Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/7 E. 2021/221 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/7
KARAR NO : 2021/221

DAVA : Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin
Tespiti, Durdurulması ve Önlenmesi
DAVA TARİHİ : 14/05/2014
KARAR TARİHİ : 26/11/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’dan Doğan Haklara Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması ve Önlenmesi davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili adına TPE nezdinde tescilli olan “…” esas unsurlu markalarını ilk olarak 1996 yılında kullanmaya başlamış olup, bu çerçevede … sayılı “…”, .. sayılı “…”, .. sayılı “…”, … sayılı ” …”, … sayılı “… “, …. sayılı “…”, .. sayılı “….”, … sayılı “….”, … sayılı “….”, … sayılı “…”, … sayılı ” …”, … sayılı “…”, … sayılı “…”, … sayılı “…”, … sayılı “…”, … sayılı “…”, … sayılı “…”, … sayılı “… “, … sayılı “…”, …. sayılı “…”, … sayılı “…”, … sayılı “…” markalarını Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 05, ve 29. Sınıfları da dahil olmak üzere çeşitli sınıflar için tescil ettirdiğini, markanın piyasada bilinirliğini sağlayan bu markayı piyasaya kazandıranın müvekkil şirket olduğunu, bu nedenle marka üzerindeki öncelik hakkının müvekkil şirket olmakla birlikte gerçek hak sahibinin de müvekkil şirket olduğunu, davalı şirketin “…” ibareli ilaçlarının müvekkil markalarına neredeyse ayniyet derecesinde benzer olduğunu, söz konusu … ibaresinin müvekkilin seri markalardan biri olarak algılanma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, davalı kullanımı ile müvekkili … esas unsurlu markaları arasında benzerlik olduğu ve toplumda aynı marka izlenimi uyandırdığını, ilgili markalar bakımından davalı tarafın markaya tecavüz niteliğindeki … ibaresinin kullanım ve eylemlerinin tespiti ile durdurulması, giderilmesi ve önlenmesini, davalının … ibaresini kullanmasının haksız rekabet niteliğinde olduğunun tespitini, haksız rekabet niteliğindeki eylemlerinin giderilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkil … Tic. Ltd. Şii’nin yaklaşık 10 yıldır … adlı ve ilaç vasıflı pediyatrik şurubu aralıksız ve fasılasız üretmekte ve satmakta olduğunu, Sağlık Bakanlığt’na 2005 tarihinde başvuruda bulunulduğunu ve iş bu başvurunun Bakanlıkça kabul edilerek 31/0812005 tarih ve … no ile “… adlı ilaca ait yeterli tıbbi müstahzarlar ruhsatnamesi” verildiğini, yine Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü ‘nün 19/12/2005 tarihli belgesiyle “….” adlı ilaca satış izni alındığını, müvekkilinin ilaç üretim ruhsatı sahibi olup, 10 yıldır ülke çapında tek yetkili olmak üzere fasılasız üretim ve satış yapmakta olduğunu, davacının rakip firma olduğunu ve müvekkil ile aynı sektörde ve aynı ürün segmentinde ( … şurup) faaliyet gösterdiğini, müvekkili yakından tanımakta ve bilmekte olduğunu, davacının, …. ibareli ilaç üretmesinin yasak olduğunu … ibareli şurup üretme hakkına sahip olmadığını ve müvekkilin ruhsat sahibi olduğunu bile bile, müvekkil zararına hareket etmek kastıyla … ibareli markayı 05. sınıfta adına tescil ettirdiğini ve ilaç üreticisi müvekkilinin üretim ve satış yapmak hakkını elinden almaya çalıştığını, davacı tarafından kötü niyetle tescil ettirilen … no’lu ve … ibareli markanın hükümsüzlüğü için aleyhine İstanbul Anadolu …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasıyla “markanın hükümsüzlüğü” davası ikame edildiğini, ilacın etkin maddesi olan … ibaresinin tanımı “…” ibaresi üzerinde davacının hak sahibi olmadığım, ilaç markalarında etkin madde ibarelerinin ilacın yaygın adı olup, iş bu isimin kamuya ait olduğunu, ilacın etkin maddesinin kullanıldığı ilaç markalarının “….” mahiyetinde olduğunu ve ayniyet kriterinde bire bir ayniyetin arandığını, hitap edilen tüketicinin doktorlar, eczacılar olduğunu, Davacı ve tüm tacirlerin, çinko etken maddesini içeren ilaçlar ürettiği müddetçe elbette “…” ibaresini kullanmak mecburiyetinde olduğunu, zira “..” kelimesinin başkaca bir anlatımı olmadığını, davacının adeta “… (…) ” kelimesini tekeline almaya çalışmakta ve piyasada … ibaresinin asıl etkin madde olduğu hiçbir ilacın üretim ve satışının yapılmamasını istediğini, taraf kullanımlarının birbirinden farklı olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı ve davalı adına tescilli markaların sicil kayıtları celp olunmuştur.
