Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/80 E. 2022/63 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/80 Esas
KARAR NO : 2022/63

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i ile Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/04/2018
KARAR TARİHİ : 08/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Ref’i ile Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili firmanın …… Müdürlüğü iştiraki bir firma olduğunu, …… ‘da toplu ulaşılma ilgili teknik ve teknolojik hizmetler yürüttüğünü, önce akbili geliştirdiğini, toplu taşımada temassız geçiş sağlayarak insan hayatını büyük oranda kolaylaştıran “…,….”ın da müvekkili tarafından uygulamaya alındığını, ….. tescil numaralı 7, 8, 9, 21 sınıflarda tescilli ……, …… tescil numaralı tüm sınıflarda tescilli …,…. markasının müvekkilini adına kayıtlı olduğunu, davalı şirket ile davalı şirket sorumluları olan davalıların, 18/01/2018 tarihi ve devam eden tarihlerde çeşitli internet siteleri ve gazetelerde yayınlandığı üzere, müvekkiline ait ……. markası hakkında dürüstlük kuralına aykırı olarak kötülemede bulunarak müvekkilinin itibarına zarar verdiğini, haber içeriklerinde ……. yerine geçecek çeşitli teknolojiler kullanılarak ve turnikelerin kaldırılması suretiyle toplu ulaşıma yenilik getirilmesinin planlandığı, hatta bu kapsamda Ayrılıkçeşme durağından başlayarak projenin hayata geçirileceğinin beyan edildiğini, Türkiye’de %30 kaçak geçini ön görüldüğünü, müvekkilinin uygulamalarının kötülenmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalıların ……. kaldırılmış gibi beyanda bulunmalarının, ……. muadili bir uygulama inşa edilmiş gibi gösterilmesinin tescilli ……. marka ve uygulamasına zarar verdiğini, davalı şirket ve yetkililerinin eylemlerinin TTK’da düzenlenen haksız rekabet, 6769 sayılı SMK uyarınca da marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalıların müvekkilinin marka ve uygulamalarını kendilerine ait gibi gösterdiğini, tüketicileri yanılttıklarını, davacıların bu uygulamalarının 30 yılı aşkındır markasını tanınır ve dünyada önde gelen markalarından biri haline getiren müvekkilinin ticari itibarına zarar verdiğini, müvekkilinin marka ve sloganlarının davalılar tarafından demeçlerinde izinsiz kullandıklarını, haksız yararlandıklarını, davalıya gönderilen ihtarnameden sonuç alınamadığını, davalının haberlerini sunan yayın organlarına da çeşitli tarihlerde ihtarname gönderildiğini, açıklanan sebeplerle davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, haksız rekabetin önlenmesine, durdurulmasına, ayrıca davalıların 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre ikili koruma altında bulunan müvekkiline ait TPE nezdinde ….. tescil numarasıyla tescilli ……. ve …… tescil numarasıyla tescilli ……. ibareli markalarına vaki tecavüzünün tespitine, men’ine, ref’ine, şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı şirkete gönderilen ihtarname tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsilini, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesinin davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davaya cevap vermedikleri anlaşılmakla davanın reddini istedikleri kabul edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dosya, tarafların iddia ve savunmaları, sunulan internet görselleri dikkate alınarak, davacının marka hakkına tecavüz edilip edilmediği, haksız rekabet koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise davacının talep edebileceği maddi tazminatın taraf defterleri nicelenmek suretiyle hesaplanması için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 21/03/2019 tarihli raporlarında; “dava konusu internet sitelerinde davacı adına tescilli “…….” markasına ilişkin herhangi bir markasal kullanıma rastlanmadığı, haksız rekabet şartlarının somut olay açısından oluşmadığı, bu aşamada tazminat incelemesi yapılmasına yer olmadığı” hususlarını bildirdikleri görülmüştür.
