Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/632 E. 2022/235 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/632 Esas
KARAR NO : 2022/235

DAVA : Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 22/12/2021
KARAR TARİHİ : 26/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka Hükümsüzlüğü davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının 2000 yılında Türkiye’nin köklü giyim markası olmak adına yola çıkan 2007 yılında süre gelen kabulleniş , tanınma ile sektörde en üst sıralarda yerini aldığını, çocuk giyim sektöründe önde markaları olan … gibi dünyanın en önde gelen çocuk markalarının aynı çatı altında toplaması genişletilen mağaza sayısı ile şirket Türkiye’de çocuk giyim sektöründe lider marka konumuna ulaştığını, davacının … markalarının 28/04/2003 tarihinden bu yana seri markaları ile sektörde kabul gördüğünü, davalının şahıs aynı mal ve hizmet sınıfında uzun yıllardır davacıya ait olan markanın başına ekler getirerek şahsi markası haline getirmeye çalıştığını, davacı ile aynı mal ve hizmet sınıfında bulunacak olan yeni marka daha önceden tescillenen markanın aleyhine olacak şekilde tescillendiğini, mal hizmet ve sınıfı bakımından da müvekkili ile aynı / benzer sınıflarda tescilli ve müvekkili ile aynı benzer sektörde hizmet veren markaların müvekkili markaları ile karıştırılmasına ve haksız rekabete neden olduğunu, davalı şirket tarafından 35. Sınıfta tescilli markanın …. tescil numaralı … markası ile davacının TPE nezdinde tescilli “…” seri markası arasında oluşacak ayniyet daha ilk bakışta açıkça görüldüğünü, aynı benzer hizmet sektöründe faaliyet göstermekte olup markaların ayırt edilemeyecek ölçüde aynı olduğunu, davalı markası ile müvekkili markaları arasındaki benzerliğin tesadüfi olmadığını ve bilinçli bir tercih olduğunu, taraflar arasında ekonomik bağlantı olduğu veya seri marka olarak anlaşılma tehlikesi oldukça yüksek olduğunu, bunun … mağazasının itibarını sarsacak nitelikte olduğunu, davalının TPE nezinde kayıtlı bulunan …. tescil numaralı …. markasın … ifadesinin aynen kullanılması önüne …. ifadesinin eklenmesi ile davacı markasıyla görsel, işitsel ve kavramsal olarak birebir aynı benzer olduğu gibi mal hizmet sınıfı bakımından da aynı olup, davalının eylemlerinin davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini, bu nedenlerle davalıya ait dava konusu markanın, davacıya ait ……. numaralı markalar ile iltibas, iltibas tehlikesi, karıştırılma, yanılma, ayırt edilemeyecek derece benzerlik, aynı mal ve hizmet sınıfları içermesi, vasat, orta düzey tüketici de yanılma, aldanma, markalar, ürünler, hizmetler ve firmalar arasında idari ve ekonomik bağ kurulma tehlikesi, seri markalar algısı ve itirazları üzerine reddine karar verilen marka için yeniden tescil yaptırmış olması ve kötü niyetli tescil nedenleri ile … tescil numaralı davalıya ait …. markasının hükümsüzlüğüne/iptaline ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalının kendi isminin baş harfleri olan “….” ve “….” harflerinin birleşimi ile oluşturulmuş olan “….” için marka tescil başvurusunda bulunduğunu, TPMK tarafından başvurunun kabul edildiğini ancak 2 aylık itiraz süresinde davacının itirazı üzerine başvurusunun reddedildiğini, bu başvurunun reddinden sonra davalının yine kendi isminden türetilen “…” için marka tescil başvurusunda bulunduğunu ve markanın tescil edildiğini, SMK.nun 6. maddesine göre benzer bir markanın tescil başvurusunda haklı bir neden var ise hükümsüzlük talep edilemeyeceğini, bu nedenle davalıya ait … markasının hükümsüzlüğüne karar verilemeyeceğini, davalının uzun yıllardır yapmakta olduğu; seslendirme, şair ve müzisyenlik ile Türkiye’de tanınan bir sanatçı olup, davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu markaların en eskisinin …. nolu olduğu ve davalının tanınmışlığından daha sonrasına dayandığını, davalının kötüniyetli olmadığını, uyuşmazlığa konu markalar arasında yasalara ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre iltibas yaratabilecek bir benzerlik bulunmadığını, davacının markası … ve …. harflerinin yan yana gelmesi ile oluşan, herkesçe kullanılması kolay olan bir ifade olduğunu, yüksek bir ayırt ediciliğe sahip bulunmadığını, türetilmiş, özgün bir sözcük olmadığı, çekişmeli malların ortalama tüketicileri yönünden ayırt edicilik seviyesinin düşük bulunduğunu, davaya konu edilen markada ‘…’ ibaresinin yer alması bir bütün olarak davacının markalarından farklılaştırmaya yeterli olup bu nedenle işaretlerin benzer olmadığını ve karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığını, davacı vekili markalarının 35. sınıfta kayıtlı olduğu markalardan olduğunu ve davalının da aynı sınıfta kayıtlı markası olduğunu beyan etmiş olsa da görüleceği üzere davacının markalarının tekstil alanında hizmet verdiğini, kesinlikle kabul etmemekle birlikte davacının markalarının davalının adı ….’nin baş harfleri olan …. ibaresi ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, davacının sessiz kalmak suretiyle yasal sürede herhangi bir talepte bulunmadığını, markanın tescilinin kesinleşmesinden, bu zamana değin bu markaya ilişkin herhangi bir dava ikame etmediğini, hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir .
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacıya ait marka sicil kayıtları ve hükümsüzlüğü talep edilen davalı markasının sicil kayıtları celp olunmuştur.
Dosya, davalı adına tescilli … tescil numaralı markanın, davacı markalarına benzerlik, iltibas, karıştırma ihtimali, kötüniyetli tescil sebepleriyle hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı tescilinin SMK 6.maddesi kapsamında haklı sebebe dayanıp dayanmadığına ilişkin rapor tanzimi için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 14/09/2022 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “…. no ile tescilli markaların davacı şirket adına Türk Patent nezdinde tescilli olduğu, …. markasının …. no ile tescilli davalı şirket adına Türk Patent nezdinde tescilli olduğu, Davalı markasının, davacı markaları ile benzer olduğu, tescil kapsamları dahilindeki hizmetlerde kullanılması halinde orta düzeydeki tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği, davalı adına … no ile tescilli markanın tüm tescil kapsamı açısından hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, Buna göre davalının hükümsüzlüğü talep edilmiş olan markasını davacı markalarına yakınlaştırdığı, biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle, ilk etapta akılda kalan ve göze hitap eden unsurun …. olduğu, … unsurunun ön planda ve belirleyici unsur olarak görüldüğü, dolayısıyla markanın sadece davalının ismini değil davacının da markaların esas unsurunu ihtiva etmesi sebebiyle davalı markasının ve kullanımlarının SMK 7/5 maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, Davalının hükümsüzlüğü talep edilen markasını KÖTÜNİYETLE tescil ettirmek istediğine somut veri tespit edilemediği” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davalı vekili 12/10/2022 tarihli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda eksik ve hatalı inceleme ile değerlendirme yapıldığını, müvekkilinin, davacının “….” markasının tescili sürecinde davacı tarafın itiraz süresini kaçırdığını, bilirkişinin raporunu düzenlerken bu hususu dikkate almadığını, müvekkilinin daha sonraki marka tescil başvurusuna karşı herhangi bir itirazda bulunulmadığının bilirkişi tarafından dikkate alınmayan bir diğer husus olduğunu, hükümsüzlük talebini haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili ile davacının markalarının karıştırılmasının söz konusu olmadığını, davacının markasının …. ve …. harflerinin yan yana gelmesi ile oluşan, herkesçe kullanılması kolay olan bir ifade olduğunu, yapısı ya da doğası gereği yüksek bir ayırt ediciliğe sahip bulunmadığını, türetilmiş, özgün bir sözcük olmadığını, çekişmeli malların ortalama