Mahkememizin … Değişik iş sayılı dosyası dosya içerisine alınmış, tetkikinde; talep edenin … San Aş, karşı tarafın … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. olduğu, tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda; davacı ve davalı markaları karşılaştırılması sonucunda davacının “…” ”…”… İbareli markaları ile davalının “…” markasının gerek görsel, gerek anlamsal gerek fonetik ( işitsel) ve gerekse bütünsel olarak karşılaştırılmasında ayırt edilemeyecek kadar benzer/aynı olduğu ve bu benzerliğin iltibas yaratabileceği sonucuna varılmıştır.
Bekletici mesele yapılan İstanbul Anadolu…. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, … karar sayılı dosyası uyap üzerinden celp olunmuş, tetkikinde; Davacısının …. SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ, davalısının …SAN A.Ş. olduğu, davanın konusunun … başvuru numaralı “…” markasınm tüm sınıflar açısından hükümsüzlüğü olduğu, yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinafı üzerine dosyanın İstanbul BAM’a gönderildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin … esas ve … karar sayılı kararı ile yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar vererek, davanın kısmen kabulü ile davalı adına tescilli 09/06/2009 başvuru tarihli … başvuru numaralı “…” markasının 5.sınıftaki emtialar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminde onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya, tüm beyan ve deliller, değişik iş tespit dosyası, bekletici mesele yapılan dosya hep birlikte incelenmek suretiyle, davalının davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı hususlarında rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 08/10/2021 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “davalının, tescilli markaya dayalı kullanımının, SMK’nın 7 ve 29.maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz ve bu suretle haksız rekabet oluşturmayacağı” hususlarını bildirdikleri görülmüştür.
Davacı vekili 22/11/2021 havale tarihli dilekçesi ile, “…” asıl unsurlu ürünler bakımından müvekkili şirketin 1990’lı yıllardan bu yana yoğun kullanımı ve tanıtımı nedeniyle davaya kaonu marka üzerinde üstün ve öncelikli hak sahipliği bulunduğunu, bilirkişilerin, müvekkili şirketin zayıf marka olduğu yönündeki tespitlerin kabul edilemeyeceğini, bilirkişilerin tecavüz açısından değerlendirme yapılırken taraf markalarının öncelikle tescil tarihlerinin ve daha sonrasında da karıştırma ihtimali nedeniyle işaretsel ve sınıfsal benzerliğin dikkate alınması gerekliliğini belirtmiş iseler de; müvekkili şirketin “…” esas unsurlu marka tescillerinin davalı şirketin 2005 yılındaki ilaç ruhsatı başvurusundan çok daha önce olduğu hususunu dikkate almadıklarını, davalı şirketin “…” isimli tescilli bir markasının bulunmadığını, müvekkili şirketin “…” markasına yoğun kullanımla ayırt edicilik kazandırdığını, davalı şirketin “…” ibareli ilaçları müvekkili markalarına, görsel, işitsel ve fonetik açıdan ayniyet derecesinde benzer olduğunu, bilirkişilerin davalının markasal kullanımında “…” ibaresinin eklenmesi ile ayırt ediciliğinin sağlandığı yönündeki tespitlerinin kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep etmiştir.
Dava, davalı kullanımlarının, davacı markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti ile men ve ref’i talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Markalar arasında benzerlik incelemesi yapılırken, işaretler arasında işitsel, görsel ve kavramsal olarak bir benzerlik bulunup bulunmadığı, davaya konu edilen markanın ayırd ediciliğinin olup olmadığı dikkate alınır. Karşılaştırmada esas itibariyle markaların ayırt edici ya da baskın unsurları göz önüne alınır. Markaların ayırdedicilik sağlamayan ya da herkesin kullanımına açık tali unsurları değerlendirme dışı bırakılmalıdır.
