Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/69 E. 2021/66 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/69 Esas
KARAR NO : 2021/66

DAVA : Marka Devri/Marka Hükümsüzlüğü ve Tazminat
DAVA TARİHİ : 26/02/2018
KARAR TARİHİ : 07/04/2021
K.YAZILDIĞI TARİH : 28/04/2021
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Devri/Marka Hükümsüzlüğü ve Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin Çin Cumhuriyeti (Tayvan) Ticari Marka Kaydı ile 01 Aralık 2004 tarih ve ……. tescil numaralı …… markasının maliki olup markayı daha eski tarihlerden bu yana ihdas eden ve kullanan kişi olduğunu, davalı tarafın, müvekkili şirketin eski distribütörü olan ……. Ticaret Müh. Ltd. Şti’nin ortağı olduğunu, bu süreçte müvekkili ile her türlü iş ve işlemi davalının yaptığını, dolayısıyla müvekkilinin marka hakkını ve içeriğini bildiğini, davalı tarafın bu dönemde müvekkilinin haberi, izni-muvafakati olmaksızın kötüniyetli şekilde müvekkilinin markasının birebir aynısını mal/hizmet sınıflarında TPMK nezdinde kendi adına tescil ettirdiğini, sözleşme ile müvekkilinin markasını kullanma hakkı davalıya verilmişse de hiçbir şekilde marka devri ya da markayı tescil etme hakkı tanınmadığını, müvekkilinin dava konusu markanın eskiye dayalı gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin başka bir distribütör ile çalışmaya başladığını, davalının bu distribütöre karşı haksız marka tesciline dayanıp müvekkilinin markasını kullanarak mal satışını engellemeye çalıştığını, müvekkili ile davalı arasında yapılan son resmi sözleşmenin 2014 tarihli olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanının da markası ile birebir aynı olup, davalı tarafın usul ve yasaya aykırı tescilinin müvekkilinin ticaret unvanına da tecavüz teşkil ettiğini, davalının distribütörlük sözleşmesini mahkemeyi yanıltıcı şekilde yorumladığını, lisans sahibi olma ve marka sahibi olma kavramlarını karıştırdığını, bu nedenle davalı taraf adına tescilli ……. nolu “……. ” markasının gerçek hak sahibi olan müvekkili şirkete devrini, bu kabul edilmezse kötüniyetli olarak tescil edilmiş ve müvekkilinin markasının birebir aynısı olan dava konusu markanın tescil edildiği tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini, maddi ve manevi tazminat olarak şimdilik 5.000,00 TL’ye hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 14/02/2020 tarihli celsede tazminat taleplerinin 3.000,00 TL’sinin maddi, 2.000,00 TL’sinin manevi tazminat olarak beyan ettikleri görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin ortağı olduğu, yöneticiliğini de yaptığ eski aile şirketi olan ……. Ticaret Mühendislik Ltd. Şti’nin, davacının ürünlerini 2002 yılından beri Türkiye, Türki Cumhuriyetler, birçok Avrupa ülkesinde münhasır yetkili distribütör olarak satın alıp pazarladığını, buna dair değişik dönemlerde davacı ile yapılmış olan sözleşmelerin halen yürürlükte olduğunu, davacı iddiasının aksine müvekkilinin distiribütörlüğünün halen devam ettiğini ve özellikle Türkiye pazarında tek yetkili distribütör olduğunu, davacı ile imzalanan sözleşmeleri içeriğinden dava konusu markanın müvekkili adına tescilinde davacının bilgisi, onayı ve hatta desteğinin olduğunun görüleceğini, davacının, dava konusu markanın müvekkili adına tescilli olduğunu bildiğini, müvekkilinin bu markaya Türkiye’de marka imajını kazandırdığını, markaya ilişkin tüm hakların müvekkiline ait olduğunu kabul ettiğini, davacının, müvekkilinin tescilinden sonra, “Müvekkili Dr. ….. ‘ın Türkiye’de …… Tescilli Markanın Sahibi ve Tek Kullanım Yetkilisi” olduğunu,……. ticari markasını ve ……. makinelerinin resimlerini web sitelerinden, reklamlarından, kataloglarından kaldırılmasını uyarı yazıları ile (yeni çalışmaya başladığını söylediği …… firması da dahil) muhtelif firmalara gönderdiğini, yazının bir