Davacı vekili 16/04/2019 tarihli rapora itiraz dilekçesi ile, davalıların kullanımının müvekkilinin tescilli marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalıların müvekkili markasını ……. sistemi ile karşılaştırarak müvekkilinin tescilli hakkını ihlal ettiğini, bu hususa bilirkişi raporunda değinilmediğini, sunulan deliller incelenmeden rapor oluşturulduğunu, 6769 sayılı SMK’ nın 7/3-f md’ de açıkça işaretin hukuka aykırı karşılaştırmalı reklamlarda kullanılmasının marka sahibi tarafından yasaklanabileceğinin düzenlendiğini, somut olayda müvekkiline ait “…….” markasının davalılar tarafından karşılaştırmalı reklamlarda kullanıldığını, 16/04/2019 tarihinde https://……/ şeklindeki linkten halen erişime açık olan adreste hukuka aykırı kullanımın olduğunu, 1 numaralı davalının kurduğunu iddia ettiği sistem ile müvekkiline ait marka ile bütünleşmiş hizmetin karşılaştırılarak tüketicilere “……” bitirecek olan ifadeleriyle kendi marka ve hizmetlerinin tanıtımının yapıldığını, bu delilin dosyada olmasına rağmen incelemede dikkate alınmayarak eksik inceleme yapıldığını bu şekilde hüküm kurulamayacağını, davalı şirket ve yöneticilerinin müvekkiline karşı işlemiş olduğu fiillerin TTK da düzenlenen haksız rekabet kapsamında olduğunun düzenlendiğini, gerçeğe aykırı ve aldatıcı beyanlara bulunarak rekabette öne geçmeye çalışmanın haksız rekabet olduğunu, davalı şirket ve yetkililerinin 2018 yıl sonunda müvekkilinin “…….” markasıyla sunduğu hizmetlerin sona ereceğini kendi sistemlerinin Ayrılıkçeşmesi başta olmak üzere kurulacağının ifade edildiğini, böyle bir durumun olmadığını, davalıların iş ilişkileri hakkında aldatıcı beyanda bulunduklarını, davalıların kendi sistemlerini tarif ederken müvekkilinin “…….” markasıyla sundukları hizmetin kötü ve yetersiz olduğunu ifade ettiklerini, kendi kurdukları sistemin müvekkilinin “…….” markalı hizmetini bitireceğini iddia ettiklerini, tecavüz ve haksız rekabet durumunun mevcut olup olmadığının takdir yetkisinin Mahkemeye ait olduğunu, bu sebeple tecavüz ve haksız rekabet olmadığında bahisle hesaplama yapılmamasının doğru olmadığını, tazminat hesaplaması yapılması gerektiğini beyan etmişlerdir.
Davacı vekilinin itirazlarını tek tek karşılar ve özellikle en son ibraz edilen bilgisayar ekran çıktısı değerlendirilip davalı tarafça bağlantısının olup olmadığı ve haksız rekabet teşkil edip etmediği yönünde ek rapor tanzimi için dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 18/09/2019 tarihli raporlarında; “dava konusu https://…..com.tr/…. internet sitesinde yer alan ankette “…….’ı bitirecek olan ….. sistemi” şeklindeki bir kullanımın haksız rekabet olarak nitelendirilebileceği ve SMK m.7/3-f bendi uyarınca yasaklanabileceği, ….. firması Bilanço, Gelir Gider Tablolarını temin edebilmek için firma telefonu, internet sitesinden iletişime geçildiği, ancak herhangi bir irtibat sağlanamadığı, elde tazminat hesaplanacak bir bilgi ve belge olmadığından davacı tarafın tazminat talebinin dikkate alınabileceği, manevi tazminat konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğu” hususlarını rapor etmişlerdir.
Davacı vekili 06/12/2019 tarihli dilekçesi ile, tazminini talep etmiş oldukları zararların 6769 sayılı SMK 151/2-c maddesi uyarınca, lisans bedeline göre hesaplanmasını talep etmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü 03/03/2020 tarih, …. sayılı cevabi yazısı ile emsal lisans bedelinin gönderildiği görülmüş, dosya eksik hususların giderilmesi yönünden ek rapor hazırlamak üzere mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişinin ek raporundaki görüşlerini değiştirmediği görülmüştür.
