetkili mahkemenin davacının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, huzurdaki davanın davacısının tescilli bir sınai mülkiyet hakkı bulunmadığını, 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun “Genel yetkili mahkeme” başlıklı 6 numaralı maddesi uyarınca genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketin yerleşim yerinin Sarıyer/İstanbul olması nedeniyle davada yetkili mahkemenin İstanbul Merkez (Çağlayan) Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu, işbu gerekçeyle davanın yetkisizlik nedeniyle reddi gerektiğini, davacının, marka tescili sahibi olmadığını ve aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacının, SMK md. 158/II uyarınca marka tescil sahibinden işbu davayı açmak için izin ve yetki almadığını, kanunen yapması gereken bildirimi yapmadığını, müvekkili şirketin, marka tescili hakkı sahibi olan üçüncü kişi …, Inc.ile arasında bulunan 20 yılı aşkın ticari ilişkiye dayanarak faaliyetlerini yürüttüğünü, müvekkilinin web sitesi olarak sunduğu ekran görüntüsünün güncel olmadığını, müvekkilinin ekran görüntüsünde yer aldığı şekliyle bir marka kullanımı bulunmadığını davacının dilekçe ekinde ekran görüntüsünü sunduğu web siteleri, müvekkili şirkete ait olmayan “…com”, “…com” gibi bağımsız platformlara ait web siteler olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın öncelikle İstanbul Merkez (Çağlayan) yetkisinde olması sebebiyle yetkisizlikle usulden reddine, ayrıca davacının kanunen işbu davayı açmaya hakkı ve aktif husumet ehliyeti bulunmadığından ve müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil eden herhangi bir eyleminin bulunmaması sebebiyle esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davacı vekiline aktif dava ehliyeti yönünden lisans sözleşmesi ve tüm belgelerini sunmak üzere kesin süre verilmiş, davacı vekili 18/11/2022 alındı tarihli dilekçesi ile, ara karar gereği sözleşmenin e-imzalı sureti ve yeminli tercümesini dosyaya sundukları görülmüştür.
Davalı vekili 01/12/2022 davacı tarafından 1 haftalık kesin süre içerisinde dava dilekçesinde gösterdiği birtakım sözleşmeler ibraz edilmiş olsa da, distribütörlük sözleşmesinin eklerinin bilinçli olarak ibraz edilmediğini, davacı tarafından sunulan distribütörlük sözleşmesinin ilk sayfasında yer alan “Beyanlar” başlığı altında “Tanınan Dağıtım Hakları” düzenlenmiş ve “a” bendinde distribütörü Ek A ile belirlenen ürünlerin, Ek B ile tanımlanan bölgede dağıtımı hakkı verildiği düzenlendiğini, bir sözleşmenin kapsadığı ürün ve bölgelerin, sözleşmenin tüm şartlarını belirleyecek nitelikte olduğunu, mevcut durumda sözleşme içeriğinin taraflarınca saptanmasının mümkün olmadığını, davacı tarafça dosyaya sunulan sözleşmenin mevcut durumda değerlendirilmesinin ve kapsamının anlaşılmasının mümkün olmadığı gerekçeleriyle sözleşmenin ayrılmaz parçaları olan ve kapsamını belirleyen “Ek A” ve “Ek B” isimli sözleşme eklerinin davacı tarafından dosyaya ibraz edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalının, lisans sahibi olduğunu iddia eden davacı markasından doğan haklarına tecavüzünün tespiti, men ve ref’i talebine yöneliktir.
SMK’nun 24/1 maddesine göre tescilli bir markayı kullanma hakkı tescil edildiği mal/hizmetlerin bir kısmı veya tamamı için lisans sözleşmesine konu olabilir. SMK’nun 158.maddesine göre ise aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa marka sahibinin markadan doğan haklarına tecavüz edilmesi durumunda, marka sahibinin SMK 149 uyarınca açabileceği davaları inhisari lisans alan kişi kendi adına açabilir. Lisansın inhisari olmadığı hallerde ise lisans alanın kural olarak dava açma hakkı yoktur. Basit lisans alan, markaya tecavüz halinde, yapacağı bir bildirimle, gereken davayı açmasını marka sahibinden isteyebilir. Marka sahibinin bu talebi kabul etmemesi veya bildirimin alındığı tarihten itibaren 3 ay içinde gerekli davanın açılmaması halinde, lisans alan yaptığı bildirimi de ekleyerek, kendi adına dava açabilir.
Somut olayda davacı, aktif dava ehliyeti yönünden davasını inhisari lisans sözleşmesine dayandırmıştır. Ne var ki, dava açarken herhangi bir lisans sözleşmesi sunmadığı gibi, mahkememizce verilen kesin sürede sunmuş olduğu belge ve çevirilerden, sözleşme aslının marka hakkı sahibi 3.kişiden sadır olup olmadığı denetlenebilir bir şekilde belli olmadığı gibi, çevirilerden de sözleşmenin inhisari niteliği tespit edilmemiştir. Bu durumda marka tecavüz iddiasından kaynaklanan davada inhisari lisans sahibi olduğunu ispatlayamayan davacı yönünden davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının aktif dava ehliyeti yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. maddesine göre 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/12/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