Davaya konu markaların ayırdediciliğinin bulunup bulunmadığı tespit edilirken öncelikle değerlendirilmesi gereken husus davacının dayanak yaptığı markanın ayırdedicilik derecesidir. Zira davaya dayanak markanın ayırdediciliği ne kadar zayıf ise sonraki markanın benzerlikten kurtulmak için ihtiyaç duyacağı yazılış ve görünüm değişikliği de o kadar az olacaktır. Bu noktada ilaç markaları yönünden önceki markanın tercihinde etkili olan nedenler ön plana çıkar. Zira davaya dayanak yapılan önceki marka ilacın etken maddesinden, jenerik adından, tedavisi amaçlanan hastalıktan veya buna benzer diğer özelliklerinden hareketle türetilmiş ise, ayırdediciliğinin yüksek olmadığının kabulü gerekir.
İlaç markalarına özgü özellikler, daha çok markaların tanımlayıcı unsurlardan türetilmesine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu markaların, ilaçta bulunan etken madde veya tedavisi hedeflenen hastalık veya vücuttaki bir etken maddeden hareketle türetilmesi ortaya çıkan markanın zayıf ve ayırdediciliğinin düşük olmasına neden olmaktadır. Bu şekilde zayıf bir marka tercihi yapan önceki marka sahiplerinin, sonradan piyasaya girecek rakiplerinin de aynı yolu izleyebileceğini öngörmesi ve buna katlanması gerektiği kabul edilmektedir.
Somut olayda taraf markalarının yer aldığı ilaçlar Almanca (…), İngilizce, İspanyolca, Fransızca (…), İtalyanca ve Portekizce gibi bazı dillerde (…) olarak geçen ve “…” anlamına gelen etken madde isminden türetildikleri anlaşılmaktadır. Davacının markasının ilacın etken madde isminden türetildiğinin kabulü karşısında zayıf marka olarak nitelendirilip kategorize edilmelidir. Yukarıda anılan ilkeler doğrultusunda zayıf markaların ayırdediciliklerinin düşük olduğu ve sonraki marka sahiplerinin ufak sayılabilecek farklılıklarla tescillerine zayıf marka tercih eden tarafın katlanması gerektiği kabul edilmektedir.
İltibas değerlendirilmesinde önem arz eden bir diğer husus ortalama tüketicinin ortalama tüketicinin belirlenmesidir. Davaya konu markalar ilaç markasıdır. Tüketicilerin tıbbi sorunlarının çözümü için tercih ettiği söz konusu ilaçları özel bir dikkat ve araştırma ile tercih edeceği, çoğunlukla doktor ya da eczacı gibi özel uzmanlık sahibi tüketicilerin tavsiye ve önerilerini dikkate alacağı, ortalama bir ürün satın alırken göstereceği dikkat ve özen ile ayıracağı vaktin çok daha fazla kalacağı, bu itibarla karıştırma ihtimalinin azalacağının kabulü gerekir.
Yargıtay 11. HD. 26/09/2018 tarih ve 2016/14515 e. 2018/5728 k.sayılı içtihatında da aynı hususlara dikkate çekilmiştir: “İlaç emtiası bakımından etken madde veya tedavisi hedeflenen hastalığa doğrudan atıf yapan işaretler tanımlayıcı niteliktedir. Ancak etken maddeden türetilen işaretlerin de ayırt edicilik vasfına sahip olmak koşuluyla marka olarak tescili mümkündür. Somut olayda davacı vekili davalının 05.sınıf yönünden “…” ibareli marka başvurusunun müvekkilinin aynı sınıfta tescilli “…” ibareli markalarıyla iltibas tehlikesine yol açtığını ileri sürmüştür. Ancak, davacı markasından farklı olarak davalının marka başvurusundaki aynı etken maddeden türetilen “…” ilaç markasının doktor ve eczacıdan oluşan uzman kullanıcı kesimi dikkate alındığında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında davacı markası ile iltibas ihtimali bulunmadığından…”
Yukarıda anılı gerekçeler ile içerisinde sektör (kimya mühendisi) bilirkişi heyeti tarafından alınan bilirkişi raporundaki görüşlere iştirak edilmiş, davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL ilam harcından, peşin alınan 25,20 TL haracın mahsubu ile bakiye 34,10 TL harcın, davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/11/2021

Katip …
¸

¸Hakim …
¸