Davalı …… San ve Tic. A.Ş.vekili rapora itiraz dilekçesi ile, müvekkilinin alanında öncü bir ekip ile birçok ulusal ve uluslararası ar-ge projesinde geliştirici ortak olarak yer almakta iken, 2018 yılı başında yabancı menşeli proje ortaklarının bir kısmının projelerden çekilmesi ve proje ödeneklerinin ortadan kaldırılması neticesinde 2018 yılı Mart ayı itibariyle ticari faaliyetine son verdiğini, şirket ortaklarının 2018’de yurtdışına yerleştiğini, davacının dava konusu ettiği ar-ge projesinin hiçbir zaman tamamlanamadığını, ticari bir ürün haline geldiğini, davalılar veya müştereklerinin bundan hiçbir ticari hak veya menfaat elde etmediğini, …… firmasının bu tarihten beri yürütülen tüm işlemlerinin tasfiyeye yönelik olduğunu davacının dava konusu ettiği haberlerin yapılmasında davalının veya iş ortaklarının hiçbir dahili veya müdahalesinin olmadığını, anılan haberin ilgililerince yapılma amacının, davacının ticari ürününe yönelmiş herhangi bir rekabet yaratmak değil, teknolojik kökten değişimin hedeflendiğinin altını çizmek olduğunu, anılan haberi yapanın, ayınlayanın veya kaleme alanın müvekkili şirket olmadığını, bu yönüyle davalının anılan haberin yapılmasında herhangi bir rekabeti ihlal edecek veya menfaat sağlayıcı eyleminin bulunduğu iddiasını kabul etmediklerini, davacının, davalıdan lisans bedeli talep etmesinin ise fiili olaya hukuken uyarlık gösterebilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin ar-ge projeleri kapsamında pilot uygulamaları yapılmış projeler dışında bu yönüyle elde edilmiş herhangi bir ticari gelirin varlığından bahsedilemeyeceğini, talep edebilecek tazminatın dayanağının lisans işletim bedeli olabilmesi için ise ticarileşmiş ürün yanında haksız rekabet yaratacak bir eylemin varlığının ispatının şart olduğunu, mahkemece gerekli görülmesi halinde davalının 2018 yılında ticari faaliyetine son verdiğine ve fiili durumuna ilişkin tüm bilgi ve belgelerin sunulacağını, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Üsküdar Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden davalı şirketin 2018-2019-2020 Kurumlar Vergisi Beyannamesi ile 2021/2.dönem Kurum Geçici Vergi Beyannamelerinin birer sureti celp olunmuştur.
Mahkememizce 24/02/2021 tarihli ara kararı ile, davacının, haksız rekabet hükümlerine göre isteyebileceği tazminat tutarının hesaplanması amacıyla dosya yeniden mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 23/01/2022tarihli raporunda; “2019 ve 2020 yılında herhangi bir satış gelirine rastlanmadığı, 2018 yılı dikkate alındığında, 2017 yılına oranla düşüş görüldüğü, gelir tablosu dikkate alındığında haksız rekabet olduğu dönemde gelir ve bilanço kalemlerinde büyük oranda düşüş görüldüğü, dosyaya sunulan herhangi bir defter ve belge bulunmadığı, 2018 yılına ait gelir tablosu kalemlerinde beyan edilen gelirlerin İstanbul geneli mi Yurtiçi geneli mi ayrımı yapılamadığı, gelirden çok satıştan iadelerin yüksek olduğu ve net satışların eksiye düştüğü, yani zarar edildiği, ticaret odası cevabi yazısı dikkate alındığında, reklam gelirlerinin ne kadar olduğuna dair net bir bilgiye rastlanmadığı, yurt içi satışlarının “…,….” reklam gelirinden kaynaklı olup olmadığı, satışların İstanbul geneli mi Türkiye geneline mi ait olup olmadığının net olmadığı, davalı yanın herhangi defter ve gelir ispatlayıcı belge sunulmadığından dolayı 2018 yılı Yurt İçi Satış Geliri cirosu dikkate alınarak hesaplamaların yapıldığı, 2019 ve 2020 yıllarında herhangi bir gelirin beyan edilmediği, yurt içi satışları; 2018 yılı için 944.283,24 TL x %15 = 141.642,49 TL olarak hesaplandığı, manevi tazminat konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davacı vekili 11/02/2022 tarihli rapora itiraz dilekçesi ile, bilirkişi raporu kapsamında yapılan tazminat hesaplamasının kabulünün mümkün olmadığı, hesaplamanın kapsamlı bir inceleme neticesinde yapılması gerektiğinin Yargıtay kararları uyarınca açık olduğunu, kaldı ki davalının 2019 ve 2020 yıllarında satış gelirinin olmadığı hususunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalıların, kötüniyetli olarak belge ve evrak ibrazından imtina ettiğini, satış gelirinin olduğu yılların baz alınarak kıyasen ve makul bir hesaplama yapılması gerektiğini, hesaplamaya