örneğini de müvekkiline bilgi amaçlı gönderdiğini, müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketler ile münhasır yetkili satıcılık sözleşmelerinin halen yürürlükte olduğunu, davacının Kasım 2017’de dava dışı …… ile müvekkili ile olan sözleşmeleri alenen ihlal eden münhasır satıcılık sözleşmesini yaptığını, davacının müvekkilinin ……’a karşı açılan maddi ve manevi tazminat davası üzerine de kötüniyetle huzurdaki davayı açtığını, davacının bahsettiği yurtdışı tescilinin müvekkilinin tescilinden daha sonra olduğunu, markanın müvekkili tarafından iyiniyetle tescil ettirildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİMLESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan dava konusu marka tescil belgeleri, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden ……. Ticaret Mühendislik Limited Şirketi’ne ait ticaret sicil kayıtları celp olunmuş, davacı tarafça …… makamlarınca) tarafından düzenlenen marka tescil belgeleri Türkçe tercümeleriyle birlikte dosyaya sunulmuştur.
Davacı tanıkları duruşmada dinlenilmiş, davacı tanığı ……. duruşmada alınan beyanında; kendisinin tornacı olduğunu, 2007-2008 yılları arasında …’ın ….. firmasından …… tezgahları ithal edip sattığını, kendisinin de 2 adet makine aldığını, kullandığını, sonraki marka işlerinden haberi olmadığını, satın alırken de Tayvan menşeili olduğunu bilerek satın aldıklarını, halen de Tayvan’dan aynı marka ile ürün geldiğini, Türkiye’den de distribütörler aracılığı ile satın alındığını beyan etmiştir.
Tanık … beyanında; kendisinin uzun yıllardan beri tezgah satış işleminde teknik servis ve pazarlama işinde çalıştığını, ……’ı bu sebeple tanıdığını, kendisini de bu makinelerin satışını yaptığını, …… firmasını tanıdığını, daha önce……. firmasının makinelerini ……. Ltd. Şti’nin sattığını, bu şirket batınca distribütörlüğünü …’ın aldığını, teknik servis ve yedek parça temininde bazı sıkıntılar olduğunu, ondan distribütörlüğünü aldıklarını, şuanda …… Takım Tezgahlar Ltd. Şti’nde satışın yapıldığını, kendisinin de bu şirkette çalıştığını, Kasım ayında ayırldığını, marka tescilinden haberinin olmadığını, markayı ……. markası olarak bildiğini beyan etmiştir.
Dosya dava konusu markanın gerçek hak sahipliği, hak sahibinin kim olduğu, davalının tescilinin kötüniyetli olup olmadığı, davacıya devri veya hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti yönünden bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 30/09/2019 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “Dosyada davacının davalı markasının koruma tarihinden önceye ait markasal kullanımlarının mevcut olmadığını, dosyadan tespit edilebilenlerin, davacının 2004 yılında……. unvanı ile söz konusu ibareden oluşan markayı Çin Cumhuriyetinde marka kaydı ile koruma altına aldırdığı, dava dışı Gemini şirketi ile 2008 ve 2009 tarihli sözleşmeleri de bu ibareli unvanı ile imzaladığı, ayrıca davalının kendisi, ortağı olduğu, yöneticiliğini de yaptığı dava dışı ……. Ticaret Mühendislik Ltd. Şti.’nin davacının ürünlerini 2002 yılından beridir Türkiye’yi kapsar şekilde münhasır yetkili distribütör olarak satın alıp pazarladığının belirtildiğini, tüm bu tarihlerde dava konusu markanın davalı adına tescil edilmiş olmadığını, davacı şirketin, davalıya ait ……. tescil nolu …… markasının koruma tarihi (26.06.2012) öncesinde …… tanıtıcı işareti/markası üzerinde gerçek (üstün) hak sahibi olduğu, davalı markası ticari temsilci (davalı) tarafından haklı bir neden olmadan tescil ettirilen marka olarak kabul edilirke, markasının davacıya devrine ya da tescilli olduğu tüm sınıflarda hükümsüzlüğüne karar verme hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davacı vekili 17/09/2020 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat taleplerinin SMK 151/2 C bendi uyarınca hesaplanmasını talep etmiştir.
