Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/126 E. 2022/299 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/126
KARAR NO : 2022/299

DAVA : Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i
DAVA TARİHİ : 26/05/2022
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti ile Men’i davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin “….” unvanı ve … renklerinin birlikte kullanılmasından oluşan ve tanınmış logosu ile 1982 yılında kurulmuş Dr. …. liderliğinde ve …. çatısı altında Türkiye’deki … kargo firması olarak faaliyetini sürdürdüğünü, müvekkilinin bir çok markasının TPMK nezdinde tescilli olduğunu, … renklerden oluşan “…” (…. baş harflerinden oluşan) özel tasarım logosunun, dilekçe ekinde belirtilen marka tescil belgeleri doğrultusunda müvekkili adına koruma altına alındığını, davalı şirketin, müvekkili şirkete ait olan tescilli logosunu iltibas yaratmanın ötesinde ayniyet içerecek şekilde ve tüketicileri yanıltacak şekilde müvekkili şirketin asli faaliyet konusu olan kargo ve taşımacılık faaliyetleri ile birebir aynı faaliyet konusunda haksız bir şekilde kullandığını, davalı şirketin resmi olarak kullandığı sosyal medya hesapları incelendiğinde, müvekkilinin logosu ile ayniyet içerecek şekilde …. renkleri ile … (…. baş harfleri) birleşimi ile görüntü olarak (…) harfine benzeyecek şekilde …(…)….’nun kullanılış biçiminin müvekkilinin Türkiye’nin her yerinde kullandığı marka ile ayniyet içerdiğini, ayrıca davalının “…. www….com.tr” marka başvurusunun da tescil edilemediğini, tescil başvurusuna üçüncü kişiler tarafından da itiraz edildiğinden tescil sürecinin devam ettiğini, davalının, müvekkili şirket ile aynı hizmet sınıfında marka başvurusu yaptığını, her iki şirketin de aynı taşımacılık sektöründe faaliyet gösterdiği ele alındığında, tüketiciyi yanıltma olasılığının kuvvetle muhtemel olduğunu, davalının internet adreslerine ilişkin Beyoğlu …. Noterliği’nin 26/05/2022 tarihli … ve … sayılı tespit tutanakları ile tespit yapıldığını, yapılan tespitlerde, müvekkili şirketin uzun süredir kullanmakta olduğu ve tanınmış bir marka haline getirdiği logonun birebir aynısının davalı şirket tarafından haksız ve izinsiz kullanıldığını ve halkı yanıltacak derecede ayniyet içerdiğini, müvekkili şirket ile davalı şirketin birebir aynı alanda ticari faaliyet gösteriyor olmasının bu benzerliğin bilinçli, kötüniyetli ve haksız kazanç temin etmek saikiyle yapıldığına karine teşkil ettiğini, davalıya haksız kullanımların sonlandırılması, aksi halde hukuki ve cezai tüm yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, davalı şirket tarafından verilen cevabi ihtarname ile markalar arasında bir benzerliğin bulunmadığını, ayırt edilebilir markalar olduğu iddia edildiğini, davalı şirketin müvekkili şirketin tanınmışlığından faydalanmak istediğini, müvekkili şirketin sahibi olduğu markaların tanınmış marka olduğunu, davalının gerçekleştirdiği ihlalin boyutunun oldukça fazla olduğunu, açıklanan nedenlerle davalının müvekkili şirketin kullanma yetkisini haiz olduğu tescilli markalara tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, bu tecavüzün önlenmesi ve men’ine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın dilekçesini kanun hükmüne uygun şekilde sunmadığını, eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davanın usulen de SMK ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde süresi içerisinde dermeyan edilmediğini, zamanaşımı itirazının değerlendirilmesini, akabinde davanın usulden reddini, müvekkili markası ile davacı markası arasında bir iltibas, ayniyet içerme durumunun söz konusu olmadığını, ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya mahal verecek herhangi bir benzerlik dahi söz konusu olmadığını, davacının dilekçesinde de ifade ettiği gibi, firmalarına ait logonun “…” ve “…” harflerini temsil etmekle şirketlerine ait markanın baş harflerine atıf yaparken; davalı müvekkiline ait tescilli markanın logosunun “….” şeklinde olduğunu, müvekkili şirketin 10 yıl gibi uzun bir süredir kargo taşımacılığı alanında faaliyet gösteren ve geniş yelpazeye sahip kurumsal müşteri ağı ve hatrı sayılır bir portföye sahip, sektörünün lider firmalarından olduğunu, hiçbir şekilde başka bir şirketin tanınırlığına ya da müşterisine ihtiyaç duymadığını, iddia edilen iltibas, marka tecavüzü ve haksız rekabet iddialarının amaç unsurlarının sakat olduğunu, müvekkili firma özelinde bu tip eylemler icra etmesinin hiçbir şekilde mümkün olmadığını, usule ve yasaya aykırı olarak ikame edilmiş davanın usulden ve esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı adına kayıtlı dava konusu marka tescil belgeleri ile davalının “…. www….com.tr” markasının tescil belgeleri celp olunmuştur.