ilişkin eksik hususların tamamlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili 16/02/2022 tarihli dilekçesi ile, davacının davasının ispatının yalnızca davalının anılan marka veya ürün adı altında bir hizmeti piyasaya sürmüş, herhangi bir suretle satışını veya ticaretini gerçekleştirmiş olması halinde mümkün olacağını, davacının bu hususu ispat edemediğini, davalı şirketin bu suretle herhangi bir gelir elde ettiği iddiasının gerçeklikten uzak olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu marka veya hizmetler yönünden hiçbir ticari kazancı olmadığını, böyle bir ürün veya hizmetin piyasaya hiç sunulmadığını, müvekkili şirketin 2018 yılı Nisan ayında tüm çalışanlarının işine son verdiğini, o günden bugüne kadar hiçbir ticari faaliyet yürütmediğini, davalı ile bir ar-ge projesi kapsamında adı gösterilen ve bundan hiçbir ticari veya fiili ilişkisi bulunmayan …. de anılan davalar yönünden hiçbir fiili veya hukuki dahili veya sorumluluğu bulunmadığını, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 03/03/2022 tarihli dilekçesi ile, 1.000,00 TL olan maddi tazminat değerini 140.642,49 TL daha artırarak 141.642,49 TL’ye arttırılmasına ve ferileriyle beraber davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalıların, davacı markasından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespiti, men’i ve ref’i ile tazminat talebine yöneliktir.
Davacı temel olarak, davalıların çeşitli yayınlar yoluyla sahip olduğu markalarının yer aldığı hizmetlerin gerçeğe aykırı iddialarla kötülenmek suretiyle markalarından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet gerçekleştirdikleri iddialarında bulunmuştur.
Marka hakkına tecavüz sayılan haller 6769 sayılı SMK’nun 29.maddesinde gösterilmiştir. Buna göre: “a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak. b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek. c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak. ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek” marka hakkına tecavüz sayılır. Davalıların iddia olunan “markayı dürüstlük kurallarına aykırı surette kötülemek” ise söz konusu madde kapsamında bir tecavüz fiili değildir. Atılı eylem ancak TTK’nun 54 vd.maddelerinde ticari dürüstlük kuralına aykırı eylemler olarak belirlenen haksız rekabet hükümleri çerçevesinde değerlendirilebilir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, getirilen haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. TTK’nun 55/1-a maddesine göre ise “başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını faaliyetlerini veya ticari işlerini, yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” haksız rekabet hali olarak gösterilmiştir.
Davacının delil olarak sunmuş olduğu kullanımlardan https://www…… uzantılı sitede yer alan “…….’ı ……” başlıklı anket dışında, hiçbirinin davacının iş ürünü yahut markalarını kötüleyici ifade barındırmadığı, yukarıda yer alan anket başlığında yer alan ifadenin ise kötüleyici yahut gerçeğe aykırı olduğu kabul edilse dahi, söz konusu sitenin bir gazeteye ait olduğu ve linkin bir haber başlığı olarak kaleme alındığı, davalıların verdiği bir reklam metni yahut basın açıklaması şeklinde yer almadığı, söz konusu ifadelerin davalılara ait olduğu yönünde sitede bir bilgi yer almadığı gibi bu yönde bir delil de sunulmadığı, davalıların söz konusu haber yahut anketten, bu anketin kaleme alınış şeklinden sorumlu tutulamayacağı kanaatiyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Yatırılan 35,90 TL peşin harç ve 2.405,00 TL ıslah harcından, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile arta kalan 2.360,20 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı ……. San Tic A.Ş.kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği red edilen tecavüzün tespiti talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
4-Davalı …… San Tic A.Ş.kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/4.maddesi gereği red edilen maddi tazminat talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davalı …… San Tic A.Ş.kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin gereği red edilen manevi tazminat talebine yönelik 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/04/2022

Katip …..
¸

Hakim …..
¸