tüketicileri yönünden ayırt edicilik seviyesinin düşük bulunduğunun görüldüğünü, davacının işbu davayı açmakta kötüniyetli olduğunu, eksik ve hatalı değerlendirme ile tanzim edilen bilirkişi raporuna itiraz etme zorunluluğu doğduğunu, itirazları doğrultusunda yeniden bilirkişi raporu alınmasını, mahkeme aksi kanaatte ise husumet, zamanaşımı, itirazları ve diğer tüm itirazları ile birlikte hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı adına tescilli markanın benzerlik, iltibas, karıştırma ihtimali ve kötüniyetli tescil sebepleriyle hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
SMK’nun 6/1 md’sine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Bu ilkeler ışığında yapılan incelemede;
Davacının …. tescil numaralı markalarının asli ve ayırdedici unsurunun “….” ve “…” ibareleri olduğu, söz konusu markaların bilinirliğinin ilgili sektör bakımından yüksek olduğu ve davalının davaya konu markasının davacı markalarının asli unsurunun ayniyet içerir şekilde ihtiva ettiği, söz konusu asli unsurun, markanın orta ve odak noktasında, diğer kelime unsurlarına göre daha büyük bir şekilde konumlandırıldığı, taraf markalarının tescilli oldukları sınıflar bakımından ayniyet içerdikleri ve ortalama tüketici kitlesine hitap ettikleri; özel bir eğitim ve dikkat seviyesine sahip olmayan söz konusu tüketicinin markaları bütüncül olarak algılayacağı ve daha önce davacı markaları ile karşılaşmış ortalama tüketicinin markalar ve işletmeler arasında idari yahut ekonomik bağlantı kurma riskinin bulunduğu, bu itibarla SMK 6/1 maddesi anlamında hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği kanaatine ulaşılmıştır.
Davalı yan, her ne kadar davalı asilin “….” unsurunun, davalı asilin isim ve soyisminin baş harfleri olmasından bahisle SMK 7/5 maddesi uyarınca markanın dürüst kullanım kapsamında kaldığı savunmasında bulunmuş ise de; söz konusu unsurun, SMK 7/5-a kapsamında gerçek kişinin adını belirtmediği, yalnızca baş harflerinden oluştuğu, daha önce aynı unsuru ihtiva eden tescil başvurusunun, davacı yanın itirazı üzerine reddedildiği, bu itibarla davalının, davacı markalarından haberdar olmadığından bahsedilemeyeceği, bu nedenle maddede korunmak istenen dürüst kullanımın somut olayda bulunmadığı hukuki kanaatine ulaşılmıştır.
Kötüniyetli tescil iddiası yönünden yapılan değerlendirmede ise;
TMK 2. maddesine göre: “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.”
Hukukumuzda iyiniyet asıldır ve kötüniyet olgusu her somut olayda o olayın özelliklerine göre değerlendirilmelidir.
Davaya konu olayda, yukarıda da zikredildiği gibi, davalı, daha önce 05/02/2021 tarihinde “…” unsurunu ihtiva eden marka başvurusunda bulunmuş ve bu başvuru, davacı yanın itirazı ile reddedilmiştir. Daha sonra, davalı, davaya konu markası için başvuruda bulunmuş ve itiraz olmaksızın marka tescili tamamlanmıştır. Bu durumda, davalının, davacıya ait markalardan haberdar olduğunu ve söz konusu markalar ile “…” unsurunun iltibas riski yarattığı yönünde kurum tespiti ile bu iltibasın varlığını bildiği ancak buna rağmen yine davacıya ait markaların asli ve ayırdedici unsurunu, asli ve ayırdedici unsur olarak ihtiva eden marka için tescil başvurusunda bulunduğu, söz konusu tescilin dürüstlük ve iyiniyet kuralları ile bağdaştığının söylenemeyeceği ve tescilin kötüniyetli olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmış ve bu gerekçeler ile davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE;
-Davalıya ait… tescil numaralı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, karar kesinleştiğinde SİCİLDEN TERKİNİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın, davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 15.000,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 131,50 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.750,10 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliyesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