Tazminat talebinin hesaplanması yönünden dosya SMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 11/01/2021 tarihli raporunda; “davacı şirketin yurtdışı menşeili olduğundan ve işyeri adresi yurtdışında bulunduğundan ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davalı vekilinin de 07/01/2021 tarihli e-mail ile “Davalının Amerika’da bulunduğunu ve orada öğretim üyesi olarak işe başladığını, kendi adına ticareti ve vergi kaydı olmadığını, davacı firmanın Tayvan’dan gönderildiği malların satışının davalının sahibi olduğu Gemini şirketi üzerinden yapılmış olduğunu, davalının Amerika’ya gitmeden önce şirketini de Türkiye’de birilerine sattığını, tüm bilgi ve belgelerin satın alanlarda olduğunu ama onlara ulaşma imkanı olmadığını” bildirmiş olması nedeniyle davalı taraf ile ilgili ticari defterler incelenememiş ve maddi tazminat hesabı yapılamamış olduğundan, davacının davalıdan talep edebileceği maddi tazminat miktarının TBK md.50 ve 51 çerçevesinde belirlenmesinin takdirinin mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Dava; davalı markasının davacıya devri, terditli olarak davalı markasının hükümsüzlüğü ve tazminat talebine yöneliktir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller, taraf beyanları ve alınan bilirkişi raporu karşısında; davacı firmanın “……” markasını yurtdışında, hükümsüzlüğe konu markadan daha önce tescil edip kullandığı, davacı ile davalının kurucu ortağı olduğu dava dışı ……. Ticaret Mühendislik Ltd. Şti. Arasında 20/02/2009 tarihli ve 12/03/2014 tarihli Münhasır Satış ve Servis Acenteliği Sözleşmelerinin bulunduğu, bu sözleşmelere göre Gemini şirketinin Türkiye’de “……” ürünlerini satmak ve servisini yapmak konusunda yetkili olduğu ve davacının herhangi bir makinayı herhangi bir şirkete söz konusu marka ile satmamayı kabul ve taahhüt ettiği anlaşılmıştır. Davalı, davacı firmanın bilgi ve onayı ile “……” markasını kendi adına tescil ettirdiği iddia ve savunmasında bulunmuştur. Bu iddiasını dile getirirken sözleşmede bulunan “…… iş bu sözleşme ile kendi markası veya herhangi bir marka adı ile herhangi bir başka üçüncü taraf üzerinden herhangi bir makine satmamayı ve ihraç etmemeyi kabul eder ” hükmüne; tescil tarihinden önce söz konusu marka isminin sözleşmelerde yer almamasına, davacının 3. Kişi firmalara gönderdiği uyarı yazılarına dayanmıştır. Mahkememizce sözleşme hükümlerinin ve 3.firmalara davacı yanca gönderilen uyarı yazılarının tetkik ve değerlendirilmesinde taraflar arasında akdedilmiş olan inhisari lisans sözleşmesi türüne niteliği itibariyle uygun olduğu anlaşılmıştır. “Marka lisansı kural olarak inhisari (tekelci) değildir. Ancak yanlar sözleşmelerinde marka lisansının inhisari (tekelci karakterli) olmasını kararlaştırabilirler. Münhasır lisans verildiğinde, marka sahibi kendisini aynı hakkı başkasına da lisanslama konusunda sınırlamış olur. Aksi sözleşmeye şart konulmadıkça marka sahibi, aynı bölgede kendisi de markayı kullanamaz ve münhasır lisans sahibi marka sahibi ile eş yetkilere sahip olur.” (İ.Güneş, SMK Işığında Uygulamalı Marka Hukuku s.186)