Dosya, davalının davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzünün bulunup bulunmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 22/10/2022 tarihli raporunda; “Davalı yana ait olduğu değerlendirilen dava konusu markasal kullanımların davacı yana ait tecilli markalar ile ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet olmayacağı, bu minvalde davalı yana ait olduğu değerlendirilen eylemlerin davacı yanın tescilli markalarına tecavüz ve davacı yan ile haksız rekabet teşkil ettiğinden bahsedilemeyeceği” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davacı vekili 14/11/2022 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi tarafından tespit edildiği üzere somut uyuşmazlığa konu logo ve şekil unsurlarının müvekkili şirket tarafından tescil edildiğini, bu sebeple davalının eylemlerinin müvekkili şirketin marka hakkını ihlal ettiğini, ancak bilirkişi tarafından yalnızca 7/2-b maddesi uyarınca inceleme yapıldığını ve 7/2-c maddesi uyarınca inceleme yapılmadığının anlaşıldığını, zira söz konusu madde hükmü uyarınca da iltibasın oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, konu hakkında yeterli uzmanlığı olmaması ve taraflı görüş bildirdiğini düşündükleri bilirkişinin hazırlamış olduğu raporun dikkate alınmayarak uyuşmazlığa konu unsurların müvekkili şirket tarafından tescil edilmiş olduğu dikkate alınarak yeni bir bilirkişi heyeti tayini ile yeniden değerlendirme yapılması gerektiğini, davalı tarafından, müvekkili şirket tarafından tescil edilmiş unsurların haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullanıldığını, bilirkişi tarafından davalının tescil sürecindeki markası ile fiili kullanımındaki logonun ilgili markanın koruması altında olarak değerlendirilemeyeceği kanaatinin kabul edilebilir nitelikte olmadığını, karşılaştırmaya tabi markalar arasında asli unsur bakımından benzerlik bulunmadığı kanaatinin kabul edilebilir nitelikte olmadığını, bilirkişi tarafından, müvekkili şirketin tanınmış marka olduğuna dair bir belgenin bulunmadığı kanaatinin hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını, bilirkişi tarafından, neye dayanarak tüketici nezdinde iltibas yaratılmasından uzak olduğu kanaatine varıldığının anlaşılamadığını, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil eden eylemler olduğunu, sektörel anlamda uzman bir bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyeti tarafından rapor alınmasını, mahkemece yeni heyetten rapor alınması talepleri kabul edilmemesi halinde itirazları değerlendirilerek ve heyette sektörel anlamda uzman bir bilirkişi eklenerek heyetten ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalının, davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti ile men’i talebine yöneliktir.
Mahkememiz markalar arasındaki benzerlik ve karıştırma ihtimalleri gibi hukuki tespit ve yorum gerektiren hususlarda Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih ve … Esas ve … Karar sayılı ilamında da işaret edildiği üzere bilirkişi raporları ile bağlı değildir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Markalar karıştırılırken görsel, işitsel, kavramsal ve sınıfsal olarak kıyaslanmalı ancak değerlendirme bütüncül yapılmalıdır. Zira tüketici, satın alma sürecinde markaları unsurlarına ayırarak değil bütüncül olarak algılar ve bu yönden bazen unsurlardan biri ön plana çıkarak karıştırma ihtimali yaratabilir.
Somut olayda davacının dayanak markalarının önemli ve dikkat çekici özelliği mavi zemin üzerine konumlandırılmış .. ve … kelime ve şekil unsurlarıdır. Davalının tescilli markası … zemin üzerine … ve …. puntolarla “….” ve altında küçük ve geri planda …. renk ile konumlandırılmış “www…” ibarelerinden müteşekkildir. Ne var ki davalının fiili markasal kullanımları söz konusu tescilden uzaklaşıp … renk kombinasyonları ve ön plana çıkarılmış “…” işareti ile birlikte “…” şeklindedir. Söz konusu fiili markasal kullanımların – her ne kadar kelime unsurlarında farklılık olsa da – bütüncül … davacı markalarını çağrıştırır mahiyette olduğu, yüksek düzeyde, yani ayniyet derecesinde sınıfsal benzerlik dolayısıyla davalının diğer unsurları itibariyle markasının farklılaştırmasını kendisinden bekleneceği, buna mukabil, davalının fiili olarak şekil unsuru ve renk kombinasyonu ile davacı markalarına yanaştığı, bu durumun marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Zira taraf markalarının hitap ettiği, herhangi bir özel eğitim, bilgi ve dikkat seviyesine sahip olmayan ortalama tüketici, hizmet satın alma sürecinde, daha önce karşılaştığı davacı markaları ile davalı markası arasında bütüncül düzeyde bağlantı kurabileceği, dolaylı karıştırmanın gerçekleşeceği, bu durumun ise marka hakkına tecavüz oluşturacağı vicdani ve hukuki kanaatiyle bilirkişinin aksi yöndeki görüşlerine iştirak edilmemiştir.
Davacının haksız rekabete ilişkin iddiaları yönünden ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 14/03/2022 tarih, 2019/5189 esas ve 2022/1852 karar sayılı içtihadı nazara alınarak TTK’nun 55/1-a-4 bendinin somut olayda uygulama yeri olmayacağı, özel kanun olan SMK’nun uygulanması ve özel kanun hükümlerinin korumasının yeterli olduğu kanaatiyle haksız rekabetten kaynaklanan davanın da reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm gerekçelerle davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının davacıya ait … ve … tescil numaralı markalarından doğan haklarına tecavüzünün tespiti ile bu tecavüzünün men’ine,
-Davacının haksız rekabet davasının REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen tecavüzün tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen haksız rekabetin tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 2.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 208,10 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.208,10 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve reddi oranında hesaplanan 1.104,05 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan 80,70 TL başvurma harcı ve 80,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 161,40 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekillerinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/12/2022

Katip …
¸

Hakim ….
¸