Somut olayda gerek sözleşme hükümleri, gerekse davacının 3.kişilere gönderdiği yazılar, tarafların iradelerinin inhisari lisans sözleşmesi yönünde gerçekleştiği; bu sözleşmenin nitelik ve anlamına ise davacının yazılarının uyumlu ve uygun olduğu, anlaşılmaktadır. Davacının, davalı ya da dava dışı Gemini firmasının “……” markası üzerinde Türkiye’deki sahibi ve yetkilisi” olduğu yönündeki 3.kişilere göndermiş olduğu yazı ve uyarılardan hukuki olarak iradenin inhisari lisans olduğu yönünde bir sonuç çıkarılabilirse de, davalının bu markayı kendisi adına tescil ettirmesine muvafakat yönünde bir sonuç çıkarmak, inhisari lisans veren marka sahipleri aleyhine hatalı ve hakkaniyetli olmayan neticeler doğurur. Tarafların her ikisi de tüccardır ve sözleşmelerinde açıkça tescil hak ve yetkisinin yer almaması, iradelerinin bu yönde olmadığın da göstergesidir.
Davalının, davacının yurtdışı tescilinin kendi tescilinden 2 sene sonra olduğu, ülkesellik ilkesi gereği üstün hakka sahip olmadığı iddiasının ise dosyada bulunan Ekonomi Bakanlığı Fikri Mülkiyet Müdürlüğünce verilen Çin Cumhuriyeti (Tayvan) Ticari Marka Tescil kaydının noter tercümesi örneğine göre söz konusu markanın 01/12/2004 tarihinden itibaren koruma altında olduğunun tespiti ile davacının aynı ticaret unvanı ile faaliyetlerini sürdürerek davalı ile sözleşmeler yapması karşısında doğru olmadığı, davacının “……” markası üzerinde gerçek hak sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, 2004 yılından beri uluslararası alanda davacı yanca kullanılıp tescil olunan davacı markasının davalı yanca yapılan sözleşmeler ile bilindiği, haberdar olunduğu, taraflar arasında açık veya örtülü bir rıza veya anlaşma olmaksızın davalının bu markayı kendi adına tescilinin, kötüniyetli bir tescil olduğu ve hak düşürücü bir sürenin söz konusu olamayacağı, davacının, ticari temsilci sıfatındaki davalının haklı neden olmadan tescili dolayısıyla markanın kendisine devri talebinin kabul edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı taraf terditli olan devir veya hükümsüzlük davası yanında maddi ve manevi tazminat talebinde de bulunmuşsa da; tazminatın koşulları için haksız fiil, zarar, illiyet bağı ve kusurun gerekli olduğu, davalının tescil ettirdiği markasını, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri dışında kullandığına ilişkin bir delilin dosyaya sunulmadığı, dosyanın tümüne göre, davalının yalnızca tek satıcılık sözleşmesi doğrultusunda ve bu sözleşme çerçevesinde davacı yanca üretilen ve markayı ihtiva eden ürünlerin pazarlamasını ve servis hizmetlerini gerçekleştirdiği, bunun haricinde markasal bir kullanımının bulunmadığı, tazminat için yasal koşulların oluşmadığı anlaşıldığından bu yöndeki taleplerin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalıya ait ……… tescil numaralı markanın devri talebinin KABULÜ ile;
-Söz konusu markanın tescilinin davacıya DEVRİNE,
-Davacının koşulları oluşmayan maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
2-Peşin alınan 85,39 TL harçtan, alınması gereken 59,30 TL harcın mahsubu ile arta kalan 26,09 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen Marka Devri talebine yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen maddi tazminat talebi yönünden 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 359,20 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.254,40 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre hesaplanan 1.127,20 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.07/04/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